Erdem Ünal Demirci – Türkiye’de Tiyatronun Siyasal Rolü (2010)

Erdem Ünal Demirci ‘Türkiye’de Tiyatronun Siyasal Rolü’nde, 1850-1950 arasındaki yüz yıllık zaman diliminde, siyaset-tiyatro ilişkisini ele alıyor.

Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde, batılılaşma hareketiyle birlikte modern tiyatronun doğuşuyla kitabına başlayan Demirci, Cumhuriyet’te, tek parti iktidarının son dönemlerinde faaliyete geçen Devlet Tiyatroları’na kadar uzanarak, tiyatronun siyasete içkin yapısını gözler önüne seriyor.

On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı modernleşmesinde tiyatro politikası; tiyatroda devletçi-seçkinci mantık ve lider kültü; Türk Ocakları’ndan Halkevleri’ne geçişin öyküsü ve Halkevleri’nde parti-tiyatro bütünlüğü ve temsilde Türkçülük, Demirci’nin odaklandığı konulardan birkaçı.

Kitap, iç ve dış siyasetin, kimlik politikaları ve milliyetçiliğin devlet tiyatroları, Halkevleri ve Konservatuarlara nasıl yansıdığını irdeliyor.

  • Künye: Erdem Ünal Demirci – Türkiye’de Tiyatronun Siyasal Rolü, Federe Yayınları, tiyatro, 318 sayfa

Nedret Güvenç – Kendini Arayan Yıldız (2017)

Nedret Güvenç, sesiyle, duruşuyla, tavrı ve oyunculuğuyla en özgün kadın tiyatro, sinema ve dizi oyuncularımızdan.

Kendisi, henüz 14 yaşında bir öğrenciyken tiyatroyla tanışmış ve ondan sonra da bir ömür boyunca tiyatroyla tutkulu bir birliktelik geçirmiş.

Şu ana kadar 200’den fazla oyunda rol almış, pek çok tiyatro oyunu yönetmenliği yapmış Güvenç’in, aynı zamanda öykü ve deneme kitapları da bulunuyor.

İşte Güvenç bu kitabında da, tiyatroyla bir baştan diğer başa kuşatılmış hayatının dönüm noktalarını anlatıyor.

Yazar, İzmir’deki çocukluğundan büyüdüğü çevreye, tiyatroyla ilgilenmeye başladığı zamandan rol aldığı ilk oyunlara, sanat dünyasında tanımış olduğu önemli şahsiyetlerden beraber çalıştığı tiyatrocu arkadaşlarına, hayatının pek çok bilinmeyenini bizimle paylaşıyor.

Güvenç’in 1940’lı yıllardan bugüne uzanan anıları, aynı zamanda Türkiye yakın tarihinin özgün bir fotoğrafını çekmesiyle de önemli.

  • Künye: Nedret Güvenç – Kendini Arayan Yıldız, Ayizi Kitap, anı, 360 sayfa

Aiskhylos – Zincire Vurulmuş Prometheus (2013)

  • ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHEUS, Aiskhylos, çeviren: Azra Erhat ve Sahabattin Ali, İş Kültür Yayınları, tragedya, 78 sayfa

 ZINCIRE

Aiskhylos’un, tarihe direnen tragedyası ‘Zincire Vurulmuş Prometheus’, Prometheus’un Tanrılardan ateşi çalmasını ve bunun için çarptırıldığı cezayı hikâye ediyor. Titanlar soyundan gelen ve bilinç ile özgürlüğü her şeyden değerli gören Prometheus, baştan beri Tanrılara düşman insanlara da dost olmuştur. Günün birinde Prometheus, ateşi, yani bilgiyi ve gücü Tanrılardan çalıp insanlara verecektir. Fakat Tanrısal düzene karşı çıktığı için ağır bir şekilde cezalandırılacaktır. Zincire vurulup bir kayaya mıhlanacak Prometheus, eylemini, eyleminin uyandırdığı tepkiyi dile getirir, böylece insanın ezeli ve ebedi dramını anlatır.

