Sylvain Tesson – Homeros’la Bir Yaz (2025)

Bu kitap, Homeros’un dünyasını modern çağın karmaşıklıklarıyla bir araya getiren özgün bir düşünme alanı açıyor. Sylvain Tesson, ‘İlyada’ ve ‘Odysseia’yı yalnızca antik destanlar olarak değil, hâlâ insan ruhunun temel sorularını aydınlatan canlı metinler olarak okuyor. Savaşın anlamsızlığı, öfkenin yıkıcılığı, yolculuğun dönüştürücü niteliği ve kaderin belirsizliği gibi temaları bugünün krizleriyle ilişkilendirerek Homeros’un sesinin neden hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor. Ona göre destanlar, modern dünyanın hızına karşı bir durup düşünme fırsatı sunuyor; insanı hem kendi geçmişiyle hem de ortak evrensel deneyimlerle buluşturuyor.

Tesson, kendi seyahatlerinden ve doğa karşısındaki gözlemlerinden yararlanarak Homeros’un metinlerine fiziksel bir canlılık katıyor. Rüzgârın yön değiştirmesi, denizin kabarması, güneşin batışı gibi imgeler, hem destanların ritmini hem de insanın doğayla ilişkisini yeniden düşünmemize yardımcı oluyor. Kahramanların tutkuları, zaafları, sadakatleri ve yalnızlıkları günümüz insanının duygusal çıkmazlarına ayna tutuyor; böylece antik karakterler yalnızca tarihsel figürler olmaktan çıkıp çağdaş birer muhatap hâline geliyor. Tesson’a göre Homeros, insan davranışlarının sürekliliğini anlamanın kapısını aralıyor ve destanları bir edebi miras olarak değil, bir yaşayış biçimi olarak okumayı mümkün kılıyor.

‘Homeros’la Bir Yaz’ (‘Un été avec Homère’), klasiklerin neden hâlâ vazgeçilmez olduğunu hatırlatan bir çalışma olarak öne çıkıyor. Tesson, Homeros’un kalıcılığını modern duyarlılıklarla ilişkilendirerek hem edebiyat hem felsefe açısından zengin bir yorum sunuyor. Böylece kitap, antik dünyanın mirasını bugünün düşünsel ihtiyaçlarıyla buluşturan önemli bir katkı hâline geliyor.

  • Künye: Sylvain Tesson – Homeros’la Bir Yaz, çeviren: İsmail Yerguz, Alfa Yayınları, deneme, 224 sayfa, 2025

Meropi Anastassiadou – 19. Yüzyıl İstanbul’unda Rumlar (2023)

Meropi Anastassiadou bu kitabında Pera Rumları özelinde İstanbul’un toplumsal, ekonomik, kültürel ve kentsel değişiminin izlerini sürüyor.

On dokuzuncu yüzyıl başında henüz bir mahalle olan Pera’nın yarım yüzyıl içinde Osmanlı modernleşmesinin vitrini ve yüzünü Avrupa’ya çevirmiş bir başkentin kalbi haline gelişini anlatıyor.

Kiliseleri, okulları, hastaneleri, hayır kurumları ve görkemli mimari eserleriyle İstanbul’daki Rum varlığını, İstanbul Rum toplumunun zengin mirasını aktarıyor.

Aynı zamanda Rumların gündelik yaşamından kesitler sunuyor.

Milliyetçiliğin yükseldiği bir çağda kozmopolit bir kentin dönüşümünü, Tanzimat döneminde yapılan reformların Rum kurumları üzerindeki etkisini gösteriyor.

Siyasal çalkantılar, rakip ideolojiler, savaşlar ve göç ekseninde cemaat içi dinamikleri, tartışmaları, gerilimleri ve uzlaşmaları yorumluyor.

On dokuzuncu yüzyıl dönümünde bir semtin, bir cemaatin, bir idealin parlayışı ve sönüşünün hikâyesini anlatıyor.

  • Künye: Meropi Anastassiadou – 19. Yüzyıl İstanbul’unda Rumlar: Pera Cemaatinin Toplumsal Kültürel Tarihi, çeviren: İsmail Yerguz, Alfa Yayınları, tarih, 480 sayfa, 2023

Didier Eribon – Dumézil ile Konuşmalar (2023)

Georges Dumézil, 20. yüzyılın en önemli Hint-Avrupa uygarlığı ve mitoloji uzmanlarındandır.

‘Dumézil’le Konuşmalar’, çalışmalarını nasıl ürettiğine ve geliştirdiğine dair okura ışık tutuyor.

Anılarını anlatmaktan mümkün mertebe kaçınan Dumézil, sonunda kendi hikâyesini, kariyerini ve entelektüel yaşamını anlatıyor.

