Jürgen Malitz – Nero (2025)

Jürgen Malitz’in bu çalışması, Roma tarihinin en tartışmalı figürlerinden birinin yaşamını abartılardan arındırarak yeniden değerlendiriyor. İulius-Claudius hanedanının son temsilcisi olan Nero’nun çocukluğundan imparatorluğa uzanan yolculuğu, annesi Agrippina’nın politik manevraları, hanedanın iç rekabetleri ve dönemin güç ağları üzerinden okunuyor. Malitz, Nero’nun gençlik yıllarında gösterdiği olgunluğu, senatoyla ilişkilerini ve danışman çevresindeki iktidar mücadelelerini ayrıntılandırarak onun yalnızca bir tiran olarak hatırlanmasının basit bir indirgeme olduğunu vurguluyor.

Nero’nun annesini öldürtmesi, rakiplerini tasfiye etmesi ve Hıristiyanlara yönelik zulmü, tarih yazımında öne çıkan karanlık mirasın temel başlıkları olarak biliniyor. Ancak Malitz, Tacitus ve Suetonius gibi kaynakları dikkatle yeniden yorumlayarak bu anlatıların ardındaki siyasi motivasyonları, imparatorluk içindeki çıkar çatışmalarını ve propaganda etkilerini ortaya çıkarıyor. Nero’nun sanata, mimariye ve gösterilere verdiği güçlü desteğin yanı sıra, erken döneminde halk arasında kazandığı popülariteyi de göz ardı etmeyerek daha dengeli bir portre çiziyor.

Eserde, büyük Roma yangını, doğu ve batı eyaletlerindeki politik gelişmeler, senatoyla yaşanan gerilim ve imparatorluğun kültürel dönüşümü geniş bir çerçevede ele alınıyor. Malitz’in yaklaşımı, Nero’nun kişisel zaafları ile politik becerilerini birlikte değerlendirirken, onun karmaşık karakterini tarihsel bağlamıyla ilişkilendiren bütünlüklü bir okuma sunuyor. Böylece kitap, hem tartışmalı bir hükümdarın biyografisini hem de İmparatorluk Çağı’nın siyasal ve toplumsal dinamiklerini kavramak için güvenilir bir başvuru niteliği taşıyor.

  • Künye: Jürgen Malitz – Nero, çeviren: Deniz Berk Tokbudak, Doruk Yayınları, biyografi, 160 sayfa, 2025

Hartwin Brandt – Antik Çağ’ın Sonu (2025)

‘Antik Çağ’ın Sonu: Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü’ (‘Das Ende der Antike: Geschichte des spätrömischen Reiches’)  Roma İmparatorluğu’nun çöküşünü ve Antik Çağ’ın sonunu, tek bir felaketten ziyade, karmaşık ve çok yönlü bir dönüşüm süreci olarak ele alan bir çalışma. Hartwin Brandt, 3. yüzyılın sonlarından 6. yüzyılın ortalarına kadar uzanan bu dönemi, sadece siyasi ve askeri olaylarla sınırlı kalmadan, aynı zamanda ekonomik, sosyal, kültürel ve dini değişimlerin etkileşimini de göz önünde bulundurarak inceliyor. Kitap, Roma İmparatorluğu’nun iç yapısındaki dönüşümleri, eyaletlerdeki yaşamı, Hristiyanlığın yükselişini ve imparatorluk üzerindeki etkisini, göçmen kavimlerin (Barbarlar olarak adlandırılanlar) rolünü ve Batı Roma İmparatorluğu’nun nihai dağılışını detaylı bir şekilde analiz ediyor. Yazar, bu dönemin, Orta Çağ’ın temellerinin atıldığı, yeni bir kültürel ve siyasi peyzajın ortaya çıktığı bir geçiş dönemi olduğunu vurguluyor.

