Holger Volland – Makinelerin Yaratıcı Gücü (2022)

Bugün roman yazacak, müzik besteleyecek kapasiteye ulaşmış yapay zekâ, insanlık için en büyük felaketlerden biri mi?

Holger Volland, konu hakkında pek çok soruya yanıt vererek gelecekte bilincimizi nasıl koruyabileceğimizi anlatıyor.

Yaşamak mı yoksa yaşatılmak mı?

Gelişimini çok hızlı bir şekilde sürdüren algoritmalar öyle bir hâle geldi ki artık insanların kimi seveceğini, hangi haberleri okuyacağını ve bankadan alacağı krediyi bile belirliyorlar.

Bununla da kalmıyor, ünlü Ressam Rembrandt gibi tablolar yapıyorlar, hayal gücünün sınırlarını zorlayarak romanlar yazıyorlar ve müzik eserleri besteliyorlar.

Görülüyor ki algoritmaların başaramayacakları hiçbir şey yok gibi!

Volland, bu kitabında, yapay zekâyla ilgili birçok soruya cevap veriyor:

  • Algoritmalar bizden daha yaratıcı olabilirler mi?
  • Onlara neleri yaptırabiliriz, neleri yaptırmamalıyız?
  • Hangi konularda bizim için tehlikeli olabilirler?

Volland, bunun gibi birçok soruyla yapay zekânın, uzun zamandan beri farkına varmadan yaşamımıza nasıl girdiğini ve kültürümüzün bir parçası olduğunu, bunun bizi ne derecede etkilediğini ayrıntılarıyla anlatıyor.

Yazar, günlük yaşamımızdan örnekler vererek yapay zekâyla ilişkimizi çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Gelecekte yaşamımıza sahip çıkabilmemiz ve bilincimizin özgürlüğünü koruyabilmemiz için Volland’ın tavsiyelerine şans vermeliyiz.

  • Künye: Holger Volland – Makinelerin Yaratıcı Gücü: Gelecekte Duygularımızı ve Düşüncelerimizi Yapay Zeka mı Belirleyecek?, çeviren: S. Türkis Noyan, Orenda Kitap, bilim, 280 sayfa, 2022

Hans Jacob Breüning – Breüning Seyahatnamesi (2020)

Hans Jacob Breüning, tutkulu bir seyyahtı.

Kendisinin seyahat tutkusu dil öğrenmek için gittiği Fransa’da başlar.

Burada üç yıl kalacak olan Breüning, Fransa’yı adeta karış karış dolaşacaktı.

Bir kere seyahat etmeye başlayan Breüning için dünyayı gezip görme hevesinin devamı da hızla gelmiş ve bu heves onu, İtalya’ya, ardından Yunanistan’a ve oradan da İstanbul, Mısır, Arabistan, Filistin ve Suriye’ye kadar götürmüş.

İşte bu kitap da, Breüning’in Haziran 1579’da ulaşıp bir ay geçirdiği İstanbul’a dair izlenimlerinden oluşuyor.

Osmanlı payitahtındaki gündelik yaşamdan Türklerin geleneklerine ve İstanbul’un tarihi ve mimari önemine pek çok konu üzerine izlenimlerini paylaşan Breüning’in seyahatnamesi, bizim açımızdan altın değerinde bir kaynak.

  • Künye: Hans Jacob Breüning – Breüning Seyahatnamesi: Doğu Ülkelerine Yolculuk, İstanbul 1579, çeviren: Selma Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, seyahatname, 200 sayfa, 2020

Reiner Möckelmann – Franz von Papen (2019)

Nazi Almanya’sının Ankara büyükelçisi Franz von Papen, Türkiye’nin Almanların yanında yer alması için elinden geleni yapmıştı.

von Papen bu amacına tam anlamıyla ulaşamasa da, Anadolu Ajansı’nda çalışan Türk vatandaşı Yahudilerin işlerinden çıkarılmalarını sağlamıştı.

Öte yandan Türkiye vatandaşı Yahudilerin resmi görevlere alınmaması ve Almanya’dan kaçan Yahudi ve Alman akademisyenlerin üniversitelerde görev almaması için de elinden gelen her şeyi yapmıştı.

