Kolektif – 21. Yüzyıla Girerken Türkiye (2009)

Siyaset bilimci Semih Vaner’in hazırladığı ’21. Yüzyılda Türkiye’, Türkiye’nin batılılaşma serüveninden AB üyeliğine kadarki tarihini çok yönlü bir biçimde ele alıyor.

Her biri alanında uzman isimlerin yazılarıyla meydana gelen kitap, genel olarak, Türkiye’nin 19. yüzyıldan bu yana önüne koyduğu batılılaşma ve modernleşme hedefinde, toplum ve devlet katında yaşanmış ve halen yaşanmakta olan sorunları irdeliyor.

Devlet, anayasa, demokrasi, sivil toplum, kadın sorunu, Kürtler, laiklik, ekonomi, dış ilişkiler, edebiyat, müzik, sinema, kültür gibi birçok alana uzanan yazıların yer aldığı kitap, bir Türkiye ansiklopedisi olarak da düşünülebilir.

  • Künye: Kolektif – 21. Yüzyıla Girerken Türkiye, hazırlayan: Semih Vaner, Kitap Yayınevi, güncel, 664 sayfa

Hristo Stambolski – İmparatorluğun Zor Yılları (2019)

Bulgar asıllı bir Osmanlı hekimi olan Hristo Stambolski, Bulgar milli uyanışına destek verdiği için Yemen’e sürüldüğünde, yıl 1877’ydi.

Öncesinde ise Stambolski, 15 yaşında memleketi Kazanlık’tan İstanbul’a gelmiş, burada Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’de öğrencilik yapmış ve mezun olduktan sonra da aynı kurumda öğretmenlik yapmaya başlamıştı.

Görüldüğü gibi Stambolski’nin yaşadığı dönem, Sultan Abdülaziz iktidarının sürdüğü Osmanlı’nın içeride ve dışarıda büyük sorunlarla boğuştuğu en sıkıntılı dönemlerdendir.

Bu nedenle kendisinin anıları büyük öneme haiz.

Stambolski,

  • Osmanlı’nın içinde bulunduğu ekonomik buhranlar,
  • Karadağ İsyanı,
  • Hersek Vilayetindeki karışıklıklar,
  • Avrupa devletlerinin Balkanlar’daki gerilimlerden yararlanarak ülkenin iç işlerine karışması,
  • Lübnan’da Dürzilerle Maruniler arasında kanlı çatışmalar çıkması,
  • Sırbistan, Romanya ve Girit’te isyanların patlak vermesi,
  • Romanya’da Karol’un prensliğinin tanınması,
  • Sırbistan kalelerinden Osmanlı ordusunun çekilmek zorunda kalması,
  • Rum Ortodoks kilisesinden ayrılmak isteyen Bulgarların 1870’te bağımsız Bulgar kilisesinin kurmalarına izin verilmesi,
  • Özerklik ve bağımsızlık yönündeki hareketlerin Hersek’ten Bosna’ya yayılması,
  • Bulgar İsyanı,
  • Jön Türklerin giderek Osmanlı yönetiminde ağırlıklarını hissettirmeleri,
  • Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi,
  • Ve Sultan Abdülaziz’in bugün de halen tartışılan “intiharı” gibi, önemli olaylara tanıklık ediyor.

Stambolski’nin anılarını, bu zorlu ve çok ilginç döneme ilişkin belge niteliğinde bir eser olarak öneriyoruz.

  • Künye: Hristo Stambolski – Bir Osmanlı Hekiminin Anılarıyla İmparatorluğun Zor Yılları, çeviren: Hüseyin Mevsim, Kitap Yayınevi, anı, 404 sayfa, 2019

Reiner Möckelmann – Franz von Papen (2019)

Nazi Almanya’sının Ankara büyükelçisi Franz von Papen, Türkiye’nin Almanların yanında yer alması için elinden geleni yapmıştı.

von Papen bu amacına tam anlamıyla ulaşamasa da, Anadolu Ajansı’nda çalışan Türk vatandaşı Yahudilerin işlerinden çıkarılmalarını sağlamıştı.

Öte yandan Türkiye vatandaşı Yahudilerin resmi görevlere alınmaması ve Almanya’dan kaçan Yahudi ve Alman akademisyenlerin üniversitelerde görev almaması için de elinden gelen her şeyi yapmıştı.

İşte, kendisi de bir dönem Ankara’da Alman diplomatı olarak görev almış Reiner Möckelmann’ın bu enfes çalışması, von Papen’in Ankara’daki faaliyetlerini ve o dönemdeki muhataplarının buna karşı tutumlarını adım adım izliyor.

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başvekil Refik Saydam, Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu, Hariciye Vekili Numan Menemencioğlu ve Türkiye’nin Alman Büyükelçisi Hüsrev Gerede, Franz von Papen’le bu dönem muhatap olmuş, dolayısıyla bu kitapta karşımıza çıkan belli başlı isimler.