Brandt, geleneksel düşüş teorilerini sorgulayarak, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün nedenlerinin karmaşıklığını ve çokluğunu ortaya koyuyor. İç siyasi istikrarsızlık, ekonomik zorluklar, artan vergi yükleri, ordu üzerindeki baskı, imparatorluk içinde ve dışında yaşanan salgın hastalıklar gibi faktörlerin yanı sıra, Hristiyanlığın toplumsal yapıdaki değişimi ve göçmen kavimlerle olan ilişkilerin de bu dönüşümde önemli rol oynadığını belirtiyor. Kitap, imparatorluğun parçalanmasıyla birlikte, Batı’da yeni krallıkların nasıl ortaya çıktığını ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) nasıl varlığını sürdürdüğünü de açıklıyor.

‘Antik Çağ’ın Sonu’, dönemin bir çöküşten çok bir evrim süreci olduğunu ve bu sürecin, hem yıkımı hem de yeni başlangıçları beraberinde getirdiğini savunuyor. Brandt, antikitenin mirasının tamamen yok olmadığını, aksine farklı biçimlerde Orta Çağ’a aktarıldığını ve yeni kültürel sentezlerin oluşumuna katkıda bulunduğunu gösteriyor. Eser, Geç Antik Çağ’ın, modern Avrupa’nın şekillenmesindeki merkezi rolünü vurgulayarak, bu döneme dair geniş kapsamlı ve dengeli bir bakış açısı sunuyor.

  • Künye: Hartwin Brandt – Antik Çağ’ın Sonu: Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü, çeviren: Tuna Akçay, Runik Kitap, tarih, 112 sayfa, 2025

Tom Holland – Rubicon (2025)

Tom Holland’ın ‘Rubicon: Roma Cumhuriyeti’nin Zaferi ve Trajedisi’ (‘Rubicon: The Triumph and Tragedy of the Roman Republic’) adlı kitabı, Roma Cumhuriyeti’nin son yüzyılını, MÖ 146’dan MÖ 44’e kadar olan dönemi ele alıyor. Holland, bu dönemi, cumhuriyetin yavaş yavaş çöküşüne ve imparatorluğa dönüşmesine yol açan bir dizi olay ve karakter üzerinden anlatıyor. Kitap, Roma’nın Akdeniz’deki yükselişini, Kartaca’nın yıkılışını ve ardından gelen iç savaşları detaylı bir şekilde inceliyor.

Holland, Marius, Sulla, Pompey, Caesar ve Cicero gibi dönemin önemli figürlerinin hayatlarını ve eylemlerini canlı bir şekilde tasvir ediyor. Bu karakterlerin hırsları, çatışmaları ve ittifakları, cumhuriyetin kaderini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Kitap, Roma’nın siyasi ve sosyal yapısını, senatonun gücünü, halk meclislerinin rolünü ve ordunun önemini vurguluyor.

Holland, cumhuriyetin çöküşünü, bireysel hırsların ve siyasi çekişmelerin bir sonucu olarak görüyor. Ona göre, Roma’nın genişlemesi ve zenginleşmesi, aynı zamanda cumhuriyetin temel değerlerini aşındırdı. Kitap, Caesar’ın Rubicon Nehri’ni geçişini ve ardından gelen iç savaşı, cumhuriyetin sonunu getiren dönüm noktası olarak ele alıyor. Caesar’ın diktatörlüğü ve ardından suikastı, Roma’nın imparatorluğa geçişinin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

Holland, ‘Rubicon’da, Roma Cumhuriyeti’nin son yüzyılını, sürükleyici bir anlatımla ve detaylı bir şekilde ele alıyor. Kitap, Roma tarihine ilgi duyanlar için önemli bir kaynak niteliğinde.