İşte, kendisi de bir dönem Ankara’da Alman diplomatı olarak görev almış Reiner Möckelmann’ın bu enfes çalışması, von Papen’in Ankara’daki faaliyetlerini ve o dönemdeki muhataplarının buna karşı tutumlarını adım adım izliyor.

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başvekil Refik Saydam, Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu, Hariciye Vekili Numan Menemencioğlu ve Türkiye’nin Alman Büyükelçisi Hüsrev Gerede, Franz von Papen’le bu dönem muhatap olmuş, dolayısıyla bu kitapta karşımıza çıkan belli başlı isimler.

Kitabın en önemli yönlerinden biri ise, bu aralar bizde filmi de gösterimde olan Çiçero olayını da aydınlatması.

Çiçero, İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Hughe Knatchbull-Hugessen’in Kosova kökenli uşağı Elyeza Bazna’ydı ve von Papen kimliğini gizlemek için ona Çiçero adını vermişti.

Çiçero Almanlara kısa sürede dört yüzden fazla gizli belge aktarmış, bunun karşılığında da 300 bin Sterlin almıştı.

  • Künye: Reiner Möckelmann – Franz von Papen: Hitler’in Türkiye Büyükelçisi, çeviren: Selma Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, tarih, 405 sayfa, 2019

Tobias Heinzelmann – Cihaddan Vatan Savunmasına (2009)

Dolayısıyla çalışma, ordudaki reformların ideolojik temellerinin analizini yapması,

Tobias Heinzelmann ‘Cihaddan Vatan Savunmasına’da, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1826 yılında Yeniçeri ocağının ortadan kaldırılmasından, 1856’da Islahat Fermanı’nın ilan edilmesine kadarki süreçte, imparatorluktaki genel askerlik yükümlülüğünü inceliyor.

Ordudaki reformların, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıldaki reform politikasının gelişiminde ne denli önemli yeri olduğu bilinir.

Dolayısıyla çalışma, ordudaki reformların ideolojik temellerinin analizini yapması, ayrıca Osmanlı’nın 19. yüzyıldaki düşünsel oluşumu hakkında açıklamalar getirmesiyle dikkat çekiyor.

Kitap, Osmanlı devletinde söz konusu tarihler arasında askerlik görevinin genel bir yükümlülük haline getirilmesi konusundaki tartışmaları gözler önüne seriyor; merkezi yönetimin bakış açısından, yönetim stratejileri ve ideolojik gelişmeler arasındaki bağlantıları analiz ediyor.

  • Künye: Tobias Heinzelmann – Cihaddan Vatan Savunmasına, çeviren: Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, tarih, 375 sayfa

Adelheid Mayer ve Elmar Samsinger – Mayer Mağazaları (2018)

1830’lara, Bratislava’da bir Yahudi gettosuna dayanan ve küçük bir kumaş dükkânı olarak başlayan Mayer firmasının temelleri seyyar satıcı Salomon Mayer tarafından atılmıştı.

Asıl büyük gelişimini Mısır’da faaliyet gösterdiği yıllarda sağlayan firma, 1882 yılında İstanbul’da Mısır Çarşısının yanında ilk dükkânlarını açmış. Bunun peşi sıra Beyoğlu ve Karaköy mağazaları açılmış.

Mayer firmasının Türkiye’deki macerası, 100 yıla yakın, ailenin üçüncü kuşağından Georg Mayer’in yönetimi altında 1971 yılına kadar sürüyor.

Böylece firma, II. Abdülhamit’ten başlayarak Sultan Mehmed Reşad ve Sultan Mehmed Vahideddin gibi Osmanlı padişahları ile Cumhuriyet yönetimi altında Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay dönemlerini de görmüş oldu.

İşte elimizdeki nitelikli kitap da, zamanında İstanbul’un üst ve orta sınıfı arasında moda haline gelmiş bu mağazaların macerasını, ülke tarihinden gelişmelerle harmanlayarak anlatmasıyla önemli bir kaynak.

Kitaba, otuz beş yılını İstanbul’da geçirmiş, tam bir İstanbul tutkunu olan Georg Mayer’in tanıklıkları ve yine İstanbul’a dair hatıralarına dayanan 28 kısa öyküsü de eşlik ediyor.

