Klaus Kreiser – Kısa Türkiye Tarihi (2024)

Türkiye 1923 yılında cumhuriyetin kurulmasının ardından yalnızca birkaç kuşak içinde bölgenin en kalabalık ve ekonomik açıdan en güçlü devleti haline geldi.

Klaus Kreiser bir yandan Türkiye’nin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimini anlatırken bir yandan da Kıbrıs sorunu, azınlıklar ve dinin kamusal rolü gibi ülkenin Avrupalı komşularını endişelendirmeye devam eden iç ve dış politika gerilimlerini ayrıntılı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitapta, Türkiye’nin ve insanlarının 1920’den günümüze dek izlediği yolu anlatmaya çalıştım. Batı ittifak sistemlerine entegrasyon, İslamiyet’in rolü ya da Kürt sorunu gibi temel konuları göz ardı etmeksizin, kırsal kesimin kalkınması, Doğu-Batı arasındaki seviye farkı ve eğitim sistemi gibi birçok araştırmada yeteri kadar değinilmeyen, eksik kalan konulara yöneldim. Geleceğe dair ‘tahminlerin’, tarihsel bir anlatıda yeri olmayacağı gibi övgü ve serzenişin de yeri yoktur.”

  • Künye: Klaus Kreiser – Kısa Türkiye Tarihi, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, tarih, 152 sayfa, 2024

 

John-Paul Stonard – Başlangıçtan Bugüne Sanatın Öyküsü (2023)

İnsanlar neden sanat eserleri yaratır?

40.000 yıl önce yaşamış insanların mağara duvarlarına resim yapmasını sağlayan içgüdüyü nasıl açıklayabiliriz?

Peki günümüzdeki çağdaş sanat galerilerinde sergilenen eserlerde aynı ilhamın etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Dünyadaki tüm coğrafyalarda, tarihin her anında imge yaratmanın ardında müthiş bir kaynak vardır, o da insanın doğayla karşılaşmasıdır. İşte ‘Başlangıçtan Bugüne Sanatın Öyküsü’, nasıl düşündüğümüzü ve doğayla nasıl bir ilişki kurduğumuzu gösteren sanat eserlerinden yola çıkarak dünya sanatına kapsamlı bir yaklaşım getiriyor.

Sanat eleştirmeni, tarihçi ve küratör John-Paul Stonard’ın titiz bir araştırmasının ürünü olan kitap, Paleolitik Çağ’ın en eski kaya resimlerinden günümüzün kavramsal sanatına kadar önemli sanat eserlerini ve onların öyküsünü yeni bir yolda keşfetmeye çağıran heyecan verici bir çalışma.

Ernst Gombrich’in efsanevi eseri ‘Sanatın Öyküsü’nün yerini alabilecek bir çalışma.

  • Künye: John-Paul Stonard – Başlangıçtan Bugüne Sanatın Öyküsü, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, sanat, 536 sayfa, 2023

Stefan Klein – Dünyayı Nasıl Değiştirdik? (2022)

Yaratıcı düşüncenin tarihi uzun; ilk taş aletlerden, bugünün vazgeçilmezi akıllı telefonlara dek uzanıyor.

Alet, yontu, resim, yazı, yapı, aygıt…

Zihin her adımda dünyayı değiştiriyor, yeniden inşa ediyor.

Ama bu tek yönlü değil: Dünya algılarımızı, algılarımız da dünyayı dönüştürüyor.

  • Peki, bunu nasıl yapıyor?

Cro-Magnon ressamlardan Leonardo da Vinci’ye, Arşimet’ten AlphaZero’ya hep aynı şeye tanık oluyoruz: Yenilik ve ilerlemeler tek bir dâhinin tek bir fikir üretmesiyle olmuyor; zihinlerin etkileşimiyle ortaya çıkıyorlar.

Yaratıcılık, fantezi ve yenilik bireysel yetenekler değil, tersine insanlar arasındaki temasların meyvesi. Her değişim yeni fikirlerin buluşmasıyla başlıyor.

  • Dünya yaşadığımız dünyaya nasıl dönüştü?
  • Biz insanlar bugünkü halimize nasıl geldik?
  • Ve bu değişim nasıl devam edecek?

Çok satılan kitapların yazarı Stefan Klein bu sorulara doyurucu yanıtlar veriyor.

  • Künye: Stefan Klein – Dünyayı Nasıl Değiştirdik?: İnsan Aklının Kısa Bir Tarihi, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, bilim, 272 sayfa, 2022

Bernhard Kegel – Epigenetik (2022)

Epigenetik programlar, çevre ile genom arasında halka görevi gören muhteşem yapılardır.

Bernhard Kegel, insanların sonradan kazandığı deneyimlerin sonraki kuşaklara epigenetikle nasıl aktarıldığını her okurun rahatça anlayabileceği şekilde gözler önüne seriyor.

