Fik Meijer – İmparatorlar Yataklarında Ölmez (2023)

Roma devletinde cumhuriyet, Iulius Caesar’ın “ömür boyu diktatör” unvanı almasıyla ilk ciddi darbesini aldı ve üç kıtaya yayılan topraklar üzerinde bir imparatorluk yönetimi kurulmasının tohumları atılmış oldu.

Sınırları bilinen dünyanın sınırlarına denk bu devlet çok geçmeden tek kişi tarafından tek elden yönetilecekti.

Roma tahtı ışıltılı olmakla birlikte bir o kadar da karanlık bir yön barındırıyordu: Bu makam kendisine sahip olmak isteyenlere adeta dünyanın faniliğini hatırlatacak şekilde sıkıntılı sonlar sunuyordu.

Pek az Roma imparatoru doğal sebeplerden ölmüştü.

Çılgın Caligula tiyatrodan çıkarken, Caracalla da ihtiyacını giderirken suikasta uğramıştı.

Caesar en yakınında bulunanlar tarafından yirmi üç kez hançerlenmiş, Otho ise bir et kancasına takılarak Tiber Nehri’ne atılmıştı.

İmparatorlar her ne kadar dünya hâkimiyetine talip olabilecek bir kudrete sahip olsalar da tahttan indirilme tehlikesi her an kapıda bekliyordu.

‘İmparatorlar Yataklarında Ölmez’, MÖ 44’te öldürülen Iulius Caesar’dan MS 476’da tahttan feragat eden Romulus Augustulus’a kadar başa geçmiş bütün Roma imparatorlarının bu dünyadaki son anlarına eğiliyor.

Bunu yaparken imparatorların ölüm biçimlerinin hayatlarına dair neler anlattığını da işaret ediyor.

Fik Meijer Roma’da imparator olmanın, tehlikelere ve tahtı ele geçirmek için birbiri ardına ortaya çıkan aç gözlü rakiplere rağmen çekiciliğini nasıl koruduğunu gösteriyor.

‘İmparatorlar Yataklarında Ölmez’, imparatorların kişisel tarihlerini açık bir şekilde anlatırken, aynı zamanda Roma İmparatorluğu’ndaki siyasi entrikaları ve dramları gözler önüne seriyor.

  • Künye: Fik Meijer – İmparatorlar Yataklarında Ölmez: Caesar’dan Romulus Augustulus’a, MÖ 44 – MS 476, çeviren: Gürkan Ergin, Kronik Kitap, tarih, 288 sayfa, 2023

Josette Elayi – Asurlular (2023)

Asurlular, Antik Çağ’ın bilinen ilk evrensel imparatorluğunu kurdular.

Asur İmparatorluğu gücünün zirvesindeyken toprakları Batı İran’dan Akdeniz’e, Anadolu’dan Suriye-Arap çöllerine değin uzanıyordu.

Hatta bir dönem Mısır’ı dahi topraklarına katmayı başarmışlardı.

Mezopotamya’nın bu büyük imparatorluğu yalnızca askerî bir devlet olmamış, aynı zamanda büyük kütüphaneleri, botanik ve hayvanat bahçelerini ilk kez kurmuş, sosyal ve dini reformlar gerçekleştirmişlerdi.

Asurluların bu kültürel atılımları, askerî başarılarını taçlandırmış ve hükümdarlarının görkemli bir şekilde yüzlerce yıl hüküm sürmesine olanak sağlamıştı.

Tarihçi Josette Elayi, Antik Çağ’ın unutulan büyük imparatorluğunu tekrar hatırlatıyor ve insanlığa etkilerini geniş çapta inceliyor.

Son arkeolojik keşiflerle zenginleştirdiği çalışmasıyla Asurluları tarihin tozlu raflarından çıkaran Elayi, İsrail Krallığı’nın yıkılışı, Asurluların en büyük rakibi Babillilerle olan mücadeleleri, Anadolu’ya yayılışları ve Mısır’ı boyunduruk altına almaları gibi tarihe damga vuran önemli hadiseleri ustalıkla irdeliyor.

Elayi, kralların ve fatihlerin hüküm sürdüğü, tarihi dokusunun askerî hüner ve kültürel deha öyküleriyle örüldüğü bu büyük imparatorluğu adım adım takip etmenizi sağlıyor.

