Laurence Louër – Sünniler ve Şiiler (2022)

Sünni-Şii ilişkilerine yön vermiş siyasi, sosyolojik ve tarihi dinamikler üzerine çok önemli bir çalışma.

Ortadoğu üzerine çalışmalarıyla tanınan siyaset bilimci Laurence Louër, kitabının ilk kısmında halifelik tartışmasının başlangıcından günümüze Sünniler ve Şiilerin küresel bir siyasi tarihini sunuyor.

Bunu yaparken çağdaş çatışmaların tarihî kökenlerini açıklıyor, tarihî süreklilikler ve kopuşları vurguluyor, düşmanlık ve örtüşme noktalarının altında yatan dinamiklere ışık tutuyor.

İkinci kısımda, siyasal alanın Sünni-Şii ayrımıyla yapılandırıldığı birçok ulusal konfigürasyona ilişkin tarihsel ve sosyolojik bir araştırma yürütülüyor.

Böylece Sünni ve Şii kimliklerinin diğer toplumsal, etnik, dilsel, bölgesel, iktisadi ve statüsel kimliklerle nasıl eklemlendiği ortaya konuluyor.

Yazara göre, birçok Ortadoğu ülkesinde var olmakla birlikte, Sünni-Şii ayrımının ulusal ve bölgesel siyasi bağlamlara bağlı olarak şiddetli çatışmalara yol açıp açmamasının gerisinde, –her toplumun kendi koşullarına özgü– bu eklemlenme yatıyor.

Sünni-Şii ilişkilerinin tarihi, nereden bakılırsa bakılsın bin yılı aşkın süredir devam eden kesintisiz bir çatışmanın hikâyesidir.

Bu bitimsiz mücadele, Hz. Muhammed’in halefi etrafındaki anlaşmazlıklardan doğan kadim nefrete bağlansa da, aradan geçen yüzyıllar, mevcut ihtilafın siyasi bağlama göre kâh canlanıp kâh sönümlendiğine işaret eder.

Bu iniş çıkışlar çoğu zaman hükmeden ile hükmedilen grupların ihtiyaçlarına göre şekillenirken, bazen siyasi elitlerin meşruiyet kazanmasına yaramış, bazen de isyancıların başkaldırısının veya din adamlarının nüfuz kazanma çabasının aracı olmuştur.

‘Sünniler ve Şiiler: Bir İhtilafın Siyasi Tarihi’ bugün hâlâ devam eden bu gerilimin tarihteki izini sürerken, İslâm’ın iki büyük mezhebi arasındaki süreklilik ve kopuşları da araştırıyor.

Louër, uluslararası camiada başvuru kaynağı olarak kabul gören kitabında Irak, Pakistan, Suudi Arabistan, İran, Yemen ve Lübnan gibi farklı ülkelerin kendilerine has siyasi koşullarını ve toplumsal yapılarını göz ardı etmeden, serinkanlı bir Ortadoğu panoraması ortaya koyuyor.

  • Künye: Laurence Louër – Sünniler ve Şiiler: Bir İhtilafın Siyasi Tarihi, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, siyaset, 253 sayfa, 2022

Kolektif – Kemalizm (2022)

Türkiye’nin kurucu ideolojisi Kemalizmin ancak ulusaşırı bir olgu olarak analiz edildiğinde anlaşılabileceğini savunan özgün bir çalışma.

Derleme, Kemalizmin iki savaş arası dönemde Türkiye, Arnavutluk, Bulgaristan, Kıbrıs, Mısır ve Yugoslavya’daki çok yönlü̈ etkileşim ve alışverişlerle inşa edildiğini ortaya koyuyor.

‘Kemalizm: Osmanlı Sonrası Dünyada Ulusaşırı Siyaset’, bir parti mensubiyetinden bir dizi kültürel sembole, bir siyasi doktrinden belirli bir yönetim tarzına birçok farklı anlamda kullanabilen ve Türkiye toplumunun kolektif bilincini etkilemeye devam eden Kemalizm teriminin alternatif bir tarihsel tanımını yapıyor.

Bu kavramın eski Osmanlı coğrafyasına ait farklı ülkelerdeki çeşitli kültürel ve siyasal pratiklerin analizi için ortak bir platform teşkil ettiğini gösteriyor.

