Kenneth Catania – Muhteşem Adaptasyonlar (2022)

Yüzyıllarca bayağı köstebek deyip geçtik, toprak solucanlarıyla aralarındaki mücadelenin tam bir kedi-fare oyunu olduğunu göremedik.

Hele burunlarının ucunda yıldız şekilli uzantılar taşıyan kuzenlerine hiç mi hiç anlam veremedik.

Bunların yıldız burunlu köstebeği ava ulaşma hızı konusunda Guiness Rekorlar Kitabı’na sokacağını aklımızın ucundan dahi geçirmedik.

Dokunaçlı yılanbalıkları avlanırken balığın bir sonraki adımını tahmin ediyor olamazdı; geleceği öngörmek insanlara mahsustu.

Ya da küçücük bir su soreksinin avının üzerine atılması saniyenin ellide biri kadar sürecek değildi ya…

Bir hayvan varmış, modiye kasları sayesinde elektrik üretip avını serseme çeviriyormuş desek, güler geçerdiniz.

Fakat macera dolu bu filmin her sahnesi gerçek!

Hamamböceğiyle şövalyevari bir dövüş sergileyen, zehriyle iradesini esir alan, onu bir oyuğa sürükleyip larvasına yem eden zümrüt yabanarısı da öyle.

Kendini “tuhaf uzantıların araştırmacısı” olarak tanımlayan Kenneth Catania, ‘Muhteşem Adaptasyonlar’da hem doğanın ürettiği akıl almaz çözümlerle nefesimizi kesiyor, hem de tarihsel figürlerin, ilginç geleneklerin ve inanılmaz hayvanların buluştuğu deneylerini adım adım sunarak bizi “bilim insanı olmak için ne harika bir çağda olduğumuza” ikna ediyor.

  • Künye: Kenneth Catania – Muhteşem Adaptasyonlar: Yıldız Burunlu Köstebekler, Elektrikli Yılanbalıkları ve Evrimin Açıklığa Kavuşmuş Birtakım Gizemleri, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, bilim, 228 sayfa, 2022

John Ehrenberg – Sivil Toplum (2022)

Sivil toplum, çağdaş siyasi meselelere çözüm getirebilir mi?

John Ehrenberg, sivil toplum hareketinin eşitsizliklere karşı mücadelede neden hayati derecede önemli olduğunu gözler önüne seriyor.

Toplulukların çözüldüğü, siyasete yönelik ilgisizliğin her geçen gün arttığı bir ortamda kamusal yaşamı yeniden canlandırmak mümkün mü?

‘Sivil Toplum’ kitabında, sivil toplumun hem yararlarını hem de sınırlarını inceleyen Ehrenberg, kavramın siyasal ve kuramsal evrimini özetlerken, akademik ve kamusal söylemdeki yerini de tanımlıyor.

Aristoteles’ten ve Aydınlanma filozoflarından Black Lives Matter ve Occupy hareketlerine kadar her dönemde önemli yansımaları olan sivil toplum kavramının çağdaş siyasal meselelere dair neler sunabileceğini araştıran Ehrenberg, 11 Eylül, küresel finans krizi, ekonomik eşitsizlik ve hızla gelişen teknolojiler gibi olayların çağdaş sivil toplumla ilişkimizi nasıl şekillendirdiğini çarpıcı bir dille ortaya koyuyor.

Giderek artan eşitsizliklere karşı harekete geçme çağrısında bulunan ‘Sivil Toplum’, siyasal yaşamın temel bir öğesine dair kapsamlı bir bakış sunuyor.

  • Künye: John Ehrenberg – Sivil Toplum: Bir Fikrin Eleştirel Tarihi, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 312 sayfa, 2022

Patricia Smith Churchland – Vicdan (2021)

Ahlak ve vicdan duygularımızın kökeni nedir?

Nörofelsefenin öncüsü Patricia Smith Churchland, vicdanımızın ve ahlakımızın nörobiyolojik temellerini açıklıyor, bununla da yetinmeyerek ahlakın nesiller boyunca nasıl aktarıldığını aydınlatıyor.

EN/E.O. Wilson Bilim Yazını Ödülü finalisti olan ‘Vicdan’, tüm sosyal hayvanların neden ahlaki sistemlere sahip olduğunu ve bu sistemlerin nasıl oluştuğunu araştırıyor.