Kitabın en önemli yönlerinden biri ise, bu aralar bizde filmi de gösterimde olan Çiçero olayını da aydınlatması.

Çiçero, İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Hughe Knatchbull-Hugessen’in Kosova kökenli uşağı Elyeza Bazna’ydı ve von Papen kimliğini gizlemek için ona Çiçero adını vermişti.

Çiçero Almanlara kısa sürede dört yüzden fazla gizli belge aktarmış, bunun karşılığında da 300 bin Sterlin almıştı.

  • Künye: Reiner Möckelmann – Franz von Papen: Hitler’in Türkiye Büyükelçisi, çeviren: Selma Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, tarih, 405 sayfa, 2019

Aysel Yıldız – Kenar Adamları ve Bendeleri (2018)

Bu kitap, 19. yüzyılın başlarında küçük bir Balkan kasabası olan Rusçuk’ta yaşamış, biri Türk diğeri Ermeni iki adamın ilginç ilişkiler ağı ve hikâyeleri üzerinden dönemin kapsamlı bir okumasını yapıyor.

Köse Ahmed Efendi ile Manuk Mirzayan, önce Rusçuk ayanı Tirsinikloğlu İsmail Ağa, daha sonra da Alemdar Mustafa Paşa’nın iki sadık bendesi olmuştu.

İkili, hamileri sayesinde, Balkan eşrafıyla olduğu kadar Osmanlı merkezi bürokratları ve Rus ricaliyle de sıkı ilişkiler kuracaktı.

Bu ilişkiler zamanla büyük güç kazanacak, öyle ki Köse Ahmed Efendi ve Manuk Mirzayan, bir dönem payitahta da gelerek hem uluslararası politikayı hem de iç politikayı yönlendirebilecek kadar etkili olacaklardı.

İşte Ayşe Yıldız, bu iki adamın Rusçuk’ta başlayıp genişleyen ilişkilerini merkeze alarak dönemin Osmanlı, Balkan ve Rus toplumunun nitelikli bir fotoğrafını çekiyor.

Yıldız’ın ele aldığı dönem, âdemi merkeziyetçilik akımının öne çıktığı; uluslararası sorunlar, ciddi toprak kayıpları ve yeni modernleşme çabalarının gözlemlenmeye başladığı bir dönemdir.

Köse Ahmed Efendi ve Manuk Mirzayan’ın hikâyesi de, bir yönüyle bu sürecin tam merkezinde yer aldığı için ayrıca önemli.

  • Künye: Aysel Yıldız – Kenar Adamları ve Bendeleri: Tirsinikli İsmail Ağa ve Alemdar Mustafa Paşa’nın Adamları Manuk Mirzayan ve Köse Ahmed Efendi, Kitap Yayınevi, tarih, 329 sayfa, 2018

Serdar Ösen – Osmanlı Devlet ve Toplum Hayatında Mevlevilik (2015)

Modernleşme çalışmalarının hız kazandığı 19. yüzyılda, Mevleviliğin Osmanlı devlet ve toplum hayatındaki yerini irdeleyen bir araştırma.

Serdar Ösen, Anadolu’da Mevleviliğin ortaya çıktığı koşulları ve 19. yüzyıl boyunca Osmanlı tahtında bulunmuş padişahların dönemlerini esas alarak siyasi ve toplumsal alanda Mevleviliğin nasıl bir tarihi seyir izlediğini tartışıyor.

  • Künye: Serdar Ösen – Osmanlı Devlet ve Toplum Hayatında Mevlevilik, Kitap Yayınevi

Umut Şumnu – Mimarlar ve Apartmanları (2018)

Mimarlıkta ikonik yapılar, daha çok kamu yapıları ve mekânları üzerinden dillendirilir.

Oysa mimarlıktaki egemen anlatıya hiçbir şekilde uymayan bazı sivil mimari örnekleri vardır ki, bu eserler asıl vuruculuklarını da bu niteliklerinden alır.

İşte ‘Mimarlar ve Apartmanları’, Ankara’da 1930-1980 arasındaki elli yıllık zaman diliminde yapılmış sivil mimari örneklerini inceliyor.

Ana akım mimarlık tarihi içerisinde yer almayan bu yapıların çoğu, şu an ne yazık ki yıkılmaya yüz tutmuş durumda.

Umut Şumnu, bu yapıların detaylı mimari analizini yapmakla yetinmiyor, aynı zamanda eserlerin yapıldığı dönemdeki konut politikalarını, bu eserleri yapan mimarları, eserleri kullanan kişilerin özelliklerini ve nihayet bu eserlerin ortaya koyduğu barınma/yaşam kültürünü detaylı bir şekilde ortaya koyuyor.

Çalışma hem Türkiye’nin sivil mimari kültür mirasını Ankara bağlamında araştırmasıyla önemli hem de benzer çalışmaların önünü açma potansiyeliyle oldukça değerli.