Kemalizmin doğuşu ve evrimini kapsamlı bir ulusaşırı perspektife yerleştirmesi ve geniş bir coğrafyayı taramasıyla alanında bir ilk olma özelliği taşıyor.

Kitapta,

  • Kemalizm ve Arnavutluk’ta Medeni Kanun’un kabul edilmesi,
  • Bulgaristan’da yeni Türk alfabesiyle ilgili tartışmalar,
  • “Kemalist Reform”un kolonyal bir arka planı olarak Kıbrıs’ta Osmanlı alfabesinden Türk alfabesine geçiş,
  • İki savaş arası dönemde Mısır ve Kemalizm,
  • Yugoslavya’da iki savaş arası dönemde Müslüman kültür girişimcileri ve Kemalist Türkiye,
  • Erken Cumhuriyet Türkiyesi’nin maddi kültüründe oryantalist bakış,
  • Ve Kemalist bilimin ulusaşırı tarihi gibi önemli konular tartışılıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Nathalie Clayer, Fabio Giomi, Emmanuel Szurek, Anna M. Mirkova, Beatrice Hendrich, Wilson Chacko Jacob ve Ece Zerman.

  • Künye: Kolektif – Kemalizm: Osmanlı Sonrası Dünyada Ulusaşırı Siyaset, derleyen: Nathalie Clayer, Fabio Giomi ve Emmanuel Szurek, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, siyaset, 382 sayfa, 2022

Kolektif – Huzursuz Bir Ruhun Panoraması (2022)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, geç dönem Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan düşünce ve siyaset tarihimizin, edebiyat dünyası içerisindeki en önemli simalarındandır.

Bu usta işi derleme de, Yakup Kadri’yi ve edebiyatını zengin bir pencereden izliyor.

‘Huzursuz Bir Ruhun Panoraması’, Cumhuriyet döneminin kanonik yazarlarından Karaosmanoğlu’nun o verimli huzursuzluğuna aynalar tutuyor.

Onun aşka, inkılâba, Batı’ya, kadınlara, mekâna, millete, siyasete, Atatürk’e, dine, Bektaşiliğe ve daha birçok şeye -mesela can sıkıntısına- bakışına tutulan aynalar, bunlar.

Bu geniş bakış, cumhuriyet tarihinin zihniyet dünyasında kapsamlı bir keşif turu anlamına geliyor.

Kitapta,

  • Yakup Kadri’nin Batı görüşü,
  • Yakup Kadri’nin Fransız edebiyatıyla ilişkisi,
  • Yakup Kadri’nin toplum tasavvuru,
  • Yakup Kadri edebiyatında kadınlık,
  • Yakup Kadri romanlarında Birinci Dünya Savaşı,
  • Yakup Kadri’nin hikâyelerinde azınlıklar,
  • Yakup Kadri’de Atatürk ve İnönü ayrımı,
  • Bektaşi aynasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu,
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanlarında mekânın politiği,
  • Yakup Kadri’nin ‘Hüküm Gecesi’nde İttihatçılar ve İttihatçılık,
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun romanlarında modernleşmenin ataerkil dili,
  • Yakup Kadri’nin romanlarında pozitivist söylem,
  • Ve Yakup Kadri’nin romanlarında nesil çatışmasının mekân üzerinden okunması gibi ilgi çekici konular tartışılıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Yalçın Çakmak, Özge Dikmen, Başak Acınan, Demo Ahmet Aslan, Esra Dicle Başbuğ, Emre Bayın, Murat Belge, Tanıl Bora, Murat Cankara, Funda Şenol Cantek, Hasan Cuşa, Yavuz Çobanoğlu, Deniz Depe, Hakan Kaynar, Erol Köroğlu, Haluk Öner, Mehmet Özden, Barış Özkul, Can Şahin, Burcu Şahin, İbrahim Şahin, Zeynep Uysal, Gaye Belkız Yeter Şahin, Sabanur Yılmaz ve Gül Mete Yuva.

  • Künye: Kolektif – Huzursuz Bir Ruhun Panoraması: Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Edebiyat ve Düşünce Dünyası, derleyen: Yalçın Çakmak ve Özge Dikmen, İletişim Yayınları, inceleme, 495 sayfa, 2022

Kolektif – Dünyanın Ters Köşesi (2020)

Latin Amerika, hem küresel siyasetin dinamiklerini anlayabilmek hem de kendi siyasi coğrafyamızı karşılaştırmalı bir bakış açısıyla inceleyebilmek için önemli imkânlar sunan bir çalışma alanı.

