Joseph Campbell – Işık Mitleri (2025)

Joseph Campbell’in bu eseri, Doğu mitolojilerinin ışık kavramı üzerinden sunduğu felsefi ve dini anlamları ele alıyor. Campbell, Hindistan’dan Tibet’e, Çin’den Japonya’ya uzanan geniş bir kültürel coğrafyada ışığın nasıl hem yaşamın kaynağı hem de “ebediyetin metaforu” olarak işlendiğini inceliyor. ‘Işık Mitleri: Doğu’nun Sonsuzluk Metaforları’ (‘Myths of Light: “Eastern Metaphors of the Eternal”), Doğu’nun düşünce sistemlerinde ışığın yalnızca fiziksel bir fenomen değil, hakikatin, bilincin ve aydınlanmanın simgesi olduğuna dikkat çekiyor.

Campbell, Hinduizm’deki Brahman anlayışını, Budizm’in boşluk ve nirvana kavramlarını, Taoizm’deki evrensel denge düşüncesini ışık imgesi üzerinden yorumluyor. Bu çerçevede, ışık hem yaşamın kaynağını hem de varoluşun ötesine geçişi temsil ediyor. Metin boyunca, Doğu geleneklerinin Batı düşüncesinden farkı vurgulanıyor: Batı mitlerinde ışık genellikle mutlak bir hakikatin peşinde koşmayı simgelerken, Doğu’da ışık daha çok varoluşun içsel akışını, birliğini ve sürekliliğini temsil ediyor.

Kitap ayrıca sanat, edebiyat ve ritüellerde ışık imgelerinin kullanımını da ele alıyor. Tapınakların mimarisinden mandalalara, şiirlerden dini metinlere kadar uzanan örneklerle, ışığın estetik ve manevi boyutları açıklanıyor. Campbell, tüm bu yorumları birleştirerek Doğu düşüncesinin temelinde yatan bütünlük ve süreklilik anlayışını açığa çıkarıyor.

Sonuçta ‘Işık Mitleri’, Doğu mitolojisinin zenginliğini yalnızca tarihsel bir inceleme olarak değil, aynı zamanda modern insanın varoluşsal arayışlarına ışık tutacak bir kaynak olarak sunuyor.

  • Künye: Joseph Campbell – Işık Mitleri: Doğu’nun Sonsuzluk Metaforları, çeviren: Ertuğrul Uzun, Gökhan Yavuz Demir, Islık Yayınları, mitoloji, 216 sayfa, 2025

Peter Burke – Polimat (2024)

Bilgi bir bütün müdür yoksa bilgiyi dallara ayırıp uzmanlaşmak zorunlu mudur?

Bilginlerin bilginin üretilmesi ve işlenmesindeki konumu nedir ve ne olmalıdır?

Bu kadim soruların ışığında Peter Burke bu kitapta, çok sayıda disiplinde uzman olmanın farklı bir bilgi türü olduğu iddiası ve her bilgi formunun, tarihinin yazılmasını hak ettiği inancıyla bilgi alanları arasındaki ayrışmanın tehlikelerine bir panzehir olarak polimatlığı tekrar hatırlamamız gerektiğini söylüyor.

Sadece basit bir merakın veya genel kültürlü olma hevesinin değil, gerçek bir tecessüsün ve çok sayıda disiplinde derinliğe ulaşmanın ifadesi olan polimatlık, Burke’e göre, müstakil bir tarihe sahip.

Polimat, Batı merkezli bir “çok-yönlü bilginler dökümü”nü sunmanın yanı sıra, bu sıra dışı bilginleri ortaya çıkaran kişisel ve çevresel etkenlere bakıyor.

Burke’ün sunumuyla polimatları neyin harekete geçirdiğini, çok yönlü çalışmaları için gereken zaman ve enerjiyi nasıl bulduklarını, hayatlarını nasıl kazandıklarını görebiliyoruz.

Kitap, polimatlığın sadece göz alıcı yanını göstermekle kalmıyor, polimatların ödemek zorunda kaldıkları, şarlatanlıkla suçlanmaya kadar giden bedeli de aktarıyor; polimatların bilgiye katkısını tartışıyor ve bir hiper-uzmanlaşma çağında bu tür bireylere hiç olmadığı kadar çok ihtiyacımız olduğu tespitiyle sonlanıyor.

