Hugo Ball – Zamanın Dışına Kaçış (2017)

Hugo Ball, 20. yüzyılın en önemli sanat hareketlerinden olan Dada’nın kurucularından ve etkili isimlerinden.

Ball’un Dada ile doğrudan ilişkisi sadece dokuz aylık bir süreç olsa da, bilindiği gibi hareketin asıl doğduğu yer Cabaret Voltaire’dir ve kabarenin kurucusu da Ball’dan başkası değildir.

Ball’un ruh hali, böylesi dikkat çeken bir hareketin önde gelen bir siması olmak ile kalabalıklardan kaçıp kendi içine çekilmek arasında sürekli gidip geldiğinden, iki kere Dada’yı ve Zürih’i terk etmişti.

Bu durum da, Dada’nın Tristan Tzara önderliğinde ortaya çıkan bir hareket olarak yayılmasına neden oldu.

Gelelim elimizdeki kitaba…

Hugo Ball’un 1910-1922 yılları arasında kaleme aldığı kişisel günlüğü ‘Die Flucht aus der Zeit’, Türkçe adıyla ‘Zamanın Dışına Kaçış’, ilk kez 1927’de yayınlandı.

Günlük, özellikle Ball’un, içinde bulunduğu Dada hareketi ile yaşadığı dönemin estetik ve siyasi başkaldırılarına odaklanıyor.

Kitabın en büyük katkısı, Dada’nın ortaya çıktığı siyaset, sanat ve düşünce atmosferini aydınlatan önemli olaylar, anılar ve değerlendirmeler barındırması.

Hans Richter, Dada’nın doğumunu ve gelişimini aktaran en güzel gözlemlerin Ball’un günlüğünde saklı olduğunu söylemişti.

Kitabın, Türkçeye ilk kez çevrildiğini de özellikle belirtmekte fayda var.

  • Künye: Hugo Ball – Zamanın Dışına Kaçış, çeviren: Sibel Erduman, Paris Yayınları, günlük, 344 sayfa, 2017

Frank Bures – Deliliğin Coğrafyası (2017)

Kültür, hayatımızı ne kadar etkileyebilir?

Gazeteci Frank Bures, bu ilginç kitabında, kültürün bizi bunalıma sürükleyebilecek, hatta bizi delirtebilecek gerçek örneklerinin izini sürüyor.

Nijerya, Tayland, Borneo, Singapur, Japonya, Hong Kong, Çin ve daha pek çok coğrafyayı kapsayan araştırmalarında Bures, halk arasında yüzyıllara yayılan kültürel hurafelerin, ne denli sınır tanımaz boyutlar alabileceğini, daha da önemlisi, bu inanışların bireyin ruh sağlığı üzerinde nasıl derin izler bırakabileceğini gözler önüne seriyor.

Kitaptan birkaç örnek şöyle:

  • Büyüyle cinsel organın kaybedilmesi,
  • Amok diye bilinen Malezya’ya özgü cinnet hali,
  • Japon toplumunda, bazı kişilerin başkalarının utançlarından korktuğu “taijin kyufusho” durumu,
  • Malezya’da, ani bir korku sonrasında, çevrelerindekilerin sözlerini ve hareketlerini tekrar etme anlamına gelen “latah” hali,
  • Vudu ölümleri,
  • Japonya’da, özellikle genç bireyleri sosyalleşmekten aşırı derecede alıkoyan “sessiz salgın” furyası,
  • Kamboçya’da, insanlarda baş dönmesi, nefes alma zorluğu, uyuşukluk ve ateşlenmeye neden olduğuna inanılan “rüzgâr saldırısı” sendromu,
  • Hintli erkeklerin, fiziksel ve cinsel güçsüzlüğe uğradıklarını düşündükleri “dhat” sendromu…

Kitap, bu ve bunun gibi pek çok dikkat çekici örnek üzerinden, kültürün, algılamamızı ve davranışımızı nasıl güçlü bir biçimde şekillendirebileceğini gösteriyor.

  • Künye: Frank Bures – Deliliğin Coğrafyası, çeviren: Baysan Bayar, Paris Yayınları, kültür, 207 sayfa, 2017

Chris Bateman – Kaos Etiği (2017)

Ahlaki çürüme, toplumun ve onun bir kolu olarak siyasetin çöktüğünün ilanıdır.

Böyle bir durumda, verili ahlak yasasının artık hiçbir hükmü kalmamıştır.

İşte Chris Bateman bu önemli kitabında, hem etik yasasındaki geriye doğru gidişin nedenleri hakkında kapsamlı analiz hem de her şeye rağmen, etik ilkelere neden sahip çıkmamız gerektiği konusunda bir tartışma sunuyor.

Bateman kitabında, Kant, Nietzsche, Levinas, Mary Midgley, Alasdair MacIntyre, Alain Badiou, Isabelle Stengers ve Bruno Latour gibi filozofların düşüncelerini yoğun bir şekilde tartışarak, ahlak tartışmasına zengin bir katkıda bulunuyor.

