F. R. Leavis – Büyük Gelenek (2025)

Bu muazzam çalışma, İngiliz edebiyatının “büyük roman geleneği”ni tartışan ve 20. yüzyıl edebiyat eleştirisinin en etkili metinlerinden biri kabul ediliyor. F. R. Leavis, roman sanatını yalnızca estetik bir tür olarak değil, aynı zamanda ahlaki ve entelektüel bir gelenek olarak ele alıyor. Ona göre roman, toplumsal yaşamı, bireyin iç dünyasını ve ahlaki sorumluluğunu en yoğun biçimde yansıtan edebi türdür.

Leavis, “büyük gelenek”i kuran üç temel yazar olarak George Eliot, Henry James ve Joseph Conrad’ı seçiyor. Eliot’un eserlerinde insan doğasının karmaşıklığını, toplumsal değerlerin dönüşümünü ve ahlaki seçimlerin yükünü derinlikli biçimde işlediğini öne çıkarıyor. Henry James’i, bireysel bilinç ile toplumsal ilişkiler arasındaki gerilimi modern romanın en rafine biçimde ele alan yazarı olarak tanımlıyor. Conrad’da ise insanın karanlık yönlerini, iktidar ilişkilerini ve sömürgecilik bağlamında ahlaki açmazları evrensel bir dile taşıyan anlatım gücünü vurguluyor.

‘Büyük Gelenek: George Eliot, Henry James, Joseph Conrad’ (‘The Great Tradition: George Eliot, Henry James, Joseph Conrad’), yalnızca bu üç yazarı değil, Dickens, Lawrence ve diğer romancılara da değiniyor; ancak Leavis’in temel argümanı, edebi miras içinde gerçekten kalıcı ve derinlikli olanın, “ahlaki ciddiyet” ve “yaşamın karmaşıklığını kavrama” kapasitesiyle ölçüldüğüdür. Bu nedenle Eliot, James ve Conrad, “büyük gelenek”in omurgasını oluşturuyor.

‘Büyük Gelenek’, hem İngiliz roman tarihine dair bir eleştirel seçki hem de edebiyatın ahlaki işlevine dair güçlü bir manifesto niteliği taşıyor. Leavis’in yaklaşımı, edebiyat eleştirisinde seçiciliği, “yüksek kültür” vurgusunu ve romanın toplumsal sorumluluğunu öne çıkararak uzun yıllar tartışma yaratmış bir çerçeve sunuyor.

  • Künye: F. R. Leavis – Büyük Gelenek: George Eliot, Henry James, Joseph Conrad, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, inceleme, 326 sayfa, 2025

Edward W. Said – Joseph Conrad ve Otobiyografinin Kurgusu (2023)

Uzun süren 19. yüzyıl artık tamamlanmak üzeredir ama aynı zamanda birçok savaşa ve devrime gebedir.

Tam bu zamanlarda, yirmi yıllık denizcilik hayatından emekli olan Conrad yazarlık hayatına başlamıştır.

Bol maceralı geçen hayatı, edebi eserlerine yansıyacaktır.

Conrad’ın yaşamını ve eserlerini tüm yönleriyle ele alan Said bize, Conrad’ın hem biyografisini hem romanlarına düşen otobiyografik yansımayı hem de tüm bunların ayrıntılı bir izleğini sunuyor.

Said’in Harvard Üniversitesi’nde Monroe Engel ve Harry Levin’in danışmanlığında yazdığı doktora tezini güncelleyerek hazırladığı ‘Joseph Conrad ve Otobiyografinin Kurgusu’ “Conrad’ın bilincinde çıkılan bir fenomenolojik keşiftir.”

Bu kitap, Conrad’ın novellasının, G. Jean-Aubury’nin 1927’de, yazarın ölümünden üç yıl sonra düzeltip yayımladığı mektuplarıyla nasıl dolayımlandığı ve hatta pekiştiği üzerine uzun soluklu, titiz bir inceleme.

  • Künye: Edward W. Said – Joseph Conrad ve Otobiyografinin Kurgusu, çeviren: Yonca Cingöz, Alfa Yayınları, inceleme, 304 sayfa, 2023

André Green – Yazı ve Ölüm (2018)

Hem analitik hem de kültürel araştırmalar alanında otorite kabul edilen André Green, aynı zamanda tam bir edebiyat tutkunu olarak edebi metinler ve edebiyatçılar üzerine pek çok analiz çalışması da gerçekleştirdi.

Bu kitap ise, edebiyatçı Dominique Eddé’nin Green’le 2000 ve 2001 yılları arasında yapmış olduğu edebiyat ve psikanaliz temalı söyleşilere dayanıyor.

