Kolektif – Duygulanım Kuramları (2024)

‘Duygulanım Kuramları’, 2000’li yılların başından bu yana toplumsal düşünceyi derinden etkilemekte ve dönüştürmekte olan duygu/duygulanım araştırmalarına dair kapsamlı bir çalışma.

Kitabın derleyicilerinin de belirttiği üzere, duygulanıma dair genelleştirilebilir ya da tek bir kuram henüz bulunmamakta ve kuvvetle muhtemel –şükürler olsun– hiçbir zaman da olmayacak.

Kitapta yer alan yazılar bizi fenomenoloji, psikanaliz, psikoloji, Kartezyen sonrası felsefeden Marksizm, feminizm ve bilim ve teknoloji çalışmalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede birbirinden oldukça farklı kuramsal çerçevelerde ele alınan duygulanım çalışmalarıyla tanıştırıyor.

Derlemede yer alan makaleler, duyulanım çalışmalarının sağladığı kuramsal avadanlıklarla deneyime ve deneyimin bedensel veçhelerine dair ayrıntılı bir yaklaşım geliştirmek üzere seferber edilmiş.

Çoğu Spinoza esinli bu yazarlara göre deneyimin özünü oluşturan ve hem öznelliği hem de nesnelliği önceleyen duygulanım gayri şahsidir; bedenin etkileme ve etkilenme kapasitesiyle imlidir.

Bu çalışmalar bizi tüm maddiliği ile dünyanın his ve anlamını ayrıntılı bir biçimde betimleme gayretine ve yaşantılanan gerçekliğin zengin katmanlarına daha keskin bir dikkatle bakmaya, eldeki kavramların kısıtlarını aşmaya dair özene ve tefekküre çağırmaktalar.

  • Künye: Kolektif – Duygulanım Kuramları, derleyen: Melissa Gregg, Gregory J. Seigworth, çeviren: Zehra Cunillera, Alef Yayınları, psikoloji, 492 sayfa, 2024

Sanne Blauw – Tarafgir Sayılar (2022)

Sayılar her zaman nesnel olmadığından onlara daha şüpheci yaklaşmak gerekir.

Sanne Blauw, pek çok tarihsel örnekten yola çıkarak sayıların algılarımızı nasıl yönlendirdiğini ve hatta manipüle ettiğini gözler önüne seriyor.

Hayatımızın hemen her alanını kontrol eden nedir?

Bu sorunun ilk akla gelen cevabı muhtemelen sayılar olmayacaktır, hâlbuki okulda nasıl bir öğrenci olduğumuzdan işyerindeki satış rakamlarımızın değerlendirilmesine, seçim tahminlerinden ekonomik krizin etkilerine uzanan çok çeşitli konularda bir şeyler söyler sayılar.

Peki, bu değerlendirme ve gerçeklikler ne kadar doğrudur?

Sahi sayılar her zaman nesnel midir?

Sayıların temsil ettiği hikâyelere, enteresan bir şekilde bu durumun medya, politikacılar ve iş insanları tarafından sıkça unutulmasına veya kendi çıkarları için kullanmalarına bakarsak pek de öyle olmadığını görürüz.

Blauw, ‘Tarafgir Sayılar’da eğlenceli bir dille, tarihsel örnekler üzerinden, sayılarla olan ilişkimizi masaya yatırarak yönlendirilmiş algılarımıza ayna tutuyor.

Eski çağ tacirinin arpa hesabından İngiltere’deki her bireyin mülkünü kayıt altına almak isteyen Fatih William’a, Kırım Savaşı zamanı Üsküdar sırtlarındaki hastanede asker ölümlerini dert edinip ilk grafikleri keşfeden ve bilmeden belki de tarihin ilk büyük veri dalgasını başlatan başhemşire Florence Nightingale’e uzanan ilginç ve düşündürücü bir yolculuk bu.

Çalışma, pandemiyle hayatımıza giren günlük istatistiklerden IQ, sigara, kanser gibi daha uzun vadeli araştırmalara kadar sayılara nasıl daha şüpheci yaklaşabileceğimize dair öneriler sunan bir rehber.

  • Künye: Sanne Blauw – Tarafgir Sayılar: Sayılar Bizi Doğru Yanlış Nasıl Yönlendirir?, çeviren: Çiçek Öztek, Alef Yayınları, bilim, 224 sayfa, 2022

Bridget Boland ve Maureen Boland – Bahçıvanlar İçin Kocakarı İlmi (2021)

İyi bahçıvanlar, örneğin tohumları ay büyürken ekmenin iyi fikir olduğunu bilir.