  • Künye: Tom Holland – Rubicon: Roma Cumhuriyeti’nin Zaferi ve Trajedisi, çeviren: Ilgın Yağmur Eker, Kronik Kitap, 440 sayfa, 2025

Gustave Bloch – Roma Cumhuriyeti (2024)

Gustave Bloch’un ‘Roma Cumhuriyeti’ adlı eseri, Roma Cumhuriyeti’nin siyasi ve sosyal yapısını derinlemesine inceleyen önemli bir tarih çalışmasıdır.

Bloch, bu eserinde Roma Cumhuriyeti’nin kuruluşundan düşüşüne kadar geçen süreci, özellikle de cumhuriyet dönemindeki siyasi mücadeleleri ve toplumsal dönüşümleri detaylı bir şekilde analiz etmektedir.

Bloch, Roma Cumhuriyeti’nin kuruluşunu mitolojik anlatılardan ziyade tarihsel bir perspektifle ele alır. Roma’nın ilk dönemlerindeki siyasi yapı, sosyal sınıflar ve hukuk sistemi gibi konuları detaylı bir şekilde inceler.

Roma Cumhuriyeti’nin tarih boyunca süregelen patriciler (aristokratlar) ve plebler (halk) arasındaki sınıf mücadelesini, bu çatışmanın siyasi kurumlar üzerindeki etkilerini ve sonunda varılan uzlaşmaları inceler.

Senato, konsüllük, tribünlük gibi Roma Cumhuriyeti’nin önemli siyasi kurumlarının nasıl oluştuğu, güç dengeleri ve zaman içindeki değişimleri üzerinde durur.

Roma’nın İtalya’yı fethetmesi, Pön Savaşları ve diğer dış savaşlar gibi önemli dönemleri ele alarak, bu süreçlerin Roma Cumhuriyeti’nin siyasi ve sosyal yapısı üzerindeki etkilerini analiz eder.

Roma Cumhuriyeti’nin iç savaşlar ve siyasi istikrarsızlıklar sonucu çöküşünü ve imparatorluğun doğuşunu detaylı bir şekilde inceler.

Bloch, Roma Cumhuriyeti’ni sadece siyasi bir kurum olarak değil, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve kültürel bir yapı olarak ele alır. Tarihsel kaynakları titizlikle inceleyerek, Roma toplumunun karmaşık yapısını ve değişimi ortaya koyar. Özellikle Roma hukuku ve siyasi düşünce üzerine yaptığı analizler, eserin en önemli özelliklerinden biridir.

Bloch’un eseri, Roma Cumhuriyeti üzerine yazılmış en kapsamlı ve etkili çalışmalardan biri olarak kabul edilir. Klasik antik çağ tarihçiliği alanında önemli bir referans kaynağıdır.

Roma Cumhuriyeti’nin siyasi ve sosyal yapısını derinlemesine analiz ederek, modern siyaset teorilerine de önemli katkılar sunar.

Bloch, tarihsel kaynakları ele alış biçimi ve analiz yöntemi ile tarihçilik alanında önemli bir örnek teşkil eder.

  • Künye: Gustave Bloch – Roma Cumhuriyeti: Politik ve Sosyal Çatışmalar, çeviren: Dicle Ezgi Gözoğlu, Selenge Yayınları, tarih, 240 sayfa, 2024

Lucius Annaeus Florus – Kısa Roma Tarihi (2022)

Florus’un bu eseri Romulus’tan İmparator Augustus’a kadar olan Roma Tarihi’nin bir özeti (epitomae) olup, Titus Livius’un Ab Urbe Condita adlı kitabı temelinde Roma İmparatorluğu’nun kabaca ilk yedi yüz yılındaki tüm savaşların ve iç çatışmaların kısa anlatımlarını içeriyor.

Edebi yönü ağır basan eser, özellikle Ortaçağ ve Yeniçağ’da önemli bir başvuru kaynağı oldu.

Kitap, MS 2. yüzyılda yazıldı.

Eser iki ana bölümden oluşuyor.