Ünlü nörobilimci ve nörofelsefeci Profesör Churchland, beyinlerimizin nasıl bağ oluşturacak ve çocuklara özen gösterecek şekilde yapılandırıldığını aydınlattığı ve aynı zamanda ahlak dışı psikopatların neden ortaya çıkabileceğini araştırdığı bu kitabında nörobilim, genetik ve fiziksel çevrenin etkilerini bir araya getiriyor.

Vicdanımızı ve ahlakımızı genel olarak nörobiyolojik terimlerle tanımlayan çalışma, bu gelişmiş sosyal doğamızın bazal gangliyonlarımız ile yönetici frontal korteksimiz arasındaki karmaşık etkileşimi içerdiğini gözler önüne seriyor.

Churchland bununla da yetinmeyerek kitabın ikinci yarısında, ahlakın nesiller boyunca nasıl aktarıldığını ve neden tüm toplumların temeli haline geldiğini anlamak için felsefe tartışmalarını masaya yatırarak, Sokrates’ten Bertrand Russell’a kadar 2500 yıllık felsefe geleneğini güncel nörobilimsel bulgular ışığında gözden geçiriyor.

  • Künye: Patricia Smith Churchland – Vicdan, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, bilim, 232 sayfa, 2021

Herbert S. Terrace – Şempanzeler Dil Öğrenemez (2021)

‘Şempanzeler Dil Öğrenemez’,  dilin kökenleri üzerine ufuk açıcı bir antropolojik çalışma.

Herbert Terrace, 1970’lerde Nim Chimpsky isimli şempanze üzerinde yaptığı dil öğretme deneyinin enteresan sonuçlarını paylaşıyor.

1970’lerde, davranış psikoloğu Terrace, bir şempanzeye dili kullanmanın öğretilip öğretilemeyeceğini görmek için dikkate değer bir deney yaptı.

Terrace’ın, teorilerine meydan okuyan ünlü dilbilimci Noam Chomsky’e gönderme yaparak “Nim Chimpsky” ismini verdiği genç bir maymun, New York’ta bir aile tarafından büyütüldü ve bu süreçte Amerikan İşaret Dili eğitimi aldı.

Başlangıçta Terrace, Nim’in cümleler oluşturabileceğini düşünmüştü, ancak daha sonra Nim’in kelimeleri bile öğrenemediğini fark ederek projesinin başarısız olduğu sonucuna vardı.

Nim Projesi’nin başarısızlığı, dilin nereden geldiğini anlamaya henüz yakın olmadığımızı gösteriyordu.

Bu kitapta Terrace, insan dilinin kökenleri hakkında yeni bir bakış açısı sunmak için Nim Projesi’ni yeniden ele alarak, Chomsky ve eleştirmenlerin aksine, dilbilgisi kadar kelimelerin de dilin temel taşları olduğunu savunuyor.

Terrace, insan evrimi ve gelişim psikolojisini gözden geçirerek, sözel olmayan etkileşimin bebeğin dil ediniminin temeli olduğunu ve bir çocuğun ilk kelimelerine yol açtığını gösteriyor.

  • Künye: Herbert S. Terrace – Şempanzeler Dil Öğrenemez: Nim Chimpsky Deneyi, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, antropoloji, 192 sayfa, 2021

Anthony David – Dipsiz Çukurun İçine Doğru (2021)

Yedi örnek vaka üzerinden beynin ve ruhun muazzam yarıklarını gözler önüne seren çok iyi bir çalışma.

Nöropskiyatr Anthony David,  şizofreni, iki uçlu bozukluk, depresyon, sanrılar, anoreksiya nervoza, dönüştürme bozukluğu ve yadsıma sendromundan mustarip yedi sıra dışı karakterin gerçek hikâyelerini anlatıyor.

Burada,

  • Hissettiği çaresizliğin kısırdöngüsünden kurtulamayan Thomas,
  • Bedeniyle ilgili gerçeklikten kopuk kanaatlerin komaya sürüklediği Emma,
  • Yaşadığı toplumun ırkçılığı altında ezilen Junior,
  • Koşullarla başa çıkamayınca çözümü hasta rolüne çekilmekte bulan Christopher,
  • Ve çileci tutumunun yeme bozukluğuna sürüklediği Caitlin gibi sıra dışı karakterlerin bize çok şey anlatan yaşamlarıyla karşılaşıyoruz.

