Buket Kitapçı Bayrı – Diyar-ı Rum’dan Hikâyeler (2025)

On üçüncü ve on beşinci yüzyıllar arasında Anadolu ve çevresinde şekillenen politik, kültürel ve dini yapılar, Buket Kitapçı Bayrı’nın dikkatli analizinde bir kimlik ve sınır hikâyesine dönüşüyor. Kitap, Bizans’ın mirasıyla Osmanlı’nın yükselişi arasındaki geçiş sürecini, farklı toplulukların karşılaşmaları üzerinden ele alıyor. Bu dönemde “Roma” olarak anılan coğrafya, savaşçılar, şehitler ve dervişler aracılığıyla hem çatışma hem de etkileşim alanı haline geliyor. Bayrı, sınırların yalnızca fiziki değil, inanç, aidiyet ve kültürel alışveriş üzerinden de kurulduğunu vurguluyor.

Metin, dönemin dinî retoriklerini, gaza ideolojisini ve tasavvufî hareketleri bir arada inceliyor. Bayrı, kaynaklar üzerinden bu figürlerin nasıl hem toplumsal düzenin hem de siyasi projelerin taşıyıcıları olduğunu gösteriyor. Savaşçılar, askeri gücü; şehitler, dini meşruiyeti; dervişler ise kültürel ve manevi aktarımı temsil ediyor. Böylece sınırlar, yalnızca orduların yürüyüşleriyle değil, vaazların, menkıbelerin ve ritüellerin dolaşımıyla da şekilleniyor.

Kitap, kimliğin durağan bir yapı olmadığını, aksine sürekli müzakere ve yeniden tanımlama süreciyle oluştuğunu ortaya koyuyor. Bayrı’nın yaklaşımı, “sınır” kavramını statik bir çizgi olmaktan çıkarıp, çok katmanlı bir karşılaşma alanı olarak düşünmeye davet ediyor. Bu çerçevede kitap, Ortaçağ Anadolu’sunun çokkültürlü yapısını ve siyasi dönüşümlerini anlamak için hem tarihsel hem de antropolojik bir bakış sunuyor.

  • Künye: Buket Kitapçı Bayrı – Diyar-ı Rum’dan Hikâyeler: Hareketli Sınırlar, Değişen Kimlikler (13.-15. Yüzyıllar), çeviren: Zeynep Rona, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 256 sayfa, 2025

Charles White – İstanbul’da Üç Yıl, 3. Cilt (2024)

Charles White (1793-1861) Eton Koleji’nden 1805’te mezun olduktan sonra orduya katıldı.

1830-31 arasında sekreterliğini yaptığı Lord Ponsoby 1832’de Britanya’nın Osmanlı İmparatorluğu elçiliğine atandı.

White onun elçiliği sırasında 1841’de İstanbul’a geldi ve Telegraph gazetesi muhabiri olarak kentte üç yıl kaldı.

‘Three Years in Constantinople; or, Domestic Manners of the Turks in 1844’ (‘İstanbul’da Üç Yıl; veya, Türklerin Örf ve Adetleri’) adlı kitabı bu uzun ikameti sırasında edindiği bilgi ve izlenimlerin ürünüdür.

White böyle bir eseri yazma ihtiyacını neden duyduğunu birçok Batılı seyyahın eserlerinden söz ederek şöyle aktarıyor: “… sözünü ettiğimiz bu yazarların çalışmaları Osmanlı payitahtındaki yaygın örf ve âdetlere pek az ışık tutmaktadır… Öte yandan modern seyahatname yazarlarının aktardıkları bilgilerin nerdeyse tümü ya romantizm sınırına dayanan bir üslupla ya da öylesine abartılı ve göz boyar biçimde anlatılmıştır ki, yabancıları aydınlatmaktan çok onları yanıltır. Dolayısıyla İstanbul’a gelen yabancıların çoğu, yerel âdetlerin nerelerden kaynaklandığı, anlamları ve tam olarak ne oldukları konusunda tam bir cehalet içindedir; kitaplardan ya da onlara yardımcı olanlardan doğru açıklamalar alamadıkları için de geldikleri gibi giderler, ama bir farkla; alelacele yaptıkları gözlemler ve edindikleri yanlış bilgilerden ötürü ve Türk halkının savunulması mümkün olmayan zaaflarıyla iyi nitelikleri arasında hiçbir ayırım yapmadıkları için çoğu kez farklı siyasal çıkarlar ve dini antipatilerin körüklediği geçmişten gelen önyargılara yeni yanlış anlamalar ekleyerek ayrılırlar.”

