Kolektif – Osmanlı Anadolu’sunda Ekonomik Hayat (2024)

Ebru Boyar ve Kate Fleet editörlüğündeki ‘Osmanlı Anadolu’sunda Ekonomik Yaşam’, Osmanlı Anadolu’sunun sosyo-ekonomik yaşamına odaklanarak üretim, yerel ve uluslararası ticaret, tüketim ve devletin rolünün hem yerel hem de merkezi düzeydeki yönlerini inceliyor.

Geniş bir veri yelpazesine dayanan ve çeşitli yaklaşımları benimseyen bölümler, makrodan mikroya, Anadolu ekonomik kaynaklarının genel görünümünden taşra ekonomik aktörlerinin dilekçe dilinin derinlemesine incelenmesine kadar uzanıyor.

Tarımdan ticarete, zanaattan sosyal hayata kadar geniş bir yelpazede konuları ele alıyor.

‘Osmanlı Anadolu’sunda Ekonomik Hayat’, okuyucuya Osmanlı imparatorluğunun merkezi bir bölgesinin zengin ve çeşitli sosyo-ekonomik yaşamına bir giriş sunuyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Marc Aymes, Ebru Boyar, Metin Coşgel, Suraiya Faroqhi, Kate Fleet, Elena Frangakis-Syrett, Yonca Köksal, Mehmet Öz, Mehmet Polatel ve Sadullah Yıldırım.

  • Künye: Kolektif – Osmanlı Anadolu’sunda Ekonomik Hayat, yayına hazırlayan: Ebru Boyar, Kate Fleet, çeviren: Ali Karatay, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 304 sayfa, 2024

Serdal Akyurt – Mimari Şehir Arkeolojisi (2024)

Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki kent kurma deneyimleri, özellikle Bithynia bölgesindeki Nikaia şehri üzerinden incelendiğinde, antik çağ şehir planlamasının incelikleri ortaya çıkar.

Bu çalışma, Roma’nın planlama anlayışının kökenlerini, amacını, hukuki boyutunu ve teknik altyapısını mercek altına alıyor.

Nikaia örneğiyle, Roma’nın planlama sürecindeki tüm aşamalar, karşılaşılan sorunlar ve çözümler detaylı bir şekilde inceleniyor.

Özellikle, decumanus maximus ve kardo maximus gibi ana aksların kent ve bölge planlamasındaki rolü üzerinde duruluyor. Bu çalışma, Roma şehir planlamasının sadece teknik bir uygulama değil, aynı zamanda siyasi, sosyal ve kültürel bir süreç olduğunu gösteriyor.

Başka bir deyişle bu araştırma, Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’da kurduğu şehirlerden biri olan Nikaia’yı örnek alarak, antik çağın en gelişmiş şehir planlama anlayışlarından birini mercek altına alıyor. Roma’nın planlama ilkeleri, teknikleri ve şehirlerin fiziksel yapısına etkileri, Nikaia örneği üzerinden detaylı bir şekilde inceleniyor.

Çalışma, Roma’nın şehir planlamasında kullandığı yol ağları, su sistemleri, kamu binaları gibi altyapı unsurlarının yanı sıra, bu planların sosyal ve kültürel hayat üzerindeki etkilerini de ele alıyor. Böylece, Roma’nın şehir planlama anlayışının, modern şehir planlamasına olan etkileri de tartışılıyor.

  • Künye: Serdal Akyurt – Mimari Şehir Arkeolojisi: Anadolu’da Roma Dönemi Kent Planlama Uygulamaları ve Teknikleri -Nikaia Örneği-, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, arkeoloji, 151 sayfa, 2024

Massimo Recalcati – Aşk Hayatında Affetmeye Övgü (2024)

Massimo Recalcati, çağdaş psikanalizin önde gelen isimlerinden biri.

‘Aşk Hayatında Affetmeye Övgü’ adlı eseri, yaşadığımız çağın getirdiği değişimlerin bireysel ve toplumsal psike üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor. Özellikle pandemi sürecinin insan ilişkileri, aile yapısı, aşk ve cinsellik gibi temel kavramlar üzerindeki dönüştürücü gücüne odaklanıyor.

Recalcati, pandemi sürecinin yarattığı belirsizlik, kaygı ve yalnızlık duygularının insan psikesi üzerindeki derin izlerini anlatıyor.