Yazar, etik düşüncedeki çeşitliliğin her zaman yararımıza olduğunu, ahlak konusundaki kesin yargıların faydadan çok zarara yol açtığını ve erdemli olmanın yeni yollarını bulmanın neler olabileceğini anlatıyor.

  • Künye: Chris Bateman – Kaos Etiği, çeviren: Senem Babaoğlu, Doruk Yayınları, felsefe, 424 sayfa, 2017

Murray Bookchin – Toplumsal Ekolojinin Felsefesi (2017)

Murray Bookchin’in 1980’lerden bu yana ekoloji hareketinde ortaya çıkmış çeşitli eğilimlere karşı yöneltilmiş polemik yazılarından oluşan bu kitabı, yetkin bir perspektifle toplumsal ekolojinin felsefi temellerini ve düşünce kiplerini kuruyor.

Bookchin’in, toplumsal ekolojinin tarihsel ve politik yönlerini irdelediği daha önceki çalışmaları ‘Toplumu Yeniden Kurmak’ ve ‘Kentsiz Kentleşme’ ile bütünlük arz eden kitap, toplumsal ekolojinin felsefi temellerini kurarken de, bilhassa Hegel’in önemli bir etkide bulunduğu diyalektikçi yapıtları referans alıyor.

Tarihi ve ilerlemeyi tek-doğrultulu, kaçınılmaz ve erekbilimsel ya da bir anlamda, önceden belirlenmiş biçimde kabul etmeyen Bookchin, tarih, uygarlık ve ilerlemenin eleştirel bir sorgulamasını yaptığı kitabında felsefi doğalcılık, ekolojik etik, doğada özgürlük ve zorunluluk ve ekolojik açıdan düşünmenin parametreleri gibi konuları tartışıyor.

Diyalektik doğalcılığın toplumsal ekolojinin temelini oluşturduğunu söyleyen Bookchin, kitabının girişi bölümünde şu saptamayı yapıyor:

“Bu kitaptaki denemeler –ussal veya usa aykırı olanı, gerçek veya imgesel olanı, hakiki veya sahte olanı, iyi veya kötü olanı, özgür istençli veya otoriter olanı belirlemek için nesnel bir ölçüt belirlemenin ‘olanaksızlığından’ dolayı– özgürlüğün arzulanması, zorbalıktan ise nefret edilmesine ilişkin tavrımızın, sadece koşullara bağlı öznel bir temel taşıması gerektiği yaygın görüşünü eleştirmektedir. Bu tavır tarihsel gelişme veya maddi koşullarda kökü olmaksızın, soyut olarak oluşturulduğunda, kuramsal açıdan yargılanamaz ve salt bir fikir sorunu olarak kalır.”

  • Künye: Murray Bookchin – Toplumsal Ekolojinin Felsefesi: Diyalektik Doğalcılık Üzerine, çeviren: Rahmi G. Öğdül, Sümer Yayıncılık, ekoloji, 186 sayfa, 2017

Susan Pollock – Antik Mezopotamya (2017)

Mezopotamya dediğimiz ve bugün Irak ve Suriye’nin geniş kesimlerini de içine alan Fırat ve Dicle ırmakları arasındaki alüvyal düzlükleri kapsayan bölgenin adı Yunanca “Irmaklar arasındaki yer” anlamına gelir.

Bölgenin antik yerleşimcileri güneybatı İran, Zagros sıradağlarındaki ovalar ve Torosların eteklerinde yaşayan insanlar da dâhil olmak üzere, kendi bölgelerinin dışındaki topluluklarla etkileşim içinde olmuşlardır.

Susan Pollock’un bu muhteşem çalışması da, farklı disiplinlerin de verilerinden yararlanarak MÖ 5000 ile 2100 tarihleri arasındaki yaklaşık üç bin yıllık süreç boyunca Mezopotamya’daki ilk devletlerin ve uygarlıkların ortaya çıkışını ele alıyor.

Pollock bunu yaparken, yalnızca antoropolojiden değil, aynı zamanda arkeoloji, ekonomi politik ve feminist antropolojinin katkılarından da yararlanarak konu hakkında oldukça zengin bir çerçeve sunuyor.

Kitapta ele alınan kimi konular şöyle:

  • Mezopotamya’da ilk hanedanlar dönemi,
  • Coğrafi ortam ve çevre,
  • Kentler,
  • Köyler,
  • Höyükler ve yerleşim örüntüleri,
  • Beş ve dördüncü binyılların haraç ekonomileri,
  • Mal dağıtım yöntemi,
  • Bürokrasinin gelişmesi,
  • Yazının kökenleri,
  • İdeoloji ve güç imgeleri,
  • Mezopotamya’da anıtsal mimari,
  • Mezopotamya’da gösterişçi tüketim…

Çok sayıda görsel ve harita ile zenginleşen kitabı, bilhassa Mezopotamya medeniyetine giriş yapmak isteyen okurlara yetkin bir çalışma olarak öneriyoruz.