İşte usta işi derleme de, Latin Amerika ile ilgilenen herkesin yararlanabileceği temel bir başvuru kaynağı niteliğinde.

Üç kısım ve toplamda 26 bölümden oluşan kitabın ilk kısmında, sömürgecilik geçmişinden ABD etkisine, bağımlılıktan neoliberalizme kadar dış çevreyi belirleyen temel unsurlar inceleniyor.

İkinci kısım, Latin Amerika’nın türdeş olan dış çevresini incelemeye, siyasal rejimlerin ve siyasal çatışmaların dinamikleri ekseninde devam ediyor.

Üçüncü kısım, türdeş dış çevrenin ardından, her toplumun kendine özgü yapısal özelliklerinin daha iyi anlaşılması için ülke ve bölge dinamikleri üzerine odaklanıyor.

Dördüncü ve son kısım ise, her biri Latin Amerika’yı anlamak için başlı başına önemli alanlar sunan edebiyat, sinema, müzik, futbol ve dinin, toplumsal ve siyasal dönüşüm süreçleriyle ilişkisini inceleyen makalelerden oluşuyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Esra Akgemci, Kâzım Ateş, Karabekir Akkoyunlu, Kavel Alpaslan, Mert Arslanalp, Serdal Bahçe, Dilan Bozgan, Güneş Daşlı, Elif Tuğba Doğan, Fırat Duruşen, Ertan Erol, Esra Çeviker Gürakar, Tolga Gürakar, Özge Kemahlıoğlu, Celal Oral Özdemir, İlhan Özgen, Barış Özkul, Gözde Somel, Aylin Topal, Nejat Ulusay, Maria L. Urbina, Sibel Utar, Oya Yeğen ve Metin Yeğin.

  • Künye: Kolektif – Dünyanın Ters Köşesi: Latin Amerika: Tarih, Toplum, Kültür, derleyen: Esra Akgemci ve Kâzım Ateş, İletişim Yayınları, inceleme, 448 sayfa, 2020

Ala El-Asvani – Diktatörlük Sendromu (2020)

“Diktatörlük insanlığa tehdit oluşturan ve kesinlikle mücadele edilmesi gereken bir hastalıktır.”

Son yıllarda bütün dünyada, en hafif tabirle otoriter, gerçek adıyla faşist rejimlerin yükselişine tanık oluyoruz.

‘Yakupyan Apartmanı’, ‘Şikago’ ve ‘Mısır Otomobil Kulübü’ gibi çok satan romanlarıyla bildiğimiz Mısırlı yazar Ala El-Asvani de, diktatörlük olgusunu derinlemesine tartıştığı bir metinle karşımızda.

El-Asvani burada, diktatörlük sendromunun semptomlarının neler olduğunu, “makbul vatandaşta” nasıl karşılık bulduğunu, faşist zihniyetin nasıl yayıldığını, bu süreçte entelektüelin nasıl itibarsızlaştırıldığını, terörizme zemin hazırlayan faktörler ile faşizm arasındaki ilişkiyi ve diktatörlük sendromunun nasıl önlenebileceğini irdeliyor.

Kitap, insanlığın genel olarak sergilediği diktatörlük alametleri üzerine ufuk açıcı sorularla yol almasıyla dikkat çekiyor.

Örneğin, Çin ya da Mısır’da büyüyen bir genç ile onunla aynı eğitim seviyesinde olan bir

Britanyalı ya da ABD’li genç arasındaki fark neydi?

El-Asvani, diktatöryel tavırların izlerinin gündelik hayatta insan davranışına nasıl yansıdığını izleyerek bu soruya dikkat çekici yanıtlar veriyor.

  • Künye: Ala El-Asvani – Diktatörlük Sendromu, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, siyaset, 148 sayfa, 2020

Raymond Williams – Modern Trajedi (2018)

Antik Yunan’dan Rönesans’a, trajedinin fikir ve felsefe olarak gelişimini ortaya koyan çok iyi bir inceleme.

Trajedi fikrinin dört dörtlük bir soykütüğü.

