Guido Barbujani – Lucy (2024)

Biz insanlar gezegenin efendileriyiz, ancak içimizde her zaman, yaklaşık 2 milyon yıl önce anormal bir beyin geliştirmeye başlayan ve ardından yaklaşık 200 bin yıl önce Homo sapiens haline gelen ve her yere yayılan o şaşırtıcı iki ayaklı var.

Kendimizi ve insanın doğadaki yerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmak için bu kitapta, Lucy’den Neandertallere, esrarengiz Homo naledi’den Ötzi’ye soyu tükenmiş akrabalarımızı ve zamanın derinliklerinde sahip olduğumuz birçok atayı tanıyacağız.

Bizim hikâyemiz ile şempanzelerin hikâyesi, atalarımızdan bazıları iki ayak üzerinde yürümeye başladığında ve onlarınki yürümediğinde birbirinden ayrıldı.

Bunun ne zaman gerçekleştiğini kesin olarak bilmiyoruz.

Ancak yaklaşık 6 milyon yıl önce, insan ve şempanzenin ortak atalarının yaşadığı Afrika’da iklimin değiştiğini biliyoruz.

Bu değişimin sonuçları bitki örtüsünde görülebilir; orman yerini yavaş yavaş uzun ağaçlar açısından fakir yeni bir ortam olan savanaya bırakır.

Çevresel değişim gibi, atalarımızın bu değişime verdiği tepki de yüz binlerce yıl sürdü.

Ancak yavaş yavaş, insanların ve şempanzelerin ortak atalarının bir kısmı savanaya daha sık girmeye başladı ve yeni çevreye uyum sağlamak zorunda kaldı; bir kısmı ise ağaçlarda kaldı.

Biz ilkinin soyundan geliyoruz.

Önde gelen İtalyan genetikçi Guido Barbujani, milyonlarca yıl önce nasıl olduğumuzun ve günlük yaşamın nasıl olduğunun öyküsünü anlatıyor.

  • Künye: Guido Barbujani – Lucy: Neandertal İnsanı ve Biz (İnsanlığın Müthiş Tarihinden Hikâyeler), çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 208 sayfa, 2024

Uma Naidoo – Gıdaların Beyniniz Üzerindeki Etkisi (2024)

Her gün kızartma yiyorsanız haftada bire indirin.

Haftada bir yiyorsanız ayda bire indirmeye çalışın.

Hiç kızartma yemiyorsanız zaten mutluluğa doğru yol alıyorsunuz demektir!

Harvardlı psikiyatrist Uma Naidoo üniversite sırasında, derslerin yoğunluğundan ve stresinden uzaklaşabilmek için yemek yapmaya başladı.

Psikoloji eğitimiyle birlikte mutfak sanatları onun vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

Beslenme uzmanı da olmasının ardından, kendisine gelen kaygı bozukluğu, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu yaşayan; obsesif kompulsif bozukluktan mustarip ve diğer psikolojik rahatsızlıklarla mücadele eden pek çok danışanının beslenme rejimlerini düzenleyerek onlara yardım etti.

‘
Gıdaların Beyniniz Üzerindeki Etkisi’nde Uma Naidoo, sağlıklı yiyecekler tüketmenin, nitelikli ve lezzetli yemekler yapmanın psikolojik rahatsızlıklarla mücadele etmedeki önemi üzerinde duruyor.

  • Kaygı hastaları hangi gıdalardan kaçınmalı?
  • Depresyondan kurtulmak için neler tüketilmeli?
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktiviteyi azaltmak için neler yapılmalı?
  • Şekerli içecekler, kızartmalar, fastfood tarzı beslenme tüm bu hastalıkları nasıl etkiliyor?

Uma Naidoo birbirinden güzel yemek tarifleriyle sağlığa giden yolun kapısını bu kitapta aralıyor.

  • Künye: Uma Naidoo – Gıdaların Beyniniz Üzerindeki Etkisi: Depresyon, Kaygı, TSSB, OKB, DEHB ve Diğer Hastalıklarla Mücadelede Gıdaların Şaşırtıcı Rolü Üzerine Bir Rehber, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Kolektif Kitap, sağlık, 400 sayfa, 2024

Umberto Eco – Yapının Yokluğu (2024)

Göstergebilim üzerine çalışmaları 1960’lı yıllarda başlayan Umberto Eco, kitle kültürü üzerine yaptığı çalışmalarda, kültür fenomenleri üzerine çalışmak adına bir göstergeler kuramına ihtiyaç duyulduğunu görmüş ve ‘Yapının Yokluğu’nda böyle bir kuramın ilk formülasyonuna imza atmıştır.

