Dasha Kiper – Düşlenemez Diyarların Yolcuları (2025)

Dasha Kiper bu eserinde, demansın yalnızca bilişsel bir hastalık olmadığını, kişinin gerçeklik algısını, benlik hissini ve ilişkiler kurma biçimini kökten dönüştüren bir yolculuk olduğunu anlatıyor. Yazar, nörobilimsel verilerle kişisel bakım hikayelerini birleştiriyor ve hastalar ile bakım verenler arasındaki görünmez sınırların nasıl yeniden çiziliyor olduğunu gösteriyor. Demanslı bireylerin davranışlarının iradi bir tercih değil, değişen beyin işlevlerinin doğal sonucu olduğunu vurguluyor.

Kiper, bakım verenlerin sevgi, sabır, öfke ve suçluluk arasında gidip gelen karmaşık bir ruh halinde yaşadığını aktarıyor. Empati kurma çabasının çoğu zaman mantıkla çatışıyor olması, bakım ilişkisini yıpratıyor ve insan zihninin sınırlı duygusal kapasitesini görünür kılıyor. Bu süreçte gerçekliğe uyum sağlama zorunluluğu, bakım verenleri sürekli bir iç sorgulamaya sürüklüyor.

‘Düşlenemez Diyarların Yolcuları: Demans, Bakım Verenler ve İnsan Beyni Hikâyeleri’ (‘Travelers to Unimaginable Lands: Stories of Dementia, the Caregiver, and the Human Brain’), demansla yaşamanın bir kayıp hikayesi değil, dönüşen bir varoluş deneyimi olduğunu söylüyor. Kiper, kabullenmenin teslimiyet değil, yeni bir iletişim biçimi geliştirme çabası olduğunu hissettiriyor. Anlatı, hem bilimsel hem insani bir perspektiften, kırılgan hafızaların içinde anlam arıyor ve okuru derin bir farkındalığa çağırıyor.

Yazar, okuyucuya bakım sürecinde kontrol edemediği durumlarla barışmayı öğretiyor ve mükemmel çözüm arayışının yerini anlayışın alması gerektiğini sezdiriyor. Zamanın parçalanıyor olması, dilin çözülüyor gibi görünmesi ve tanıdık yüzlerin yabancılaşıyor hissi yaratması, anlatının merkezinde yer alıyor. Böylece demans, korkutucu bir bilinmezlik değil, dikkatle izleniyor ve anlamlandırılıyor bir iç hareket olarak kavranıyor. Okur, hafıza kaybının ardındaki insan hikayesini görmeye başlıyor ve bu kırılgan yolculuğa daha şefkatli bakıyor.

  • Künye: Dasha Kiper – Düşlenemez Diyarların Yolcuları: Demans, Bakım Verenler ve İnsan Beyni Hikâyeleri, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Kitap, psikoloji, 240 sayfa, 2025

Guy Leschziner – Beynin Gece Hayatı (2024)

Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiriyoruz ve uykunun fiziksel, nörolojik ve psikolojik sağlığımız açısından ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Ne yazık ki hepimiz gece boyu sıkı bir uyku çekip sabah zinde bir şekilde uyanacak kadar şanslı değiliz.

Uzmanlık alanlarından biri de uyku bozuklukları olan nörolog Guy Leschziner bu kitabında uykuyla başı ciddi biçimde dertte olan hastalarının hikâyelerini anlatıyor: uykusunda motosikletine ya da arabasına atlayıp dolaşan Jackie; aksiyon filmlerini aratmayan rüyalar görürken o sahneleri bilfiil canlandırdığı için komik durumlara düşen Alex; espri yapıp güldüğü her seferinde birdenbire yere yığılıveren Adrian; uykusunda seks yapan Tom; uyurken hiç farkında olmaksızın tıka basa yiyen, yiyecek bulamadığında granül kahveden kuşyemine kadar birçok şeyi midesine indiren Don ve diğerleri.

“Peki bu hastalardan neden söz ediyorum? Daha da önemlisi, bunları neden okuyasınız ki?” diye soran Leschziner, anlattığı hikâyelerin uyku bozukluklarını uçlarda yaşayan insanlara dair olduğunu, ama bu uç durumları incelemenin uykunun genel işleyişine dair nispeten kısıtlı bilgimizi artırdığını söylüyor.

Nitekim imsomni, narkolepsi, gece terörü, apne ve uyurgezerlik gibi bozukluklarla ilgili bu hikâyeleri okurken, uykunun biyolojik, sosyal, çevresel ve psikolojik faktörlerden etkilenen incelikli mekanizmasını ve bu mekanizmanın hayatımız üzerindeki etkilerini daha iyi anlıyoruz.