Raymond Williams, edebi bir form olarak trajedinin gündelik deneyime özgü olayları tanımlamak için kullanılan trajediden ayrı ele alınamayacağını vurgular.

Düşünüre göre, trajedi sadece edebi bir türü değil, kendisinin ifadesiyle, “savaş ve toplumsal devrim” gibi kapsamlı tarihsel deneyimleri ve “maden felaketi, perişan olmuş bir aile, başarısız bir kariyer, bir trafik kazası” gibi bireysel deneyimleri de kapsar.

İşte ‘Modern Trajedi’, trajedi kavramını edebi ve kısıtlanma, tahribat, geri dönüş gibi günlük deneyimleri de içine alacak şekilde genişletmesiyle alana çok özgün bir katkı sunmasıyla önemli.

Williams çalışmasına, Yunan tiyatrosundan günümüzde trajedi geleneğini çeşitli şekillerde etkilemeye devam eden 20. yüzyıl tiyatrosu ve anlatısına kadar trajik edebiyatı inceleyerek başlıyor.

Williams ardından, modern trajediyi, devrimci toplumsal dönüşüme içkin ütopyacı umutlar ve onun ardından ortaya çıkan hayal kırıklıklarıyla bağlantılandırıyor.

Williams bu bakımdan modern trajediyi edebi bir türle sınırlamak yerine daha kapsamlı bir bireysel ve kolektif deneyime doğru genişletir.

Yazar ayrıca, Ibsen ve Strindberg tiyatrosunda kapana kısılmış, arzu dolu ama son kertede aciz bireylerden Camus ve Sartre tiyatrosunda varoluşçu kahramanların trajik isyanına kadar trajedinin 20. yüzyılda aldığı çeşitli biçimleri de inceliyor.

  • Künye: Raymond Williams – Modern Trajedi, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, eleştiri, 302 sayfa, 2018

Richard Palmer Blackmur – Avrupa Romanı Üzerine On Bir Makale (2017)

Richard Palmer Blackmur’un 1964 yılında yayımlanan ‘Avrupa Romanı Üzerine On Bir Makale’, Yeni Eleştiri akımının seçkin örneklerinden.

Kitap, ağırlıklı olarak Rus romanını merkeze alarak Avrupa edebiyatına yön vermiş kimi büyük yapıtlara dair analizlerden oluşuyor.

Blackmur bu makalelerinde, Avrupa romanının görenekleri, mitleri ve dinlerin gizemini hangi yollarla çözmeye çalıştığı; insanlığın hakikatinin Avrupa romanında kendine nasıl yer bulduğu ve Avrupa romanının hayat ve sanat ilişkisini nasıl çözümlediği gibi soruların yanıtlarını arıyor.

Yazarın ele aldığı romanlar ise şöyle:

  • Lev Tolstoy’un ‘Anna Karenina’sı,
  • James Joyce’un ‘Ulysses’i,
  • Gustave Flaubert’in ‘Madame Bovary’si,
  • Thomas Mann’in’Büyülü Dağ’ı ve ‘Doktor Faustus’u,

Kitabın ikinci bölümünün ise, tümüyle Fyodor Dostoyevski’nin romanlarını merkeze aldığını, burada, yazarın ‘Suç ve Ceza’, ‘Budala’, ‘Cinler’ ve ‘Karamazov Kardeşler’ine dair kapsamlı incelemeler yapıldığını da ayrıca belirtelim.

Kitapta, Barış Özkul’un Yeni Eleştiri akımını ve Blackmur’u irdelediği, aydınlatıcı bir sunuş yazısı da yer alıyor.

  • Künye: Richard Palmer Blackmur – Avrupa Romanı Üzerine On Bir Makale, çeviren: Müge Günay, İletişim Yayınları, edebiyat inceleme, 319 sayfa

Mehmet Sinan Birdal – Kutsal Roma İmparatorluğu ve Osmanlı: Küresel Emperyal İktidardan Mutlakıyetçi Devletlere (2017)

Habsburg ve Osmanlı hanedanları üzerinden, farklı iktidar biçimlerinin bir devletin dış siyaset performansını ve nihayetinde devlet sistemine hakim olan siyasi birimi nasıl belirlediğini inceleyen nitelikli bir inceleme.

