Oğuz Akay – Bu Sofrada Ben Varım (2010)

Oğuz Akay ‘Bu Sofrada Ben Varım’da, Atatürk’ün sofra geleneğini, sofrada yaşanan anılar ekseninde anlatıyor.

Atatürk’ün bu sofraları, bazıları tarafından bir eğlence, bir rakı sofrası olarak tanımlanmıştı.

Akay ise, Salih Bozok, Celal Bayar, Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi, bizzat o sofrada bulunmuş isimlerin anlatımlarına dayanarak bu teze karşı çıkıyor.

“Bu sofra, bir yeme, içme ve eğlence sofrası değil; bir iradenin ve bir devrimin sofrası idi.” diyen Akay, 1899-1938 yılları arasında kırk yıl boyunca sürmüş sofranın hikâyesini sunuyor.

Kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan kitap, Atatürk’e yakın birçok ismin gözlem, değerlendirme ve anılarını bir araya getiriyor; Atatürk’te sofra geleneğinin nasıl oluşup yerleştiğini, sofrada nasıl eğlenildiğini ve burada konuşulan, tartışılan konuları araştırıyor.

  • Künye: Oğuz Akay – Bu Sofrada Ben Varım, Alfa Yayınları, tarih, 716 sayfa

Mehdî – 16. Yüzyıldan Bir Aşk Hikâyesi (2010)

’16. Yüzyıldan Bir Aşk Hikâyesi’ olarak yayımlanan elimizdeki eser, Mehdî mahlasını kullanan Derviş Hasan’ın ‘Şîr-i Dilîr ve Mihr-i Münîr’ adlı hikâyesinden ve bu hikâyenin incelemesinden oluşuyor.

Birçok eser kaleme alan ve aynı zamanda Türkçe divanı da bulunan Mehdî, bu hikâyesini, 3. Murat’ın okuyup dinlemesi temennisiyle yazmış.

Bir aşk ve macera hikâyesi anlatan Mehdî, padişahın oğlu Şîr Dilîr ile bir sultanın kızı olan Mihr-i Münîr’in aşklarını hikâye ediyor.

Klasik hikâyelerde sıklıkla görülen cadılar, periler, şeytanlar, büyüler ve erkek kılığına giren kadınlar, bu aşk hikâyesinde de karşımıza çıkıyor.

Hikâyenin mutlu sonla bittiğini, söylemeye dahi gerek yok.

Metnin tıpkıbasımını sunan elimizdeki kitapta, Derviş Hasan’ın hayatı ve sanatına odaklanan bir yazı ile hikâyenin kapsamlı bir analizi de bulunuyor.

  • Künye: Mehdî – 16. Yüzyıldan Bir Aşk Hikâyesi, yayına hazırlayan: Müjgan Çakır ve Hanife Koncu, Kesit Yayınları, edebiyat, 288 sayfa

Fatmagül Berktay – Politikanın Çağrısı (2010)

Fatmagül Berktay, uzun yıllardır İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde siyasal düşünceler tarihi, çağdaş siyasal kuramlar ve tartışmalar, demokrasi teorisi ve siyaset teorisi konularında dersler veriyor.

Berktay ‘Politikanın Çağrısı’nda ise, siyasetin anlamı konusunda yaşanan belirsizlikleri değerlendiriyor.

Politika kavramının aşındığını ve salt “reel politika” ile ilişkilendirilen kötü bir anlam kazandığını söyleyen Berktay, bu aşamada politikanın kurumlarından çok, politika nedir, yurttaş olmak nasıl bir anlam taşır, sitenin yönetimine katılmak nedir gibi, siyaset felsefesinin ilksel sorularını sormak ve bu sorgulamayı yaparken yeni yöntemler geliştirmek gerektiğini savunuyor.

Yazar, gücünü ve özne olma niteliğini bir süredir kaybetmiş bireyi, politikanın çağrısına kulak vermeye davet ediyor.

  • Künye: Fatmagül Berktay – Politikanın Çağrısı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, siyaset, 330 sayfa

İsmail Hakkı Uzunçarşılı – Osmanlı Tarihinden Portreler (2010)

‘Osmanlı Tarihinden Portreler’, önemli tarihçilerden İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın seçme makalelerinin ilk cildi.

