Richard Schacht – Nietzsche (2024)

Hem bir dâhi hem de çok yönlü bir düşünür olan Nietzsche, kuşkusuz, felsefe tarihinin en önemli –ve tartışmalı– filozoflarından biridir.

Tartışmaların bir kısmı haklıdır zira fikirlerinin büyük çoğunluğu oldukça sıra dışı ve kendine has bir sistem üzerinden geliştirildi.

Nietzsche, düşünce sistemini inşa ederken çoğulu, çokluğu, değişimi, dinamizmi ve kaosu kutlar.

O, kendi zamanındaki ve hatta bizim zamanımızdaki felsefenin kutsallarını zekice eleştirmeye kararlıdır zira onun sistemi, yapıcı olmaktan ziyade eleştireldir.

Öte yandan, yaygın bir biçimde yanlış da anlaşılmıştır; onu destekleyenler zaman zaman sahte nedenlerle kutlarken, aleyhtarları haksız nedenlerden ötürü onu kınamıştır.

Richard Schacht’ın bu berrak ve kapsamlı çalışması, Nietzsche’nin tüm düşünce sistemini ve felsefesini titizlikle ve dikkatle incelemekte ve onu, sadece geleneksel ve sıradan düşünme biçimlerinin radikal bir eleştirmeni olarak değil; aynı zamanda bunları geliştiren ve genişleten bir “gelecek felsefesi” başlatmaya çalışan biri olarak niçin ciddiye almamız gerektiğine dair ikna edici bir yol da çizmekte.

Metafizikten ahlaka, bilgi felsefesinden sanat ve sanatçılara ilişkin görüşlerine kadar; Nietzsche’nin felsefi düşüncesine dair tüm incelikli değerlendirmeleri bu kitapta bulabilirsiniz.

  • Künye: Richard Schacht – Nietzsche, çeviren: Oğuz Karayemiş, Say Yayınları, felsefe, 672 sayfa, 2024

Kolektif – Dışarıdan Düşünmek (2023)

Acılı topraklarda yaşıyoruz, ölüm mahalleden kapı komşumuz oldu; hastanelere barış pankartlarında yaralılar taşınıyor, ölüm severlik kurumsallaşıyor ve kitleselleşiyor…

Artık kabul edelim: Devlet ve hükümet arasına sıkışmış olan bir politika yapma tarzı “nekropolitika”yı tek seçenek olarak yeniden ve yeniden üretiyor.

Düşündüklerini bağırarak dikte ettiren kaşarlanmış siyasetçiler akan kanı durdurma yeteneklerini çoktan yitirmiş durumdalar.

“Dinsel, milliyetçi sağ”ın ve “devletsi örgütlenmelerle iktidarı ele geçirmeye talip olan sol”un düşünce biçimlerinde sorun var!

Hem de çok!

‘Dışarıdan Düşünmek’ bu durumu saptayan, daha ötesi kimi önerilerde bulunan makalelerden oluşuyor.

Bu topraklarda hemen hiç girişilmeyen bir çabaya, “düşünce”nin kendisini sorunsallaştırmaya girişiyor.

Dolaylı ifadelerden kaçınarak, şairce, “Göte göt denir hâkim bey!” cüretkârlığında ve sarihliğinde yapıyor bunu.

Zihnimizi, bedenimizi ve duygularımızı kendisine hapseden düşünceden beslenen “temsil”in her seferinde yeniden üretilen “haysiyetsiz (= özsaygı yoksunu)” boyutunu deşifre ediyor.

Hatip’in, kürsüde bağırdığından daha az; Şair’in, kuytuda fısıldadığından daha çok olduğuna dikkat çekiyor.

Dünyaya giriş aracı olarak kullandığımız dil’in yalana kayıtlı olduğunu belirtiyor.

“Emirlerden müteşekkil bir grameri zihnimize kim ve neden işledi?” gibi sahih sorularla meşgul oluyor.