Akıcı anlatımıyla Asur’un mütevazı başlangıcını, egemenliğini geniş coğrafyalara yayışını, gücünün doruklarına çıkarak adını tarihe silinmez şekilde kazıyışını maharetle anlatıyor.

‘Asurlular: Antik Çağ’ın İlk İmparatorluğu’, klasik bir tarih anlatısından ziyade entrika ve yeniliklerle dolu geçmişe açılan bir kapı.

Elayi, Antik Çağ’ın gizemini keşfetmek isteyen herkesi tarihin koridorlarında sürükleyici bir gezintiye çıkararak Asur İmparatorluğu’nun hayranlık verici hikâyesini gözler önüne seriyor.

  • Künye: Josette Elayi – Asurlular: Antik Çağ’ın İlk İmparatorluğu, çeviren: Ayşen Sarı, Kronik Kitap, tarih, 272 sayfa, 2023

Antony Beevor – Arnhem (2023)

Yıl 1944.

Overlord Harekâtı’yla Kıta Avrupası’na tarihin en büyük amfibi harekâtını gerçekleştiren Müttefikler köprübaşlarını emniyete almış, Avrupa içlerine emin adımlarla ilerlemektedir.

Harekâtın görece olumlu gelişmesiyle Müttefik saflarında savaşın çabucak biteceğine dair umutlar yeşermiş, askerler Noel’de memlekete dönme hayallerine kapılmışlardır.

Bu hayal, Nazi Almanyası’na nakavt darbesi indirmek isteyen Müttefik Yüksek Komutası’nı da etkisi altına almıştır ki, derhâl bir plan hazırlanır.

Mareşal Montgomery’nin cüretkâr fikri, Aşağı Ren ve ötesine uzanan köprüleri ele geçirerek Ruhr havzasından Almanya içlerine ilerlemektir.

Müttefik uçakları 1944 Eylül’ünde işgal altındaki Hollanda semalarında belirdiğinde, Alman tarafı neyle karşılaşacağını anlar ve Hitler’in İtfaiyecisi lakaplı Mareşal Model ile General Kurt Student derhâl bir savunma tertipler.

Avcılar şimdi avlarını beklemektedir.

Almanların çetin direnişi Müttefik akınlarını pek çok yerde durduracak ve karşı taarruzlarla harekâtın beli kırılacaktır.

Hem coğrafî hem de stratejik önem arz eden Hollanda ve bilhassa da Arnhem’deki sert çarpışmalar, savaşın seyrini değiştirmese de uzamasına yol açar ve böylelikle milyonlarca insanın daha hayatını kaybetmesine neden olur.

Yakın dönemin en önemli İngiliz tarihçilerinden Antony Beevor, pek çok övgüye mazhar olan çalışması Arnhem’de bu cüretkâr harekâtı büyük bir ustalıkla kaleme alıyor.

Beevor; Flaman, İngiliz, Amerikan, Leh ve Alman arşivlerinde çoğunlukla gözden kaçan detayları yakalayarak, General Kurt Student’in bizzat “Almanya’nın Son Zaferi” olarak adlandırdığı muharebenin dehşetengiz atmosferini okurun bizzat solumasını sağlıyor.

  • Künye: Antony Beevor – Arnhem: İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Son Zaferi, çeviren: Arif Kaplan, Kronik Kitap, tarih, 600 sayfa, 2023

Stephen Walker – Uzayda (2023)

İnsanın uzay yolculuğu ile Yuri Gagarin’in bu büyük maceradaki olağanüstü rolü üzerine eşsiz bir kitap.

Gerilimli, heyecan dolu, çok iyi araştırılmış ‘Uzayda’, Gagarin ile Vostok görevlerini ustaca anlatan ilk çalışma.

12 Nisan 1961, sabah 9.07.

SSCB’deki çok gizli bir roket sahası.

Sovyetler Birliği’nin, amacı nükleer savaş başlığı taşımak olan en güçlü kıtalararası balistik füzesinin tepesindeki küçücük bir kapsülün içinde genç bir Rus oturuyor.

İsmi Yuri Gagarin ve tarih yazmak üzere.

Saatte yaklaşık 30.000 kilometre hızla yol alan Gagarin sadece 106 dakikada dünyanın çevresini dolaştı.