White üç ciltlik dev eserinin üçüncü cildinde Osmanlı haremi ve saray halkı, fincancılar, kakmacılar, mumcular, aşevleri, kasaplar, fırıncılar, değirmenciler ve uncular, kazancılar, hakkâklar, yüzük, mühür ve tılsımlar, ev ve giyim eşyası, düğünler, afyon ve aşk iksiri tüccarları, berberler, sünnetçiler, eyerciler,  atlar, köpekler, hamamlar, hamallar, taşçılar, türbeler, mezarlıklar ve mezar taşları gibi konuları işlerken saray ve kent kapılarını, Bozdoğan Kemeri’ni, Haliç’i, Süleymaniye, Parmakkapı, Atpazarı, Direklerarası ve Etmeydanı’nı da anlatıyor.

Diğer ciltlerde yaptığı gibi halk arasında dolaşan söylenti ve hikâyeleri aktarmayı ihmal etmiyor.

White kitabını Türklerin karakteriyle ilgili gözlemleriyle bitiriyor.

  • Künye: Charles White – İstanbul’da Üç Yıl, 3. Cilt: Türklerin Örf ve Âdetleri, 1841-1844, çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, tarih, 287 sayfa, 2024

Ervand Abrahamian – Darbe 1953 (2023)

Tam yetmiş yıl önce, 1953’te İran’da Başbakan Musaddık’ın seçilmiş hükümetine karşı gerçekleştirilen CIA darbesi, hem İran’ın hem de tüm Ortadoğu’nun kaderi üzerinde belirleyici bir etki yaptı, 1979’da Humeyni’yi iktidara taşıyan Devrim’e kadar uzanan etkileri oldu.

Ervand Abrahamian’ın British Petroleum, İngiltere ve ABD Dışişleri bakanlıkları arşivlerinden çıkan yeni belgelere, ayrıca dönemin İranlı siyasetçilerinin hatıralarına ve söyleşilerine dayanarak kaleme aldığı ‘Darbe 1953: Modern ABD-İran İlişkilerinin Kökleri’ adlı kitabı, darbe sürecini İran’da petrolün millileştirilmesi mücadelesinden başlayarak adım adım anlatıyor.

Darbe’yi Soğuk Savaş bağlamında ele alan geleneksel yorumlara karşı çıkan Abrahamian, konuyu emperyal güçlerle yükselen ulus-devletler arasındaki mücadele çerçevesine yerleştiriyor.

İngiltere ve ABD gizli servisleriyle “Yedi Kızkardeş” diye bilinen dev petrol şirketlerinin, Musaddık’ın Petrolü Millileştirme Yasası karşısında nasıl paniğe kapıldıklarını, bunun diğer petrol üreticisi ülkelere örnek olmasından nasıl ürktüklerini, İran içindeki geniş işbirliği ağlarını belgelerin dilinden gözler önüne seriyor.

Sadece dünün değil günümüzün uluslararası ilişkileri açısından da aydınlatıcı bir eser.

Noam Chomsky bu kitap için “Çağdaş dünyayı anlamak konusunda çok büyük bir katkı.” diyor.

  • Künye: Ervand Abrahamian – Darbe 1953: CIA ve Modern ABD–İran İlişkilerinin Kökleri, çeviren: Zeynep Rona, İş Kültür Yayınları, tarih, 200 sayfa, 2023

Charles White – İstanbul’da Üç Yıl (2023)

Charles White (1793-1861) Eton Koleji’nden 1805’te mezun olduktan sonra orduya katıldı.

1830-31 arasında Belçika kralının seçimi konusunda Britanya’yı temsil eden Lord Ponsoby’nin sekreterliğini yaptı.

Lord Ponsoby’nin 1832’de Britanya’nın Osmanlı İmparatorluğu elçiliğine atanması White’ın Osmanlı İmparatorluğu ve İstanbul’a ilgi duymasına neden oldu.

Ponsoby’nin elçiliğinin son yılı olan 1841’de İstanbul’a gelerek 1844’e kadar kentte kaldı.

‘Three Years in Constantinople; or, Domestic Manners of the Turks in 1844 -1845’, ‘İstanbul’da Üç Yıl; veya, Türklerin Örf ve Adetleri’ adlı kitabı bu uzun ikameti sırasında edindiği bilgi ve izlenimlerin ürünüdür.

Charles White üç ciltlik bu dev eserinin ilk cildinde pazarlar ve çarşılar, kayıklar ve kayıkçılar, balıklar, balık avcılığı ve balık pazarları, hastaneler, elçiliklere tanınan himaye hakkı, esnaf birlikleri, loncalar, vakıflar, selatin camileri, cami malları, kurukahveciler, manavlar, bahçeler ve bahçıvanlık, kandiller ve şenlikler gibi konuları işlerken halk arasında dolaşan söylenti ve efsaneleri aktarmayı da ihmal etmiyor.