Pandemi, insanlar arasındaki sosyal etkileşimi sınırlayarak ilişkilerin dinamiklerini kökten değiştirdi. Recalcati, bu değişimin aşk, aile ve arkadaşlık ilişkileri üzerindeki etkilerini inceliyor.

Pandemi sonrası dünyada yeni bir normalin ortaya çıktığını ve bu yeni normalin bireylerin kimliklerini, değerlerini ve yaşam biçimlerini nasıl şekillendirdiğini tartışıyor.

Recalcati, psikanalizin günümüz dünyasının karmaşık sorunlarına cevap verebilecek güçlü bir araç olduğunu savunuyor. Pandemi sürecinde psikanalizin önemi ve geleceği hakkında önemli tespitlerde bulunuyor.

Recalcati, yaşadığımız çağın karmaşasını ve belirsizliğini psikanalitik bir bakış açısıyla yorumlayarak, bireylerin yaşadığı zorlukları daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.

‘Affetmeye Övgü’ ayrılıkların aleladeleştiği, romantik ilişkilerin çabucak sıkıcılaştığı, aşkın giderek narsizmin oyuncağı haline geldiği bir dünyaya itiraz niteliğinde.

  • Künye: Massimo Recalcati – Aşk Hayatında Affetmeye Övgü, çeviren: Bilge Özsoy, Telemak Kitap, psikoloji, 132 sayfa, 2024

Joseph Frank – Dostoyevski Üzerine Dersler (2024)

Joseph Frank, Rus edebiyatının en önemli isimlerinden Fyodor Dostoyevski üzerine yaptığı kapsamlı çalışmalarıyla tanınan bir akademisyen.

‘Dostoyevski Üzerine Dersler’ adlı bu eserinde, Frank, Dostoyevski’nin eserlerini ve düşüncelerini detaylı bir şekilde analiz ederken, aynı zamanda yazarın yaşadığı dönemin sosyal, siyasi ve kültürel atmosferini de gözler önüne seriyor.

Kitap, Dostoyevski’nin romanlarının tematik yapısı, karakterleri, dil kullanımı ve dönemin Rusya’sı üzerindeki etkileri gibi konuları ele alır.

Frank, Dostoyevski’nin romanlarını sadece edebi metinler olarak değil, aynı zamanda 19. yüzyıl Rusya’sının aynası olarak da görür. Bu sayede, okuyucu hem Dostoyevski’nin eserlerinin derinliklerine inme fırsatı bulur hem de Rusya’nın o dönemdeki karmaşık siyasi ve sosyal yapısını daha iyi anlar.

Frank, Dostoyevski’nin romanlarında sıklıkla yer alan temaları (din, özgür irade, suç ve ceza, insanın iç çatışmaları) detaylı bir şekilde inceler. Yazarın, karakterlerinin psikolojilerini ne kadar başarılı bir şekilde ortaya koyduğunu ve okuyucuda derin izler bırakan bu karakterlerin nasıl yaratıldığını açıklar. Ayrıca, Dostoyevski’nin dilinin zenginliği ve karmaşıklığı üzerine de durur.

Kitapta, Dostoyevski’nin diğer yazarlarla ve filozoflarla olan ilişkileri de incelenir. Özellikle, Nietzsche ve Dostoyevski arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerinde durulur. Frank, Dostoyevski’nin felsefi düşüncelerinin, o dönemdeki Rus entelektüel çevrelerinde büyük yankı uyandırdığını ve günümüzde bile hala güncelliğini koruduğunu vurgular.

Dostoyevski üzerine beş ciltlik bir biyografinin de yazarı olan Frank’in, Stanford Üniversitesi’nde verdiği ve ilk kez yayımlanan Dostoyevski derslerinden oluşan bu kitap bizi alışık olmadığımız bir okuma biçimine davet ediyor.

  • Künye: Joseph Frank – Dostoyevski Üzerine Dersler, çeviren: Ayhan Koçkaya, Vakıfbank Kültür Yayınları, inceleme, 256 sayfa, 2024

Claude Lévi-Strauss – Yapısal Antropoloji (2024)

Claude Lévi-Strauss’un ‘Yapısal Antropoloji’ adlı eseri, 20. yüzyılın en etkili antropoloji çalışmalarından biri olarak kabul edilir.

