Aristoteles – Oluş ve Bozuluş Üzerine (2025)

Aristoteles’in bu eseri, doğa felsefesinin temel sorularına yöneliyor ve evrendeki değişimin nasıl mümkün olduğunu araştırıyor. ‘Oluş ve Bozuluş Üzerine’ (‘Περὶ γενέσεως καὶ φθορᾶς’), özellikle oluş (bir şeyin ortaya çıkması) ve bozuluşun (bir şeyin ortadan kalkması) doğasını, bunların hangi koşullarda gerçekleştiğini ve evrenin işleyişi içindeki yerini tartışıyor.

Aristoteles, değişimin üç ana türünden söz ediyor: niteliksel değişim (bir şeyin renginin, sıcaklığının ya da tadının değişmesi), niceliksel değişim (artma ya da azalma) ve yer değiştirme (hareket). Bunların dışında oluş ve bozuluş, yani bir varlığın bütünüyle ortaya çıkması veya yok olması, daha köklü bir değişim biçimi olarak ele alınıyor. Ona göre bu süreçler, evrendeki dört temel unsurun –toprak, su, hava ve ateş– etkileşimiyle gerçekleşiyor. Unsurların belirli oranlarda dönüşmesi yeni varlıkları ortaya çıkarıyor, bozulmaları ise varlıkların yok oluşuna yol açıyor.

Aristoteles, “hiçten varlık olmaz” düşüncesini reddetmiyor ama bunu sınırlı bir çerçevede ele alıyor. Ona göre mutlak anlamda yoktan varlık ortaya çıkmıyor; bunun yerine, zaten var olan unsurlar farklı şekillerde birleşerek yeni şeyler oluşturuyor. Aynı şekilde bir şey bütünüyle yok olmuyor, yalnızca başka bir şeye dönüşüyor. Bu anlayış, doğadaki sürekli döngüyü açıklamak için temel bir anahtar sunuyor.

Eserde ayrıca atomcu filozofların görüşleriyle de hesaplaşılıyor. Aristoteles, Demokritos ve Leukippos’un “bölünmez atomlar” fikrine karşı çıkarak, doğadaki değişimi atomların hareketiyle değil, niteliklerin ve unsurların dönüşümüyle açıklıyor. Böylece değişim, hem sürekli hem de düzenli bir süreç olarak kavranıyor.

Bu eser, Aristoteles’in doğa anlayışında merkezî bir yere sahip olup, hem Orta Çağ hem de Yeni Çağ düşünürleri için doğanın düzeni ve değişimin yasaları üzerine yapılan tartışmalara yön vermiştir.

  • Künye: Aristoteles – Oluş ve Bozuluş Üzerine, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, felsefe, 96 sayfa, 2025

Epiktetos – İnsan Kaderini Nasıl Belirler? (2024)

Epiktetos’un MS 50 yılında Frigya’daki Hieropolis kentinde dünyaya geldiği sanılıyor.

Gençliğini köle olarak geçiren Epiktetos, Nero’nun ölümünden (MS 68) kısa bir süre sonra azat edildi ve Roma’da felsefe eğitimi vermeye başladı.

MS 93 yılında Yunanistan’ın Epir yöresindeki Nikopolis kentine giderek bir felsefe okulu kurdu.

Epiktetos Stoacı felsefeye uygun olarak, çok az eşyasıyla büyük bir sadelik içinde yaşamını sürdürdü.

MS 135 civarında Nikopolis kentinde öldü.

‘İnsan Kaderini Nasıl Belirler?’ Epiktetos’un ‘Diatribai’ adlı eserinde yer alan kader konusundaki görüşlerinden yapılmış bir derleme.

Stoacı etikle sorumluluk düşüncesini, kendisinin ahlaki kişilik (prohairesis) kavramına dayanan bir özerklik ve içsel özgürlük düşüncesine dönüştürmek için çalışmış olan Epiktetos en çok tutku, istek ve arzulardan bağımsızlık anlamında özgürlüğün ve değişmez bir kader yoluyla belirlenmiş bir dünya karşısında tevekkülün önemine vurgu yaptı.

Kitaptan bir alıntı:

“‘Anne ve babamın böyle insanlar olmalarından çok rahatsızım.’” Bunları söyleyen insan anne ve babasını seçme şansının olmadığını bilmiyor mu? Ne yani ‘hadi bakalım, dünyaya geleceksin, kendine bir anne ve baba seç’ mi demeleri gerekirdi. Bu olanaksız. Anne ve babanızın sizden önce dünyaya gelmeleri gerekir. Sizin de ondan sonra. Anne ve babalarınız nasıl insanlar olacak? Nasıl olmaları gerekiyorsa öyle olacak.”

  • Künye: Epiktetos – İnsan Kaderini Nasıl Belirler?, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, felsefe, 2024

Epiktetos – İnsan Nasıl Özgür Olur? (2021)

 

Zihinsel özgürlüğe nasıl ulaşabiliriz?

Stoacı felsefenin önemli temsilcilerinden Epiktetos yüzyıllar öncesinden bize seslenerek hırsın, açgözlülüğün özgürlüğümüzün önündeki en büyük engel olduğunu anlatıyor ve onları nasıl alt edebileceğimizi açıklıyor.

