Gonca Özmen – Kuytumda (2011)

  • KUYTUMDA, Gonca Özmen, Kırmızı Kedi Yayınları, şiir, 62 sayfa

 

Gonca Özmen, henüz on sekiz yaşındayken yayımladığı ‘Kuytumda’ ile, kendine has bir şiir evreni kurmuştu. İlk baskısı 2000’de yapılan bu kitap, aynı yıl Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü de kazanmıştı. Özmen’in, kitaba adını veren şiirinden bir alıntı: “Yüzüne baktığım orman yitirdi yankısını / Albümün tozunda darmadağın anılar / Aynalar mı yalnış, kendime benzerliğim mi? / Neye dokunsam çürüyorum kuytumda / Benimki bir iç kanama, bir bozkır sıkıntısı // Sözcükler dalgın ve upuzun üzüntü / Çiçeğin ruhu üşüyor gürültünden / Gölgen de kalmadı bak, o itiraz / Bekleyiş eritiyor buzdan sarayı / Nedense dili yok gecenin ağzında (…)”

Murathan Mungan – Balgîfa Mar / Yılan Yastığı (2007)

  • BALGÎFA MAR / YILAN YASTIĞI, Murathan Mungan, çeviren: Lal Laleş ve Îrfan Amîda, Lis Yayınları, şiir, 207 sayfa

 

‘Balgîfa Mar / Yılan Yastığı’, Murathan Mungan’ın altı şiir kitabından yapılan bir seçkiden oluşuyor. Kürtçe ve Türkçe yayınlanan kitap, iki dilin kardeşliğine katkı sunuyor. Çalışma, aynı zamanda Türkiye’de eksikliği hissedilen Kürtçe yayınlar konusunda da atılmış nitelikli bir adım. Kitapta yer alan ‘Mehmet’ isimli şiirden bir alıntının Kürtçe ve Türkçesi şöyle: “Rûne li ber siya / Dara ku min ji bo te çandiye û evînê / li min guhdarî bike / wext hindik e / Piştî gotinan belkî em nemînin her du jî (…)” / “Otur gölgesine / Senin için diktiğim ağacın, aşkın / beni dinle / zaman az / Sözlerden sonra belki kalmayız ikimiz de (…)”

Ece Ayhan – Kardeşim Akif (2011)

  • KARDEŞİM AKİF, Ece Ayhan, Dipnot Yayınları, mektup, 144 sayfa

 

‘Kardeşim Akif’, Türkiye şiirinin önde gelen isimlerinden Ece Ayhan’ın, dönemin genç şairi Akif Kurtuluş’a 1982-1984 yılları arasında yazdığı on dokuz mektubtan ve bu mektuplara ve döneme ilişkin Akif Kurtuluş’la yapılmış bir söyleşiden oluşuyor. Her açıdan travma yaratmış 1980 darbesinden iki yıl sonra yazılmaya başlanmış mektupları özgün kılan hususlardan biri, dönemin edebiyat ortamını, toplumunu ve siyasî atmosferini anlamlandırmak konusunda belge niteliği taşıyor olmaları. Mektuplar ayrıca, Ece Ayhan’ın en yalnız ve öfkeli günlerinde kaleme alındığı için, onun travmaların üstesinden gelmeye çabalayan şiirlerini ve düşüncelerini açıklayan kılavuzlardan biri olarak kabul edilebilir. Bunun yanı sıra mektuplar, Ece Ayhan’ın ünlü kitabı ‘Çok Eski Adıyladır’ın yayımlanma sürecine dair ayrıntıları da barındırıyor.