White böyle bir eseri yazma ihtiyacını neden duyduğunu birçok Batılı seyyahın eserlerinden söz ederek şöyle aktarıyor: “… sözünü ettiğimiz bu yazarların çalışmaları Osmanlı payitahtındaki yaygın örf ve âdetlere pek az ışık tutmaktadır… Öte yandan modern seyahatname yazarlarının aktardıkları bilgilerin nerdeyse tümü ya romantizm sınırına dayanan bir üslupla ya da öylesine abartılı ve göz boyar biçimde anlatılmıştır ki, yabancıları aydınlatmaktan çok onları yanıltır. Dolayısıyla İstanbul’a gelen yabancıların çoğu, yerel âdetlerin nerelerden kaynaklandığı, anlamları ve tam olarak ne oldukları konusunda tam bir cehalet içindedir; kitaplardan ya da onlara yardımcı olanlardan doğru açıklamalar alamadıkları için de geldikleri gibi giderler, ama bir farkla; alelacele yaptıkları gözlemler ve edindikleri yanlış bilgilerden ötürü ve Türk halkının savunulması mümkün olmayan zaaflarıyla iyi nitelikleri arasında hiçbir ayırım yapmadıkları için çoğu kez farklı siyasal çıkarlar ve dini antipatilerin körüklediği geçmişten gelen önyargılara yeni yanlış anlamalar ekleyerek ayrılırlar.”

  • Künye: Charles White – İstanbul’da Üç Yıl, 1.Cilt: Türklerin Örf ve Âdetleri, 1841-1844, çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, seyahatname, 248 sayfa, 2023

Robert Walsh – İrlandalı Bir Vaizin Gözüyle II. Mahmud İstanbul’u (2021)

Osmanlı’nın büyük dönüşümleri yaşadığı bir dönemde, II. Mahmud’un İstanbul’unda vaiz olarak görev yapmış Robert Walsh’ın altın değerindeki anıları bu kitapta.

İrlandalı vaiz Robert Walsh, Britanya Büyükelçiliği vaizi olarak uzun yıllar İstanbul’da yaşamıştı.

Walsh bu süreçte, Yeniçeri ocağının kaldırılışına, Yunan ayaklanmasının yarattığı travmalara ve İstanbul’u kasıp kavuran yangınlara yakından tanıklık etti.

Kitap bütün bunların yanı sıra, dönemin gündelik hayatı üzerine önemli ve ustaca tasvir edilmiş değerlendirmeler sunmasıyla da ayrıca dikkat çekiyor.

  • Künye: Robert Walsh – İrlandalı Bir Vaizin Gözüyle II. Mahmud İstanbul’u, çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, anı, 656 sayfa, 2021

Yaron Ayalon – Osmanlı İmparatorluğu’nda Doğal Afetler (2020)

Osmanlı İmparatorluğu’nda doğal afetler olgusuna çevresel ve toplumsal tarih ile felaket psikolojisini kullanarak bakan çok özgün bir çalışma.

Yaron Ayalon, Osmanlı’da doğal afetlere toplumun, devletin ve cemaatlerin nasıl tepki verdiğini araştırıyor ve doğal afetlere yaklaşım konusunda Müslümanlar ile gayrimüslimler arasındaki sınırların Osmanlı toplumu için sanıldığı kadar katı olmadığını ve dönemine göre değiştiğini ortaya koyuyor.

Felaketler karşısındaki kaçma, saklanma veya tevekkül gibi çeşitli davranış kalıplarına yeni bir ışık tutan ve tarihsel verilerle toplumsal psikoloji ve toplumbilim çalışmalarını harmanlayan çalışma, barındırdığı kimi ilginç tezlerle de dikkat çekiyor.

Örneğin Ayalon’a göre, Osmanlı devletinin kuruluşunda Kara Veba da önemli bir etkendi ve bu tür felaketlerle mücadele Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde de büyük önem taşıyordu.

  • Künye: Yaron Ayalon – Osmanlı İmparatorluğu’nda Doğal Afetler, çeviren: Zeynep Rona, İş Kültür Yayınları, tarih, 320 sayfa, 2020

A. C. S. Peacock – Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu (2016)

Batı Avrasya bozkırlarında, kendi halinde bir aşiret olarak yaşayan bir boyun, Ortadoğu ve Orta Asya’yı egemenliği altına alacak bir imparatorluk kurmasının hikâyesi.

Andrew Charles Spencer Peacock’un kitabının önemli katkılarından biri de, daha önce pek kullanılmamış Gürcüce, Ermenice, Arapça ve Farsça kaynaklara başvurması.

  • Künye: A. C. S. Peacock – Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu, çeviren: Zeynep Rona, İş Kültür Yayınları

H. Erdem Çıpa – Yavuz’u Yaratmak (2019)

Erdem Çıpa, daha önce yayımlanan ‘Yavuz’un Kavgası’nda, Osmanlı tahtına benzersiz ve tartışmalı bir şekilde geçen I. Selim’in saltanat mücadelesini irdelemişti.