Birinci kitap diye de tabir edilen ilk ana bölüm efsanevi kuruluş yılı MÖ 753’ten, Romulus ve Yedi Krallar Devri ile başlar ve Parthlarla yapılan ilk savaşlara kadar uzanır; can alıcı bir genel tekrarla sona erer.

İkinci kitap yani ikinci ana bölüm ise Gracchus Kardeşler ve plebs ayaklanmalarından itibaren başlar ve Octavianus’a “Augustus” unvanı verilen ve böylece Principatus dönemine girilen MÖ 27 tarihine kadar sürer.

Eserin kapsadığı tarihî olaylar içinde bilhassa Kartaca savaşları, Anadolu’ya yapılan askerî seferler, İç savaşlar ve Triumvirlik yönetiminde yaşanan ciddi şahsi kavgalar yazarın tuttuğu ışık ve heyecanlı üslubuyla ilgi çekici.

Son derece yerinde ve zihin açıcı bilgiler içeren saptamalarıyla bu eser, sadece bir kısa Roma tarihi değil, aynı zamanda askerlik, siyaset, coğrafya ve etnografyayla ilgili özlü, ana fikir niteliğinde değerlendirmeleriyle klasik bir eser özelliğini taşımaktadır.

  • Künye: Lucius Annaeus Florus – Kısa Roma Tarihi, çeviren: Levent Keskin, Doğu Batı Yayınları, tarih, 216 sayfa, 2022

Cassius Dion – Hadrianus (2022)

MS 117-138 yılları arasında hüküm süren Hadrianus, Roma İmparatorluğunun en fazla tahtta kalmış imparatorlarından.

Yönetimi boyunca pek çok reform yaptı.

Eyaletlerin vergi yükünü hafifleterek, bazı borçlarını silerek ve kentlere çeşitli yardımlarda bulunarak onların refaha ulaşmasını sağladı.

Orduya ve askerlerin eğitimine özel bir önem gösterdi, askerlerin yaşam şekillerini bile bizzat gözlemleyip disipline etti.

Pek çok yerde binalar yaptırdı ve onardı.

Bunlardan en dikkat çekenleri Atina’da tamamlattığı Olympieion tapınağı, Roma’da bir köprü, Tiber nehrine bitişik bir mezar ve Bona Dea tapınağıdır.

Hadrianus bütün imparatorların en kültürlüsüydü.

Edebiyata ve sanata düşkündü.

Düzyazı ve şiirler yazdı, heykelcilikle ve resimle uğraştı.

Lir çalıp şarkı söylerdi.

Aritmetik ve geometriye meraklıydı.

Kehanet türleri de merakları arasındaydı.

Öngörülü, yüce gönüllü, zeki, insancıl, meraklı, hırslı ve kıskanç bir kişiliği vardı.

Çok nüktedandı.

Hafızası güçlüydü, yetenekleri sınırsızdı.

Aynı anda hem sert hem dost canlısı, hem ağırbaşlı hem neşeli, hem ağırkanlı hem tez canlı, hem eli sıkı hem cömert, hem ikiyüzlü hem dürüst, hem acımasız hem merhametli biri olabiliyordu.

Bu kitap, Hadrianus hakkında elimizdeki başlıca iki kaynak Cassius Dion’un ve ‘Historia Augusta’nın ilgili bölümlerinin çevirilerini bir arada vererek okuyucuya her iki eseri birbirleriyle karşılaştırma olanağı veriyor ve Türkiye’deki Antikçağ araştırmaları için önemli bir kaynak aracını sunuyor.

  • Künye: Cassius Dion – Hadrianus (Historia Augusta), çeviren: Rukiye Öztürk ve Ayşe Yakut, Doğu Batı Yayınları, biyografi, 118 sayfa, 2022

Appianos Aleksandreus – Libya Hakkında (2022)

Romalılar!

Yapmayın!

Size veya çocuklarınıza karşı asla kin tutmayacak Kartaca’yı yönetenlerin, Zeus’un ve tanrılarınızın hatırına sizlere yalvarıyorum.