“Emir yukarıdan gelir ama aşağıdan yukarıya yeniden üretilir!” benzeri saptamalarda bulunuyor.

“Hâkim anlamların ve kurulmuş düzenin” parçası olan yazı’yı sorgulamaktan ve “devlet-dışı” olduğunu iddia eden yazar’ın ona ihanet de etmesi gerekliliğinden söz ediyor.

Yasaya boyun eğen, grameri kusursuz kullanan, terbiyeli, steril ve düzenli normal bireyin iktidarın kara kutusu olduğunu, Aşk’ı bile devletleştirdiğini örneklerle gösteriyor.

Ve “yenme-yenilme” ikileminde işleyen düşünce biçiminin tüm bu sorunların kaynağını oluşturduğuna, Gezi Parkı Şenliği’nin bu topraklardaki en “haysiyetli (= özsaygılı)” kitlesel hareket olduğuna işaret ederken; T.C.’nin 100 yıllık geçmişine Gezi Parkı Şenliği’nin 10. yıldönümünden bakmayı deniyor.

“Düşünmek (= yaratmak) temsilden çıkmaktır” diyen bir “devlet-dışı” düşünce arayışına girişmeye cesareti olanlar için.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ali Akay, Çetin Balanuye, Melih Başaran, Can Batuhan, Cengiz Başsoy, Sercan Çalcı, Mustafa Demirtaş, Fahrettin Ege, Süreyyya Evren, Ömer Faruk, İlke Karadağ, Onur Eylül Kara, Oğuz Karayemiş, Sinem Özer, John Protezi, Emre Sünter, Daniel W. Smith ve Levent Şentürk.

  • Künye: Kolektif – Dışarıdan Düşünmek: Deleuze ve Guattari Perspektifinden Felsefe, Siyaset ve Sanat Yazıları, editör: Ömer Faruk, Yeni İnsan Yayınevi, siyaset, 584 sayfa, 2023

William James – Radikal Ampirizm Üzerine Denemeler (2022)

Felsefenin iki büyük kampı olan rasyonalizm ile ampirizmin deneyim ve bilginin konumuna dair kavgası, düşünce sahnesinde kapanmış bir geçmişin silik bir anısı gibi görülür.

Oysa bugün dahi, beşeri bilimler pratiğinin sahasından teorisine, doğa bilimlerinin deneylerinden büyük kozmolojik iddialara kadar her alanda, “deneyim”, “bilgi”, “özne”, “nesne”, “gerçeklik”, “doğruluk” gibi terimlerin müphem kullanımıyla sıklıkla karşılaşılır.

Bu kitapta William James, rasyonalizm ve ampirizm arasındaki kadim tartışmada salt ampirizmden taraf olmakla kalmıyor, ayrıca iki kampın deneyime dair ortak bir yanlış kavrayıştan hareketle konumlarını inşa ettiklerini göstererek yeni ve “radikal” bir ampirizm geliştiriyor.

Hem psikoloji pratiğinden gelen birikimini hem de bir yazar olarak polemikçi üslubunu ustalıkla kullandığı bu müdahalesinde James, öne sürdüğü “saf deneyim” ilkesinden hareketle bir yandan bütün bir felsefi sahneyi yeniden biçimlendirmeye girişiyor, diğer yandan da kurucusu olduğu radikal ampirizm ile diğer ekoller arasında (pragmatizm, Bergsonculuk, hümaniizm) yeni bağlar kurmaya çalışıyor.

Bugün de felsefeye, bilime, sanata ve politikaya dair akıl yürütmelere musallat olan gerçek problemleri, yetkin bir filozof ve keskin bir yazarın derin kavrayışıyla sunan bu kitap, bütün güncelliğiyle keşfedilmeyi bekliyor.

