Kolektif – Aleviler ve Cumhuriyet (2025)

Bu çalışma, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren Alevilerle arasındaki karmaşık ve gergin ilişkiyi derinlemesine inceliyor. Bir tarafta, Cumhuriyet’in merkezi ve Sünni kimliği içinde, kendi çıkarlarını gözetirken sürekli mağduriyet söylemi geliştiren ve Aleviliği Cumhuriyet’e karşı bir tehdit olarak sunan çevreler ele alınıyor. Bu kesimlerin, Alevileri çelişkili bir biçimde hem “celladına aşık” olarak yaftaladığı hem de Cumhuriyet’in bekası için Alevileri seferber etmeye çalıştığı vurgulanıyor. Aynı zamanda, kendi yakınındaki sorunlara kayıtsız kalıp Alevilerin inançlarını istismar eden veya bu ayrımcı tutumları görmezden gelen “has yurttaşlar”ın körlüğü eleştiriliyor.

Diğer tarafta ise, Cumhuriyet’in ulus anlayışında Alevilere atfedilen çelişkili ve aşağılayıcı kimlikler sergileniyor. Aleviler, duruma göre “saf Müslüman” olarak yüceltilirken, başka zamanlarda “sapık” veya “dinsiz” olarak damgalanıyor. Yine duruma göre “öz be öz Türk” ilan edilirken, farklı zamanlarda “Kızılbaşlıkla” suçlanıp ahlaksızlıkla itham ediliyorlar. Bu tutumlar, Alevilerin Cumhuriyet’in idealize edilmiş ulus kimliğini kirleten, sorunlu ve ıslah edilmesi gereken bir unsur olarak görüldüğünü ortaya koyuyor. Sonuç olarak Aleviler, sömürgeci bir bakış açısıyla incelenen, antropolojik bir nesneye indirgenirken, Cumhuriyet’in kendisi de bu durumdan etkileniyor.

Bu kitap, yüz yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca Alevilerin yaşadığı bu çetrefilli dengeyi takip ediyor. Bu denge gergin çünkü Cumhuriyet’in tarihi, Alevilerin teo-politik varlığını sürekli bir inkâr sürecini içeriyor. Aynı zamanda bu tarih kanlı çünkü Cumhuriyet’in Selçuklu mirasını sahiplenmesiyle başlayan ve Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi gibi katliamlara uzanan bir zulüm, ayrımcılık ve yok etme geçmişini barındırıyor. İşte bu temel izlekler üzerinden kitap, geleceğe yönelik yeni bir anlayış arayışında olanlar için şu kritik soruyu soruyor: Alevilerle Cumhuriyet arasında yeni bir denge mi kurulmalı, yoksa Cumhuriyet’in kendisi mi yeniden tanımlanmalı?

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ahmet Kerim Gültekin, Ayhan Yalçınkaya, Cem Kara, Cemal Salman, Çiğdem Boz, Deniz Yonucu, Evrim Can İflazoğlu, Hakan Mertcan, Hüseyin Kırmızı, İhsan Koluaçık, İlkay Kara, İlbey C. N. Özdemirci, Mehmet Ertan, Mehmet Kendirci, Mehtap Tosun, Orhan Gazi Ertekin, Ozan Çavdar, Reha Çamuroğlu, Sefa Feza Arslan ve Ümit Çetin.

  • Künye: Kolektif – Aleviler ve Cumhuriyet, derleyen: Ayhan Yalçınkaya, Dipnot Yayınları, inceleme, 508 sayfa, 2025

Kolektif – Aleviler (2024)

  • Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunu, Alevilik açısından, sosyo-kültürel alanın bağlaşığı mıdır, yoksa Alevi dinselliğinin deneyimlenme biçimleriyle ilişkili midir?
  • Gerek kentleşme, gerekse en geniş anlamıyla modernleşmeyle baş etme konusunda Alevilerin büyük yükünü kadınlar çektiği halde, Aleviliğin kurucu mitik anlatılarında kadınlar ve dişil unsurlar başta geldiği halde Alevilerde kadın emeğinin görünmez kılınmasını, eril/erkek sözün kadını susturmasını nasıl açıklamak gerekir?
  • Alevi hareketi içindeki eril ve heteronormatif söylemlerle/pratiklerle yüzleşmenin zamanı gelmedi mi?
  • Bu yüzleşmeden kaçınıldığı ölçüde Alevi hareketinin bütün yüzeylerine yayılan erilleşmenin Aleviliğin her düzeyini de istila etmeye başladığına ilişkin tehlike çanları çoktandır çalmıyor mu?

Bu çalışma, kendisi de ezilen bir topluluk olan Alevilerin, Türkiye toplumundaki eşitsizlik ve tahakküm ilişkilerinin üretimindeki rolünü tartışıyor.