David kimi zaman fizyolojik nedenlerin, genetik mirasın ya da travmatik bir kazanın, kimi zaman da protestonun, inançların, umutsuzluğun kendi momentumunu kazandığı, iradenin akıp gittiği gerçek hikâyeler aracılığıyla bizi Dipsiz Çukurun İçine Doğru çekiyor.

Bu çukurun karanlığında yitmemenin tek yolu, zihni ve bedeni iki ayrı varlıkmış gibi düşünmeden, biyolojik, psikolojik ve toplumsal alan arasındaki sürekliliği kaybetmeden, maddi beynimiz dışında bir gerçeklik olmadığını unutmadan bireyi yeniden inşa etmek.

Kitap, insan beyninin, zihninin ve ruhunun esrarengiz dehlizlerinde ufuk açıcı bir yolculuğa çıkmak için çok iyi fırsat.

  • Künye: Anthony David – Dipsiz Çukurun İçine Doğru: Bir Nöropsikiyatrın Rahatsız Zihinler Üzerine Notları, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, psikoloji, 176 sayfa, 2021

Dawn Field ve Neil Davies – Biyokod (2021)

Dünyanın biyokodunu keşfedeceğimiz olağanüstü bir eşikteyiz.

Çünkü genombilim çağı olarak adlandırılan bu dönemde, DNA dizileme hız kazanıp ucuzladı.

Bu sayede gitgide daha fazla insan kendi genomunu, hatta evcil hayvanının genomuna diziletme imkânına kavuştu.

Sırada da, genetik yapımızın özellikleri ve hastalıklara yatkınlığını öğrenmek gibi daha zorlu bir yol var.

İşte Dawn Field ve Neil Davies de, genomlar hakkındaki son araştırmalardan yola çıkarak okurunu aydınlatıyor.

Kitap, sırf bir organizmanın ya da organizma grubunun genomlarını değil, büyük ekosistemlerin ve bölgelerin genomlarını, genom havuzlarını ve nihayetinde bütün gezegenin biyokodunu karşılaştırarak incelemesiyle büyük önem arz ediyor.

Genombilimdeki en son gelişmeleri anlatan iyi bir rehber kitap arayanlar muhakkak edinmeli.

  • Künye: Dawn Field ve Neil Davies – Biyokod: Genombilimin Yeni Çağı, çeviren: Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, bilim, 238 sayfa, 2021

Vyvyan Evans – Dil Miti: Dil Neden Bir İçgüdü Değildir (2020)

Dil, çaba sarf edilmeksizin, kendiliğinden mi ortaya çıkar?

Dilin doğuştan geldiği tezlerine karşı çıkan Vyvyan Evans, anadilimizi kullandığımız ölçüde inşa ettiğimizi; doğuştan gelen evrensel bir dilbilgisi olmadığını, aksine anadilimizi edinmemizi sağlayan çeşitli genel öğrenme mekanizmalarının bulunduğunu belirtiyor.

Dünyada 7.000 civarındaki dilin tümünün altyapısını meydana getiren dilbilgisinin esasen aynı olduğu yaygın inanışının bir mit olduğunu gösteren Evans, dilin başka hayvan iletişim biçimleriyle bağlantılı olduğunu, dillerin çarpıcı bir çeşitlilik sergilediğini, anadilimizi öğrenirken doğuştan gelen “evrensel” bir dilbilgisinden ziyade, insan zihninin genel özelliklerinden, becerilerinden yararlandığımızı, dilin özerk değil zihinsel evrenimizin başka özellikleriyle yakından bağlantılı olduğunu ve son olarak, dil ile aklın, insanlarla iletişim kurma biçimimizi yansıttığını gösteriyor.

Evans’a göre dil, sanıldığının aksine çaba sarf edilmeksizin, kendiliğinden ortaya çıkmaz. Öncelikle, maruz kaldığımız dil girdisinden doğar.

Son yıllarda yapılmış pek çok araştırmanın verilerinden de yararlanan kitap, dil-zihin ilişkisi üzerine çok iyi bir çalışma.

  • Künye: Vyvyan Evans – Dil Miti: Dil Neden Bir İçgüdü Değildir, çeviren: Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, dilbilim, 328 sayfa, 2020

Nicholas P. Money – Bencil Maymun (2021)

İnsan, kibrinde boğulacak.

Nicholas P. Money, 100.000 yıldır etrafta kasıla kasıla yürüyen homo sapiens efsanesini baş aşağı ediyor.