Bir çeşit gidiş gelişin ve serbest çağrışımın söz konusu olduğu bu söyleşilerde, Freud’un üç çağdaşı olan Marcel Proust, Joseph Conrad ve Henry James’in yanı sıra, Jorge Luis Borges ve Shakespeare gibi büyük yazarların yapıtları enine boyuna tartışılıyor.

“Kayıp Zamanın İzinde, unutmanın kaçınılmazlığıdır.” diyen Green, yazmanın yazar üzerinde ne gibi bir etkisinin olduğunu, yazma sürecinin kimi yazarları intihara sürükleyecek kadar güçlü olmasının kökenlerini, yazarın yaratımında tamamlanmamışlığın ne olduğunu, kısacası yazı ve ruhsal yaşam arasında ne tür bir ilişki bulunduğunu kapsamlı bir şekilde irdeliyor.

Edebiyat ve psikanaliz bağlamında iyi bir okuma isteyenler bu kitabı kaçırmasın.

  • Künye: André Green – Yazı ve Ölüm: Bir Psikanalistin Edebiyat Yolculuğu: Proust, Shakespeare, Conrad, Borges…, söyleşi: Dominique Eddé, çeviren: Nesrin Demiryontan, Metis Yayınları, psikanaliz, 160 sayfa, 2018

 

Joseph Conrad – Narcissus’un Zencisi (2008)

  • NARCISSUS’UN ZENCİSİ, Joseph Conrad, çeviren: Haluk Şahin, İletişim Yayınları, roman, 189 sayfa

Joseph Conrad dünya edebiyatının başyapıtlarından ‘Narcisus’un Zencisi’nde, Bombay’dan Londra’ya giden Narcissus gemisinde, James Wait isimli zenci bir tayfayla diğer mürettebat arasında geçen gerilimli bir hikâyeyi anlatıyor. Conrad’ın sunduğu bu hikâye, aslında günümüzün “ötekilik” sorunu olarak da okunabilir. Çünkü gemilerini ve hayatlarını tehlikeye atarak, tüberküloza yakalanan bir tayfayı kurtarmaya çalışan bir kısım mürettebat, karşılarında bu zenciyi umursamayan bir kaptan bulurlar. Conrad’ın 1897’de yayınlanan ünlü öyküsü, bu aşamada başlayan karışıklık üzerinden, insancıllık, bencillik ve bir arada yaşamanın ahlâki boyutunu sorguluyor.

 

Joseph Conrad – Batılı Gözler Altında (2007)

  • BATILI GÖZLER ALTINDA, Joseph Conrad, çeviren: Ayşe Yunus ve Mehmet Bakırcı, İletişim Yayınları, roman, 335 sayfa

batili-gozler-altinda

Joseph Conrad ‘Batılı Gözler Altında’yı, kısa hikâye tarzında düşünmüştü. Fakat geçen zamanla beraber bu kısa hikâye, epey uzun bir romana dönüştü. Romanın başkahramanı, Rus klasiklerini, özellikle de Dostoyevski’nin karakterlerini anımsatacak bir tip olan Sidoroviç-Razumov’dur. Kurgunun mekânı, sıkıntılı dönemler yaşayan Rusya’dır. Conrad, Razumov üzerinden dönemin Rusya’sından sağlam insan profilleri sunuyor. Bu profiller de, Razumov’un karakterinde doruğa ulaşan bir karamsarlıkla çizilmiş. Razumov tereddüt, öfke, aşk, özgürlük ve suçluluk duyguları arasında gidip gelir ve bu durum onu, önceden kestiremeyeceği, trajik bir sona götürür.

Joseph Conrad – Karanlığın Yüreği (2007)

  • KARANLIĞIN YÜREĞİ, Joseph Conrad, çeviren: Sinan Fişek, İletişim Yayınları, roman, 143 sayfa

‘Karanlığın Yüreği’, bilindiği gibi, Joseph Conrad’ın üzerinde en titizlikle durulan, birçok araştırmaya konu olmuş bir romanı. Dünyanın olduğu kadar, insanın kendi karanlığını da işleyen bu roman, Conrad’ın yaşadıklarıyla da olabildiğince benzeşiyor. Çünkü Conrad, bu romanı yazmadan bir buçuk yıl önce Kongo’da bir buharlı geminin kaptanlığını yapmış, fakat yolculuğu sırasında gördüğü zulüm manzaralarına dayanamamıştı. İşte roman, Conrad’ın bu dönemde yaşadıklarından büyük izler taşıyan ve yetkinliğiyle modern klasiklerde yerini almış bir eser. Bu baskıya, Conrad’ın kaptanlık yaptığı dönemdeki günlüğü ile yazarın romana dair bir yazısının alındığını da belirtelim.