Ernst Cassirer – Jean-Jacques Rousseau Meselesi (2023)

Yirminci yüzyılın en önemli filozoflarından Ernst Cassirer bu kitapta, modern Batı düşüncesinin problem çocuğu Jean-Jacques Rousseau’yu sorguluyor.

Rousseau (1712-1778) ölümünün üzerinden yaklaşık iki yüz elli yıl geçmesine rağmen siyaset teorisinden din ve toplum anlayışına, doğa ve insan tanımından iyi ile kötüyü ele alış biçimine dek olağanüstü derecede belirleyici ve kafa karıştırıcı fikirleriyle hâlâ aramızdadır.

Batı felsefe geleneğinin Nietzsche ile birlikte en enigmatik ismi sayılan Rousseau’yu bir ‘mesele’ olarak gören Cassirer, onun en bilindik eserlerinden ve fikirlerinden başlayarak okurlarına çok kapsamlı bir değerlendirme sunuyor.

Nur Küçük’ün yetkin çevirisi, Peter Gay’in detaylı sunuş metni ve ekleriyle birlikte ilk kez Türkçeye kazandırılan ‘Jean-Jacques Rousseau Meselesi’, çok önemli bir hatırlatmada bulunuyor.

Rousseau’yu anlamak, modern Batı felsefesinin bütün temel ‘mesele’lerini anlamak demektir.

  • Künye: Ernst Cassirer – Jean-Jacques Rousseau Meselesi, çeviren: Nur Küçük, Beyoğlu Kitabevi, felsefe, 160 sayfa, 2023

John Dewey – Deneyim Olarak Sanat (2021)

Estetik deneyim ve sanat arasındaki ilişki üzerine sağlam bir tartışma.

Kitap, John Dewey’nin deneyim metafiziği kavramının daha iyi anlaşılması açısından bilhassa önemli.

‘Deneyim Olarak Sanat’, öncelikle deneyimin tamamlanmışlığını ifade eden, deneyimi kültür ve anlamla özdeşleştiren ve insanın dünya ile ilişkisindeki tüm deneyim olanaklarını kapsayan estetik deneyim nosyonunun derinlemesine bir değerlendirmesini sunmasıyla dikkat çekiyor.

Öte yandan, estetik deneyimin bu çok boyutlu ele alınışı özgün bir sanat tanımı ve estetik kuram ortaya koyar.

Bu bağlamda, bu çalışma, hem düşünürün deneyim metafiziğinin anlaşılması hem de bu merkezi kavram temelinde düşünürün sanat ve sanat eseri üzerine görüşlerinin anlaşılması açısından önemli.

Dewey için felsefenin konusu estetik deneyimdir.

Estetik deneyim insanın dünya ile tüm deneyim olanaklarını kapsayan; insanın bir organizma olarak doğa ile ilişkisinde anlam bulduğu, değer atfettiği ve ifade ettiği yegâne deneyim olarak dünya ile etkileşimin nihai noktası ve bütünlüğüdür.

‘Deneyim Olarak Sanat’ın odaklandığı estetik deneyim sıradan deneyimin yoğunlaşmış hâlidir ve tamamlanmış anlamın ifadesini ya da dışavurumunu temsil eder.

Bu açıdan Dewey, deneyim nosyonunu önce Deneyim ve Doğa’da organizmanın yaşayan bir varlık olarak doğa ile etkileşimi olarak sunarken, ‘Deneyim Olarak Sanat’ta anlam arayan, değer veren ve ifade eden yaşayan varlığın anlam ve kültür ortaya çıkarması olarak sunar.

  • Künye: John Dewey – Deneyim Olarak Sanat, çeviren: Nur Küçük, Vakıfbank Kültür Yayınları, sanat, 464 sayfa, 2021

Joseph Campbell – Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri (2020)

Mitler üzerine devrim niteliğindeki çalışmalarıyla tanınan Amerikalı yazar Joseph Campbell’ın bu eseri, tanrıça kültünün doğuşu, gelişimi ve dönüşümünü tarihsel bir bakışla izliyor.

Konuyu ilk çağlardan Rönesans’a kadar izleyen Campbell’ın buradaki asıl amaçlarından biri de, günümüz kadınına rehberlik edebilecek ezeli ve ebedi bir kadın figürü sunmak.

Tanrıça kültü mitolojide kendine nasıl yer buldu?

Erkek egemen mitolojide tanrıça kültü ne anlama geliyor?

Kadının tarihten ve mitolojiden sürgün edildiği bu dünyada Tanrıça kültü, kadının kendini var etmesi açısından neden hayati derecede önemlidir?

Campbell, hem bu ve bunun gibi sorulara yanıt arıyor hem de bunu yaparken mitolojik dünya ile çağdaş dünya arasında sık sık çarpıcı karşılaştırmalar yapıyor, bağlantılar kuruyor.

Kitabın zengin görseller barındırdığını da ayrıca belirtelim.

