Binnur Yeşilyaprak – Çalışan Anne ve Çocuk (2015)

Kuşkusuz annelik zor zanaat.

Fakat bir yandan çalışıp, bir yandan da çocuk büyütmek iki kat daha zorlu olsa gerek.

Binnur Yeşilyaprak, tam da bu ikinci gruptaki kadınlara bir psikolojik danışman olarak ayna tutuyor ve ardından onların işine yarayacak kimi ipuçları sunuyor.

Kitap, yalnızca çalışan kadınlara değil, kendini anlamak ve geliştirmek isteyen her anneye hitap ediyor diyebiliriz.

  • Künye: Binnur Yeşilyaprak – Çalışan Anne ve Çocuk, Remzi Kitabevi

Somaly Mam – Yitik Masumiyet (2009)

Somaly Mam ‘Yitik Masumiyet’te, bir seks kölesi olarak çalıştırılmak zorunda bırakılmanın dehşetini anlatıyor.

“1986’da fahişe olarak bir geneleve satıldığımda, aşağı yukarı on altı yaşındaydım. Günümüzde Kamboçya’da çok daha küçük fahişeler var.” diyen Mam, bekâreti büyük babası tarafından borcuna karşılık, Çinli bir tüccara peşkeş çekildiğinde on iki yaşındaymış.

Yaşadıkları bununla da bitmeyen Mam, hiç tanımadığı bir adamla zorla evlendirilecek ve on altı yaşında da geneleve satılacaktır.

Mam’ın, başka kadınların ve çocukların kendi çektiği acıları çekmemesi için kaleme aldığı romanı, şiddete, tecavüze maruz kalmış bir kadının yaşadığı büyük acıları, okurlarla paylaşıyor.

  • Künye: Somaly Mam – Yitik Masumiyet, çeviren: Ezgi Yağ, Bilge Kültür Sanat Yayınları, roman, 168 sayfa

Hawa Abdi ve Sarah J. Robbins – Umudu Yaşatmak (2015)

Somali’nin ilk kadın jinekologlarından, Nobel Barış Ödülü adayı Hawa Abdi, tek odalı ilk kliniğini 1983 yılında açtı.

Abdi ve ekibinin büyük emeğiyle bugün 400 yataklı bir hastaneye dönüşmüş bu tek odalı klinik, şimdiye kadar 90 bin insana yardım eli uzatmış.

Elimizdeki kitap da, bu olağanüstü başarının baştan sona hikâyesini anlatıyor.

  • Künye: Hawa Abdi ve Sarah J. Robbins – Umudu Yaşatmak (2015)– Umudu Yaşatmak, çeviren: Sevin Turan, Modus Kitap

Erendiz Atasü – Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık (2009)

‘Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık’ta Erendiz Atasü, edebiyatın rehberliğinde, kadın bedenini ve yaşamını sorguluyor.

Atasü’nün, 1990’lardan bugüne, Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli üniversitelerde ve edebiyat kongrelerinde yaptığı sunumlardan, okuduğu ve etkilendiği kitaplar üzerine kaleme aldığı yazılardan derlenen kitapta yer alan birçok metin, beden, beden/bilinç izleklerini işliyor.

Kitabın ikinci izleği de, insanın zaman ve mekânla ilişkisi. Atasü’nün denemeleri, ataerkilliğin sorgulanması konusunda özgün bir bakış açısı sunuyor.

Denemelerin bunun yanı sıra, Atasü’nün, yerli ve yabancı edebiyat eserlerine yaptığı zengin atıflarla da dikkat çektini söyleyelim.

  • Künye: Erendiz Atasü – Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık, Everest Yayınları, deneme, 243 sayfa

Kolektif – Ateşe Uçan Pervaneler (2015)

Devrimci Yol hareketi içinde yer almış kadınlar konuşuyor.

1975-1985 yılları arasına odaklanan anlatımlar, Türkiye’nin çok önemli bir dönemine ışık tutuyor.

Bu anlatımlarda, 1970’li yıllarda Türkiye’de gelişmekte olan sosyalist mücadelenin farklı bölgelerde ve farklı alanlarda nasıl yaşandığına tanık oluyoruz.

Devrimci Yolcu kadınların, dönemin canlı bir resmini ortaya koydukları anlatımlarıyla Mamak başta olmak üzere Eskişehir, Ordu-Efirli, Amasya, Erzurum, Erzincan, Diyarbakır ve Burdur hapishanelerine giriyor; Ulucanlar, Niğde, Bartın, Çorum, İzmit, Urfa, Adıyaman, Antep hapishanelerine görüşe gidiyor ve İstanbul hapishaneleri önünde eylemlere katılıyoruz.

  • Künye: Kolektif – Ateşe Uçan Pervaneler, hazırlayan: Kader Çeşmecioğlu, Kalkedon Yayınları

Élise Thiébaut – Bu Benim Kanım (2018)

Feminist yazar Élise Thiébaut, yumurtlamanın ve doğal olarak doğurganlığın göstergesi olan âdet kanı tabusunu çok zengin bir bakış açısıyla; sosyal, tarihsel, mitolojik ve dinsel yönleriyle irdelemiş ve ortaya ‘Bu Benim Kanım’ başlığıyla hem aydınlatıcı hem de keyifli bu kitap çıkmış.