Özgün adı ‘Enchiridion’ olan kitabında Epiktetos, Stoacı felsefeye uygun olarak bize tevekkül etmenin erdemlerini anlatıyor.

Epiktetos’a göre erdemli insan, aşırı istek ve ihtiraslardan kurtulmuş olan insandır.

İnsanı mutsuz kılan şeyler, dünya malına aşırı tamah ve bunları elden kaçırmaktan dolayı yaşanan kızgınlık ve korkulardır.

İşte bu olumsuz hislerden ancak kabullenerek, razı olarak, yakınmayarak, gerçek anlamda tevekkülle kurtulabiliriz.

  • Künye: Epiktetos – İnsan Nasıl Özgür Olur?, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, felsefe, 64 sayfa, 2021

Cicero – Bir Seçim Nasıl Kazanılır? (2021)

Cicero yalnızca usta bir hukukçu, hatip ve filozof değildi, aynı zamanda iyi bir siyasetçiydi de.

Cicero’nun MÖ 64 yılında girdiği konsüllük seçimlerinin ürünü olan bu metni ise, yüzyıllar öncesinden bize seslenerek bir seçimi kazanmanın püf noktalarını açıklıyor.

Seçim sürecinde Cicero’nun kardeşi Quintus, kendisine seçimi hangi kampanya yöntemleriyle ve nasıl kazanabileceğine yönelik önerilerle dolu uzunca bir mektup yazmıştı.

Bu mektupta, hemen herkese her şeyi vaat etmekten, rakiplerin karıştığı skandallardan yararlanmaya varıncaya kadar çok sayıda pratik öneri yer alıyordu.

Hem bir döneme ışık tutan, hem de siyasetin yüzyıllar geçse de özünde hiç değişmediğini bir kez daha gözler önüne seren kitap, ilk kez Türkçede.

  • Künye: Cicero – Bir Seçim Nasıl Kazanılır?, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, siyaset, 64 sayfa, 2021

Platon – Kriton (2010)

Platon’un ilk dönem eserlerinden ‘Kriton’ adlı bu diyalog, zengin bir adam olan Kriton ile Sokrates arasında geçer.

Sokrates’in haksız yere cezalandırıldığını düşünen Kriton, O’na, kendisini hapishaneden kaçırmak istediğini söyler.

Sokrates ise teklifi, kaçmasının kötü ve adaletsiz olacağı gerekçesiyle reddeder.

Zira Sokrates, kaçtığı zaman, bir yurttaş olarak ülkesiyle yaptığı anlaşmayı bozmuş olacağını ve itaat etme sözü vermiş olduğu yasaları ihlal etmiş olacağını düşünmektedir.

Diyalog böylece, bir yurttaşın ülkesiyle ve ülkesinin yasalarıyla olan ilişkisinde karşı karşıya kalabileceği problemleri ve insanın ülkesinin yasalarına itaat etme yükümlülüğünü işliyor.

Sokrates’in ölümünden bir gün öncesini konu alan ‘Kriton’u ayrıca önemli kılan bir husus da, Sokrates’in hayatının son dönemine dair önemli ayrıntılar sunması.

  • Künye: Platon – Kriton, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, felsefe, 63 sayfa

Platon – Theaitetos (2014)

Theaitetos, Philebos ile birlikte Sokrates’in baş konuşmacı olduğu Platon’un iki diyalogundan biri.

Platon’un yaşlılık döneminde yazdığı ve bilhassa onun bilgi teorisiyle ilgili ipuçları barındıran eseri, temelde, algının bilgi olma iddiasından yola çıkarak “Bilgi nedir?” ve “Filozof kimdir?” gibi sorunları derinlemesine tartışıyor.

  • Künye: Platon – Theaitetos, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları

Marcus Aurelius – Kendime Düşünceler (2016)

Marcus Aurelius, en büyük Roma İmparatorlarındandı. Fakat kendisini diğer imparatorlardan ayıran bir yönü de, filozof oluşuydu.

Tarihin gelmiş geçmiş en büyük hükümdar filozoflarından Aurelius’un gün gün yazdığı notlardan oluşan düşünceleri, aradan geçen zamana rağmen halen en önemli klasik yapıtlardan biri olarak kabul ediliyor.

İmparator bu notlarında kendi siyasi görüşlerini ve bir imparator olarak hedeflerini anlatıyor.

Fakat kitap bundan da önemlisi, Aurelius’un evrensel değerleri ve hümanist çerçevesiyle göz dolduran felsefesini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan, gün gün kaleme alınmış nükteli notlar olarak okunmalı.

Epiktetos ve Stoa felsefesinin düşüncelerinden etkilenen Aurelius burada evren, us, usa uygun yaşamak, hayattaki sürekli değişim, ün, mal, mülk ve içgüdüler gibi farklı konular hakkında fikirlerini paylaşıyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Kendi amaçlarınla ilgilen, diğer insanlarla değil. Yaşadıklarını evrenin doğası öyle istediği için yaşıyorsun.”

“Kendi içini kaz. Çünkü iyilik içinde, sen kazdıkça o fışkıracak.”

“Sanki binlerce yıl daha yaşayacakmışsın gibi yaşama. Kader, başının üzerinde bir kılıç gibi asılı duruyor. Yaşamın boyunca iyi biri olmaya çalış.”

  • Künye: Marcus Aurelius – Kendime Düşünceler, çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, felsefe, 136 sayfa