Kitapta,

  • Erken modern dönem Avrupa’da siyasi değişim,
  • Osmanlı ve Habsburg hanedanlarının kurumları ve dünya görüşleri,
  • Roma hukuku ve İslâm hukuku arasındaki yaklaşım farkları,
  • Ve Kutsal Roma ile Osmanlı imparatorluklarında devlet formasyonları gibi konular irdeleniyor.

Mehmet Sinan Birdal’ın bu özgün çalışması, Kutsal Roma İmparatorluğu ile Osmanlı hakkında Türkçede yapılmış ilk karşılaştırmalı incelemelerden biri.

  • Künye: Mehmet Sinan Birdal – Kutsal Roma İmparatorluğu ve Osmanlı: Küresel Emperyal İktidardan Mutlakıyetçi Devletlere, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, tarih, 280 sayfa

Kolektif – Çağdaş Toplum Kuramından Portreler (2017)

Son yıllarda kavramsal ve kurumsal dönüşümlere dair giderek artan bir farkındalık ortaya çıktı.

Elimizdeki kitap da, son yirmi-otuz yılda toplumsal ve siyasal tartışmalara hâkim olan 35 düşünüre dair eleştirel tartışmalar içeriyor.

Bu figürlerin sosyolog, tarihçi, felsefeci, psikanalist ve siyaset kuramcılarına uzanan geniş bir alana yayılması ise, kitabın kapsamlı kılan başlıca husus.

Kitapta, Jürgen Habermas’tan Jacques Derrida’ya, Julia Kristeva’dan Fredric Jameson’a, Richard Rorty’den Luce Irigaray’a, Michel Foucault’dan Erving Goffman’a ve Edward Said’ten Zygmunt Bauman’a kadar birçok önemli ismin katkıları güncel tartışmalar da gözetilerek eleştirel bir perspektifle ele alınıyor.

Kitap, öznellik, psikanaliz, feminizm, modernite, postmodernite, küreselcilik, Marksizm, post-Marksizm, postkolonyalizm ve Queer kuramı gibi, toplum bilim alanını etkilemiş önemli kavram ve konuları da detaylı bir bakışla açıklıyor.

Çalışma, toplum bilimine yeni ilgi duymaya başlayan okurlar kadar, bu alandaki güncel tartışmaları takip etmek isteyenlere de fazlasıyla hitap edecek nitelikte.

Kitapta düşünceleri ele alınan isimler şunlar: Martin Heidegger, Georges Bataille, Maurice Merleau-Ponty, Herbert Marcuse, Theodor Adorno, Walter Benjamin, Jürgen Habermas, Erving Goffman, Peter Berger, Michel Foucault, Jean-François Lyotard, Jacques Lacan, Jacques Derrida, Roland Barthes, Julia Kristeva, Luce Irigaray, Jean Baudrillard, Gilles Deleuze, Félix Guattari, Paul Virilio, Henri Lefebvre, Paul Ricoeur, Niklas Luhmann, Charles Taylor, Richard Rorty, Nancy Chodorow, Anthony Giddens, Ulrich Beck, Pierre Bourdieu, Zygmunt Bauman, Donna J. Haraway, Fredric Jameson, Stuart Hall, Juliet Mitchell ve Edward Said.

Kitabın yazarları ise şöyle: Richard Polt, Michel Richardson, Nick Crossley, Douglas Kellner, Andrew Bowie, Graeme Gilloch, Patrick Baert, Ann Branaman, Bryan S. Turner, Stephen Katz, Victor Jeleniewski Seidler, Christina Howells, Kelly Oliver, Caroline Bainbridge, Mike Gane, Paul Patton, John Armitage, Rob Shields, Kathleen Blamey, Jakob Arnoldi, Francis Dupuis-Déri, Marcos Anvelovici, Geoffrey Gershenson, Michelle Williams, Anthony Elliott, Nick Stevenson, Bridget Fowler, Barry Smart, Joseph Schneider, Patricia Ticineto Clough, Sean Homer, Chris Rojek ve Sarah Wright.

  • Künye: Kolektif – Çağdaş Toplum Kuramından Portreler, derleyen: Anthony Elliott ve Bryan S. Turner, çeviren: Barış Özkul, İletişim Yayınları, sosyoloji, 566 sayfa