Oktar Türel – Geç Barbarlık Çağı (2010)

GEÇ BARBARLIK ÇAĞI 1, Oktar Türel, Yordam Kitap, İktisat, 300 sayfa

Tamamı iki cilt olan ‘Geç Barbarlık Çağı’, Oktar Türel’in otuz yılı aşkın bir zaman diliminde (1979-2010) kaleme aldığı makalelerinden yapılmış bir seçki. Bunların ilkini oluşturan, ‘Dünya ve Türkiye’ alt başlıklı elimizdeki kitap, ağırlıklı olarak dünya ve Türkiye ekonomisine odaklanıyor. Türkiye-AB ilişkileri, AB’nin genişleme süreci ve tarihsel süreç içinde Türkiye, Dünya Bankası ve IMF ilişkileri, kitapta bu bağlamda ele alınan konulardan birkaçı. Türel bunun yanı sıra, 1980’lerin başındaki Latin Amerika ülkelerini zora sokan borç krizlerini ve geçmiş çeyrek yüzyılda (1975-2010), dünyadaki sanayileşme deneyimini de masaya yatırıyor.


 

 

Piero Sraffa – Malların Mallarla Üretimi (2010)

  • MALLARIN MALLARLA ÜRETİMİ, Piero Sraffa, çeviren: Ümit Şenesen, Yordam Kitap, iktisat, 176 sayfa

 

1983 yılında hayata veda eden Piero Sraffa, yirminci yüzyılın en önemli iktisatçılarından. İtalyan asıllı İngiliz iktisatçı 1926’da, henüz 28 yaşındayken kaleme aldığı makalesinde, serbest piyasanın tekelleşmeye yol açtığını savunmuş; bu tez çok tartışılmıştı. Cambridge ekolünden gelen Sraffa’nın otuz yılda yazdığı ve tek kitabı olan ‘Malların Mallarla Üretimi’ ise, kapitalist dünyada iktisat düşüncesine bir yüzyıl boyunca hakim olmuş neoklasik iktisadın dışında yeni bir teorik çerçeve öneriyor. 1960’ta yayımlanan kitapta Sraffa’nın çizdiği teorik çerçeve, neoklasik iktisadı eleştiren iktisatçıların temel kaynaklarından biri olmuştu.

Humberto Constantini – Francisco Sanctis’in Uzun Gecesi (2007)

  • FRANCISCO SANCTIS’İN UZUN GECESİ, Humberto Constantini, çeviren: Alaz Pesen, Yordam Kitap, roman, 159 sayfa

Arjantinli şair ve yazar Humberto Constantini, ülkesindeki politik baskılar yüzünden 1976 yılında ükesini terk etmek zorunda kalmıştı. Yazarın ilk olarak 1984 yılında yayımlanan bu romanı, politik gerilim unsurlarının kuruluşuyla dikkat çekiyor. Evli, üç çocuklu, klasik müzik tutkunu, kendi halinde bir muhasebecinin hayatı, eski bir kız arkadaşından aldığı telefonla değişir. Telefonun peşinden Buenos Aires’in uykusuz barlarına ve işçi mahallelerine giden muhasebeci, burada hem bir kahraman olacak hem de tekdüze, sıradan hayatıyla hesaplaşacaktır.

Mustafa Sönmez – Medya, Kültür, Para ve İstanbul İktidarı (2010)

  • MEDYA, KÜLTÜR, PARA VE İSTANBUL İKTİDARI, Mustafa Sönmez, Yordam Kitap, medya, 156 sayfa

Daha çok Türkiye ekonomisi üzerine yaptığı çalışmalarla bildiğimiz Mustafa Sönmez, ‘Medya, Kültür, Para ve İstanbul İktidarı’nda, Türkiye’deki medya-kültür endüstrisini masaya yatırıyor. Sönmez’in çalışması, son otuz yılda büyük bir endüstri haline gelen ve ağırlıklı olarak İstanbul ile özdeşleşen medya-kültür alanının sağlam bir ideolojik ve politik çerçevesini çizmesiyle dikkat çekiyor. Kitabın ilk bölümünde kavramsal bir çerçeve çizen Sönmez, ardından, yazılı medya, elektronik medya, reklamcılık endüstrisi, kitap endüstrisi, basım yayın sanayii ve futbol endüstrisi gibi, medya-kültür sektörüne dahil olan farklı alanları inceliyor.

