Hikmet Çağrı Yardımcı – Cumhuriyet ve Hissiyat (2022)

Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde duygu siyaseti nasıl tasavvur edildi?

Hikmet Çağrı Yardımcı, Erken Cumhuriyet döneminin düşünce dünyasına ve ruh haline güçlü bir ışık tutuyor.

Ulus-devletlerin inşasının, milliyetçi ideolojilerin oluşumunun ve modernleşme sürecinin uzun süre ihmal edilen bir cephesi, duygu rejimidir.

Bu kapsamlı toplumsal inşa ve dönüşüm projeleri, hangi duygulara hitap eder, hangilerini “coşturur” ve bunu nasıl yaparlar?

Yardımcı, ‘Cumhuriyet ve Hisssiyat’ta, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluş döneminde duygu siyasetinin nasıl tasavvur edildiğine bakıyor.

Bunun için, yeni duygu rejiminin etkili ve gözde bir taşıyıcısı olarak Falih Rıfkı Atay’a odaklanıyor.

  • Osmanlı-Türk Batılılaşmasında duygu rejimi, kibirden aşağılık duygusuna ve o duygudan kurtulma gayretine doğru, nasıl bir seyir izledi?
  • Yeni bir şeref anlayışının (“milli şerefin”) ve yeni bir duygular cemaatinin inşası, nasıl tahayyül edildi?
  • Garp medeniyetinin mutluluğunun “sırrını” arayan Falih Rıfkı ve diğer Cumhuriyetçi öncüler, o mutluluğun peşinde nasıl bir “saadet terbiyesi”ne giriştiler?

Erken Cumhuriyet döneminin düşünce dünyasına ve ruh haline tutulan bu mercek, Cumhuriyet tarihi boyunca duygu siyasetlerini analiz edebilmenin de anahtarıdır.

  • Künye: Hikmet Çağrı Yardımcı – Cumhuriyet ve Hissiyat: Falih Rıfkı Atay’da Modernlik, Ulus ve Duygular, İletişim Yayınları, inceleme, 262 sayfa, 2022

Oğuz Akay – Bu Sofrada Ben Varım (2010)

Oğuz Akay ‘Bu Sofrada Ben Varım’da, Atatürk’ün sofra geleneğini, sofrada yaşanan anılar ekseninde anlatıyor.

Atatürk’ün bu sofraları, bazıları tarafından bir eğlence, bir rakı sofrası olarak tanımlanmıştı.

Akay ise, Salih Bozok, Celal Bayar, Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi, bizzat o sofrada bulunmuş isimlerin anlatımlarına dayanarak bu teze karşı çıkıyor.

“Bu sofra, bir yeme, içme ve eğlence sofrası değil; bir iradenin ve bir devrimin sofrası idi.” diyen Akay, 1899-1938 yılları arasında kırk yıl boyunca sürmüş sofranın hikâyesini sunuyor.

Kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan kitap, Atatürk’e yakın birçok ismin gözlem, değerlendirme ve anılarını bir araya getiriyor; Atatürk’te sofra geleneğinin nasıl oluşup yerleştiğini, sofrada nasıl eğlenildiğini ve burada konuşulan, tartışılan konuları araştırıyor.

  • Künye: Oğuz Akay – Bu Sofrada Ben Varım, Alfa Yayınları, tarih, 716 sayfa

Sermet Sami Uysal – Eşlerine Göre Ediplerimiz (2010)

‘Eşlerine Göre Ediplerimiz’, edebiyat araştırmacısı Sermet Sami Uysal’ın, ünlü yazar ve şairlerin eşleriyle yaptığı ve onların özel hayatlarına dair önemli ayrıntılar barındıran röportajlarından oluşuyor.

Eşinden “Bizim fil” diye bahseden Aka Gündüz; 13 rakamını uğursuz bulan Peyami Safa; evlenmek için Atatürk’ün iznini alan Falih Rıfkı; arı Türkçeci olarak bilinen Nurullah Ataç’ın divan edebiyatı sevgisi; çapkın olan Orhan Kemal’in bu nedenle eşi ile dargınlık yaşaması ve bir zamanlar eşinin sınıf arkadaşına âşık olan Reşat Nuri Güntekin, söyleşilerde karşımıza çıkan birkaç ilginç detay.

Kitap, okurlarını, ünlü kalemlerinin özel dünyalarına inmeye davet ediyor.

  • Künye: Sermet Sami Uysal – Eşlerine Göre Ediplerimiz, Timaş Yayınları, söyleşi, 416 sayfa

Falih Rıfkı Atay – Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri (2009)

Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün en yakınında bulunan gazeteci olması ve yakın tarihe tuttuğu ışık bakımından çok önemli bir isim.

1920’lerin başından ölümüne kadar Atatürk’ün yakınında bulunan Atay, ‘Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri’nde, o döneme dair birçok olaya ışık tutuyor.

Atatürk’ün İttihat ve Terakki Partisi’nin mensubu olup olmadığı; rejimin değişeceğini Meclis’e ilk olarak nasıl haber verdiği; ticarette neden başarısız olduğu; gazete macerasına kiminle girdiği ve Suudi Arabistan’daki bir toplantıya nasıl heyet gönderdiği, kitapta açıklığa kavuşturulan konulardan birkaçı. Çalışma, son zamanlarda Atatürk etrafında dönen tartışmaları aydınlatması yönüyle ilgi çekiyor.

  • Künye: Falih Rıfkı Atay – Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri, Pozitif Yayınları, tarih, 135 sayfa

Funda Selçuk Şirin – Falih Rıfkı Atay (2014)

Funda Selçuk Şirin çalışmasında, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün yakınında bulunmuş isimlerden gazeteci Falih Rıfkı Atay’ın hayatını anlatıyor, Atay’ın 1912 ile 1950 yılları arasında kaleme aldığı yazılarında öne çıkan kişi ve kavramları araştırıyor.

Kitabın ilk bölümü, Atay’ın doğduğu çevre, ailesi, eğitim yılları ve gazetecilik alanındaki çalışmalarını ele alıyor.

Devamında, Atay’ın yazılarından yer almış, Osmanlı’nın yıkılışı ve Milli mücadele gibi tarihsel olaylar ile Batılılaşma meselesi, Kemalizm, ulus-devlet, demokrasi ve irtica gibi, o dönemin gündemini oluşturmuş belli başlı kavramlar araştırılıyor.

  • Künye: Funda Selçuk Şirin – Falih Rıfkı Atay, Tarihçi Kitabevi, biyografi, 560 sayfa

Falih Rıfkı Atay – Pazar Konuşmaları (2013)

  • PAZAR KONUŞMALARI, Falih Rıfkı Atay, Pozitif Yayınları, deneme, 340 sayfa

 PAZAR

‘Pazar Konuşmaları’, Falih Rıfkı Atay’ın Ulus, Cumhuriyet, Yeni İstanbul ve Dünya gazetelerinde yayınlanmış yazılarından, zamanında bizzat kendisi tarafından yapılmış bir seçkiden oluşuyor. 1941-1950 arasında kaleme alınan yazılar, dönemin siyasi atmosferini gözlemlediği gibi, bir toplumun dönüşümünü kayda geçirmesiyle de önemli bir tarihi belge niteliğinde. Atay burada, dönemin yeme içme alışkanlıklarını, harf inkılabının gündelik hayata yansımalarını, kadının toplumda değişen rolünü, magazin gündemini, Köy Enstitüleri’ndeki eğitim sisteminin özgünlüğünü, İstanbul’daki şehir planlamasını ve edebiyat akımlarını anlatıyor.