Kitabını, modern insana seslendiği bir manifesto olarak tasarlayan Money, insanın korkutucu doğasını ve insana özgü gösterişin bizi nasıl bir felaketin kıyısına getirdiğini ortaya koyuyor.

Homo sapiens’in bugün yerini Homo narcissus’a terk ettiğini belirten yazar, ben hissini veren şeyin “biz” olduğu unutuldukça Bencil Maymun’un kurtuluş umudunu yitirdiğini söylüyor.

İnsanın kötülükleriyle lafı dolandırmadan hesaplaşan Money’e göre, ancak ve ancak doğanın geri kalanına karşı nazik davranırsak bir kurtuluş ümidimiz olabilir.

  • Künye: Nicholas P. Money – Bencil Maymun: İnsan Doğası ve Yokoluşa Giden Yolumuz, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, antropoloji, 128 sayfa, 2021

Kolektif – Reformasyon Dünyası (2021)

On altıncı yüzyılda başlayıp Avrupa tarihini kökten dönüştürmüş, Reformasyon veya Yenilikçi Devrim üzerine çok önemli bir derleme.

716 sayfalık kitaba, dünya çapında alanında uzman yazarlar katkıda bulunmuş.

Reformasyon hareketinin gelişimini Avrupa coğrafyasında İngiltere’den Fransa’ya, İsviçre’den İspanya’ya ve Hollanda’ya ülke ülke izleyen çalışma, erken dönem modern Avrupa’yı daha iyi anlamak açısından altın değerinde bir kaynak.

Kitapta, Reformasyonun ortaya çıkışı ve gelişimi, Reformasyon öncesi kilise, Avrupa’da geç ortaçağda konsilcilik, Luther’in katolik rahipleri, Alman köylüler savaşı ve kırsal reformasyonun dinamikleri, reformasyonun toplum, kadınlar ve aile üzerindeki etkileri ve reformasyonun mimari, sanat, müzik, halk kültürü, bilim ve tıp, eğitim ve okuryazarlık üzerindeki etkileri gibi pek çok ilgi çekici konu yer alıyor.

  • Künye: Kolektif – Reformasyon Dünyası, editör: Andrew Pettegree, çeviren: Mehmet Doğan, Alfa Yayınları, tarih, 716 sayfa, 2021

Jennifer A. Doudna ve Samuel H. Sternberg – Yaratılıştaki Çatlak (2020)

CRISPR-Cas9 Gen Düzenleme yöntemi, biyoloji tarihinin dönüm noktası niteliğindeki teknolojilerdendir.

“Yaşamın kodunu yeniden düzenlemek” olarak nitelendirilen bu teknik, kâşifleri Jennifer A. Doudna ve Emmanuelle Charpentier 2020 Nobel kimya ödülünü kazandırdı.

Charpentier ve Doudna, çalışmalarında bakterinin “genetik makası” işlevi gören molekülü laboratuvar ortamında yeniden yaratmayı başardı.

Devrim niteliğindeki bu deneyi ardından bilim insanları bu genetik makası yeniden programlamak üzere çalışmalar yürüttü.

Molekül, virüs DNA’larını, hücre DNA’sından keserek ayırabiliyordu fakat Charpentier ve Doudna, molekülün DNA zincirini herhangi bir noktasına da aynı şekilde müdahale edebileceğini ispatladı.

Bu keşfin ardından, CRISPR-Cas9 sistemi dünya çapında genetik araştırmalarda kullanılmaya başladı.

İşte bu kitap da, CRISPR-Cas9 sistemini, bizzat bunun kâşiflerinden biri olan Jennifer Doudna’nın kaleminden anlatmasıyla önemli.

‘Yaratılıştaki Çatlak’, Doudna’yı ve çalışma arkadaşlarını bu biyoteknolojiye taşıyan upuzun, dolambaçlı ve zahmetli yol aynı zamanda bilimde yeni bilgilere ulaşmanın ancak kolektif çalışma ve dayanışmayla mümkün olduğunu gösteren göz kamaştırıcı bir hikâye olarak okunmalı.

  • Künye: Jennifer A. Doudna ve Samuel H. Sternberg – Yaratılıştaki Çatlak: Gen Düzenlemenin Evrime Hükmeden İnanılmaz Gücü, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, bilim, 248 sayfa, 2020