  • Künye: Guy Leschziner – Beynin Gece Hayatı: Kabuslar, Sinirbilim ve Uykunun Gizli Dünyası, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Metis Yayınları, bilim, 320 sayfa, 2024

Neil Shubin – Canlılığın Tarihi (2023)

Yaşam ortaya çıktıktan sonra, bütün gezegen milyarlarca yıl boyunca mikrobiyal bir hayvanat bahçesi olarak varlığını sürdürdü.

Önemli keşiflere imza atmış paleontolog Neil Shubin, yaşamın deneme yanılma, şans ve kaçınılmazlık, yön değişimleri, devrimler ve icatlarla dolu uzun, tuhaf ve harikulade yolculuğunu anlatıyor.

Tüylerin hayvanlara uçmada, akciğerler ve bacakların da karada yaşamalarında yardımcı olmak için ortaya çıktığını düşünüyorsanız yalnız değilsiniz, ama tümüyle yanılıyorsunuz.

Milyarlarca yıllık süreçte tarihöncesi balıklar karada yürümek üzere evrimleşirken, sürüngenler uçan kuşlara, primatlar iki ayak üzerinde yürüyen, konuşan, kitap yazan canlılara dönüştüler.

Ama hiçbir şey, başladığını zannettiğimiz zamanda başlamadı.

Yenilikler zamanın derinliklerine uzanan öncüllere sahiptir.

Paleontologlar büyük değişimlerin tam olarak nasıl gerçekleştiğini gösterecek fosillerin peşinde bir yüzyıldan uzun süredir gezegeni dolaşıp duruyorlar.

Ve bugün, inanılmaz bir noktadayız: Tarihöncesi fosillerin yeni DNA teknolojileriyle bir araya gelmesi; dolambaçlı yollar, deneme yanılmalar, tesadüfler ve icatlarla dolu milyarlarca yıllık evrimsel tarihi kavrayışımızda büyük sıçrama yarattı.

Yaptığı keşiflerle bu sıçramanın bizzat önemli bir parçası olmuş, dahası bizlere ‘İçimizdeki Balık’ gibi 21. yüzyılın en güzel bilim kitaplarından birini hediye etmiş ünlü paleontolog Neil Shubin, ‘Canlılığın Tarihi’nde yaşamın muazzam çeşitliliğinin ardındaki sırları anlamak için bizleri yüzyıllara yayılmış bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.

Yürüyen balıklardan mutant sineklere, denizanalarından insana uzanan, isteseniz uyduramayacağınız hayret verici detaylarla dolu bu yolculuk bizi o büyük sorulardan birinin cevabına bir adım daha yaklaştırıyor: Yaşam kaçınılmaz mıydı, yoksa tüm bunlar sadece bir kazanın sonucu mu?

  • Künye: Neil Shubin – Canlılığın Tarihi: Fosillerden DNA’ya Dört Milyar Yıllık Karnaval, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Kitap, tarih, 288 sayfa, 2023

David Eagleman – Canlı Devre (2021)

Aşk kendi derinliğinin farkına neden ancak ayrılık saati gelip çattığında varır?

‘İncognito’ ve ‘Beyin’ adlı iki ünlü kitabın yazarı olan David Eagleman, bu sefer de en yeni bilimsel araştırmalar, ilginç vakalar ve yukarıdaki gibi ufuk açıcı sorular eşliğinde eşliğinde beynimizin dudak uçuklatan sihirleri hakkında bizi aydınlatıyor.

  • Madde yoksunluğu ile kırık bir kalbin ortak yönü ne?
  • Anıların düşmanı neden zaman değil de başka anılar?
  • Kolsuz bir insan nasıl dünyanın en iyi okçusu olabiliyor?
  • Geceleri neden rüya görürüz ve bunun gezegenimizin dönüşüyle ne ilgisi var?
  • Kör bir insan diliyle görmeyi, sağır bir insan derisiyle işitmeyi nasıl öğrenebilir?

Bu soruların yanıtı gözlerimizin hemen arkasında duruyor.

Yaşadığımız gezegende keşfedegeldiğimiz en ileri teknoloji, kafatasının karanlık haznesinde taşıyıp durduğumuz şu bir buçuk kiloluk organda saklı.

Nasıl ki hayatın heyecanı kim olduğumuzla değil, kime dönüşme sürecinde olduğumuzla ilgili, beynin sihri de onu oluşturan parçalardan çok, parçaların dinamik ve canlı bir doku oluşturmak üzere kendilerini durmaksızın yeniden dokumalarında yatıyor. Beynimiz, tıpkı dünyamız gibi, değişken ve akışkan bir sistem.