Bizim gibi bilmeyenler ise, bu kitaptan öğrenir.

Bridget Boland ve Maureen Boland, bahçıvanlıkla ilgili nesilden nesile aktarılan enteresan bilgileri bize ulaştırıyor.

Gülün yakınına dikilen sarımsak yeşil sinekleri kaçırır, bira mayası bitkileri coşturur, fasulyenin dibine saç koyarsanız bazı menfur yaratıkları kaçırabilirsiniz, naftalin topları meyve ağaçlarına dadanan zararlılara birebirdir…

Bu ve buna benzer pek çok ilgi çekici bilgiler barındıran kitap, bilimsel olmaktan ziyade daha çok kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılan kadim bilgilerin eğlenceli bir derlemesi olarak okunabilir.

Burada anlatılan, Antik Yunan’dan bugüne uzanan, eş dost, komşu bahçıvanlardan, modern kitaplardan harmanlanan, hafif batıl inanışlarla karışık belirli bilimsel temelleri olan kocakarı ilmi, içimizdeki bahçıvanı coşturacak türden.

Künye: Bridget Boland ve Maureen Boland – Bahçıvanlar İçin Kocakarı İlmi: Bahçıvanın Büyüsü, çeviren: Çiçek Öztek, Alef Yayınları, hobi, 128 sayfa, 2021

Lev Troçki – Komünist Enternasyonalin İlk Beş Yılı (2020)

Komünist Enternasyonal’in tarihi üzerine, tam 928 sayfalık eşsiz bir kaynak.

Lenin ve yoldaşları en büyük başarılarının Enternasyonal’in kurulması olduğunu düşünüyorlardı ve bu yapının temel belgelerini yazma görevini de Troçki’ye vermişlerdi.

İşte şimdiye kadar birçoğu çevrilmemiş belgeleri de kapsayan bu yazılar, nihayet Türkçede.

Komünist Enternasyonal’in dört kongresinde de partinin manifestosunu ve diğer birçok önemli belgesini yazma görevinin verildiği Troçki, bir yandan Rusya’daki iç savaşta cepheyi karış karış dolaşırken, diğer yandan bu kitapta bir araya getirilmiş olan yazıları ve konuşmaları üretmişti.

Siyaset teorisine önemli katkılar sunan çalışma, öncesinde çevrilmemiş birçok Komintern belgesini de barındırmasıyla, tarihçiler için de çok önemli bir kaynak.

  • Künye: Lev Troçki – Komünist Enternasyonalin İlk Beş Yılı, çeviren: Ferit Burak Aydar, Alef Yayınları, siyaset, 928 sayfa, 2020

Carrie Snyder – Kız Koşucu (2016)

Başlıca yaşam amacı koşu olan Aganetha Smart’ın, ülkesi Kanada’nın yakın tarihi ile iç içe geçen hikâyesi.

Snyder’ın romanı, ömür boyu bu tutkusunun peşinden gidecek Smart’ın mücadelesi üzerinden, kadınların ilk defa 800 metre koştuğu efsanevi Amsterdam Olimpiyatları’na ve Kanadalı kadın koşucuların dünyasına iniyor.

  • Künye: Carrie Snyder – Kız Koşucu, çeviren: Çiçek Öztek, Alef Yayınları

Elvis Peeters – Herhangi Bir Gün (2014)

İnsana, uygarlığa dair iyimser bakışı acımasızca baltalayan bir roman.

Başkalarına yaptığı kötülüklerden ve sonu gelmez bencilliğinden en ufak pişmanlık duymayan bir ihtiyarın, anımsayışlarla örülü bir günü.

Her hatırlama, aslında bir kendini aklama girişimi.

İnsanoğlunun bir kötülük ve şiddet ustası olarak portresi.

  • Künye: Elvis Peeters – Herhangi Bir Gün, çeviren: Gül Özlen, Alef Yayınları

Thomas Lieske – Şumanların Gelini (2009)

Thomas Lieske ‘Şumanların Gelini’nde, 1930’lu yıllarda, yolları Anadolu’ya düşen iki Hollandalının yaşadıklarını hikâye ediyor.

Simon ve Otto, İngiliz ordusuna katılarak Anadolu’ya savaşmaya gelir.

Fakat Anafartalar’da Türklere esir düşen iki adamın hayatı, hiç düşünemeyecekleri bir şekilde değişecektir.