Bertolt Brecht – Bütün Oyunları 1 (2013)

  • BÜTÜN OYUNLARI 1, Bertolt Brecht, çeviren: Yılmaz Onay, Agora Kitaplığı, oyun, 642 sayfa

BUTUN

Elimizdeki kitap, tiyatro dünyasında hem yazar hem de yönetmen olarak devrimci dönüşümler ortaya koymuş Bertolt Brecht’in, tamamı on cilde yayılan toplu oyunlarının ilk kitabı. Bu ciltte, Brecht’in ‘İncil’, ‘Baal’, ‘Gecede Trampet Sesleri’, ‘Düğün’, ‘Dilenci veya Ölü Köpek’, ‘Şeytan Kovma’, ‘Balık Avı’, ‘Ova’ ve ‘Vahşi Ormanda’ gibi oyunları yer alıyor. 16. yüzyılda Katolik yobazlığa karşı verilen mücadele, katil ve soyguncu sıradışı bir şairin hayatı, yirminci yüzyılın başındaki devrimci çatışmalar ve bir kral ile köpeğini çok seven bir dilenci arasında geçen diyalog, bu oyunlarında işlenen konulardan bazıları.

Anton Çehov – Ayı (2012)

  • AYI, Anton Çehov, çeviren: Tansu Akgün, İş Kültür Yayınları, tiyatro, 212 sayfa

 AYI

Elimizdeki kitapta, Anton Çehov’un ‘Şehir Yolunda’, ‘Ayı’, ‘Tütünün Zararları’, ‘Kuğunun Şarkısı’, ‘Evlenme Teklifi’, ‘Düğün’, ‘Tatyana Repina’, ‘Zoraki Trajedi Aktörü’ ve ‘Yıldönümü’ gibi, komedi ve dram türünde yazdığı dokuz klasik oyunu yer alıyor. Çehov bu oyunlarından ‘Evlenme Teklifi’nde, komşusu Stepan Stepanoviç Çubukov’un kızı Natalia’ya evlenme teklif etmeyi düşünen İvan Vasilyeviç Lomov’un başından geçen gülünç olayları anlatıyor. Hastalık hastası İvan için, evlenme teklifinde bulunmak başlıbaşına zorken, üç kişi arasında yaşanan karşılıklı yanlış anlamalar, bir yerden sonra asıl sorun haline gelecektir.

Calderon de la Barca – Hayat Bir Rüyadır (2011)

  • HAYAT BİR RÜYADIR, Calderon de la Barca, çeviren: Başar Sabuncu, İş Kültür Yayınları, oyun, 105 sayfa

 

İspanyol edebiyatının altın çağının önemli yazar ve şairlerinden Calderon de la Barca, ‘Hayat Bir Rüyadır’da, bireyin ezeli ve ebedi varoluş krizini, felsefi bir bakışla çerçeveleyerek anlatıyor. Oyunun bir yerinde, Prens Segismundo’nun ağzından “Hayat dediğin nedir? / Gelip geçici bir yanılsama, / bir gölge oyunu, bir düzmece; / en yüce sayılanın hiç değeri yok. / Çünkü bir rüyadır hayat, / ve rüya da rüyadır sadece.” diyen de la Barca, Polonya kralı Basilio, Prens Segismundo, Moskova Dükü Astolfo, yaşlı saraylı Clotaldo, uşak Clarin, Prenses Estrella ve soylu kadın Rosaura gibi karakterleri aracılığıyla, kaderi ve iradeyi sorguluyor.

Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov – Akıldan Bela (2011)

  • AKILDAN BELA, Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov, çeviren: Cenk Gündoğdu ve Engin Toprak, İkaros Yayınları, oyun, 204 sayfa

Modern Rus şiirinin önemli isimlerinden Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov ‘Akıldan Bela’ adlı oyununda, soylu sınıf aydınının kendi sınıfına karşı verdiği savaşı hikâye ediyor. Oyunun baş kahramanı, soylu sınıftan gelen bir aydın olan Çatski’dir. Griboyedov, soylu sınıfın adetleri ve alışkanlıklarını, kendi içlerinden gelen Çatski’nin sert bir dille alaya alarak eleştirmesine dayanır. Oyun, Çatski’nin ikiyüzlülüklerin egemen olduğu bu dünyaya daha fazla dayanamayarak çekip gitmesiyle sonlanır. İlk gerçekçi yapıtlardan biri olarak kabul edilen oyun, yayımlandığı dönemde asilzadelerin, yüksek memurların ve sosyetenin huzurunu kaçırmıştı.

Kerem Karaboğa – Oyunculuk Sanatında Yöntem ve Paradoks (2011)

  • OYUNCULUK SANATINDA YÖNTEM VE PARADOKS, Kerem Karaboğa, Habitus Kitap, tiyatro, 270 sayfa

Kerem Karaboğa, ‘Oyunculuk Sanatında Yöntem ve Paradoks’ta, oyunculuk sanatını etkileyen paradoksal unsurları ve geçtiğimiz yüzyılda tiyatrocuları ve eğitmenleri etkilemiş yöntemler ortaya koyan isimleri inceliyor. Çalışmasına, oyunculuğu kendi başına bir sanatsal disiplin olarak nitelendiren ilk düşünür olan Diderot’nun görüşlerini ele alarak başlayan Karaboğa, buradan, Konstantin Stanislavski, Vsevolod Meyerhold, Bertolt Brecht ve Jerzy Grotowski’den oluşan dört önemli tiyatro adamının oyunculuğa yaklaşımlarına uzanıyor. Kitap bu yolla, oyunculuk yöntemini belirleyen unsurların neler olması gerektiğini ortaya koymayı amaçlıyor.

Michael Thoss ve Patrick Boussignac – Yeni Başlayanlar İçin Brecht (2011)

  • YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN BRECHT, Michael Thoss ve Patrick Boussignac, çeviren: Tuvana Gülcan, Habitus Kitap, tiyatro, 188 sayfa

Michael Thoss ve Patrick Boussignac imzalı ‘Yeni Başlayanlar İçin Brecht’, Alman şair, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni Bertolt Brecht’in hayatını ve tiyatrosunu çizimler, karikatürler, fotoğraflar ve kolajlar aracılığıyla ele alıyor. Thoss ve Boussignac, hem bir biyografi hem de bir sanat incelemesi olarak tanımlanabilecek kitaplarında, Brecht’in kişisel hikâyesini, yaşadığı çevrenin üzerinde bıraktığı etkileri ve sanatının ortaya çıktığı toplumsal ve siyasî atmosferi kaleme getiriyor. Eğlenceli çizimleri ve keyifli üslubuyla da dikkat çeken çalışma, Brecht’e yeni başlayanların yanı sıra, O’nu bilenlere de hitap edecek nitelikte.

Sevda Şener – Tiyatroda Yaşam-Oyun İlişkisi (2010)

  • TİYATRODA YAŞAM-OYUN İLİŞKİSİ, Sevda Şener, Dost Kitabevi, tiyatro, 137 sayfa

Sevda Şener ‘Tiyatroda Yaşam-Oyun İlişkisi’nde, oyun/gerçek ikilemine tiyatro ekseninde ışık tutuyor. Oyunlarda canlandırılan rollerin gerçekliğe ne denli tekabül ettiği, kitaptaki makalelerin omurgasını oluşturuyor diyebiliriz. Antik Yunan tragedyalarında kurulan oyunlar; Latin komedyasında köle; Shakespeare’in tuzaklı dünyası; klasik komedi geleneğinde aldatma ve romantik tiyatroda cesaret ve sadakat kanıtlama oyunları, Şener’in bu yazılarında ele aldığı konulardan birkaçı. Yazar, tiyatronun, oyun-yaşam ilişkisini kurcalamaktaki asal hünerini ne denli yetkin bir şekilde sergilediğini, ilginç gözlemler eşliğinde ortaya koyuyor.