Bu fırlatma tam bir gizlilik içine yapılmış olsa da indikten sonraki birkaç saat içinde dünya çapında bir şöhrete dönüştü: Çünkü o, gezegenden ayrılmış olan ilk insandı.

‘Uzayda’, bu efsanevi uçuşun ardındaki nefes kesen hikâyeyi anlatıyor.

Bu olay, ABD ile SSCB’yi Demir Perde’nin iki tarafından karşı karşıya getiren Soğuk Savaş’ın zirvesinde gerçekleşti.

Her iki süper güç de uzaya insan gönderen ilk ülke olmak için çok büyük riskler aldı.

Her ikisi de astronotlarını, dayanıklılığın sınırlarını zorlayacak şekilde eğitti.

Aralarındaki yarış en son ana kadar kıran kırana sürdü.

Kapsamlı orijinal araştırmalar ile çoğu daha önce hiç konuşmamış görgü tanıklarının etkileyici ifadelerini bir araya getiren Stephen Walker, onyıllardır saklanan sırları gözler önüne seriyor.

‘Uzayda: Gezegenimizden Uzaya Yolculuk Eden İlk İnsanın Çarpıcı Hikâyesi’, her iki taraftan bilim insanlarının, mühendislerin, siyasi liderlerin yer aldığı, ama en başta Amerikalı astronotlar ile Sovyet kozmonotların gökyüzünde üstünlük sağlama mücadelesine dair çok heyecanlı bir hikâye sunuyor.

  • Künye: Stephen Walker – Uzayda: Gezegenimizden Uzaya Yolculuk Eden İlk İnsanın Çarpıcı Hikâyesi, çeviren: Tülin Er, Kronik Kitap, tarih, 480 sayfa, 2023

Augustinus – Mutlu Yaşam Üzerine (2023)

Batı düşüncesinin oluşumundaki en etkili ve önemli figürlerden biri olan Hippolu Augustinus’un kaleminden yaşamın nasıl olmasına dair bir eser: ‘Mutlu Yaşam Üzerine’ (‘De Beata Vita’).

Bu kısa ancak uzamları geniş eser Augustinus’un felsefi düşüncelerini yansıtmasının yanı sıra bu önemli filozofun yaşama anlam katmak üzerine tavsiyelerini de sunuyor.

‘Mutlu Yaşam Üzerine’de Augustinus annesi, kardeşi, oğlu ve arkadaşlarıyla birlikte otuz ikinci doğum gününü, mutluluğun doğası üzerine bir şölen yaparak kutlar.

Burada yemekler yenir, içecekler içilir ve antik felsefi düşüncenin en önemli sorunlarından mutluluğun ne olduğu ve ona nasıl ulaşılacağı hakkında derinlemesine bir sohbet yürütülür.

Eserin en temelinde ise bilgelik arayışı ile mutluluk arayışı arasındaki bağlantı irdelenir.

Mutluluğun kaynağını ve ona nasıl ulaşılacağını sorgulayan Augustinus, gerçek mutluluğu arama sürecine odaklanır ve okurlarını insanın iç dünyasının keşfine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

‘De Beata Vita’, Augustinus’un döneminin toplumsal ve ahlaki sorunlarına ışık tutmakla birlikte günümüz için de geçerli birçok tespitte bulunuyor.

Türkçede ilk defa yayınlanan ‘Mutlu Yaşam Üzerine’, hem Augustinus’un düşünce dünyasına aralanan bir kapı hem de mutlu yaşama erişmek için bir kılavuz.

  • Künye: Augustinus – Mutlu Yaşam Üzerine, çeviren: Fırat Çelebi, Kronik Kitap, anlatı, 128 sayfa, 2023

Levi Roach – Normanlar (2023)

Viking akınlarından Akdeniz’in hakimiyetine uzanan Normanlar, Orta Çağ Avrupası’nın egemen ve göz kamaştıran gücüydü.

Levi Roach, Normanların inanılmaz hikâyesini ustalıkla anlatıyor.

Elinizdeki bu kitap, hırslı maceracıların, azılı yağmacıların, kazanılan ve kaybedilen servetlerin hikâyesi.

14 Ekim 1066.

İngiltere’nin son Anglo-Sakson kralı II. Harold Sussex’te ölürken, Normandiya Dükü beklenmedik zaferini kutluyordu.

