Mert Kaya – “Ben, Eski Ben Değilim” (2025(

Mert Kaya, büyük dedesinin izini sürerken sıradan bir aile geçmişinden çok daha fazlasını ortaya çıkarıyor; Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi’nin kuşaklara yayılan sessiz tarihini, kalanın ve gideni aynı anda etkileyen derin kırılmalarını gün ışığına çıkarıyor. “Ben, Eski Ben Değilim” bu sessizliğin ardındaki belleği, Müslümanlaş(tırıl)mış Rumların kimlik dönüşümlerini ve aktarılamayan hikâyelerin yarattığı kopuklukları sözlü tarih görüşmeleriyle bir araya getiriyor. Kaya’nın uzun yıllara yayılan akademik birikimi, arşiv belgeleriyle birleşerek hem kişisel hem toplumsal bir yüzleşme alanı açıyor.

Kitap, kimliğin bastırılmış katmanlarını görünür kılarken hafızanın nasıl şekillendiğini, sessizliğin hangi koşullarda kuşaklar boyunca sürdüğünü ve hatırlamanın neden çoğu zaman acı verici bir eyleme dönüştüğünü gösteriyor. Tanıkların geçmişleriyle kurdukları ilişki, saklanmış aidiyetlerin gölgesi ve yeniden adlandırılan hayatların gerilimi anlatının merkezine yerleşiyor. Kaya, yalnızca bireysel tanıklıkları değil, bir toplumun kendisiyle kurduğu sorunlu ilişkiyi de tartışmaya açarak okuru hem tarihsel hem etik bir sorgulamaya davet ediyor.

Bu çalışma, mübadelenin ardından sessizce değişen kimlik biçimlerini anlamak, bellek ile aidiyet arasındaki kırılgan sınırları yeniden düşünmek ve yakın tarihin gizli kalmış yönleriyle yüzleşmek için önemli bir kapı aralıyor.

  • Künye: Mert Kaya – “Ben, Eski Ben Değilim”: Müslümanlaş(tırıl)mış Rumlarda Bellek ve Kimlik, İstos Yayın, inceleme, 240 sayfa, 2025

Sula Bozis – İstanbullu Rumlar (2023)

Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i kısmen kuşatan Haliç’in doğu yakası, “şehir ötesi” anlamına gelen Peran veya Perea adıyla anılıyordu.

Pera’da Bizans döneminden beri Cenevizli ve Venedikli unsurlar mevcuttu. İstanbul’un fethinden sonra 1535’te Fransız elçisine Galata Kulesi dışında, “Pera bağlarında” oturma izni verilmesiyle elçilik oraya taşınmış, bunu diğer yabancı elçilikler, on yedinci yüzyıldan itibaren de Rum tüccar aileleri izlemişti. Sonraki yüzyıllarda çeşitli amaçlarla Osmanlı İmparatorluğu’na gelen Avrupalılarla diğer gayrimüslimlerin semte yerleşmesi sonucu ortaya çıkan kentsoylu Pera mozaiği, özellikle son devir Osmanlı siyasi, kültürel ve toplumsal tarihinde son derece büyük bir rol oynadı.

Bu mozaiğin en önemli unsuru, 1804’te Galatasaray’da Panayia Kilisesi’nin açılmasıyla Pera-Stavrodromi Rum Cemaati adını alan Rum toplumuydu.

Tarih boyunca Pera, İstanbul’un Fener’den sonra en büyük Rum nüfusunu barındıran semti olmuştu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve 20. yüzyıl boyunca Türk-Yunan ilişkilerinin inişli çıkışlı seyrinden olumsuz etkilenen Rum Cemaati, özellikle 6-7 Eylül 1955 saldırılarından sonra hızla küçülmüştü.