  • Künye: Joseph Campbell – Tanrıçalar ve Tanrıça’nın Dönüşümleri, çeviren: Nur Küçük, İthaki Yayınları, mitoloji, 360 sayfa, 2020

Mariano Sigman – Zihnin Gizli Yaşamı (2020)

Bilim bizi bilinmeyen yerlere götüren bir pusuladır.

Bu kitabın yazarı Mariano Sigman da, son bilimsel gelişmelerin ışığında bizi algıyı, aklı, rüyaları, duyguları ve dili kodlayan sayısız nörondan oluşan insan beyninin en içteki parçalarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

Kendimizi daha derinlemesine anlayabilmek için zihnimizi keşfetmemizin elzem olduğunu düşünen Sigman, yaşamımızın ilk günleri boyunca nasıl düşünce oluşturduğumuzu, temel kararlarımızı nasıl şekillendirdiğimizi, nasıl rüya görüp nasıl hayal kurduğumuzu, niçin belli duygular hissettiğimizi, beynin nasıl dönüştüğünü ve onunla birlikte bizim nasıl değiştiğimizi ortaya koyuyor.

Psikoloji ve nörolojinin iyi bir bireşimi olan çalışma, anlaşılabilir üslubuyla da konuya ilgi duyan her seviyeden okura hitap ediyor.

  • Künye: Mariano Sigman – Zihnin Gizli Yaşamı: Beyniniz Nasıl Düşünür, Hisseder ve Karar Verir, çeviren: Nur Küçük, Aylak Kitap, bilim, 288 sayfa, 2020

 

Simon Beckett – Ölümün Kimyası (2010)

2006’da yayınlanan ‘Ölümün Kimyası’, Simon Beckett’in David Hunter serisinin ilk romanı. Roman, adli tıp uzmanı Hunter’ın, üst üste işlenen kadın cinayetlerinin izini sürüşünü hikâye ediyor.

Yaşadığı üzüntü verici bir olaydan sonra eski hayatını arkasında bırakmaya karar veren Hunter, Norfolk’un ücra bir köyünde doktor olarak çalışmaya başlar.

Burada, vahşice bir cinayete kurban giden Sally Palmer’ın cesedi bulunur.

Hunter, köşesine çekildiğinden, bu olayın izini sürmeye pek hevesli değildir.

Fakat kısa bir süre sonra işlenen başka cinayetler, insanlarda büyük bir panik yaratacak ve Hunter da ister istemez, kendini olayların içinde bulacaktır.

  • Künye: Simon Beckett – Ölümün Kimyası, çeviren: Nur Küçük, İthaki Yayınları, roman, 392 sayfa

Chimanda Ngozi Adichie – Yükselen Güneşin Ülkesinde (2009)

Chimanda Ngozi Adichie ‘Yükselen Güneşin Ülkesinde’ isimli bu romanında, 1960’ların Afrika’sında, savaşın eziyet ettiği insanların dokunaklı hikâyesini anlatıyor.

O tarihlerde, Biafra’nın bağımsız bir cumhuriyet kurma mücadelesini, hem tarihsel hem güncel ayrıntılarla kurgulayan Adichie, kurgusunu da, başkarakteri on üç yaşındaki zeki uşak Ugwu’nun dünyasından anlatıyor.

Ugwu’nun yanında çalıştığı devrimci Profesör Odenigbo, profesörün sevgilisi Olanna ve İngiliz genç Richard ise, romanın diğer dikkat çeken karakterleri olarak kurgudaki yerlerini alıyor.

Adichie, yetkin bir betimlemeyle, savaşın nasıl bir hayal kırıklığı yarattığını anlatıyor.

  • Künye: Chimanda Ngozi Adichie – Yükselen Güneşin Ülkesinde, çeviren: Nur Küçük, İthaki Yayınları, roman, 623 sayfa

 

Victor Turner – Ritüeller: Yapı ve Anti-Yapı (2018)

Victor Turner’ın ‘Ritüeller’i, bilhassa Lévi-Strauss ve Mircea Eliade’nin çalışmalarını sevenlere hitap edecek türden.

Şimdi bir antropoloji klasiği haline gelmiş kitap, Afrika’daki Ndembu kabilesi hakkında, Turner’ın bizzat onlarla birlikte yaşayarak yaptığı saha çalışmalarına dayanmakta.

Ndembuların ritüellerini hem kendi özgünlüğü hem de diğer toplumların ritüelleriyle karşılaştırmalı şekilde irdeleyen kitap, buradan yola çıkarak Bengal’deki kimi dini gruplara, Fransisken Tarikatı’na ve Gandi’yi mümkün kılan Hint toplum dinamiklerine dair değerlendirmelerle zenginleşiyor.

Kitabın bir diğer önemli katkısı da, tarihsel ve çağdaş toplumsal yapılardan yola çıkarak “komünitas” kavramını çok yönlü bir bakışla tartışmaya açması.

  • Künye: Victor Turner – Ritüeller: Yapı ve Anti-Yapı, çeviren: Nur Küçük, İthaki Yayınları, antropoloji, 224 sayfa, 2018