Uzunçarşılı bu makalelerinde, Osmanlı’nın sanat, siyaset, bilim ve kültür dünyasından seçilmiş on altı kişinin portresini veriyor.

Hacı İvaz Paşa, Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa, Tosyalı Celâlzâde Mustafa Çelebi, Abdülbâki Ârif Efendi, Sadrazâm Halil Hamid Paşa, Hakkı Mehmed Paşa, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Tosyalı Ebubekir Ratib Efendi, Kadı Abdurrahman Paşa ve Halil Edhem Eldem, Uzunçarşılı’nın sunumuyla karşımıza çıkan isimlerden bazıları.

Burada yer alan kişilerin nitelikli tasvir edilişi de, kitabı ilgi çekici kılıyor diyebiliriz.

Yazar, başarılarıyla belli yerlere gelmiş bu kişilerin hayatını anlatırken, onları iyi ve kötü yönleriyle, yani birer insan olarak ele almayı da ihmal etmiyor.

  • Künye: İsmail Hakkı Uzunçarşılı – Osmanlı Tarihinden Portreler, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 611 sayfa

Anton Çehov – Memurun Ölümü (2010)

‘Memurun Ölümü’, öykü ve tiyatro yazınının usta ismi Anton Çehov’un bütün öykülerinin ilk cildi.

Burada bulunan ve 1880-1884 yılları arasında yazılmış altmış iki öykü, Mehmet Özgül’ün öykülerin asıllarından yaptığı çeviriyle okurların karşısına çıkıyor.

İlk öykülerini yirmi yaşlarında daha tıp fakültesi öğrencisiyken yazan Çehov, mizahi metinler yazdığı için adını Antoşa Çehonte diye değiştirmişti.

Çehov’un bu ciltte bir araya getirilen ilk öyküleri, seçkiye adını veren öyküdeki gibi, Rusya’nın taşra kentlerinde yaşayan bürokrasi sınıfını keskin bir gözlem gücüyle eleştiriyor, iğneliyor, onların gülünç taraflarını öne çıkarıyor.

  • Künye: Anton Çehov – Memurun Ölümü, çeviren: Mehmet Özgül, Everest Yayınları, öykü, 322 sayfa

Marshall Sahlins – Taş Devri Ekonomisi (2010)

Zamanımızın en önemli antropologlarından olan Marshall Sahlins, ilk olarak 1972 yılında yayımlanan ‘Taş Devri Ekonomisi’nde, ilkel toplumların ekonomilerine dair kapsamlı bir analiz yapıyor.

Yazar, ‘Orijinal Bolluk Toplumu’ ve ‘Hane Tipi Üretim Tarzı’ başlıklı yazılarında, taş devrinin üretim boyutunu mercek altına alıyor.

Kitapta yer alan diğer makaleler ise, taş devri ekonomisindeki dağıtım ve mübadele gibi konuları ele alıyor.

Kitabın özgünlüğü, genel kabul gören “ilerleme” ve “kültürel üstünlük” gibi Avrupa-merkezli anlayışlara karşı durmasıdır.

Sahlins’in, özgürlükçü antropolojinin kurucu metinlerinden biri olarak kabul edilen çalışmasında en dikkat çeken tez, ilkel toplumların burjuva iktisat teorisiyle açıklanamayacağıdır.

Sahlins buna alternatif olarak da, antropolojik bir iktisadı hayata geçiriyor.

  • Künye: Marshall Sahlins – Taş Devri Ekonomisi, çeviren: Taylan Doğan ve Şirin Özgün, Bgst Yayınları, antropoloji, 330 sayfa

Malik Aksel – Türklerde Dini Resimler (2010)

Halk sanatına dair çalışmalarıyla da bilinen ressam ve yazar Malik Aksel’in, yıllar önce yayımlanan ‘İstanbul Mimarisinde Kuşevleri’ ve ‘Anadolu Halk Resimleri’, konuya dair nitelikli eserlerden.

Aksel’in bu türdeki çalışmalarından bir diğeri olan ‘Türklerde Dini Resimler’ ise, Türk resminde önemli bir gelenek olan Arap harfleriyle oluşturulmuş hat levhalarını, diğer bir deyişle “yazı-resimler”i inceliyor.