Alexander Rabinowitch – Bolşevikler İktidara Geliyor (2010)

  • BOLŞEVİKLER İKTİDARA GELİYOR, Alexander Rabinowitch, çeviren: Levent Konyar, Yordam Kitap, tarih, 376 sayfa

Rusya tarihi profesörü Alexander Rabinowitch ‘Bolşevikler İktidara Geliyor’da, 1917 Ekim’inde Petrograd’da ya da o zamana kadarki adıyla St. Petersburg’da gerçekleşen sosyalist Ekim Devrimi’nin kapsamlı ve keyifle okunan bir hikâyesini sunuyor. 4 Temmuz 1917’de, Bolşevik partinin de önemli ölçüde katıldığı başkentteki kitle ayaklanmasıyla kitabına başlayan Rabinowitch, Çar güçlerince gerçekleştirilen karşı saldırıları, parti içindeki farklı görüşleri ve çekişmeleri, Geçici Hükümet’in yenilgisini, Bolşevikler’in yükselişini ve Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesinden sonra Bolşevikler’in iktidara gelişine uzanan tarihi süreci ele alıyor.

Georg Fülberth – Kapitalizmin Kısa Tarihi (2010)

  • KAPİTALİZMİN KISA TARİHİ, Georg Fülberth, çeviren: Sadık Usta, Yordam Kitap, tarih, 320 sayfa

Siyaset bilimi profesörü Georg Fülberth ‘Kapitalizmin Kısa Tarihi’ adlı elimizdeki eserinde, kapitalizmin ortaya çıkışını ve tarihsel gelişimini kapsamlı bir bakışla ele alıyor. Kitabın ilk bölümü olan ‘Teori’de, konuyu daha önce ele almış önemli isimlerin fikirleri eleştirel bir gözle değerlendiriliyor. Fülberth’in çalışmasını özgün kılan hususlardan biri de, kapitalizm bilimi anlamında “kapitalistik” tanımını önermesidir diyebiliriz. Kitabın ikinci bölümü ise, feodal toplumdan polizentrik kapitalizme, sanayi devriminden emperyalizme, neoliberal kapitalizmden ABD hegemonyasına uzanarak, kapitalizmin derli toplu bir tarihini sunuyor.

Bernhard Brosius – Tarihin Yapıları: Tarihsel Materyalizme Giriş (2010)

  • TARİHİN YAPILARI: TARİHSEL MATERYALİZME GİRİŞ, Bernhard Brosius, çeviren: Nejat Ağırnaslı, Yordam Kitap, felsefe, 190 sayfa

Bernhard Brosius ‘Tarihin Yapıları’yla, tarihsel materyalizme dair rehber nitelikte bir çalışmaya imza atıyor. Diyalektik ve tarihsel materyalizm; diyalektik yöntem; tarihsel materyalizmin temel kaynakları; ücretli emek ve sermaye; üretim tarzının bölünmesi; beşeri üretici güçler ve üretim araçları; devrimin üç aşaması ve tarihsel süreçte üretim tarzlarındaki devrimler, Brosius’un yoğun bir anlatımla okurlarına sunduğu konulardan birkaçı. Çok sayıda grafik ve tabloyla desteklenen, ayrıca tarihi ve arkeolojik araştırmaların sonuçlarından ustaca yararlanan çalışma, devrim ve barbarlık arasındaki yapısal ilişkiye de ışık tutuyor.

Yıldız Silier – Oburluk Çağı (2010)

  • OBURLUK ÇAĞI, Yıldız Silier, Yordam Kitap, felsefe, 192 sayfa

‘Özgürlük Yanılsaması’ kitabıyla beğeni toplayan Yıldız Silier’in ‘Oburluk Çağı’, felsefe ve politik-psikoloji denemelerinden oluşuyor. “Hayatın anlamı” ve “kendini kandırma” temalarını irdeleyerek kitabına başlayan Silier, hayatın anlamını, mutluluk kavramıyla özdeşleştirmenin sorunlarını ve çağın mutluluk fetişizmini eleştirel bir gözle değerlendiriyor. Annelik ideolojisiyle de hesaplaşan yazar, kadınların evcilleştirilmeleriyle nasıl güçlerini kaybettiklerini gözler önüne seriyor. Kitaba adını veren son bölümde ise çağın ruhuna odaklanılarak, sıkıntıdan kaçma çabalarının oburluğu körükleyişi ile kapitalizmin nesneleri ve özneleri hızla çöp haline getirişi ele alınıyor.