A. Hicri İzgören – Acıyla Diri (2011)

  • ACIYLA DİRİ, A. Hicri İzgören, Avesta Yayınları, şiir, 62 sayfa

 

A. Hicri İzgören’in ilk baskısı 1981’de yapılan ‘Acıyla Diri’si, otuz yıl sonra yeniden yayımlandı. İzgören’in kendine özgü şiir arayışının ilk basamağını oluşturan kitap, yaralanmış ve kanlı bir coğrafyadan imgelerle bezeli. İzgören, kitaba adını veren şiirinde şöyle diyor: “Bozgun sonu beklemelerde / Gör ki zehir zemberek günler / Yaşanır diri // Sevdaya tutsak / Yeşile yasak bellemişler / Ki öyle dilsiz dillene / Ve her gün böyle / Yüklü gelir antenler / ‘İzmir’de iki kişi öldürüldü / Çorum’da bir öğretmen / Siverek’te üç kişi daha’ / Bir hüzün senfonisidir tutkun / Sen çoğaladur yürekte / Emek emek / Gün be gün eksilir / Ocakta çorba (…)”

Sevim Dabağ – Gezindim Boş Odalarda (2011)

  • GEZİNDİM BOŞ ODALARDA, Sevim Dabağ, İş Kültür Yayınları, söyleşi, 129 sayfa

 

‘Gezindim Boş Odalarda’, gazeteci Sevim Dabağ’ın, Türkiye edebiyatının önde gelen şairlerinin eşleriyle yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Şair eşleri burada, kendi tanıklıklarıyla eşlerini, onlarla geçirdikleri hayatlarını anlatmalarının yanı sıra, yaşadıkları dönemin kültürel, sanatsal ve tarihsel atmosferine dair ayrıntıları da okurla paylaşıyor. Kitabı önemli kılan hususların başında da, Türkiye edebiyatını etkilemiş şairlerin hayatlarına dair belki de son tanıklıkları barındırıyor olması. Kitaba konuk olan şair eşleri şöyle: Münire Aksal (Sabahattin Kudret Aksal), Jale Birsel (Salâh Birsel), Mefharet Cansever (Edip Cansever), Münire Dıranas (Ahmet Muhip Dıranas), Biket İlhan (Attila İlhan), Huriye Necatigil (Behçet Necatigil), Vildan Saraç (Tahsin Saraç), Zühal Tekkanat (Cemal Süreya) ve Güler Yücel (Can Yücel).

Tuncer Erdem – Kar, Kömür, Keder (2011)

  • KAR, KÖMÜR, KEDER, Tuncer Erdem, Yapı Kredi Yayınları, şiir, 65 sayfa

 

Tuncer Erdem, öykü, şiir ve çizgiyi bir arada ustalıkla kullanan yazarlardan. Erdem’in daha önce bu türde yayımlanmış ‘Hayalifener ve İstanbul’ adlı bir kitabı bulunuyor. Yazar şimdi de, bu çalışmalarının devamı olan yeni bir kitapla, ‘Kar, Kömür, Keder’le okurun karşısına çıkıyor. Erdem ‘Fısıltı’ isimli şiirinde şöyle diyor: “raylara kulak veren çocuklar bir ses bekler şehirde, ıssız kalmış / köylerinden // güç gelince sararan çalıların ıslığını, ağıllarına çekilen sürülerin / uğultusunu… // gece rüzgârıyla gelir bazen kırların mızıkası, avare dolanır boş / meydanlarda // usulca fısıldar göçmen kanatlar, uyuyan çocukların kulağına”

Jorge Luis Borges – Yaratan (2011)

  • YARATAN, Jorge Luis Borges, çeviren: Peral Bayaz Charum ve Ayşe Nihal Akbulut, İletişim Yayınları, anlatı, 98 sayfa

 

‘Yaratan’da, sadece Arjantin’in değil, dünya edebiyatının meşhur ismi Jorge Luis Borges’in şiir ve düzyazı türündeki metinleri yer alıyor.

Bu kitabı için, “Baskıya verdiğim bütün kitaplar arasında sanırım hiçbiri bu küçük koleksiyon kadar kişisel ve düzensiz değil,” diyen Borges, okurlarına, kendi yazım kaynakları konusunda önemli ipuçları veriyor.

Bununla birlikte kitap, yalnızca edebi ustalığıyla değil, barındırdığı şiirleri ve felsefi halesiyle de dikkat çeken bir metinler bütünü.

Borges’in ince işçiliğinin egemen olduğu kitabın, yazarın kişisel dünyasına inmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu söyleyebiliriz.