Bu kitapta, yazar kültürel fenomenleri dilbilimdeki yapısal analiz yöntemlerini kullanarak inceliyor.

Lévi-Strauss’a göre, kültürler karmaşık yapıları olan sistemlerdir ve bu yapıların temel birimleri, dildeki yapıtaşları gibi, anlamlarını ilişkilerinden alırlar.

Lévi-Strauss, antropolojide devrim yaratan bu çalışmasında, mitleri, akrabalık sistemlerini ve diğer kültürel olguları derinlemesine analiz eder.

Ona göre, mitler sadece hikayeler değil, aynı zamanda bir toplumun bilinçaltındaki derin yapıları yansıtan sembolik sistemlerdir. Mitlerin incelenmesi, bir toplumun düşünce yapısı, değerleri ve dünya görüşü hakkında önemli bilgiler verir. Akrabalık sistemleri ise toplumların organizasyonunda temel bir rol oynar ve bu sistemlerin incelenmesi, toplumsal yapının nasıl oluştuğu hakkında ipuçları sunar.

Lévi-Strauss, yapısalcı yaklaşımıyla kültürel farklılıkların altında yatan evrensel yapıları ortaya çıkarmayı hedefler. Ona göre, farklı kültürlerin mitleri, akrabalık sistemleri ve diğer kurumları arasında derin yapısal benzerlikler vardır. Bu benzerlikler, insan zihninin evrensel işleyişinin bir sonucudur.

Kitabın temel noktaları:

  • Yapısalcılık: Kültürlerin dil gibi yapısal sistemler olduğu ve bu yapıların incelenmesiyle kültürlerin anlaşılabileceği düşüncesi.
  • Mitlerin Analizi: Mitlerin sadece hikayeler değil, aynı zamanda bir toplumun bilinçaltındaki derin yapıları yansıtan sembolik sistemler olduğu.
  • Akrabalık Sistemleri: Akrabalık sistemlerinin toplumların organizasyonunda temel bir rol oynadığı ve bu sistemlerin incelenmesiyle toplumsal yapının nasıl oluştuğu hakkında ipuçları sunacağı.
  • Evrensel Yapılar: Farklı kültürlerin altında yatan evrensel yapıların varlığı ve bu yapıların insan zihninin evrensel işleyişinin bir sonucu olduğu.

Lévi-Strauss’un ‘Yapısal Antropoloji’ adlı eseri, antropoloji alanında bir dönüm noktası oldu ve birçok bilim dalında büyük yankı uyandırdı. Kitap, kültürlerin incelenmesinde yeni bir perspektif sunarak, sosyal bilimlerin gelişimine önemli katkılar sağladı.

Özetle, Lévi-Strauss, ‘Yapısal Antropoloji’de kültürleri dil gibi yapısal sistemler olarak görür ve bu yapıları analiz ederek evrensel insan zihni hakkında önemli bilgiler elde eder. Kitap, mitler, akrabalık sistemleri gibi kültürel olguların derinlemesine incelenmesiyle, antropoloji alanında yeni bir bakış açısı sunar.

  • Künye: Claude Lévi-Strauss – Yapısal Antropoloji, çeviren: Adnan Kahiloğulları, Bilgesu Yayınları, antropoloji, 496 sayfa, 2024

A. B. Drachmann – Pagan Antik Çağ’da Ateizm (2024)

Anders Bjørn Drachmann ‘Pagan Antik Çağ’da Ateizm’ kitabı, modern bir kavram olarak görülen ateizmin antik Yunan ve Roma düşünürleri arasındaki yerini inceleyen önemli bir çalışma.

Drachmann, ateizmi sadece felsefi bir yaklaşımla ele almak yerine, dinler tarihi, klasik filoloji, sosyoloji ve hukuk gibi farklı disiplinlerle ilişkilendirerek daha kapsamlı bir inceleme sunar.

Eser, antik dönemde tanrıların varlığını sorgulayan veya reddeden düşünürlerin fikirlerini detaylı bir şekilde analiz eder. Drachmann, bu düşünürlerin argümanlarını, dönemin sosyal, kültürel ve felsefi yapısı içinde değerlendirerek ateizmin antik dünyada nasıl bir yer tuttuğunu ortaya koyar.