Kuşağının en iyi bilim anlatıcılarından Eagleman ‘Canlı Devre’de, en yeni bilimsel araştırmalar ve ilginç vakalar eşliğinde, beynimizin içyüzüyle tanıştırıyor bizleri.

Kitap, beyinlerimizin kendi devrelerini sürekli olarak nasıl yeniden yapılandırdığını ve bunun hem yaşamımız hem de geleceğimiz için ne anlama geldiğini net bir şekilde ortaya koymasıyla önemli.

  • Künye: David Eagleman – Canlı Devre: Durmaksızın Değişen Beynin İçyüzü, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Kitap, bilim, 328 sayfa, 2021

Bill Bryson – Beden: Bir Kullanıcı Kılavuzu (2021)

Bedenimiz nasıl işler, bu sıra dışı mekanizmanın içinde neler olup biter?

Daha önce yayımlanan dikkat çekici çalışması ‘Hemen Her Şeyin Tarihi’yle sevdiğimiz Bill Bryson, bu muazzam düzenek hakkında ilgiyle okunacak yeni kitabıyla karşımızda.

Kitap, insan bedeninin işleyişine ve kendini iyileştirme konusundaki dudak uçuklatan maharetlerine odaklanıyor

İnsan vücudu birkaç kusurunu bir yana bırakırsak, mucizevidir.

Genlerimiz, zamanın uzun bir bölümü boyunca insan bile olmayan atalardan aldığımız genlerdir.

Bunlardan bir kısmı balık, ufacık ve tüylü olan çok daha fazlası ise toprakta açtıkları oyuklarda yaşayan hayvanlardır.

Vücut planınızı miras almış olduğunuz canlılar bunlardır.

Üç milyar yıllık evrimsel ayarlamaların ürünüyüz hepimiz.

Tarih içindeki yolculuğumuza, ılık ve sığ denizlerde oradan oraya yüzen tek hücreli damlacıklar olarak başladık.

Ama ondan sonra gerçekleşen her şey uzun soluklu ve ilginç ama epeyce de görkemli bir kaza.

İşte Bryson’un çalışması, bu hikâyeyi ustaca anlatmasıyla, konuyla ilgilenen herkesin severek okuyacağı bir kitap.

  • Künye: Bill Bryson – Beden: Bir Kullanıcı Kılavuzu, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Kitap, bilim, 464 sayfa, 2021

David Eagleman ve Anthony Brandt – Yaratıcı Tür (2019)

İnsanın yaratma becerisi nasıl işler?

Öte yandan NASA’nın projeleriyle Picasso’nun resimlerini benzer kılan yönler nelerdir?

Sinirbilimci David Eagleman ile besteci Anthony Brandt’in eldeki aydınlatıcı kitabı, bu soruların peşine düşüyor ve insan zihnindeki yaratıcılığın dinamikleri üzerine derinlemesine düşünüyor.

İnsan toplumunun icatlarını, fosil kayıtların altını üstüne getiren bir paleontoloğu aratmayacak biçimde irdeleyen ikili, hem insan yaratıcılığının sınır tanımazlığını hem de yaratıcılığın varlığımızın nasıl önemli, vazgeçilmez bir boyutu olduğunu gözler önüne seriyor.

Pek çok görselle de zenginleşen kitabın ilk bölümü, yaratıcılığa duyduğumuz gereksinim, yeni fikirleri nasıl ortaya çıkardığımız ve ürettiğimiz yeniliklerin yaşadığımız yer ve zamanla nasıl biçimlendiğini ele alıyor.

İkinci bölüm, yaratıcı düşünme biçiminin ana öğelerini, seçeneklerin çoğalmasından riskin göze alınmasına kadar değişen bir yelpaze içinde inceliyor.

Üçüncü ve son bölümde ise, yazarların bir nevi geleceği hazırlayan kuluçka makineleri olarak baktığı şirket ve okullarda yaratıcılığın nasıl teşvik edilebileceği konusundaki önerileri yer alıyor.

  • Künye: David Eagleman ve Anthony Brandt – Yaratıcı Tür: Fikirler Dünyayı Nasıl Yeniden Yaratıyor?, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Kitap, psikoloji, 304 sayfa, 2019

Marcus Chown – Dünyanın Tüm Dertleri (2015)

Bilgiyle dolmuş toplumumuzda her şeyin yanınızdan hızlı tren gibi geçtiğini düşünüyorsanız, karmaşık konuları basitçe ortaya koyan bu kitap size göre.

Örneğin, bir binanın zemin katında, üst katla kıyaslandığında daha yavaş yaşlandığımızı biliyor muydunuz? Buna benzer birçok ilginç bilgi, burada.

  • Künye: Marcus Chown – Dünyanın Tüm Dertleri, çeviren: Zeynep Arık Tozar, Domingo Yayınevi