Artık İngiliz tahtında Anglo-Saksonlar veya Vikingler oturmayacaktı; artık çağ, Normanların çağıydı.

Viking akıncılarından gelen mütevazı köklerinden paralı askerler, fatihler ve hükümdarlar çıkaran Normanlar, Avrupa’yı tabiri caizse şekillendirirken Küçük Asya topraklarında da adım atmadık yer bırakmadılar.

Uyum sağlama, yenilikçilik ve katı kararlılıklarıyla dünyaya damga vurdular.

Roach, İskandinavya’dan Kutsal Topraklara dek Normanların izini sürüyor ve okurları da bu yolculukta peşinden sürüklüyor.

Alana hakimiyeti ve başarılı araştırmasıyla Norman İmparatorluğu’nu karakterize eden siyasî entrikalar, askerî deha ve kültürel asimilasyonun karmaşık dokusunu gözler önüne seriyor.

Normanlar, yalnızca bir fetih kroniğinden çok daha fazlası.

Yazar Roach fetihlerin yanında modern hukuk sisteminin temellerinin nasıl atıldığından Avrupa’nın Orta Çağ kimliğini şekillendiren farklı kültürlerin kaynaşmasına kadar Norman yönetiminin geniş kapsamlı sonuçlarını ustalıkla inceliyor.

Normanlar, Kuzey Fransa’daki Viking yağmacılarının torunlarının Avrupa, Akdeniz ve Orta Doğu siyasetine hâkim oluşlarının olağanüstü hikâyesini anlatıyor.

Roach’ın usta tarih yazıcılığı ve titiz araştırmaları, bu olağanüstü hanedana yeniden hayat vererek etkilerinin hatırlanmasını sağlıyor.

  • Künye: Levi Roach – Normanlar: Avrupa’nın Kurucuları, Asyanın Fatihleri, çeviren: Bekir Çelikcan, Kronik Kitap, tarih, 368 sayfa, 2023

Andrew Roberts – Napoléon (2023)

  • Fransız İhtilali Napoléon üzerinde nasıl bir etki yarattı?
  • Askerlik mesleğine adım attığı genç yaşında kimlerden ilham aldı?
  • Kendisini hangi tarihî şahsiyetlerin mirasçısı addetti?
  • 24 yaşında general olmayı nasıl başardı?
  • “Savaş Tanrısı” olarak anılmasını sağlayan askerî nitelikleri nelerdi?
  • Josephine’le ilişkisi sanıldığı gibi bir “Romeo ve Juliet” hikâyesi miydi?
  • İhtilalle kralı giyotine gönderen Fransızları yalnızca 11 yıl sonra bir imparatora itaat etmeye nasıl ikna etti?
  • Avrupa’nın siyasî haritasını nasıl değiştirdi?
  • Tüm Avrupa’yı dize getiren ve yenilmez sanılan Grande Armée Rus steplerinde nasıl eridi?
  • Waterloo’da nasıl ve neden kaybetti?
  • Napoléon için sonun başlangıcı neydi?

Ödüllü tarihçi Andrew Roberts, otuz üç bin kişisel mektup ve gün yüzüne yeni çıkan tarihî belgeler ışığında bu görkemli ismin portresini ustaca çiziyor.

Roberts bu çalışmasında, Napoléon’un etkisi günümüzde bile hissedilen eylemlerinden çalkantılı aşk hayatına, muharebe meydanlarındaki zaferlerinden Fransa’nın çehresini değiştiren yenilikçi reformlarına kadar tüm girişim ve faaliyetlerini çok boyutlu bir biçimde ele alıyor.

Napoléon’un çarpıştığı 60 muharebe alanından 53’ünü ziyaret eden, pek çok ülkede farklı dillerde yazılmış arşiv malzemelerinden yararlanan ve hatta Napoléon’un son günlerini geçirdiği St. Helena’ya dahi giden Roberts, hem askerî hem de siyasi tarihe dair keskin bir kavrayışa sahip.

Günümüzün önde gelen tarihçilerinden biri olarak, öznesinin görkemine ulaştırmayı başardığı bu eşsiz biyografiyle Napoléon’u çok daha yakından tanımamızı sağlıyor.