  • Künye: Umut Şumnu – Mimarlar ve Apartmanları: Ankara’da Konut ve Barınma Kültüründen Örnekler, Kitap Yayınevi, mimari, 155 sayfa, 2018

Sezer Şimşek – Ebul’ulâ Mardin (2015)

Cumhuriyet döneminde de yaşamış bilim insanı, fakîh ve muteber bir son dönem Osmanlı âlimi olan Ebul’ulâ Mardin’in Türk toplum düşüncesindeki yerini ortaya koyan arşivlik bir eser.

1881-1957 yılları arasında yaşamış Mardin’in ailesi ve öğrenim hayatı, Meclis-i Mebusan üyeliği, Türk Medeni Kanunu’na getirdiği katkılar ve üniversite hocalığı dönemi, Sezer Şimşek’in bu özenli çalışmasında ele alınan kimi konular.

  • Künye: Sezer Şimşek – Ebul’ulâ Mardin, Kitap Yayınevi, biyografi, 179 sayfa, 2018

İren Özgür – İmam Hatip Okulları (2015)

İmam hatip okullarını merkeze alarak İslami bilgi, siyaset ve siyasi ağların karşılıklı ilişkisini irdeleyen ufuk açıcı bir çalışma.

İren Özgür, imam hatip okullarının genel olarak Türkiye’deki İslami hareketi destekleyen, özellikle de iktidardaki partinin gücünü ve yeni koşullara uyum sağlama yeteneğini şekillendiren, kilit kurumlardan biri olduğunu belirtiyor.

Yazar buradan yola çıkarak, okulların işleyişleri, öğrencilerin tavır ve davranışları ile mezunlarının siyasi ve sivil faaliyetleri hakkında yeni bilgiler sunuyor.

  • Künye: İren Özgür – İmam Hatip Okulları, çeviren: Hazal Yalın ve Egemen Özkan, Kitap Yayınevi

Molly Greene – Osmanlı Devleti ve Rumlar (2018)

Princeton Üniversitesi’nde Helen Araştırmaları ve Tarihi bölümünde öğretim üyesi Molly Greene’in bu yetkin çalışması, 1453-1774 arasında Rumların Osmanlı devletiyle ilişkilerini yeni araştırmaların ışığında yorumluyor.

Osmanlı’nın yönetimi altında yaşamanın genelde Hıristiyanlar, özel olarak da Rumlar için ne anlama geldiğini kapsamlı bir şekilde ele alan Greene,

  • Osmanlı İmparatorluğu’nun eski Bizans İmparatorluğu’nun Ortodoks dünyasını coğrafi olarak yeniden birleştirmesinin kilise ve cemaat için ne anlama geldiğini,
  • Rum Ortodoks cemaatinin ve kilisenin Osmanlı yönetimine ne ölçüde dâhil olduğunu,
  • Osmanlı iltizam sisteminin bir büyük mültezim olarak kiliseye nasıl etki yaptığını,
  • Osmanlı şeriyye sisteminin Ortodokslar için bir nebze de olsa esnetilip esnetilmediğini,
  • Ve bunun gibi pek önemli konuyu tartışıyor.

Osmanlı devletiyle Ortodoks Hıristiyan cemaatin ilişkilerini kültürel, ekonomik ve siyasal gelişmeler çerçevesinde irdelemesi, kitabın en önemli katkılarından.

  • Künye: Molly Greene – Osmanlı Devleti ve Rumlar (1453-1768), çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, tarih, 268 sayfa, 2018

Rüya Kılıç – İntiharın Tarihi (2018)

Rüya Kılıç, daha önce iki güzel çalışmaya, ‘Osmanlı Devleti’nde Seyyidler ve Şerifler’ ile ‘Deliler ve Doktorları’na imza atmış, psikiyatri ve psikoloji tarihi alanında çalışan bir isim.

Kılıç’ın elimizdeki özgün araştırması da, Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyette intiharın hem bireysel hem toplumsal hem de siyasi tezahürlerini açıklığa kavuşturuyor.

Kılıç’ın çalışmasını özgün kılan hususların başında ise, yalnızca toplumun ve siyasi erkin çoğunlukla intiharı kınayan tavrını değil, aynı zamanda intihar eden kişinin, yani müntehirin duygularının altındaki etkenleri de anlamaya çalışmasıdır diyebiliriz.

  • Toplum bekçileri intihara nasıl yaklaştı?
  • Neden bunların gözünde intihar, gelecek nesilleri de tehdit eden ahlaki, tıbbi ve toplumsal bir sorundu?
  • Müntehirin intiharı konuşmak istememesinin önündeki kişisel, toplumsal ve en önemlisi de ekonomik engeller neydi?

Kılıç bu soruların yanıtlarını ararken, hem müntehirin hem de kendilerini toplumsal düzenin koruyucuları olarak konumlandıranların konuya yaklaşımları arasındaki farklılıkları kapsamlı bir perspektifle ortaya koyuyor.

  • Künye: Rüya Kılıç – İntiharın Tarihi: Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyette İstemli Ölüm Halleri, Kitap Yayınevi, tarih, 125 sayfa, 2018