Mark Bertness – Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi (2024)

Kim olduğumuza, nereden geldiğimize, nereye gittiğimize dair yeni ve cesur bir anlayış sunan ekolojist Mark Bertness, insanlığın ve uygarlığın yeryüzündeki başka diğer yaşamları da yaratan öz örgütlenme, evrimsel adaptasyon ve doğal seçilimin ürünü olduğunu savunur.

Yazar ‘Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi’nde iki milyar yıl önceden günümüze kadarki evrimsel süreci takip ederek, rekabet ve işbirliğinin karşıt güçlerinin günümüz insanlarına, hayvanlara ve bitkilere nasıl yön verdiğinin hikâyesini anlatır.

Dünya üzerindeki insan etkisinin hiç olmadığı kadar arttığı günümüz koşullarında dünyaya ve birlikte yaşadığımız tüm canlılara ne kadar bağlı olduğumuzun anlatılması özellikle önemlidir.

Çünkü bu anlatı hem bencillik ve rekabet söylemini aşar hem de geleceğe dair yeni kavrayışlar edinmemizi sağlar.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitabı, geçtiğimiz yarım yüzyılda bilimcilerin ve akademisyenlerin doğal dünya, evrim ve bizim hakkımızda öğrendiklerini aktarmak için yazdım. Umudum, dünyadaki diğer organizmalara ve karmaşık sistemlere ne kadar bağımlı ve ilişkili olduğumuzu fark etmemiz ve bunun da evrimin sadece bir rekabet olduğu yolundaki düşüncemizi değiştirmesidir.”

  • Künye: Mark Bertness – Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, tarih, 352 sayfa, 2024

Henry David Thoreau – Walden (2022)

‘Walden’, doğaya ve sade yaşama övgü niteliğinde bir başyapıttır.

Henry David Thoreau bu klasikleşmiş yapıtında, Walden Gölü’nün kenarında, kendi elleriyle inşa ettiği küçük kulübesindeki deneyimlerini paylaşıyor.

Thoreau, 1845 yılında Concord, Massachusetts’teki evinden ayrılarak Walden Gölü’nün kenarında, kendi elleriyle inşa ettiği küçük bir kulübeye yerleşir.

Bu ormanda iki sene boyunca tek başına yaşar, başka insanlara muhtaç olmadan hayatta kalmayı, yaratıcı ve ahlaki ilhamlarını doğrudan doğadan almayı öğrenir.

Günlük olarak tuttuğu bu eser, yalnızca bir anı değil, aynı zamanda felsefi bir tez ve ekolojik bir manifesto niteliğindedir.

Walden, Thoreau’nun iç dünyasını yansıtmakla kalmaz, dünyaya, sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerle ilişkimize, gerçekten özgür bir birey olmanın anlamına ve insanın Doğa ile olan iletişiminin özüne dair en etkileyici eserlerden biridir.

Kitaptan bir alıntı:

“Ormana gitmemin nedeni, bilerek yaşamak, yaşamın sadece temel gerçekleriyle yüzleşmek, bana öğreteceği şeyleri öğrenip öğrenemeyeceklerimi görmek ve yaşamamış olduğumu ancak ölüm geldiği zaman fark etmemek içindi.”

  • Künye: Henry David Thoreau – Walden: Yahut Ormanda Bir Yaşam, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, ekoloji, 336 sayfa, 2022

Joseph O’Connor – Denizler Yıldızı (2016)

İrlanda’da yaşanan Büyük Kıtlık’tan sonra, gemiyle New York’a kaçmaya çalışan bir grup insanın, geçmişin acımasız gerçekleri ve gemideki katilin cinayetleriyle sarsılan yolculukları.

Çağdaş İrlanda edebiyatının parlayan yıldızı Joseph O’Connor, özgün kurgusuyla, cinayet romanları izlediğini tersine çeviriyor.