Doğuştan gelen özelliklerin “gen” denen aktif DNA dizilimleriyle kuşaktan kuşağa aktarıldığını biliyoruz.

Fakat bilim insanları yakın zaman içerisinde, sonradan kazanılan özelliklerin de kuşaktan kuşağa aktarılabildiğini keşfettiler.

Gelgelelim, tuhaf bir şey vardı: Sonradan kazanılan bu özellikler DNA dizilimlerinde bir değişikliğe yol açmıyor ama yine de sonraki kuşaklara aktarılabiliyordu.

Çok geçmeden DNA dizilimleriyle bağlantılı ikincil enformasyon yapıları keşfedildi.

Epigenetik sözcüğü işte bu yapıları ifade ediyor.

Bu epigenetik “programlar”, genleri, hatta bir kromozomun tamamını “açıp kapatabiliyor”, çevre ile genom arasında ara halka görevi yapıyor.

Kegel. epigenetiğin sonuçlarını etraflıca ve ustaca betimliyor.

Biyolojide etkileyici bir paradigma değişimine tanık olacaksınız.

  • Künye: Bernhard Kegel – Epigenetik: Deneyimler Kalıtımla Nasıl Aktarılır?, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, bilim, 384 sayfa, 2022

Sam Kean – Casuslar Tugayı (2021)

Hitler’in atom bombasını yapmasına ramak kalmıştı.

Zira Almanlar reaktör mimarisi ve uranyum zenginleştirmede epey yol kat etmişti.

Sam Kean, polisiye roman tadında okunacak ‘Casuslar Tugayı’nda, ABD ve Almanya arasındaki atom bombası yarışını aydınlatıyor.

İkinci Dünya Savaşının hemen arifesinde Avrupalı fizikçiler uranyum çekirdeğinin parçalanmasının mümkün olduğunu keşfederler.

Fakat bu çok tehlikeli bilgiyi sır olarak saklamayı beceremezler.

Sırrı öğrenen Amerikalılar, İkinci Dünya Savaşı patlak verince, Nazileri durdurmak için bir atom bombası yapmaya koyulurlar.

Ancak Müttefik istihbaratçılar Almanların reaktör mimarisi ve uranyum zenginleştirme konusunda epey yol kat ettikleri kanısındadır.

Hitler’in bir-iki kilo uranyumla savaşın seyrini değiştirme gücüne kavuşacağı düşüncesi Amerikalıları telaşlandırır.

Hemen bilim adamları, komandolar ve ajanlardan oluşan özel bir birlik kurup Nazi atom bombası programını durdurmak üzere bir dizi operasyon başlatırlar.

Bu elit birlik Nazilerin kontrolü altındaki bölgelere sızacak, casusluk, sabotaj yapacak ve mecbur kalırsa cinayet işleyecektir.

‘Casuslar Tugayı’, sadece ABD ve Alman atom bombası programlarının yarışını esprili bir dille anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda radyoaktivitenin keşfi ile başlayıp Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmasıyla sonuçlanan bilimsel gelişmeleri, bilim insanlarının merak ile ahlak daireleri arasında bocalayışlarını çarpıcı biçimde ele alıyor.

Kitap, bilim ve tarihin güzel bir bireşimi olarak okunabilir.

  • Künye: Sam Kean – Casuslar Tugayı: Nazi Atom Bombası Programının Durduruluşunun Nefes Kesici Öyküsü, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, tarih, 488 sayfa, 2021

Bernhard Kegel – Dinozorların Tükenmeyen Soyu (2020)

Dinozorların nesli tükenmedi, hayatlarına bugün kuş formunda devam ediyorlar.

Bilim dünyasında dinozorlar, bitmek bilmeyen tartışmaların konusu olageldi.

Önceleri dev sürüngenler dendi, sonra iki ayakları üzerinde duran ejderhalara dönüştüler.

Hantal ve ilkel hayvanlar olduğu iddia edildi, şimdi de çevik ve zeki avcılar olduğu söyleniyor.

Pullu dev kertenkeleler oldukları tezi ise tüylü dev tavuklar teziyle güncellendi.

Bu kitabın yazarı Bernhard Kegel ise, dinozorların bugün dünyamızda mevcut olan en başarılı hayvan gruplarından birine, kuşlara dönüşerek hayatlarını sürdürdüklerini belirtiyor.

Kuşların, dinozorların tükenmeyen soyunu temsil ettiklerini belirten Kegel, paleontoloji tarihi, dinozor fosillerinin paleontoloji içindeki yeri ve en son bilimsel bulgulardan yararlanarak, bu kan dökücü hayvanların önce kanguru benzeri devlere ve ardından da tüm gezegeni dostça işgal etmiş kuşlara nasıl dönüştüğünü izliyor.

  • Künye: Bernhard Kegel – Dinozorların Tükenmeyen Soyu, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, bilim, 272 sayfa, 2020