Federico Garcia Lorca – Aşk Şiirleri (2007)

  • AŞK ŞİİRLERİ, Federico Garcia Lorca, yayıma hazırlayan: Fahri Özdemir, Kırmızı Yayınları, şiir, 146 sayfa

‘Aşk Şiirleri’, İspanyol şiirinin önde gelen ismi Lorca’nın aşk temalı şiirlerinden oluşuyor. Kitabın sonunda, Pablo Neruda’nın bir Lorca yazısı da bulunuyor. Kitaptaki ‘Mecnunun Biri’ isimli şiir şöyle: “Ey Mecnun / zavallı sevdalı, / evinde yaktılar kekik dalını. // Ne git derim sana, ne de kal, / kitlemiş bir kere kapını anahtar. // Gümüş kaplı anahtar / bir kurdeladan sarkar. // Kurdelada şu bir satır; / yüreğim uzaklardadır. // Sokağımda hiç dolanma. / bırak kalsın her şey havada. // Ey mecnun, / zavallı sevdalı. / Evinde yaktılar kekik dalını.”

Sıddık Akbayır – Şiir Adımlı Bir Yolcu: Haydar Ergülen (2011)

  • ŞİİR ADIMLI BİR YOLCU: HAYDAR ERGÜLEN, Sıddık Akbayır, Ferfir Yayınları, inceleme, 425 sayfa

Sıddık Akbayır, bir Haydar Ergülen ansiklopedisi olarak tanımlanabilecek ‘Şiir Adımlı Bir Yolcu’da, şairin hayatını, kişiliğini, çevresini ve eserlerini kuşatıcı bir bakışla irdeliyor. Ergülen’in yirmi iki yıllık okuru olduğunu söyleyen Akbayır’ın bu ilgi ve sevgisinin izlerini kitabın sıcak ve samimi üslubunda görmek mümkün. Ergülen’in Eskişehir günleriyle başlayan kitap, devamında, Ergülen’in lise yıllarındayken solculuğu keşfedişine, ilk şiirlerini ne zaman yazmaya başladığına, Ankara ve İstanbul günlerine ve reklamcılık sektöründe çalıştığı uzun yıllara kadar birçok konuya uzanıyor. Ergülen’in yayımlanmış on iki kitabının değerlendirildiği ve şiirlerinin çözümlendiği kitap ayrıca, kapsamlı kaynakçası, şairin birçok fotoğrafını ve bilhassa, derli toplu bir ‘Haydar Ergülen Sözlüğü’ barındırmasıyla dikkat çekiyor.

Metin Fındıkçı (der.) – Çağdaş Arap Aşk Şiirleri Antolojisi (2011)

  • ÇAĞDAŞ ARAP AŞK ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ, derleyen ve çeviren: Metin Fındıkçı, Can Yayınları, şiir, 295 sayfa

Metin Fındıkçı’nın hazırladığı ‘Çağdaş Arap Aşk Şiirleri Antolojisi’, 12 Arap ülkesinden çok sayıda şairin üretimlerine yer veriyor. Antolojinin en dikkat çeken yönlerinden biri, Sadi Yusuf, Muzaffer El Nevvab, Mahmud Derviş ve Hasan Tayyib gibi toplumcu şairlerin, hiç bilinmeyen, eskilerde kalmış şiirlerine yer vermesi. Mısır’dan Salah Abdelsabur’un, antolojide yer verilen ‘Rüya’ adlı şiirinden bir alıntı: “Her akşam, / Saatler gece yarısını vurduğunda, / Sesler köşelerine çekilir / Derimin içine girer canımı içer / Gölgemi duvarın üstüne serer / Özel tarihimde dolaşırım, anılarımda süzülürüm / Ölü günde çektiği cezada ufalan bedenimin sınırında / Ufalan bedenimde gömülü günlerim uyanır / Mahzun hâkimin, kimsesizliğin ve çocukluğun / penceresinden / Karar ve yanıt gibi hem gülüşüm hem ağlayışım / yaşlanır (…)”