  • Künye: Peter Burke – Polimat: Leonardo da Vinci’den Susan Sontag’a Kültür Tarihi, çeviren: Gökhan Yavuz Demir, Islık Yayınları, tarih, 416 sayfa, 2024

Claude Lévi-Strauss – Mit ve Anlam (2023)

Genel okura seslenen bu kitapta, yirminci yüzyılın önde gelen düşünürlerinden Claude Lévi-Strauss, insan varoluşuna dair can alıcı sorular üzerine harcanmış bir ömrün kazanımlarını paylaşıyor.

  • Kaosun bir anlamı olabilir mi?
  • Modern bilim mitlerden neler öğrenebilir?
  • Yapısalcılık nedir?

Bu ve bunun gibi hayati sorulara verdiği cevaplarda Lévi-Strauss, açık ve kesin bir dille, insan zihninin potansiyelleri hakkında daha fazla şey öğrenmek isteyen okurlara bir yol haritası sunuyor.

Bazı düşünürler etkilidir, bazılarıysa bir ekol yaratır; fakat çok azı bir çağa damgasını vurur.

Bugün bir Aquinas veya Goethe çağından bahsettiğimiz gibi, gelecek kuşakların da bizim dönemimizden Lévi-Strauss çağı diye söz etmeleri mümkündür.

O, modern zihne kimliğini armağan edenlerden biridir.

  • Künye: Claude Lévi-Strauss – Mit ve Anlam, çeviren: Gökhan Yavuz Demir, Minotor Kitap, antropoloji, 104 sayfa, 2023

George Lakoff ve Mark Johnson – Metaforlar (2022)

Şimdiden bir klasik olan ‘Metaforlar: Hayat, Anlam ve Dil’, dil ve anlam üzerine düşünmeyi sevenleri kendine çağırıyor.

İnsanlar her konuştuklarında metaforlar kullanırlar.

Bu metaforların bazıları edebi nitelik taşır, yani düşüncelerimizi daha canlı ya da eğlenceli kılan araçlar olarak işlev görür.

Ama çoğu metafor çok daha basittir, yaşamımızla öyle bütünleşmişlerdir ki onları farkında olmadan kullanırız.

Bu kitapta George Lakoff ve Mark Johnson, işte bu basit metaforların yalnızca fikir alışverişlerimizi etkilemekle kalmadığını, en başından beri tüm algı ve anlayışımızı yapılandırdığını ileri sürüyor.

Dilbilim ve felsefenin farklı bakış açılarını bir araya getiren Lakoff ve Johnson, en yaygın metaforlara ve bunların insan zihni hakkında neler söylüyor olabileceğine dair ilginç ve şaşırtıcı bir kılavuz sunuyor bizlere.

Ayrıca 2003 yılında ekledikleri yeni sonsözle de hem argümanlarını geliştiriyor hem de metafor konusuna son yıllarda ne gibi yeni düşüncelerin eşlik ettiğine dair etkileyici bir panorama sunuyorlar.

Çok tartışılan metafor konusunda bugüne kadar yazılmış en orijinal ve değerli kitap olarak öneriyoruz.

  • Künye: George Lakoff ve Mark Johnson – Metaforlar: Hayat, Anlam ve Dil, çeviren: Gökhan Yavuz Demir, Minotor Kitap, dilbilim, 384 sayfa, 2022

Kolektif – Küresel Tarih Düşüncesi (2021)

Yeryüzünün bütün kısımlarının tarihlerinin salt bir koleksiyonu olmanın ötesinde küresel tarih nedir?

Gerçek kozmopolit küresel tarih neye benzeyebilir?

Dünyanın belli kesim ve kültürlerini tarihin dışına çıkarmak ne anlama gelir?

Modern öncesi tarih düşüncesinden günümüzde tarih yazımındaki yeni istikametlere kadar uzanan tam 700 sayfalık bu eşsiz derleme, küresel tarih konusunda temel bir başvuru kaynağı.