Birçok örnek barındıran kitap, Aksel’in din ve resim konusuna odaklanan bir yazısıyla açılıyor.

İslamiyetin resmi yasaklamasının söylentiden ibaret olduğunu belirten yazar, Müslüman Türklerin resim anlayışını tarihsel bağlamı içinde değerlendiriyor.

Aksel resimleri, camiler, çifte vavlar, kandil resimleri, başlıklar, Ashab-ı Kehf, gemiler, kuşlar, aslanlar ve ibrikler gibi, konularına göre bölümleyerek incelemiş.

  • Künye: Malik Aksel – Türklerde Dini Resimler, Kapı Yayınları, sanat, 188 sayfa

Chris Anderson – Bedava (2010)

Wired Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Chris Anderson, Ekim 2010’da İstanbul’da düzenlenen ‘Yeni Medya Düzeni’ başlıklı konferansın ana konuşmacısıydı.

Anderson ‘Bedava’ adlı elimizdeki kitabında, eski zamanlarda çokça maliyet isteyen, fakat yeni teknolojiler sayesinde üretim ve dağıtım maliyetlerinin düşmesiyle ücretsiz olarak sunulabilen ürünlerin yarattığı milyarlarca dolarlık yeni ekonomi dünyasını ele alıyor.

Yazar, yeni ekonomik dünyanın en bilinen örnekleri olan ve hiçbir şekilde ücret ödemediğimiz Facebook, Google ve Youtube gibi sitelerin, aynı zamanda en çok kazananlar listesinin ilk sıralarında nasıl yer alabildiklerini açıklıyor.

  • Künye: Chris Anderson – Bedava, çeviren: Günseli Aksoy, Optimist Kitap, iş dünyası, 253 sayfa

Tufan Gündüz – Son Kızılbaş: Şah İsmail (2010)

Tufan Gündüz ‘Son Kızılbaş’ta, İran hükümdarı Şah İsmail’i Kızılbaşlık hareketi ekseninde ele alıyor.

Gündüz’ün temel tezi, Safevî Devleti’nin kuruluşunda Türk olmayan İranlıların, yani Taciklerin ön plana çıkarıldığı, oysa devleti kuran gücün bütünüyle Kızılbaş Türkmenlerden oluştuğu şeklinde özetlenebilir.

Şah İsmail kadar, Şeyh Cüneyd ve Şeyh Haydar gibi figürlerin ortaya çıkışının, başlı başına bir Kızılbaş hareketi olduğunu savunan Gündüz, Şah İsmail’in İran’a hâkim olduktan sonra İmamiye Şiası’nı resmî mezhep yaptığını, böylece Kızılbaşlığın hızlı bir şekilde evrilerek Şiiliğe dönüştüğünü, bu yönüyle Şah İsmail’in son Kızılbaş olduğunu belirtiyor.

  • Künye: Tufan Gündüz – Son Kızılbaş: Şah İsmail, Yeditepe Yayınları, inceleme, 175 sayfa

Ali Kaya – Başlangıcından Günümüze Dersim Tarihi (2010)

Yazar ve eğitimci Ali Kaya, kapsamlı çalışması ‘Başlangıcından Günümüze Dersim’de, adı Dersim isyanından sonra Tunceli olarak değiştirilen bölgenin tarihi, toplumsal ve kültürel özelliklerini ele alıyor.

Kitabına, Dersim’in kökeni ve kültürüyle başlayan Kaya, ardından, Dersim’in tarihi, Osmanlı ile Cumhuriyet dönemlerindeki Dersim’in toplumsal yapısı, Dersim adının anlamı, Dersimliler’in kökenleri, aşiretlerin tarihsel durumları, bugünkü Dersim’in genel konumu ve bölgenin günümüzdeki sorunları gibi konulara odaklanıyor.

Çalışma ayrıca, Cumhuriyet’in gazabına uğrayan Dersim’e karşı yapılan tarihi haksızlıkları da ortaya koyuyor.

  • Künye: Ali Kaya – Başlangıcından Günümüze Dersim Tarihi, Demos Yayınları, tarih, 754 sayfa