  • Künye: Joseph O’Connor – Denizler Yıldızı, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Sel Yayıncılık

Ivan Illich – Sağlığın Gaspı (2017)

“Tıp kurumu sağlık için büyük bir tehlike haline gelmiştir. Tıptaki profesyonel egemenliğin etkisi salgın boyutlara ulaştı.”

Ivan Illich külliyatında çok özgün bir çalışma olan ‘Sağlığın Gaspı’, tıp kurumunun nasıl denetlenemeyen bir otorite haline geldiği ve bunun sağlığımız, bedenlerimiz ve özerkliğimiz üzerindeki olumsuz etkilerini tartışıyor.

Illich’e göre modern tıp, sağlığa bir “mühendislik modeli” olarak yaklaşmaktadır için insanların kendi insani zaafları, incinebilirlikleri ve biriciklikleriyle, kişisel ve özerk bir biçimde baş etme potansiyellerini yok ettiğini anlatıyor.

Tıp bağlamında mesleki tekelciliğe ve bilimciliğe sıkı eleştiriler getiren Illich, bizzat sanayi toplumlarının hastalık yapıcı olduğunu, çünkü insanları ortamlarıyla, kendi özerk gerçekleriyle başa çıkamaz hale getirdiğini belirtiyor.

  • Künye: Ivan Illich – Sağlığın Gaspı, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 288 sayfa, 2017

Kolektif – Tiyatro Tarihi (2019)

Alanında uzman isimleri bir araya getiren bu derleme, tiyatro tarihi hakkında altın değerinde bir kaynak.

Beş bölümden oluşan kitap, yalnızca tiyatronun tarihsel gelişimini irdelemekle kalmıyor, aynı zamanda tiyatronun farklı coğrafyalardaki gelişimini de kayıt altına alıyor.

Kitapta,

  • Modernist tiyatro,
  • Barok tiyatrodan romantik tiyatroya geçişi sağlayan dinamikler,
  • Ortaçağ, Rönesans ve erken modern dönemde tiyatro,
  • Klasik tiyatro,
  • Liverpool, Finlandiya, Mısır ve Japon tiyatroları,
  • Seyirciler ve tiyatro,
  • Müzikli tiyatro ve müzikal tiyatro,
  • Ve oyunculuk sanatı gibi önemli konular irdeleniyor.

Tiyatronun tarihsel gelişimi hakkında referans kitap arayanların edinmesi gereken bir çalışma.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: David Wiles, Stefan Hulfeld, Christhopher Baugh, Erika Fischer-Lichte, Ros Merkin, S.E. Wilmer, Hazem Azmy, Diego Pellechia, Marvin Carlson, Willmar Sauter, Josette Féral, Zachary Dunbar, Marius Kwint, Thomas Postlewait, Barbara Hodgdon, Fiona Macintosh, Gilli Bush-Bailey, Jacky Bratton ve Grant Tyler Peterson.

  • Künye: Kolektif – Tiyatro Tarihi, derleyen: David Wiles ve Christine Dymkowski, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, tiyatro, 400 sayfa, 2019

David Ball – Çöl İmparatorluğu (2009)

‘Hac ve Hilal’in yazarı David Ball ‘Çöl İmparatorluğu’nda, iki toplum arasında sıkışmış Moussa isimli karakterinin hikâyesini anlatıyor.

Fransız kontu Henri deVries, balonla Sahra Çölü’nü geçmeyi planlar. Kısa bir süre sonra balonu arızalanan kont, çöle zorunlu iniş yapar. deVries, burada tanıştığı Tuareglerden Serena’ya âşık olur.

Âşıklar Fransa’da, Serena kiliseye biat etmediğinden sivil bir evlilik yapar.

Hikâyenin devamı, çiftin çocuğu Moussa üzerinden gelişir.

Moussa, annesi kiliseye biat etmediği için Fransa’da tanrısızlıkla; anne tarafından Tuareglerce de kâfir olarak suçlanacaktır. Böylece iki dünya arasında sıkışmak, onun kaderi olacaktır.