Yirminci yüzyıl göstergebiliminin ardındaki iki düşünürün; Amerikalı pragmatik filozof Charles Sanders Peirce ve İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün düşüncelerini detaylandıran Eco, göstergebilimin temel kavramlarına genel bir bakış sunuyor: gösterge, kod, ileti, gönderen ve gönderilen.

Claude Lévi-Strauss ve Jacques Lacan arasındaki ontolojik yapısalcılık tartışmasından doğan bir çalışma olan ‘Yapının Yokluğu’, belirtke sistemlerinin geçici ve tarihsel doğasına büyük bir vurgu yapar.

Umberto Eco ‘Yapının Yokluğu’nda dilbilim alanındaki güncel araştırmaları, yapısalcılığın durumunu, göstergebilimin ilgilendiği konuları geniş ve bütünlüklü bir bakış açısından inceliyor ve bu alanda günümüze kadar öne sürülen görüşlerle birlikte kendi kuramsal görüşlerini de okura sunuyor.

  • Künye: Umberto Eco – Yapının Yokluğu: Göstergebilimsel İnceleme ve Yapısal Yöntem, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, dilbilim, 605 sayfa, 2024

Nuccio Ordine – İnsan Ada Değildir (2022)

Nuccio Ordine’nin ‘İnsan Ada Değildir’de bir araya getirdiği pek çok yazar, şair ve düşünür ortak bir ide etrafında toplanır: “Hiç kimse ada değildir, kendi başına bütün de değildir; herkes kıtanın bir kısmı, okyanusun bir parçasıdır.”

Aristoteles’ten Sadi’ye, Shakespeare’den Virginia Woolf’a, Tolstoy’dan Camus’ya, T. S. Eliot’tan Ernest Hemingway’e kadar adları tüm dünyada bilinen bu kişiler farklı dillerde, farklı cümlelerle aynı şeyi söylemiştir aslında: Hepimiz aynı bedenin farklı uzuvları, hepimiz bir okyanusun dalgalarıyız.

Birbirimize bağlı olduğumuz hakikatini kavramak ve gerçek bir dünya vatandaşı olmak, sınırlarımızı uçsuz bucaksız genişletecek; insanlık tek bir topluma, gezegenimiz devasa bir vatana dönüştürecektir.

  • Künye: Nuccio Ordine – İnsan Ada Değildir, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, inceleme, 368 sayfa, 2022

Stefano Mancuso – Dünya Bitkileri (2022)

Önemlerini hâlâ yeteri kadar takdir etmediğimiz bitkiler, hayatımızın her alanında etrafımızda olmaya ve bizi kuşatmaya devam ediyor.

En kuytu, gün yüzü görmemiş yerlerde bile yaşam süren bitkiler; Stradivarius’un dehasının ana unsuru oluyor, bir cinayetin çözümünde düğüm noktasını teşkil ediyor ve Ay’a gidip dönen tohumları dünyada kocaman ağaçlara dönüşüp güzel meydanları süslüyor.

Stefano Mancusso, ‘Dünya Bitkileri’nde ısrarla bitkilerin ve bitki ulusunun önemi üzerinde duruyor.

Rekor sıcaklıkların, artan yangınların ve şiddetli atmosferik olayların önüne hâlâ geçilebilir.

Kentsel ormanlar, doğal yaşama dair fikirler ütopik değil!

Tüm bunları hayata geçirmek, durumun aciliyetini bir an önce anlaması gereken biz insanların elinde.

  • Künye: Stefano Mancuso – Dünya Bitkileri, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 192 sayfa, 2022

Stefano Mancuso – Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu (2022)

Bitkiler yolculuk yapabilirler mi?

Bitki nörobiyolojisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerinden Stefano Mancuso bu sorudan yola çıkarak kökleri toprağa bağlı bitkilerin kendi türünü korumak için kıtalar arasında nasıl yolculuk yapabildiklerini gözler önüne seriyor.

‘Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu’nda, hayvanlar tarafından dünyanın dört bir yanına taşınan bitkilere, tecrit edilmiş bölgelerde nasıl büyüyebildiklerine, İkinci Dünya Savaşında atom bombasına maruz kalmış Hibakujumoku ağaçlarına, Çernobil faciasına direnen bitkilere, verimsiz adalara nasıl hayat getirdiklerine ve dünyayı dolaşırken çağlar boyunca nasıl seyahat edebileceklerine şahit oluyoruz.

  • Künye: Stefano Mancuso – Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 168 sayfa, 2022

Stefano Mancuso – Bitki Ulusu (2022)

Bitkiler anne babalarımız gibidir, biz ortalığı kasıp kavursak da yaşamamızı sağlamaya devam eder.

Bitki nörobiyolojisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerinden olan Stefano Mancuso, insan olmayan her şeyi nesnelere indirgeyen insanmerkezciliğe sıkı eleştiriler yöneltiyor.

Ekonomik modelimiz ve teknolojimiz için gereken başlıca kaynaklar tükenmek üzere.