Kitapta ele alınan başlıca konular arasında;

Antik Yunan ve Roma’da din anlayışı: Tanrıların doğası, ibadet biçimleri ve dinin sosyal hayattaki yeri gibi konulara genel bir bakış sunulur.

Ateizmin farklı biçimleri: Zayıf ateizm, güçlü ateizm gibi farklı ateizm türleri ve bu türlerin antik dünyadaki karşılıkları incelenir.

Ateizmin felsefi temelleri: Antik filozofların evren, insan ve tanrılar hakkındaki düşünceleri, ateizmin felsefi temellerini oluştururken nasıl bir rol oynamıştır sorusu ele alınır.

Ateizmin sosyal ve siyasi etkileri: Ateist düşüncelerin antik toplumlar üzerindeki etkileri, dini otoriteye meydan okuma biçimleri ve siyasi sonuçları tartışılır.

Ateizmin tarihi gelişimi: Antik dönemdeki ateist düşüncelerin daha sonraki dönemlere etkisi ve ateizm kavramının tarihsel süreç içindeki dönüşümü incelenir.

Drachmann’ın bu çalışması, ateizm tarihi ve felsefesi alanında önemli bir boşluğu doldurur. Eser, sadece antik dünyadaki ateizmi değil, aynı zamanda modern ateizm anlayışını da daha iyi anlamak için önemli bir kaynak niteliğindedir.

  • Künye: A. B. Drachmann – Pagan Antik Çağ’da Ateizm, çeviren: Fatih Taştan, Vulgus Yayınları, inceleme, 156 sayfa, 2024

Hilde Østby – Yaratıcılık Hakkında Bir Kitap (2024)

 

Bu kitap yaratıcılığın bilimsel temellerini ve hayal kurmanın gücünü derinlemesine inceliyor. Kitap, yaratıcılığın sadece sanatçılara özgü bir yetenek olmadığını, herkesin sahip olduğu potansiyel bir beceri olduğunu vurguluyor.

  • Yaratıcılığın bilimsel temeli
  • Beyin ve yaratıcılık ilişkisi
  • Hayal kurmanın önemi
  • Yaratıcılığı geliştirme yöntemleri
  • Yaratıcılığın günlük hayattaki etkileri

Hilde Østby, kitabında yaratıcılığın beynimizdeki nörolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu açıklıyor. Beynimizin farklı bölgelerinin yaratıcı düşünce süreçlerinde nasıl bir araya geldiğini ve hayal kurmanın bu süreçteki rolünü detaylı bir şekilde ele alıyor.

Yazar, bilimsel araştırmalardan elde edilen bulguları kullanarak, hayal kurmanın sadece boş zaman geçirme aktivitesi olmadığını, aynı zamanda yeni fikirler üretmek ve sorunlara yaratıcı çözümler bulmak için hayati bir araç olduğunu gösteriyor.

Kitapta, yaratıcılığın geliştirilmesi için pratik öneriler de bulunuyor. Østby, okuyuculara günlük hayatlarında yaratıcılıklarını nasıl artırabilecekleri konusunda yol gösteriyor. Meditasyon, zihin egzersizleri ve farklı alanlara ilgi duymak gibi yöntemlerin yaratıcılığı nasıl desteklediğini açıklıyor.

‘Yaratıcılık Hakkında Bir Kitap’, yaratıcılık hakkında merak duyan herkes için ilgi çekici bir kaynak. Kitap, hem bilimsel bir bakış açısı sunuyor hem de günlük hayata uygulanabilecek pratik bilgiler içeriyor.

Yazar, yaratıcılığın herkes için erişilebilir olduğunu ve hayatımızın her alanında daha yaratıcı bir şekilde düşünebileceğimizi gösteriyor.

  • Künye: Hilde Østby – Yaratıcılık Hakkında Bir Kitap, çeviren: Ayda Akça Akkoç, Kaplumbaa Kitap, inceleme, 366 sayfa, 2024

Şeyma Sağdıç Güven – Osmanlı’dan Türkiye’ye Kapitalist Hukuksal Kuruluş (2024)

Osmanlı İmparatorluğu’nun iki yüzyılı aşkın süren toplumsal dönüşümüyle iç içe geçmiş olan mülkiyet kurumunun evrimi, bu kitapta derinlemesine inceleniyor.