  • Künye: Adelheid Mayer ve Elmar Samsinger – Mayer Mağazaları: İstanbul’un Gözde Hazır Giyim Mekânları 1882-1971, çeviren: S. Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, tarih, 272 sayfa, 2018

Heinrich Barth – Heinrich Barth Seyahatnamesi: Trabzon’dan Üsküdar’a Yolculuk, 1858 (2017)

İstanbul’dan Trabzon’a gemiyle, oradan atla Üsküdar’a dönen Heinrich Barth ile Alman şarkiyatçı Andreas David Mordtmann’ın dönemin Türkiye’sine dair gözlem ve deneyimleri…

İki yazar, yol boyunca köy evlerinde konaklamış, dönemin Müslüman ve Hıristiyan kesimleriyle diyalog geliştirmiş, bunun yanı sıra yolculuklarında gördükleri antikçağa ait eserlerin çizimlerini yapmış.

Seyahatname bu yönüyle Türkiye’nin 19. yüzyılına dair önemli veriler barındırmasıyla kayda değer bir tarihi belge niteliği taşımakta.

Yazarların rotası Trabzon, Şebinkarahisar, Tokat, Turhal, Amasya, Alacahöyük, Boğazköy, Yazılıkaya, Yozgat, Kayseri, Ürgüp, Göreme, Uçhisar, Nevşehir, Gülşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Sivrihisar, Seyitgazi, Yazılıkaya, Eskişehir ve Bilecik’e uzanıyor ve oradan Üsküdar’a ulaşıp sonlanıyor.

Kitap,

  • Anadolu köy ve şehirlerini,
  • Buraların belli başlı geçim kaynaklarını,
  • Halkın gündelik hayatını,
  • Gelenek ve göreneklerini,
  • Müslümanlarla Hıristiyanların ilişkilerini,
  • Ve bunun gibi, daha pek çok önemli ve ilgi çekici ayrıntıyı kayda alıyor.

Künye: Heinrich Barth – Heinrich Barth Seyahatnamesi: Trabzon’dan Üsküdar’a Yolculuk, 1858, çeviren: Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, seyahatname, 262 sayfa

Ulrich Jasper Seetzen – İstanbul Günlükleri ve Anadolu’da Yolculuk (2017)

  • İSTANBUL GÜNLÜKLERİ VE ANADOLU’DA YOLCULUK, Ulrich Jasper Seetzen, çeviren: Selma Türkis Noyan, Kitap Yayınevi, seyahatname, 2 cilt, 772 sayfa

istanbul-gunlukleri-ve-anadolu-yolculuk

Alman seyyah Ulrich Jasper Seetzen’in İstanbul ve Anadolu’yu anlatan iki ciltlik seyahatnamesi, yaklaşık 800 sayfayı buluyor.  Seyahatnameyi bu coğrafya açısından anlamlı kılan başlıca husus, III. Selim dönemi İstanbul’unun gündelik hayatıyla ilgili altın değerinde bilgiler barındırması. Seetzen, dönemin İstanbul’unda yaşayan Rum ve Ermeniler ile onların Türklerle ilişkileri, türküler söyleyerek halk oyunları oynayan Kürtler, pehlivanların coşkulu geçen güreş müsabakaları, çocukların sokak oyunları gibi birçok ilgi çekici ayrıntı sunarken, zamanın İstanbul’undaki pamuklu dokuma atölyeleri, top dökümhaneleri, gemi çapası atölyeleri, kiremit ve tuğla ocakları, dönemin işçilerinin yaşadıkları zorluklar konularında da önemli bilgiler veriyor. Seetzen’in Anadolu yolculuğu ise Bursa, Manisa, İzmir, Uşak, Afyon, Konya ve Antakya rotalarını izliyor. Yazar bu bölümde de gezip gördüğü yerlerdeki camiler, pazar yerleri, medreseler, tekke ve kütüphaneler, evler, hanlar ve hamamlar hakkında detaylı bilgiler veriyor. Seetzen’in sahici üslubu ve ilginç gözlemlerinin bu seyahatnameyi sıra dışı kılıyor.