Bizlerle ilk zamanlarda kurduğunuz ilişkilerimizin hatırına iyi adınızı lekelemeyin.

İtibarınızı çok kötü bir eylem yaparak ve onu onaylayarak kirletmeyin.

Tarih boyunca bunu ilk yapanlar sizler olacaksınız.

Hellēnler ve barbarlar birçok savaş başlattılar ancak hiçbiri savaştan önce teslim olan, çocuklarını ve silahlarını teslim eden ve erkeklere dayatılabilen diğer bütün cezalara maruz kalan halkın kentini yok etmedi.

Sizlere tanrılardan önce edilmiş yeminleri, insanlığın değişebileceğini ve intikam tanrısı Nemesis’i hatırlatarak, adaletli davranmanız, şiddete başvurmamanız ve felaketimizi ertelemeniz için yalvarıyoruz.

Romalılar tarafından yok edilmenin eşiğine gelen Kartaca kenti sakinleri, son bir gayretle canla başla savundular kendilerini.

İmzaladıkları antlaşma şartları gereğince şehirlerini savunacak silahlardan ve donanmadan yoksun bırakılan Kartacalılar, Roma Senatosu’nun emri gereğince Kartaca’nın yerle bir edileceğini ve başka bir yere nakledileceklerini öğrendiklerinde, bu makûs kadere boyun eğmediler ve bulabildikleri her türlü aletle savunma pozisyonuna geçtiler.

Ancak bütün çabalarına rağmen yok edilmekten kurtulamadılar.

Tüm bu sürecin detayları ve Kartacalıların destansı mücadelesi, Appianos Aleksandreus’un, Sehriye Şahin tarafından Hellēnce aslından çevrilen ‘Libya Hakkında’ adlı eserinde.

  • Künye: Appianos Aleksandreus – Libya Hakkında, çeviren: Sehriye Şahin, Selenge Yayınları, tarih, 240 sayfa, 2022

Kolektif – Romalıların Kısa Tarihi (2022)

Bu kitap, Roma tarihi konusunda iyi ders kitaplarından biri.

Kitap, dünyanın önde gelen üniversitelerinde Roma tarihi ve kültürüne dair derslerde kullanılan bir rehber.

Mary T. Boatwright, Daniel J. Gargola , Richard J. A. Talbert ve 2014 yılında kitabın genişletilmiş edisyonuyla birlikte bu isimlerin arasına dahil olan Noel Lenski, bizlere Akdeniz dünyasının gelmiş geçmiş en büyük, en uzun ömürlü devletinin serüvenini adeta bir çırpıda anlatır.

Bu dört usta isim sonuçta ortaya hem kullanışlı, okunması kolay ve bilgi dolu bir ders kitabı çıkarmış, hem de Roma tarihi ve medeniyetine dair temel bilgi edinmek isteyen herkesin rahatlıkla yararlanabileceği bir elkitabı hazırlamayı başarmışlar.

Kitapta dönemin ana kaynaklarından geniş alıntılar ile çok sayıda resim, harita ve bir de sözlükçe bulmak mümkün.

Bölüm sonlarındaki kitap önerileri de eserde anlatılan konulara dair bilgilerini derinleştirmek isteyenler için biçilmiş kaftan.

  • Künye: Kolektif – Romalıların Kısa Tarihi, çeviren: İrem Kısacık, Alfa Yayınları, tarih, 356 sayfa, 2022

Thomas Martin – Antik Roma (2022)

Küçük bir kent devleti olarak ortaya çıkmış Roma, tarihin en uzun ömürlü emperyal güçlerinden biri haline geldi.

Antik Yunan ve Roma tarihi alanında en önemli isimlerden olan Thomas Martin, Romalıların yükseliş ve çöküşü üzerine her kitaplıkta bulunması gereken enfes bir çalışmaya imza atmış.