Böylece 20. yüzyıl Fransası’nın düşünce yaşamına dair okura önemli veriler sunuyor.

Türkiye’de geçirdiği yıllardan, buradaki çalışmalarından, Pierre Gaxotte ve Michel Foucault’nun da aralarında bulunduğu dostlarından, kişisel beğenilerinden siyasal eğilimlerine kadar yaşamından kesitleri aktarıyor.

  • Künye: Didier Eribon – Dumézil ile Konuşmalar, çeviren: İsmail Yerguz, Alfa Yayınları, söyleşi, 200 sayfa, 2023

Baronne Durand de Fontmagne – Kırım Harbi Sonrasında İstanbul Günleri (2022)

Kırım Harbi, Avrupa’nın dengesini değiştirmeye aday bir mücadeleydi.

Bu süreçte İstanbul’a gelmiş Fransız Büyükelçisi’nin kuzeni Baronne Durand de Fontmagne’nın eldeki günlüğü ise, karakterleri ve olaylarıyla dönemin ayrıntılı bir tasvirini sunan çok önemli bir tarihi belge.

Kırım Harbi, siyasi açıdan birçok farklı meseleyi bünyesinde barındırır.

Bu sebeple, Avrupa’nın dengesini değiştiren kesin bir mücadele olarak anılır.

Savaşın sonuna doğru İstanbul’a atanan Fransız Büyükelçi Thouvenel ivedilikle İstanbul’a gelmişti.

Sefirin kuzeni Fontmagne da bu vesileyle İstanbul’a gelmiş, burada bulunduğu süre boyunca günlük tutmuştu.

İşte bu kitap, Fontmagne’nın günlüklerinden oluşuyor.

Fontmagne, İstanbul’da bulunduğu süre boyunca pek çok çevrede bulunmuş, dönemin önemli isimleriyle bir araya gelmişti.

Yabancısı olduğu bir kültürün en ince detaylarını gözlemleme fırsatı bulan Fontmagne’nin tuttuğu günlükler, yalnızca dönemin siyasi çevrelerine değil, aynı zamanda İstanbul’un güzelliklerine, tabiatına, insanlarına ve hatta çarşı pazarlarına kadar refakat eder bize.

Kitaptan iki alıntı:

“Çok güzel hatıralar götürüyorum buradan. Boğaz kıyılarında geçirdiğim yirmi iki ay boyunca önemli hiçbir olayı kaçırmadım. Tarihteki yerlerini almış ve Tanrı ömür verirse daha önemli işler yapacak olan şahsiyetleri sık sık yakından gördüm: Sultan Abdülmecid, Reşid Paşa, Âli Paşa, Fuad Paşa, Lord Stratford de Redcliffe, Mösyö Thouvenel, Baron de Prokesh, Mösyö Ferdinand de Lesseps ve daha niceleri…”

“Abdülmecid, Fransızca konuşmaktan kaçınıyor ama Fransızca konuşmaları çok iyi anlıyor.”

  • Künye: Baronne Durand de Fontmagne – Kırım Harbi Sonrasında İstanbul Günleri (1855-1858) , çeviren: İsmail Yerguz, Selenge Yayınları, anı, 232 sayfa, 2022

Michel Jarrety – Poetika (2010)

Yirminci yüzyıl Fransız edebiyatı konusunda uzman isimlerden olan Michel Jarrety imzalı ‘Poetika’da, Aristoteles’in bir kavramı olarak doğup, edebiyatın incelenmesi konusunda bir düşünme disiplini haline gelen poetika, çok yönlü bir bakışla irdeleniyor.

Kitapta, poetikanın kökenleri, poetika ve retorik ilişkileri ile edebi türler kuramı gibi konular ele alınıyor.

Aristoteles’in “mimesis” olarak kavramsallaştırdığı, modellerin ve doğanın taklit edilmesi de kitapta karşımıza çıkan bir diğer konu.

Jarrety ayrıca, çağdan çağa aynı sorunları ele almaya götüren kronolojik bir planı izlemektense, Antikite’ye ayrılmış bir bölümden hemen sonra, poetikanın belli başlı konularına uzanıyor.

  • Künye: Michel Jarrety – Poetika, çeviren: İsmail Yerguz, Dost Kitabevi, eleştiri, 134 sayfa

Gustav Davidson – Melekler Sözlüğü (2009)

Gustav Davidson, Amerikan şiiri üzerine birçok çalışması bulunmasına karşın, daha çok ‘Melekler Sözlüğü’ ile ünlendi.