Sula Bozis’in yazmalar, diplomalar, okul kayıtları, fotoğraf albümleri gibi çok çeşitli yazılı kaynakların yanı sıra sözlü tarih araştırmalarına da dayanarak hazırladığı ‘İstanbullu Rumlar’ adlı çalışmasının bu genişletilmiş yeni baskısı, Rum cemaatinin tarihini derli toplu bir şekilde günümüz okuruna sunarken, dolaylı olarak bugünkü Türkiye’nin kültür ve şehirleşme tarihine de ışık tutuyor.

  • Künye: Sula Bozis – İstanbullu Rumlar, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 296 sayfa, 2023

Hasan Taner Kerimoğlu – İttihat-Terakki ve Rumlar (2009)

Hasan Taner Kerimoğlu ‘İttihat-Terakki ve Rumlar’da, II. Meşrutiyet’in başlangıcından 1. Dünya Savaşı’na kadar, İttihatçıların Rum toplumuna yönelik politikalarını inceliyor.

Kerimoğlu kitabına, İttihat ve Terakki’nin siyasal alandaki Rum cemaatine yönelik politikasını inceleyerek başlıyor.

Rum cemaatinin, partinin yapmaya çalıştığı Kilise ve Mektepler Kanunu’na, eğitim alanında yapmayı planladığı yeniliklere ve askerlik yükümlülüğünün gayrimüslimleri kapsayacak şekilde genişletilmesine gösterdiği tepkiyle çalışmasına devam eden yazar, 1914 yılında Türkiye’den Yunanistan’a doğru yaşanan Rum göçü ve bu göç hareketinin sonucunda gündeme gelen nüfus mübadelesini ele alıyor.

  • Künye: Hasan Taner Kerimoğlu – İttihat-Terakki ve Rumlar, Libra Kitap, tarih, 539 sayfa

Kolektif – İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri (2019)

1964 yılı, İstanbullu Rumlar ve İstanbul için kara bir yıldır.

Rumlar bu tarihte evlerini terk etmek zorunda bırakıldılar doğup büyüdükleri bu şehirden sürgün edildiler.

Rumlar 1964 yılında başlayan korkunç süreç için apelassis sözcüğünü kullanırlar.

Apelassis kovulma, evinden ayrılmaya zorlanma, sürülme, sürgün edilme anlamlarına gelir.

İşin kötüsü, 1964 Sürgünleri hakkında bizde yapılmış kayda değer çalışmalar çok azdır.

İşte bu derlemede bir araya getirilen makaleler, aradan elli yıldan fazla süre geçse de 1964 Sürgünlerini derinlemesine incelemesiyle önemli bir boşluğu dolduruyor diyebiliriz.

Kitap, dört bölümden oluşuyor.

Birinci ve ikinci bölümler, 1964 Sürgünlerinin ortaya çıkış nedenlerini kapsamlı şekilde irdeliyor.

Üçüncü bölüm, 1964 Sürgünlerinin şimdiye kadar yazılı olarak nasıl aktarıldığı konusuna odaklanıyor.

Dördüncü bölüm ise, İstanbullu Rumların sınır dışı edilmelerinden sonra neler olduğuna bakıyor, Sürgünlerin Atina’da yaşadıklarını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar da şöyle: İlay Romain Örs, Baskın Oran, Alper Kaliber, Rita Ender, Yorgos Katsanos, Emilia Themopolou, Anna Theodorides, Alexis Alexandris, Elçin Macar, Herkül Millas, Stavros Anestidis, Christina Vamvouri, Vassilis Messis, Emre Can Dağlıoğlu, Koray Yaşar, Emre Metin Bilginer, Hakan Yücel, Süheyla Yıldız, Maria Kazantzidou, Eleni İoannidou, Nikolaos Uzunoğlu, Cengiz Aktar ve Samim Akgönül.