MÖ 8 yüzyılın ortalarında küçük bir kent yerleşmesinden üç kıtaya yayılarak Akdeniz havzasının tümüne egemen, emperyal bir güce evrilen Roma, tarihin en uzun ömürlü devletlerinden biri.

Bugün uzayı fethetme yolunda dev adımlarla ilerleyen uygarlığımız Antik Roma’ya maddi ve manevi alanlarda pek çok şey borçludur.

Etrüskler ve Yunanların etkisiyle kendine özgü parlak bir uygarlığın yaratıcısı olan Romalılar için bazı tarihçilerin dillendirdiği “Hepimiz bir parça Romalıyız” söylemi bu gerçeğin çarpıcı bir ifadesidir.

Martin, Roma’nın kent olarak kuruluşundan İmparator I. Iustinianus dönemine kadarki tarihini anlattığı bu kitabında Romalıların yükseliş ve çöküşünü mercek altına alıyor.

Akıllara durgunluk veren bu destansı yükseliş ve inanılmaz trajik çöküşün nedenlerinin izini sürüyor.

Onların aile, dinsel inançlar, gelenek görenekler gibi toplumsal ve etik değerlerini masaya yatırmakla, antik dünyanın kuşkusuz en görkemli uygarlığına farklı bir bakış açısı kazandırıyor.

Gözlem ve incelemelerini ustaca bir yaklaşımla yapan yazar, antik yazarlara ve metinlere sıklıkla atıfta bulunarak tarihçileri ana kaynaklara eğilmeye teşvik ediyor.

Roma’nın sürekli değişen talih ve yazgısının kolay anlaşılır bir üslupla özlü bir panoramasının sunulduğu eser, Eskiçağ tarihçileri ve arkeologlar için olduğu kadar, Roma hukuku, Hristiyanlık tarihi ve Hristiyan ilahiyatına ilgi duyanlar için de önemli bir el kitabı ve başvuru kaynağı niteliğini taşıyor.

  • Künye: Thomas R. Martin – Antik Roma: Romulus’tan Iustinianus’a, çeviren: Samet Özgüler, Bilge Kültür Sanat Yayınları, tarih, 272 sayfa, 2022

Polybios – Akdeniz Dünyası ve Roma’nın Yükselişi (2022)

Dünyanın gördüğü en büyük imparatorluk olan Roma’nın serüvenini, buna bizzat tanık olmuş Polybios’tan dinlemek büyük şans.

Antikçağın en önemli olaylarından biri, hiç beklenmedik bir zamanda, beklenmedik bir hızla Roma diye bir devletin ortaya çıkması ve ardından kısa süre içerisinde Akdeniz’in tamamını egemenliği altına almasıdır.

Yaklaşık 50 yıllık bir zaman diliminde tüm Akdeniz Dünyası Roma’nın kudretine boyun eğmek zorunda kalmıştır.

MÖ 2. yüzyılda yaşamış ve bu sürece bizzat şahitlik etmiş Polybios, eserini yazma amacını kendi sözleriyle şöyle özetler: “Dünya tarihinde o zamana kadar eşi benzeri görülmemiş ve daha sonra da görülemeyecek bir devletin yükselişinin altında yatan nedenleri tespit etmek.”

Polybios eserini devlet arşivlerinden, olayların görgü tanıklarından ve hizmetine sunulan diğer imkânlardan yararlanarak yazmış.

Dünyanın gördüğü en büyük imparatorluğun başarıya giden serüvenini, olaylara bizzat tanık olan birisi olarak anlatmasının yanı sıra, benimsediği tarihyazımı yöntemi de onu antikçağın en önemli tarihçilerinden biri sıfatıyla ölümsüzleştirdi.

  • Künye: Polybios – Akdeniz Dünyası ve Roma’nın Yükselişi, çeviren: Oğuz Yarlıgaş, Alfa Yayınları, tarih, 456 sayfa, 2022