  • Künye: David Ball – Çöl İmparatorluğu, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Literatür Yayıncılık, roman, 819 sayfa

André Aciman – Adınla Çağır Beni (2009)

André Aciman’ın anı kitabı ‘Out of Eqypt’, yayımlandıktan kısa bir sonra Whiting Ödülü’nü kazanmıştı.

‘False Papers’ başlıklı bir deneme kitabı da bulunan Aciman’ın, elimizdeki romanı ise 2007’de yayımlandı.

Bu roman yayımlandıktan sonra, New York Times tarafından “Yılın Dikkate Değer Kitabı” seçildi.

Aciman bu romanında, beklenmedik bir şekilde insanın karşısına çıkan aşkı anlatıyor.

Delikanlılık çağındaki bir gençle, ailesinin yazlığında bir süreliğine kalmaya gelen bir konuğun arasındaki aşka dayanan roman, bu aşkın her iki karakterin dünyasında yarattığı dönüşümleri hikâye ediyor.

Roman, aşk, aşkın gücü ve olağanüstülüğüne saygı duruşunda bulunuyor.

  • Künye: André Aciman – Adınla Çağır Beni, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Sel Yayıncılık, roman, 245 sayfa

Peter McPhee – Robespierre (2015)

Fransız Devrimi’nin önde gelen liderlerinden Maximilien Robespierre hakkında en ‘in iniş çıkışlarla örülü hayatının hikâyesi.

Peter McPhee’nin kapsamlı çalışması, doğduğu çevreden eğitim yıllarına, bir devrimci olarak yola koyuluşundan Fransız Devrimi’ndeki rolüne ve trajik ölümüne, siyasi hayatımıza Jakobenizmi miras bırakmış bu ünlü ismin yaşamının bilinmeyenlerini aydınlatıyor.

  • Künye: Peter McPhee – Robespierre, çeviren: Süha Sertabiboğlu, İş Kültür Yayınları

Arthur Coleman Danto – Andy Warhol (2018)

Sanat eleştirmeni ve filozof Arthur Coleman Danto, bizde de, özellikle ‘Sanat Nedir?’, ‘Sıradan Olanın Başkalaşımı’ ve ‘Sanatın Sonundan Sonra’ gibi kitaplarıyla bilinen bir isim.

Danto, elimizdeki önemli çalışmasında ise, ressam, sinemacı, yapımcı ve yayıncı Andy Warhol’un nitelikli bir portresini sunuyor.

Danto, Warhol için, “Beni bir sanat felsefecisine dönüştürdü” diyor.

Bu kitap ise, Warhol’un neden sanatta özel bir yere sahip olduğunu, hayatı ile eserleri arasında nasıl bir bağ bulunduğunu, ünlü atölyesi Fabrika’daki hayatını ve çalışmalarını, uğradığı silahlı saldırının ruh sağlığına ve sanatına ne gibi etkilerde bulunduğunu ve bunun gibi birçok ilgi çekici konuyu ele alıyor.

Danto, bununla yetinmiyor.

Aynı zamanda, Warhol’un Amerikan kitle kültürüne ve Amerikan kapitalizmine getirdiği eleştirilerin başta Avrupa olmak üzere dünyanın farklı kesimlerindeki entelektüeller tarafından nasıl yorumlandığını da tartışıyor.

  • Künye: Arthur Coleman Danto – Andy Warhol, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, sanat, 144 sayfa, 2018

Catherine Wheatley – Caché (Saklı) (2014)

Michael Haneke’nin bir gerilim ve dedektiflik hikâyesi etrafında dönen ünlü filminin katmanlı analizi.

Wheatley, Caché’ye sabit bir anlam yüklemekten bilhassa imtina ederek, filmin burjuva suçluluğu, siyasi sorumluluk ve gerçeklik temalarına yoğunlaşıyor, filmin sorduğu soruları, nasıl sorulduklarını ve bunların olası yanıtlarını irdeliyor.

  • Künye: Catherine Wheatley – Caché (Saklı), çeviren: Süha Sertabiboğlu, Alfa Yayınları