Thiébaut, milyarlarca kadından biri olarak, kişisel hikâyesinden hareketle tektanrılı dinlerin âdet kanamalarına bakışını, kemerden tampona dönemsel koruma ürünlerini, adet kanındaki kök hücreleri, âdet bankalarını, âdet kanıyla tedavi edilen hastalıkları ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konuyu ele alıyor.

Âdet kanamasının toplumlara veya kişilere göre çok farklı biçimlere büründüğünü ortaya koyan kitap, ayrıca menstrüasyon hakkında şaşkınlık uyandıran efsaneler, batıl inançlar ve önyargılarla da hesaplaşıyor.

  • Künye: Élise Thiébaut – Bu Benim Kanım: Âdetin Kısa Hikâyesi (Yaşayan Kadınlar ve Yaratan Erkeklerden), çeviren: Sanem Işıl Aytuğ, Ayrıntı Yayınları, kadın, 208 sayfa, 2018

Jale Karabekir – Türkiye’de Kadınlarla Ezilenlerin Tiyatrosu (2015)

Bu kitap, Jale Karabekir’in Türkiye’de kadınlarla birlikte gerçekleştirdiği Ezilenlerin Tiyatrosu çalışmalarının nitelikli bir dökümü.

Kitap buradan yola çıkarak, hem Augusto Boal’ın kuramsallaştırdığı Ezilenlerin Tiyatrosu’nun gelişimini ele almakta hem de Judith Butler’ın performatiflik kuramından yola çıkarak toplumsal cinsiyet ve rol kimliklerini detaylıca tartışmakta.

  • Künye: Jale Karabekir – Türkiye’de Kadınlarla Ezilenlerin Tiyatrosu, Agora Kitaplığı

Pınar Toker – Beyaz Atlı Prensi Öldür (2015)

Kemirgen kuşkularınızdan kurtulup özgürleşmek için, içinizdeki beyaz atlı prensi öldürün!

Beyaz atlı prensin, hikâyedeki canavardan daha tehlikeli olduğunu, kadınların inandıkları peri masallarının sonucunda hayal kırıklığı yaşadığını söyleyen psikoterapist Pınar Toker, temel psikanaliz bilgileriyle bu tuzaktan kurtulmanın ipuçlarını veriyor.

  • Künye: Pınar Toker – Beyaz Atlı Prensi Öldür, Doğan Novus

Lauren Elkin – Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar (2018)

Lauren Elkin’den, şehirde yürüyen kadınların, flanözlerin tarihi.

Başka bir deyişle, kadın kent gezginlerinin bir şeceresi.

Flanör, Paris’in pasajlarında “amaçsızca dolaşan kişi” anlamına geliyor ve kavramın kendisi de daha ziyade erkekleri kapsıyor.

Elkin de, flanörü erilden dişile flanöz şeklinde dönüştürüyor ve hem kavramın temsil ettikleri üzerine derinlemesine düşünüyor hem de bunu temsil eden kadın figürlerin dünyasına iniyor.

Elkin, okurunu Paris, New York, Tokyo, Venedik ve Londra’nın sokaklarında bir yolculuğa çıkarıyor ve George Sand, Virginia Woolf, Jean Rhys, Agnes Varda, Sophie Calle, Martha Gellhorn ve Joan Didion gibi güçlü kadınların, birer flanöz olarak izlerini takip ediyor.

Deneme, biyografi, kültürel tarih, gezi, edebi eleştiri, kent topografyası ve anı türlerinin harika bir bireşimi olarak okunabilecek kitap, kadınların edebiyat, sanat, tarih, sinema aracılığıyla şehirle, metropolle kurdukları ilişkinin tarihini kapsamlı bir gözle ortaya koymasıyla çok ilgi çekici.

Lauren Elkin’in kitabı, sürekli sokaktan kovalanan kadınların, geçmişten bugüne kamusal alanla nasıl güçlü bir bağa ve tarihe sahip olduklarını gözler önüne sermesiyle, özellikle kadın okurlar için güçlü ve güncel bir moral kaynak olmaya aday.

  • Künye: Lauren Elkin – Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar, çeviren: Doğancan Dilcun Doğan, Nebula Kitap, deneme, 372 sayfa, 2018

 

Ayşegül Yaraman – Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili (2015)

Ayşegül Yaraman’dan Cumhuriyet’ten bugüne, kadının siyasal temsilciliğinin geçirdiği dönüşümün ayrıntılı bir analizi.

Bunun yanı sıra, yazılı basının gündemi ile kadınların siyasal temsili arasındaki ilişkiyi de irdeleyen Yaraman, siyasal karar mekanizmalarında “dişilik” eksikliğinin demokratik işleyişi nasıl sakatladığını ortaya koyuyor.

  • Künye: Ayşegül Yaraman – Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili: Dişiliksiz Siyaset, Bağlam Yayınları