Hiç şüphe yok ki okur, Roberts’ın titiz işçiliği ve coşkulu anlatımı sayesinde, Korsika’dan ihtilal Fransa’sının ara sokaklarına, Mısır çöllerinden Akka’ya, İspanya’dan Rus steplerine ve hatta dünyanın kuş uçmaz kervan geçmez bir noktasında bulunan St. Helena kayalıklarına kadar Napoléon’un attığı her adımı yanındaymışçasına takip edecek.

Napoléon, bu tartışmalı şahsiyete ve modern Avrupa tarihine ilgi duyan herkesin okuması gereken bir başucu kitabı.

Roberts tarihin bu büyüleyici dönemine hayat vererek Napoléon’u tarih anlatımının usta işi bir örneği haline getiriyor.

  • Künye: Andrew Roberts – Napoléon: Hayatı, çeviren: Barbaros Uzunköprü, Kronik Kitap, biyografi, 1024 sayfa, 2023

John Dickie – Kardeşlik (2023)

Modern toplumun en etkili ve en yanlış bilinen gizli topluluklarından Hür Masonların gerçek tarihi…

Londra’da 1717 yılında, erkekleri birbirlerine kardeşlik bağıyla bağlamak amacıyla kurulan hür masonluk o kadar bağımlılık yapıcıydı ki yirmi sene içinde dünyaya yayıldı.

Her şeye nüfuz eder hâle geldi.

Masonluk, George Washington’ın liderliğinde yeni oluşan Amerikan ulusu için bir öğreti hâline geldi.

Mason ağları Britanya İmparatorluğu’nu bir arada tuttu.

Napoléon Devri’nde mason kardeşliği önce otoriter devletin bir aleti, sonraysa devrimci komplolar için bir kılıf oldu.

Hem Mormon kilisesi hem de Sicilya mafyası kökenini hür masonluğa borçluydu.

John Dickie bu bilinmezlikleri ve gizleri kadar etkileriyle de meşhur topluluğun tarihini yazıyor.

Aynı zamanda Masonlar nüfuzlu oldukları kadar korkutuculardı da.

Mason locaları Katolik kilisesine göre şeytana tapanların ini, Hitler, Mussolini ve Franco gibi diktatörlere göreyse pasifizm, sosyalizm ve Yahudi nüfuzu saçan yerlerdi.

Dickie bu sansasyonel birliği hem iğneleyici bir üslup hem de bir tarihçinin soğukkanlı akıl yürütme becerisiyle ele alıyor.

‘Kardeşlik’in satırları arasında Winston Churchill ile Walt Disney, Wolfgang Mozart ile Shaquille O’Neal, Benjamin Franklin ile Buzz Aldrin, Rudyard Kipling ile Jön Türkler bir araya geliyor.

Kitap, çoğu bölümü âdeta bir macera romanını andıran sayfalarıyla hür masonluğa dair bilgilendirici, büyüleyici ve çoğunlukla çok keyifli bir anlatım benimsiyor.

Kısa süre önce açılmış İngilizce arşivlerden faydalanarak hür masonların tarihini daha önce yazılmamış biçimde kaleme alıyor.

Modern toplumu şekillendirmekle kalmayan bu hareketin dünya genelindeki yaklaşık altı milyon üyesiyle günümüzde hâlâ hatırı sayılır bir etkiye sahip olduğunu da gösteriyor.

Kronik Kitap Gizli Teşkilatlar Serisi’nin yeni kitabı ‘Kardeşlik: Hür Masonlar Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi?’, dünyanın en meşhur ve en yanlış anlaşılmış gizli kardeşliğinin gölgeler arkasında kalan tarihini ortaya koyan büyüleyici bir keşif gezisi sunuyor.

  • Künye: John Dickie – Kardeşlik: Hür Masonlar Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi?, çeviren: Mehmet Şengöçmen, Kronik Kitap, tarih, 576 sayfa, 2023

Arnold J. Toynbee – Uygarlık Yargılanıyor (2023)

‘Uygarlık Yargılanıyor’, Batı uygarlığının kendisine dair genel kabullerini temelden sarsıyor: Köken aldığını ileri sürdüğü Helen uygarlığı ile ilişkisinin aslını, Greko-Romen uygarlığının yekpare görünümünün altında yatan çok parçalılığı, sarsılmaz görülen yapısının içinden gelişen bilim, milliyetçilik ve yeni ideolojilere karşı ne denli savunmasız olduğunu sebep ve sonuçlarıyla ele alıyor.