Kitapta,

  • Klasik Çin düşüncesi,
  • Japonya’nın erken modern dönemi,
  • Modern öncesi Arap/İslam tarih yazımı,
  • Osmanlı tarih düşüncesi,
  • Erken modern dönemde Amerika,
  • Aydınlanmanın tarih düşüncesinde küreselliğin etkileri,
  • Hegel ve Marx’ın dünya tarih düşüncesi üzerindeki izleri,
  • Eleştirel modernite teorileri,
  • Marksist analiz bağlamında Çin ve Avrupa tarihinin uyumluluğu,
  • Güneydoğu Asya’da modern tarih yazımı,
  • Afrika’da tarih ve tarih düşüncesinin gelişimi,
  • Arap dünyasında modern tarih yazımı,
  • Karşılaştırmalı tarih ve eleştirisi,
  • Kadınlar, toplumsal cinsiyet ve küresel tarih,
  • Ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konu ele alınıyor.

Toplamda otuz yazarın katkıda bulunduğu kitap, konuyla ilgilenen her okurun kitaplığında bulunmayı hak ediyor.

  • Künye: Kolektif – Küresel Tarih Düşüncesi, editör: Prasenjit Duara, Viren Murthy ve Andrew Sartori, çeviren: Zeynep Dörtok Abacı, Kasım Akbaş, Gökhan Yavuz Demir, Gülcan Ergün, Öznur Karakaş, Selda Şen, Osman Şişman, Kıvılcım Turanlı, Pelin Tuştaş, Emel Türker, Ertuğrul Uzun, Pelin Yalçınoğlu ve Hatice Yeşildal, Islık Yayınları, tarih, 700 sayfa, 2021

Paul Ricoeur – Yorum Teorisi (2008)

  • YORUM TEORİSİ, Paul Ricoeur, çeviren: Gökhan Yavuz Demir, Paradigma Yayıncılık, felsefe, 130 sayfa

yorum-teorisi

Paul Ricoeur’ün ‘Yorum Teorisi’nin alt başlığı, ‘Söylem ve Artı Anlam’. ‘Freud ve Felsefe’ ile ‘Yorumların Çatışması’, Ricoeur’ün, ‘Yorum Teorisi’nden önce yayınlanan kitaplarıydı. Söylemi, olay ile anlam diyalektiği şeklinde tanımlayan Ricoeur, ‘Yorum Teorisi’nde, yukarıda adı geçen iki metindeki görüşlerini işleyerek söylem olarak dil teorisini geliştiriyor. Yazara göre olay olarak söylem, atıfta bulunur, zamansaldır ve nakledilebilirdir. Yine yazara göre anlam olarak söylem de, hem konuşmacının anlamı hem de ifadenin anlamıdır. Ricoeur, olay ile anlam diyalektiğinin, yazılı söylemde de devam ettiğini söyler.

 

Gökhan Yavuz Demir ve Alper Kanca (ed.) – Kızlar ve Babaları (2011)

  • KIZLAR VE BABALARI, editör: Gökhan Yavuz Demir, Alper Kanca, Paradigma Yayıncılık, kadın, 445 sayfa

 

Paradigma yayınları 2010 Haziranında, oğulların babalarını anlattığı bir kitap yayımlamıştı. Bu projenin devamı olan ‘Kızlar ve Babaları’ adlı elimizdeki kitap için de, rahatlıkla Türkiye’de bir ilk denebilir. Zira burada, elli altı kadının babalarına dair yazıları yer alıyor. Burada Anjelika Akbar, Nazlı Eray, Feyza Hepçilingirler, Işıl Özgentürk, Cihan Aktaş, Suzan Samancı, Meral Akşener, Nazan Bekiroğlu, Sevin Okyay, Berrin Karakaşlı, Özge Atay Canbek ve Nevval Sevindi gibi, farklı yaşlardan, farklı mesleklerden ve tabi farklı politik duyarlılıklardan kadınların anlatımlarına yer verilmesi, çalışmayı ayrıca nitelikli kılıyor. Kızların babalarına daha düşkün olduğu ve onların, babalarını erkek çocuklara nazaran daha iyi anlattığı kabul gören görüşlerden. Bu kitap, bir anlamda bu tezi de sınavdan geçiriyor.