Yazarın elimizdeki kitabı da, tartışmaya kaldığı yerden devam ediyor ve bunu daha da genişleterek Yavuz’un tarihsel imajının 16. ve 17. yüzyıllar boyunca tarih metinlerinde nasıl yeniden ve yeniden yaratıldığını izliyor.

Selim, Osmanlı tahtına tartışmalı biçimde çıkmış, ayrıca iktidarı süresince de zorbaca bir yönetime başvurmuştu.

Çıpa da çalışmasında, ilk olarak Selim’in sosyal, siyasi ve askeri şahıs ve toplulukları harekete geçirmek için uyguladığı stratejileri ve Selim’e saltanat mücadelesinde destek olanların toplumsal bileşimini irdeleyerek 15. ve 16. yüzyıllarda İslami ilke ve söylemlere dayalı bir siyasi oluşum olan Osmanlı Devleti’nde bir hükümdarın saltanatının nasıl teşekkül ettiğini ortaya koyuyor.

Ardından Osmanlı tarihyazımını oluşturan çok sayıda edebi-tarihi metne odaklanan Çıpa, eserlerini bilhassa 16. ve 17. yüzyıllarda kaleme almış Osmanlı tarihçilerinin müdahaleleri sonucunda ortaya çıkan baskın üst-anlatıda, Selim’in meşru biçimde tahta çıkmış, ölümünden sonra idealleştirilmiş ve ilahi takdirle iktidar olmuş bir hükümdar olarak betimlenmesinin aşamaları üzerinde duruyor.

Yazar böylece, bir yandan Selim’e atfedilen çeşitli kişilikler ve nitelikleri gözler önüne seriyor, öte yandan da erken modern Osmanlı yazarlarının siyasi beklentileri ve kültürel ideallerine ışık tutuyor.

  • Künye: H. Erdem Çıpa – Yavuz’u Yaratmak: Osmanlı Dünyasında Saltanat Veraseti Meşruiyet ve Tarihi Hafıza, çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, tarih, 365 sayfa, 2019

Molly Greene – Osmanlı Devleti ve Rumlar (2018)

Princeton Üniversitesi’nde Helen Araştırmaları ve Tarihi bölümünde öğretim üyesi Molly Greene’in bu yetkin çalışması, 1453-1774 arasında Rumların Osmanlı devletiyle ilişkilerini yeni araştırmaların ışığında yorumluyor.

Osmanlı’nın yönetimi altında yaşamanın genelde Hıristiyanlar, özel olarak da Rumlar için ne anlama geldiğini kapsamlı bir şekilde ele alan Greene,

  • Osmanlı İmparatorluğu’nun eski Bizans İmparatorluğu’nun Ortodoks dünyasını coğrafi olarak yeniden birleştirmesinin kilise ve cemaat için ne anlama geldiğini,
  • Rum Ortodoks cemaatinin ve kilisenin Osmanlı yönetimine ne ölçüde dâhil olduğunu,
  • Osmanlı iltizam sisteminin bir büyük mültezim olarak kiliseye nasıl etki yaptığını,
  • Osmanlı şeriyye sisteminin Ortodokslar için bir nebze de olsa esnetilip esnetilmediğini,
  • Ve bunun gibi pek önemli konuyu tartışıyor.

Osmanlı devletiyle Ortodoks Hıristiyan cemaatin ilişkilerini kültürel, ekonomik ve siyasal gelişmeler çerçevesinde irdelemesi, kitabın en önemli katkılarından.

  • Künye: Molly Greene – Osmanlı Devleti ve Rumlar (1453-1768), çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, tarih, 268 sayfa, 2018

Michael Baxandall – 15. Yüzyılda Sanat ve Deneyim (2015)

‘15. Yüzyılda Sanat ve Deneyim’, özelde erken Rönesans resmi, genel olarak da İtalyan resmi konusunda harika bir sanat tarihi analizi.

On beşinci yüzyıl resim ticaretinin yapısını, toplumda gelişen görsel becerilerin bir ressamın üslubunda nasıl rol oynadığını araştıran kitap, resmin üslubunun toplumsal tarih için ne kadar uygun malzemeler barındırdığını gözler önüne seriyor.

“Bir 15. yüzyıl resmi, toplumsal ilişkilerin biriktiği bir çökeltidir.” diyen Michael Baxandall, 15. yüzyıl İtalyan resmi üzerinden, belli bir dönemde yaratılmış resimlerin o dönemin toplumsal tarihini okumada bize nasıl yardımcı olacağını gösteriyor.

  • Künye: Michael Baxandall – 15. Yüzyılda Sanat ve Deneyim: Stilin Toplumsal Tarihine Giriş, çeviren: Zeynep Rona, İletişim Yayınları