Çuvaldızı çoğunlukla Alevilere batıran kitaptaki yazılar, Alevileri eşitsizliği üreten toplumun bir parçası olarak ele alıyor; Alevi hareketi içindeki etnik kimlik, inanç, yaş, dil, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılık örneklerini  irdeleyerek okurunu Aleviliğin kurucu eşitlikçi yapısının eril söylem tarafından aşındırılmasıyla, yalnızca cinsiyetçilik bağlamında değil, her tür negatif ayrımcılığa ve eşitsizlikçiliğe kapının ardına kadar açılmakta olduğunu fark etmeye çağırıyor.

Alevilerin, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri sebebiyle ayrıştırılan kesimlerle bir araya gelerek her türlü ayrımcılığa karşı ortak bir cephe kurmasının zeminini araştıran kitap; her tür negatif ayrımcılığa karşı, doğrudan bedenleri siyasal mücadelenin en önemli alanlarından biri olarak işaret ederken toplumsal bir bilinç geliştirmek yolunda alçakgönüllü bir eser niteliğinde.

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Gültan Kışanak, Eser Köker, Fatmagül Berktay, Cemal Salman, Nimet Altıntaş, Dicle Paşa, Ali Yıldırım, Remzi Altunpolat, Dilek Kızıldağ Soileau, Mehtap Tosun, Hişyar Özsoy, Ali Duran Topuz, Halise Karaaslan Şanlı, İlkay Kara, Çiğdem Boz, Ayhan Yalçınkaya, Çilem Küçükkeleş.

  • Künye: Kolektif – Aleviler: Din, Beden Cinsiyet Neşeden Kedere, derleyen: Çilem Küçükkeleş, Ayhan Yalçınkaya, Dipnot Yayınları, inceleme, 312 sayfa, 2024

İnan Özdemir Taştan, İlkay Kara ve Merve Diltemiz Mol – Siyasette Dinselleşme (2019)

AKP 2002’de iktidara geldikten sonra, büyük bir hızla dinselleşmeye, bunun yanı sıra eğitim, sağlık ve kamu harcamaları alanlarında dinsel referansları adeta gözümüze sokacak şekilde arttırmaya başladı.

Üç yazarlı bu usta işi çalışma da, 2002 yılından bugüne devam eden AKP hükümetleri döneminde siyasetin giderek dine yaslanmasını bizzat liderlerin seçmenlere seslenişlerini merkeze alarak izliyor.

AKP’nin ilk seçim başarısını elde ettiği 3 Kasım 2002 tarihinden 1 Kasım 2015’e kadar yapılan beş genel seçim döneminde liderlerin seçmenlerine seslenirken kurdukları söylemin içinde dinsel referansların nasıl işe koşulduğuna, bu söylemin dönüşümüne, kapladığı hacme bakan kitap, bu tartışmayı AKP etrafında yürütmekle kalmayıp bu süreçte parlamentoda grubu bulunan CHP, MHP ve HDP’nin tartışmanın neresinde durduğunu da ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor.

Türkiye’de siyasetçilerin dinsel olanı söylemlerine nasıl dâhil ettiğini, hangi temalar ve sorunlar etrafında dinsel olanla ilişki kurduklarını ve bu ilişkinin girift yapısına yakından bakmak isteyen herkesin edinmesi gereken bir çalışma.

Künye: İnan Özdemir Taştan, İlkay Kara ve Merve Diltemiz Mol – Siyasette Dinselleşme, Nota Bene Yayınları, siyaset, 230 sayfa, 2019

İlkay Kara – Açık Yaranın Sesi (2019)

Ahmet Kaya, bundan 18 yıl önce aramızdan ayrıldı, ama her büyük sanatçı gibi şarkıları, olanca çarpıcılıklarıyla yaşamaya devam ediyor.

Kaya, politik müziğe yepyeni bir soluk getirdi.

Buna rağmen Türkiye onun kıymetini takdir etmedi, onu şiddetli bir yalnızlığa, yabancılığa ve dilsizliğe sürükledi, onu yaşatamadı.

İlkay Kara’nın doktora tezi olan ve şimdi kitap halinde yayımlanan bu çalışması da, Ahmet Kaya şarkılarının sözlerini içinde bulunduğu politik-kültürel ortam içinde yeniden okuyarak Türkiye’nin politik müziği üzerine derinlemesine düşünüyor.

Kara buradan yola çıkarak kültür tartışmalarından müzik meselelerine, dünyada çığır açmış müzik türlerinden bizdeki “milli musiki” tartışmalarına uzanıyor.

Ahmet Kaya’nın biyografik hayatından detaylarla da zenginleşmiş İlkay Kara’nın çalışmasını nitelikli kılan hususlardan biri de, Ahmet Kaya’nın şarkıları üzerinden bir alternatif Türkiye yakın tarihi okuması yapması.

  • Künye: İlkay Kara – Açık Yaranın Sesi: Bir Politik Anlatı Olarak Ahmet Kaya Şarkıları, İletişim Yayınları, inceleme, 191 sayfa, 2019