Yeniden üretilemeyecek kaynakların tüketilmesi, küresel ısınmanın yerküre üzerindeki olumsuz sonuçları, biz insanları geri dönüşü olmayan bir noktaya taşıyor.

Kendini evrenin merkezi olarak gören insanın gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyor.

Bitkilerin korunması, alınacak önlemlerin daha ciddi bir şekilde uygulanması ve doğanın sesine, Bitki Ulusuna kulak vermenin zamanı geldi.

Kural çok basit: Sürdürülebilir bir dünya için etrafımızı göz alabildiğine yeşillendirmeliyiz.

Bitki Ulusunu yok etmek insanlığı yok etmektir.

İşte Mancuso da bu enfes çalışmasında, sadece insanın değil, esasında bitkilerin ve dolayısıyla da insanların yaşamının esas dayanağını oluşturduğu güçlü bir manifesto sunuyor.

  • Künye: Stefano Mancuso – Bitki Ulusu, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 120 sayfa, 2022

Umberto Eco – Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar (2021)

Bütün kitap âşıklarının, yani bibliyofillerin okuması gereken bir kitap.

Umberto Eco, kitabın ortaya çıkışının hem uygarlığı hem de tek tanrılı dinleri nasıl kökten dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor.

Kitap dünyasına dışarıdan değil, bu çalışma açısından tam da olması gerektiği gibi bir bibliyofilin gözünden bakan Eco, bibliyofili kitabı seven, ama sadece kitap okumakla yetinmeyen, aynı zamanda ona nesne olarak da sahip olmak isteyen bir kişi olarak tanımlıyor.

Yazar, her zamanki keskinliği, mizahı ve yetkinliğiyle, bibliyofili açısından önemli gördüğü eserleri gözden geçiriyor, anekdotlar anlatıyor, bir değerin izini sürüyor, kısacası bibliyofilinin büyülü dünyası için bize ustaca rehberlik ediyor.

Kitap, zaten bibliyofil olanlar kadar, henüz öyle olduğunu bilmeyen sayısız potansiyel okura seslenmesiyle de özellikle önemli.

  • Künye: Umberto Eco – Bitkisel Hafıza ve Bibliyofili Üzerine Diğer Yazılar, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, deneme, 288 sayfa, 2021

Kolektif – Antik Roma (2021)

Umberto Eco’nun editörlüğünü yaptığı bu şaheser, tarih sahnesinde bin yılı aşkın süre var olmayı başarmış Roma İmparatorluğu’nun hikâyesini anlatıyor.

1108 sayfalık dev yapıt, konuyu tarih, toplum, antropoloji, hukuk, edebiyat, sanat, felsefe, mit, din, bilim ve teknik, tıp, astronomi ve müzik gibi farklı çerçevelerden irdeliyor.

Küçük bir köy olarak kurulan ve yüzyıllar içinde tüm Akdeniz dünyasına egemen olan Roma, çok uzun bir süre Britanya’dan Mısır’a, Kuzey Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya uzanan devasa coğrafyayı ve farklı milletleri hâkimiyeti altında birleştirdi.

Roma’nın tarihte ve insanlığın zihninde bıraktığı izler halen günümüz insanını etkilemeye ve günümüz dünyasını şekillendirmeye devam ediyor.

İşte alanında tanınan araştırmacılar tarafından hazırlanmış bu ansiklopedik kaynak da, Türkçe literatürdeki en kapsamlı çalışma ve bu yönüyle Roma İmparatorluğu tarihini merak edenler için rehber nitelikte bir eser.

  • Künye: Kolektif – Antik Roma, editör: Umberto Eco, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, tarih, 1108 sayfa, 2021

Umberto Eco – Ertelenmiş Kıyamet (2020)

Farklı alanlarda yazdığı pek çok eseri bulunan Umberto Eco, kitle kültürü üzerine de derinlemesine düşünmüş ve çalışmıştı.

İşte ‘Ertelenmiş Kıyamet’ de, Eco’nun kitle kültürü üzerine yazdığı makaleleri bir araya getiriyor.

1960’lı ve 80’li yıllarda kaleme aldığı bu makalelerinde Eco, kıyametçiler olarak tanımlanan kitle kültürüne tümüyle karşı çıkanlar ile bütünleşmişler olarak tanımlanan ve çoğu zaman farkında olmadan kitle kültürüne hizmet eden çağdaş entelektüellerin tezlerini karşılaştırıyor ve bunları kendine has ayrıntıcı tarzıyla tartışıyor.

Eco bunu yaparken de, çizgi romandan televizyona ve müziğe, popüler kültürün pek çok ürününden yararlanıyor.

  • Künye: Umberto Eco – Ertelenmiş Kıyamet, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Nora Kitap, kültür, 424 sayfa, 2020