Davidson on beş yıl gibi uzun bir süre üzerinde çalıştığı ve alanının en yetkin kaynaklarından olan bu sözlüğünde, iyi ve kötü meleklerin yanı sıra, gözden düşmüş melekleri de anlatıyor.

Yazar, sözlüğünün başında da, meleklerin adları, iyi ve kötü melekler, meleklerin ödevleri ve güçleri, meleklerin sayısı, meleklerin dili, meleklerin ölümsüzlüğü, meleklerin bedeni ve cinsiyeti, meleklerin üremesi ve meleklerin mekânıyla ilgili konularda detaylı bilgiler veriyor.

Ananel’den Chafriel’e Peri’den Tir’e, Pişmanlık Meleği’nden Uykusuzluk Meleği’ne, meleklerin gizli yaşamından pek çok karakter burada.

Sözlüğün çok sayıda illüstrasyonla zenginleştiğini de ayrıca belirtelim.

  • Künye: Gustav Davidson – Melekler Sözlüğü, çeviren: İsmail Yerguz, Sel Yayıncılık, sözlük, 461 sayfa

Emil Michel Cioran – Gözyaşları ve Azizler (2015)

Batı düşüncesinde bir kopuşa işaret eden; aşırılıklardan ve çelişkilerden malul Emil Michel Cioran’dan; gözyaşları, acı, ölüm, inançsızlık, yalnızlık ve şüphenin hercümerç olduğu denemeler.

“Ben hiç ağlamadım çünkü gözyaşlarım düşüncelere dönüştü.” demiş Cioran’a yakışır yoğunlukta bir metin.

  • Künye: Emil Michel Cioran – Gözyaşları ve Azizler, çeviren: İsmail Yerguz, Jaguar Kitap

Kolektif – Yaşayan Lenin (2009)

Altı yazarın metinlerini bir araya getiren ‘Edebiyat ve Sinemada Yaşayan Lenin’, Lenin’i sanat yoluyla anlatmaya çalışıyor.

Kitapta yer alan beş metin, Lenin’in devrimci pratiğinin sinema ve edebiyat alanındaki yansımalarına odaklanıyor.

“Tarihsel gerçeğin, sanatsal gerçekliğin temeli ve özü olduğu” ilkesinden yola çıkan kitap, sinema ve edebiyatın toplumu değiştirip dönüştürmede büyük bir güce sahip olduğunu göstermeyi amaçlıyor.

İdeolojik savaşın şiddetlendiği günümüzde bu kitabın, Lenin’in edebiyat ve sanattaki imajına güçlü bir katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.

  • Künye: V. V. Novikov, Roland Leroy, Aleksandr S. Karaganov, Luda Schnitzer, Jean Schnitzer ve Sergey Yutkeviç – Edebiyat ve Sinemada Yaşayan Lenin, çeviren: İsmail Yerguz, Sel Yayıncılık, sanat, 207 sayfa

Éric Debarbieux – Okulda Şiddet (2009)

Okulda şiddet ve ergenlik dönemindeki çocuklar üzerine birçok çalışması bulunan Éric Debarbieux, alt başlığı ‘Küresel Bir Tehdit’ olan ‘Okulda Şiddet’te, farklı ülkelerde yaşanan şiddet örneklerini değerlendiriyor, sorunun çözümlenmesi konusunda önerilerde bulunuyor.

Konuya dair güvenilir veriler içeren çalışmayı, öncelikle çocuklar ve eğitimle uğraşan kişilere tavsiye ediyoruz.

Debarbieux, okulda şiddeti globalleşme kavramı çerçevesinde değerlendirdikten sonra, onu tanımlıyor ve yeni şiddet türlerinin ne olduğuna odaklanıyor.

Yazar ardından, ön plana çıkardığı tedbirlerden biri olarak “önleyici” yaklaşımdan nasıl yararlanılabileceğini tartışıyor.

  • Künye: Éric Debarbieux – Okulda Şiddet, çeviren: İsmail Yerguz, İletişim Yayınları, psikoloji, 334 sayfa

Roger-Pol Droit – Başka Diyarların Felsefeleri 2 (2015)

Roger-Pol Droit yönetiminde yazarlar, Batı düşüncesinin üzerini örttüğü başka medeniyetlerin felsefelerini irdelemeye devam ediyor.

Bu cildin konusu, İbrani, Arap, İran ve Mısır düşünceleri.

Bu coğrafyada felsefe ve bilgelik, Tanrı ve dünyalar, bilme biçimleri, politika ve ahlak düşüncesinin gelişimini görmek isteyenlere.

  • Künye: Roger-Pol Droit – Başka Diyarların Felsefeleri 2, çeviren: İsmail Yerguz, Say Yayınları