  • Künye: William James – Radikal Ampirizm Üzerine Denemeler, çeviren: Oğuz Karayemiş, Heretik Yayıncılık, felsefe, 202 sayfa, 2022

Graham Harman – Sanat ve Nesneler (2022)

Bu kitap, özellikle sanat ontolojisi, sanatta gerçekçilik ve özerklik konularıyla ilgilenenlerin elinin altında bulunmalı.

Graham Harman burada, hem Kantçılık sonrası felsefeye hem de biçimcilik sonrası sanata meydan okuyor.

“Nesne Yönelimli Ontoloji (NYO diye kısaltılır), biçimciliğin aşikâr enkazındaki hazineleri kurtarmak için iyi bir konumdadır, çünkü kurtarmak zorundadır. Nesnelerin çeşitli ilişkilerinden özerk varoluşuna adanmış bir felsefe olarak NYO, münferit nesneye dair temel biçimci ilkeyi onaylarken, iki özgür türdeki varlığın –insan özne ve insan olmayan nesnenin– birbirine bulaşmasına asla izin vermemek gerektiğine dair daha ileri varsayımı açıkça reddeder… Elinizdeki kitabın hem Kantçılık sonrası felsefeye hem de biçimcilik sonrası sanata bir meydan okuma olması istenmiştir.”

Harman, ‘Sanat ve Nesneler’ kitabında, 1990’larda Martin Heiddeger’in ‘Varlık ve Zaman’ eserindeki “alet analizi”nin sunduğu perspektif üzerine çalışmalarıyla başlayan “ilişkilerinden ve bileşenlerinden özerk nesne” kavrayışını bu sefer sanat alanına, ilk kez bir kitap boyutunda taşıyor.

NYO’da “nesne” kavramı, insan veya insan olmayan, cisimsel veya cisimsiz, hakiki veya hayali her tür varlık için aynı şekilde kullanılır.

Yeter ki bir varlık ne ilişkilerince ne de bileşenlerince bütünüyle açıklanabilsin.

Bu ontolojik gerçekçilik, eserin, bağlamının bütün ilişkilerince tümüyle açıklanabileceğini reddediyor.

Bir sanat eserinin ortaya çıkması için onda, bu ilişkilere indirgenemez, özerk bir yanın olması gerektiğini iddia ediyor.

Harman, sanat alanında bilhassa sanat eserinin özerkliğini ortadan kaldırmaya çalışan çağdaş veya klasik “ilişkiselcilik” biçimleriyle mücadelesinde bu nesne kavramını devreye alırken estetiğin konusu olarak yeni bir nesne tanımlıyor.

Harman’a göre çoğu nesne gibi sanat eseri de bileşik bir nesnedir ve ister insan ister başka türde bir zeki varlık olsun seyirci olmaksızın tam anlamıyla bir sanat eseri olamaz.

Dolayısıyla bir nesne olarak sanat eseri, iki bileşenden, yani eserden ve seyirciden müteşekkildir.

Fakat bu fikir, ön kapıdan kovulan ilişkiselciliğin arka kapıdan kabulü anlamına gelmez. Sanat eseri metaforik bir varoluşa sahiptir, yani duyulur nesne, erişimden çektiği gerçek bir nesnenin özelliklerini üstlenir.

Harman’a göre seyirci, işte bu yüzden bu gerçek nesnenin işlevini devralıp, onu teatral bir şekilde performe ederek sanat eserinin işlemesini sağlar.

Postmodernizmin bir eleştirisini de içeren bu kitapta Harman, biçimciliği yeniden yaşama getirirken, sanat ontolojisi alanında yeni bir gerçekçiliği, seyirci ve eserin kaynaşmasıyla oluşan yepyeni bir nesneyi takdim ederek yürürlüğe koyuyor ve buna “tuhaf biçimcilik” diyor.

Sanatta gerçekçiliğin ve özerkliğin yeni ufuklarını keşfetmek isteyenler için.

  • Künye: Graham Harman – Sanat ve Nesneler, çeviren: Oğuz Karayemiş, Ayrıntı Yayınları, sanat, 272 sayfa, 2022