Modern hukuk sisteminin kurulmasıyla başlayan bir süreç olarak değil, çok daha uzun ve karmaşık bir tarihsel süreç olarak ele alınan mülkiyet, kapitalizmin etkisiyle nasıl dönüştüğünü ve toplumsal yapıda nasıl izler bıraktığını gözler önüne seriyor.

Şeyma Sağdıç Güven, bu dönüşümün Cumhuriyet dönemi hukuk resepsiyonlarıyla gerçekleştirilen modern hukuk kurumunun inşasından başlatılamayacağını söylüyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun iki yüz yıla uzanan toplumsal değişim süreciyle eş zamanlı ve onunla etkileşim halinde değiştiğini ortaya koyuyor. Bu uzun erimli değişim süreci boyunca kapitalistleşmenin özel mülkiyete neler yaptığını görünür kılarak mülkiyet kurumunda ve toplumsal yapıda değişimin eş zamanlı izinin sürülebilmesini gösteriyor.

  • Künye: Şeyma Sağdıç Güven – Osmanlı’dan Türkiye’ye Kapitalist Hukuksal Kuruluş, İmge Kitabevi, hukuk, 437 sayfa, 2024

Gönül Demez – Değişen Erkek İmgesi (2024)

Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumun aynasıdır.

Değişen zamanlarda, farklı kültürlerde ve sosyal yapılarda bu roller de farklı şekillerde tanımlanır ve değerlendirilir.

Özellikle kadınlık ve erkeklik kavramları, tarih boyunca toplumsal normların ve beklentilerin en çok şekillendiği alanlardan biri oldu.

1980’lerden itibaren feminist hareketin güçlenmesiyle birlikte, erkekliğin de sorgulanmaya başlanması kaçınılmaz oldu.

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte bu tartışmalar sanal ortama taşındı ve daha geniş kitlelere ulaştı.

Sosyal medya platformları, erkeklik imgelerinin nasıl şekillendiği, hangi söylemlerin kullanıldığı ve bu söylemlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine nasıl katkıda bulunduğu konusunda önemli ipuçları sunuyor.

Bu çalışma, internet ortamında erkek kimliğini merkeze alan cinsiyetçi söylemleri inceleyerek, toplumsal cinsiyet rollerindeki dönüşümleri ele alıyor.

  • Künye: Gönül Demez – Değişen Erkek İmgesi: Kabadayıdan Sanal Delikanlıya, Sarmal Kitabevi, inceleme, 208 sayfa, 2024

Kolektif – Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler ve Kürtler (2024)

Bu kitap, 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın başlarında yaşanan önemli olayları, özellikle 1895-96 Hamidiye katliamlarını, çok yönlü bir perspektifle ele alıyor.

Kaliforniya Devlet Üniversitesi, Fresno’daki Ermeni Çalışmaları Programı’nda sunulan bu makaleler, Ermeni ve Kürt halklarının Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ortak yaşamlarını ve karmaşık ilişkilerini mercek altına alıyor.

Kitapta yer alan çalışmalar, bölgesel tarih ve toplumsal dönüşümlerin derinlemesine incelenmesiyle dikkat çekiyor.

Owen Miller, Ümit Kurt ve Emrecan Dağlıoğlu’nun makaleleri, 1895-96 Hamidiye katliamlarının arka planını oluşturan siyasi, sosyal ve ekonomik faktörleri mercek altına alırken, Nilay Özok-Gündoğan ve Varak Ketsemanian ise Osmanlı Ermeni ve Kürt tarihçiliğini yorumluyor.

Yazarlar, geleneksel anlatılardan farklı olarak, bölgesel kimlikleri, yerel dinamikleri ve toplumsal dönüşümleri merkeze alarak daha nüanslı bir tarih resmi çiziyorlar.

Kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu vilayetlerindeki Ermeni ve Kürt halklarının tarihsel deneyimlerinin birbirinden bağımsız olmadığını, aksine iç içe geçmiş ve birbirini etkileyen süreçler olduğunu vurguluyor.

Bu yaklaşım, bölgedeki etnik ve dini çatışmaların anlaşılması için yeni perspektifler sunuyor.

  • Künye: Kolektif – Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler ve Kürtler, derleyen: Ümit Kurt, Ara Sarafian, çeviren: Çağdaş Sümer, Aras Yayıncılık, tarih, 176 sayfa, 2024