Zira ikili, savaş sırasında yanlarına aldıkları ve adını Julia koydukları bir kız çocuğuyla beraber, Anadolu’da oradan oraya sürüklenerek yaşayacaktır.

Ayrıca bunlardan Simon, henüz temelleri atılan Türk hava kuvvetlerinin inşa sürecinde de rol alır.

Lieske’nin romanı, karakterlerinin maceralarla dolu hayatını, Türkiye’nin yakın tarihindeki olaylar ekseninde anlatıyor.

  • Künye: Thomas Lieske – Şumanların Gelini, çeviren: Gül Özlen, Alef Yayınevi, roman, 319 sayfa

Jaume Cabré – İtiraf Ediyorum (2015)

Jaume Cabré’nin, Avrupa medeniyetini hem yarattığı güzellikler hem de kötülükleriyle ustaca resmettiği kült romanı.

Cabré benzersiz üslubuyla, romanın başkahramanı Adria’nın sevgilisine yazmaya başladığı ve bir süre sonra adeta bir günah çıkarmaya dönüşecek mektubu üzerinden ilerliyor.

Roman, Avrupa uygarlığının kusurlarının bir itirafı olarak okunabilir.

  • Künye: Jaume Cabré – İtiraf Ediyorum, çeviren: Suna Kılıç, Alef Yayınları

Federico Garcia Lorca – Konuşmalar (2009)

‘Konuşmalar’a, Federico Garcia Lorca’nın şiir, tiyatro, resim, müzik, halk şarkıları, ninniler hakkında görüşlerini yansıtan konuşmaları yer alıyor.

Lorca 1922-1935 arasında İspanya’nın ve Amerika’nın çeşitli şehirlerinde, İspanyol sanatının önemli kültürel değerlerini yeniden canlandırmak ve yaymak; şiirlerinde ve tiyatro eserlerinde ima ettiği estetik fikirlerini ifade etmek ve yaratım sürecini açıklamak için konferanslar verdi.

Zamansız ölümü birçok çalışmasını yarım bıraktığı gibi, bu konuşmaları derleyip yayına hazırlamasını da engelledi.

Fakat ölümünden sonra kardeşeri, dostları ve yayımcıları, geride bıraktığı her bir satırı kurtarıp okurlarına iletmeye çalıştı.

İşte bu derleme, böylesi bir çabanın ürünü olarak elimizde duruyor.

Derleme özellikle, Lorca’nın şiir konusundaki düşüncelerindeki değişimi detaylı bir biçimde göstermeleriyle ilgi çekiyor.

  • Künye: Federico Garcia Lorca – Konuşmalar, çeviren: Suna Kılıç, Alef Yayınları, deneme, 196 sayfa

Kolektif – Videonun Eylemi (2017)

Anaakım medyanın olduğu her yerde, medyadan kovulan, bilinçli bir şekilde görmezden gelinen ötekiler de vardır.

İşte bu aşamada ortaya çıkmış video eylemciliği, hem devlete ve topluma muhalif olan kesimlerin hem de farklı fikirlerin kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyan etkili bir yöntem.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de video eylemciliğin çok iyi örnekleri bulunuyor.

İşte, farklı isimlerin katkılarıyla ortaya çıkmış bu değerli kitap da, 1990’lardan bugüne Türkiye’deki video eylemciliği hem kuramsal bir perspektifle hem de uygulamalı örnekleriyle izliyor.

Kitap bu deneyimleri eleştirel bir bakışla irdelemekle kalmıyor, aynı zamanda video eylemciliğin bir muhalefet ve ifade aracı olarak nasıl daha aktif ve verimli kullanılabileceği üzerine de kafa yoruyor.

Çalışmaya katkıda bulunanlar ise şöyle:

Ulus Baker, Maurizio Lazzarato, Hito Steyerl, Angela Melitopoulos, Ayşe Uslu, Gülsüm Depeli, Ege Berensel, Gürşat Özdamar, Oktay İnce, Özge Çelikaslan, Alper Şen, Belit Sağ, Funda Başaran, Sibel Tekin, Onur Metin, Genç Sinema, Video Aktivist Şebeke, Witness Video Kollektif, Indymedia, Karahaber, Videa, Balıkbilir, Seyri Sokak, bak.ma, Artıkişler, çapul.tv, Ankara Eylem Vakti ve Vitopya Video Kollektif.

  • Künye: Kolektif – Videonun Eylemi, derleyen: Ege Berensel, Alef Yayınları, medya, 240 sayfa