  • Künye: Kolektif – İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri: Türk Toplumunun Homojenleşmesinde Bir Dönüm Noktası, derleyen: İlay Romain Örs, İletişim Yayınları, tarih, 392 sayfa, 2019

Mert Kaya – Müslümanlaş(tırıl)mış Rumlar (2019)

Türk-Yunan mübadelesi konusunda çok bilinen bir kalıp vardır:

“Mübadele ile 1,5 milyon Ortodoks Rum gitti, 500 bin Müslüman Türk geldi” denir.

Oysa, bu sayıların gerçeği yansıtmadığını biliyoruz.

Pek çok Rum, Yunanistan’a gitmek yerine atalarının toprağı Türkiye’de kaldı.

Peki, onlara, yani gitmeyenlere ne oldu?

Mert Kaya, kendi hikâyesinden yola çıkarak 1919-1925 yılları arasında zorunlu göçe tabi tutulmasına rağmen Anadolu’da kalan, zamanla Müslümanlaş(tırıl)an Ortodoks Rumların izini sürüyor.

Hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da birebir yapılan görüşmelere dayanan kitapta, devlet ve toplum korkusu ve sürekli nefret nedeniyle yıllardır suskunluğa gömülmüş hikâyeler konuşmaya başlıyor.

Çalışma, asimilasyonun devasa baskıları karşısında kalan Rumların kültürleşme sürecine girişini ve bugün neler yaşadıklarını ortaya koyuyor.

Kitap aynı zamanda, bir zamanlar Anadolu’da olup Yunanistan’a göç etmek zorunda kalmış kişilerin tanıklıklarından yola çıkarak onların göçe dair duygu ve düşüncelerini kayıt altına alıyor.

Mert Kaya’nın çalışması kısa ama bu ülkenin trajik tarihine tutulmuş güçlü bir ışık.

  • Künye: Mert Kaya – Müslümanlaş(tırıl)mış Rumlar: Bir Bellek Anlatısı, Libra Kitap, inceleme, 160 sayfa, 2019

Nurdan Türker – Vatanım Yok, Memleketim Var (2015)

Mekân, ritüel ve bellek kavramları etrafında, bu toprakların kadim halklarından İstanbullu Rumların algı ve duygu dünyasını irdeleyen bir çalışma.

Rum Ortodoks kimliğinin bileşenleri, Rumların İstanbul’da kalma ya da ayrılma ve yeniden yerleşme süreçleri ve bir mekân olarak İstanbul’un Rumların belleğindeki yeri, Nurdan Türker’in bu özenli çalışmasında tartışılan bazı konular.

  • Künye: Nurdan Türker – Vatanım Yok, Memleketim Var: İstanbul Rumları: Mekân, Ritüel, Bellek, İletişim Yayınları

Feroz Ahmad – Jön Türkler ve Osmanlı’da Milletler: Ermeniler, Rumlar, Arnavutlar, Yahudiler ve Araplar (2017)

Osmanlı İmparatorluğu’nun son on yılında, imparatorluktaki değişik milletler ile İttihat ve Terakki Partisi arasındaki gerilimli ilişkinin zengin bir okuması.

Osmanlı’nın son dönemi ve modern Türkiye üzerine yaptığı önemli çalışmalarla bildiğimiz Feroz Ahmad, Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Arnavutların ve Arapların, 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra, uyanan ulusal bilinçlerini, siyasi faaliyetlerini ve bunun neticesinde ortaya çıkan sonuçları ayrıntılı bir bakışla irdeliyor.

Söz konusu milletlerin bu süreçteki cemaat yapılarını, siyasal örgütlenmelerini, başvurdukları yöntem ve araçları, uluslararası alandaki ilişkilerini, İttihat ve Terakki Partisi ile ilişkilerini ve Osmanlı’nın bu milletlerin faaliyetlerine karşı yürüttüğü siyaseti daha iyi kavramak için önemli bir rehber.

  • Künye: Feroz Ahmad – Jön Türkler ve Osmanlı’da Milletler: Ermeniler, Rumlar, Arnavutlar, Yahudiler ve Araplar, çeviren: Ayşen Gür, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, tarih, 219 sayfa