Didier Anzieu – Beckett (2020)

“Tanrı öldü, biliyoruz, ama gelmesini beklemeye devam ediyoruz.”

Psikanalize getirdiği otoanaliz ve deri-ben konusundaki özgün katkılarıyla bildiğimiz Didier Anzieu, Samuel Beckett’ın ‘Godot’yu Beklerken’ oyununu ilk izlediğini böyle düşünmüş.

Kendisinin Samuel Beckett üzerine kaleme aldığı eldeki kitap da, edebiyat, psikanaliz ve yaratıcılık üzerine derinlemesine bir sorgulamanın bir araya geldiği usta işi bir metin.

Kendini “tutkulu” bir Beckett okuru ve tedavi etmeye çalışan bir psikanalist olarak tanımlayan Anzieu, Beckett’ın henüz pek tanınmayan İrlandalı bir yazarken Londra’da gerçekleştirdiği bir psikanaliz tedavisinin seyrini takip ediyor.

Bu tedavinin seyrini ve girdiği çıkmazı ayrıntılı bir bakışla irdeleyen Anzieu, bu sürecin özelilkle Beckett’ın kişiliği ve edebi yaratıcılığında nasıl bir verimliliğe yol açtığını araştırıyor.

Anzieu’nün metni bir yönüyle de denemeden, klinik gözlemden, seyir defterinden ve biyografiden izler taşıyor.

Kitap, Beckett’ı ve onun dolayımıyla insan olarak sefaletimizi ele alıyor ve bunu da trajediyi mizahla birleştirerek yapmasıyla dikkat çekiyor.

  • Künye: Didier Anzieu – Beckett, çeviren: Nesrin Demiryontan, Metis Yayınları, inceleme, 280 sayfa, 2020

Alain Badiou – Başka Bir Estetik (2010)

Alain Badiou, alt başlığı ‘Sanatlar İçin Küçük Bir Kılavuz’ olan ‘Başka Bir Estetik’te, estetiği eleştirel bir gözle değerlendirerek, yeni bir estetik yaklaşım yaratmaya koyuluyor.

Şiir, dans, tiyatro ve sinema gibi sanatların estetik çerçevesini yorumlayan Badiou, estetiği felsefenin bir alt disiplini olarak değil, başlı başına bir felsefe olarak tasarlıyor.

Mallarmé, Pessoa ve Beckett gibi, kendi felsefelerini yaratmış sanatçıların peşine düşen yazar, başka bir estetik ile kendi başına hakikatler üreten sanatı herhangi bir biçimde felsefenin nesnesi yapmaya kalkışmayan, felsefenin sanatla kurduğu özel bir ilişki olarak tanımlıyor.

  • Künye: Alain Badiou – Başka Bir Estetik, çeviren: Aziz Ufuk Kılıç, Metis Yayınları, sanat, 165 sayfa

Martin Page – Samuel Beckett’a Göre Arıcılık (2015)

Kendini Samuel Beckett’ın asistanı olarak tanıtan, fakat yazarla yakından uzaktan ilgisi bulunmayan bir karakterin sıra dışı hikâyesi.

Kahramanımız, gerçekte oldukça kapalı bir hayat yaşamış Beckett’ın özel dünyasına inmekte, oradan onun hobilerine ve hastalıklarına uzanmakta.

Martin Page’in romanı kısa olmakla birlikte ironik yapısı ve çarpıcı cümleleriyle dikkat çekiyor.

  • Künye: Martin Page – Samuel Beckett’a Göre Arıcılık, çeviren: Işık Ergüden, Sel Yayıncılık, roman, 85 sayfa, 2015

Andrew Gibson – Samuel Beckett (2018)

Hümanizm için, “büyük katliamların yaşandığı zamanlara saklanan bir sözcük” demiş, karakterlerini, insanı yaratılmışların efendisi olarak seçkin bir konuma yerleştiren sıfatlardan hep arındırmış Samuel Beckett’ın bir biyografisi.

Beckett’ın biyografik eserleri neredeyse hiç önemsemediğini biliyoruz.

James Knowlson ve Anthony Cronin’nin Beckett biyografileri ise oldukça ünlüdür.

Beckett’a dair pek çok noktayı aydınlığa kavuşturan söz konusu biyografilerin yanında Andrew Gibson’ın çalışması, kapsamlı olmaktan ziyade minimal oluşuyla öne çıkıyor diyebiliriz.

Kitabı özgün kılan hususların başında, Beckett’ın kişisel dünyasına, onun böylesi sıra dışı yapıtlar yaratmasının ardındaki dinamiklere, başka bir deyişle karakteriyle eserleri arasındaki ilişkiye odaklanmasıdır diyebiliriz.

  • Künye: Andrew Gibson – Samuel Beckett, çeviren: Orhan Düz, Yapı Kredi Yayınları, biyografi, 192 sayfa, 2018