Batı’nın tarihsel ufku hem mekân hem de zaman boyutunda muazzam bir şekilde genişlediği halde vizyonu hızla daralmakta ve âdeta at gözlüklerinin arasından bakan bir atın görüş açısı kadar dar bir alana sıkışmıştır.

Batı uygarlığının da etkisiyle dünyamızda bugün insani duygular daha önce görülmemiş bir düzeyde gelişmiş; her ulustan, ırktan ve sınıftan insana artık evrensel haklar tanınır olmuştur.

Fakat aynı zamanda, yine bu uygarlığın dayattığı kimi değerler nedeniyle insanlık, ekonomik sınıf savaşının, milliyetçiliğin ve ırkçılığın belki de dünya tarihinde şimdiye dek hiç görülmemiş derinliklerine saplanmış durumdadır.

Tarihsel çatışma hatlarındaki birçok kriz hâlâ çözülebilmiş değil, yakın zamanda da bir şeyler değişecek gibi durmuyor.

Bu evrensel kuşatıcı duygusallık ile grup bölünmüşlüğü arasında kalan insanlığın yarını nasıl olacak?

Uygarlık tarihçisi Arnold J. Toynbee geniş tarihi bir çerçeveden hareketle, insanlığın içerisinde bulunduğu durumu ele alıyor.

Meşhur İngiliz tarihçi, Batı uygarlığının geleceğine, bu uygarlığın içerisindeki güç dengelerine, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın nasıl şekilleneceğine, bu dünyada İslam uygarlığının yerine dair ufuk açıcı ve çarpıcı içgörüler sunuyor.

Tarih boyunca uygarlıkların birbirleriyle karşılaşıp çarpışarak yeni uygarlıklar ve büyük kurumsal dinler ürettiğini tespit eden usta tarihçi Toynbee, ‘Uygarlık Yargılanıyor’da birikimlerini süzerek okura aktarıyor ve geleceğin yine uygarlıklar arası etkileşimle inşa edileceğini savunuyor.

Tarihe, bugüne ve geleceğe ilişkin sunduğu fikirler, dünün ürünü olan bugünden yarını inşa etmek adına ortaya değerli bir yol haritası koyuyor.

  • Künye: Arnold J. Toynbee – Uygarlık Yargılanıyor, çeviren: Mehmet Arif Taşkıran, Kronik Kitap, tarih, 224 sayfa, 2023

Niall Ferguson – Kıyamet (2023)

Felaketleri tahmin etmek işin doğası gereği zor hatta kimi zaman imkansızdır.

Depremler, orman yangınları, mali krizler ve savaşlar gibi salgın hastalıklar da normal dağılım göstermez; bir sonraki felaketi öngörmemize yardımcı olacak bir tarih döngüsü yoktur.

Ancak felaket gelip çattığında, Vezüv patladığında Romalıların ya da Kara Ölüm vurduğunda Orta Çağ İtalyanlarının olduğundan daha hazırlıklı olmalıyız.

Ne de olsa bilim bizim yanımızda, değil mi?

Niall Ferguson bu yeni kitabında geçmişin büyük felaketlerini inceleyerek devletlerin ve toplumların bunlara nasıl tepkiler verdiğini ele alıyor, felaket tecrübeleri altında daha derin patolojilerin iş başında olduğunu ortaya koyarak geleceğe yönelik ne gibi dersler çıkarabileceğimizi gösteriyor.

Kıyamet’te benimsediği multidisipliner yaklaşımla Ferguson bize afetlerin niteliklerine dair eleştirel içgörüler sağlıyor.

Bürokratik ve politik yapıların analizini yaparak politik hayal gücü eksikliğini, sosyal ağların etkilerini irdeleyerek, ileride yaşanabilecek felaketlere karşı eyleme geçirilebilir müdahale önlemleri sunuyor.

‘Kıyamet’, bir sonraki krizle daha iyi başa çıkabilmek ve geri dönüşü olmayan çöküşün nihai felaketinden kaçınmak isteniyorsa alınması gereken bir tarih dersi sunuyor.

  • Künye: Niall Ferguson – Kıyamet: Geçmişin Büyük Felaketleri ve Gelecek İçin Bazı Dersler, çeviren: Oğuz Satır, Kronik Kitap, tarih, 464 sayfa, 2023