  • Künye: Susan Pollock – Antik Mezopotamya: Var Olmamış Cennet, çeviren: Burak Esen, Sümer Yayıncılık, antropoloji, 264 sayfa, 2017

Frederick Douglass – Özgürlük Yolu (2017)

1818-1895 arasında yaşamış Frederick Douglass, Amerika’da kölelik karşıtı mücadelenin ilk ve simge isimlerinden biri.

Frederick Douglass her siyah gibi köle olarak yaşamına başladı ve tam yirmi yılını köle olarak geçirdi.

Douglass 1838’de Baltimore’a, oradan Philadelphia’ya ve en sonunda New York’a kaçacak ve bundan sonra bütün ömrünü insan hakları ve özgürlükler için mücadele etmeye adayacaktı.

İşte bu kitap, birebir kendisinin ağzından hayatının dönüm noktalarını bizimle paylaşıyor.

Kitap, Douglass’ın bir köleden kölelik karşıtı toplantılarda etkili konuşan bir hatibe dönüşmesine, kölelik karşıtı yayın yapan gazeteler çıkarmasından ülke çapında etkili mücadele yürüten bir lider haline gelişine uzanan süreci adım adım anlatıyor.

Amerika’nın gayrı resmi tarihi olarak okunabilecek bu otobiyografi, aynı zamanda ülkedeki kölelik karşıtı hareketin ortaya çıkışı, gelişimi ve kazanımları hakkında da iyi bir kaynak.

Kitap, çevirmeni Hülya Seçmez Gülçiçek’in aydınlatıcı bir giriş yazısıyla açılıyor.

  • Künye: Frederick Douglass – Özgürlük Yolu: Amerikalı Köle Frederick Douglass’ın Yaşam Öyküsü, çeviren: Hülya Seçmez Gülçiçek, Arion Yayınevi, otobiyografi, 164 sayfa, 2017

Dimitrios Roussopoulos – Politik Ekoloji (2017)

Çevre krizi, açık ve net biçimde, toplumun yapısından, kapitalizmden ve devletten kaynaklanıyor.

Ekolojik krizin niteliği, açgözlülüğe ve rekabete dayalı bir ekonomik sistemde derin köklerini ve toplumda bol miktarda yaşanan diğer krizlerle olan yakın ilişkisi hakkında bugün çok daha fazla berraklığa ve tutarlılığa ihtiyacımız var.

İşte bu önemli kitap, bu yönde çok iyi bir programı ortaya koymasıyla, bize sağlam bir perspektif sunuyor.

Dimitrios Roussopoulos’un alan açısından klasikleşmiş yapıtı ‘Politik Ekoloji’, var olan ekolojik krizi çok yönlü bir bakışla gözler önüne sermekle kalmıyor, aynı zamanda, mahallelerde ve kentlerde sıradan insanların zorba ve adaletsiz bir düzenin tahakkümüne karşı nasıl örgütlenebileceklerini ve nasıl mücadele edebileceklerini de ele alıyor.

Kitap, birbirlerine eşlik eden ekonomik, toplumsal, siyasi ve tinsel krizlerin yanı sıra ekolojik bir krizle de yüzleşebilecek ve radikal bir şekilde dönüştürecek bir politik ekoloji programı ihtiyacına sağlam bir yanıt veriyor.

Çevrenin devlet tarafından yönetilmesinin tarihi, yeryüzünün yaşadığı drama yurttaşların tepkileri, politik ekoloji ve toplumsal ekoloji, çevreciliğin ötesine geçen bir yol haritası ve toplumsal ekolojide yeni siyasetler konularını ele alan Roussopoulos, kitabının sonuna da, katılmış olduğu Paris’teki Aralık 2015’te İklim Değişimi Konferansı’nın bir özetini eklemiş.

  • Künye: Dimitrios Roussopoulos – Politik Ekoloji: İklim Krizi ve Yeni Toplumsal Gündem, çeviren: Fuat Dara Elhüseyni, Sümer Yayıncılık, ekoloji, 165 sayfa, 2017

Wolfgang Hertle – Larzac (2017)

Bu kitap, Güney Fransa’daki Larzac Kıta Tatbikat Alanı’na karşı 1971-1981 arasında köylülerce yürütülen efsane şiddetsiz direnişin başından sonuna bir hikâyesini anlatıyor ve bu direnişin ekoloji ve barış hareketi için ne anlama geldiğini irdeliyor.

1970’de Fransa’da hükümet, bölgedeki küçük bir tatbikat alanını, çevresindeki köy ve meraları da içine alacak şekilde genişletme kararı alır.

Fakat bu durum, civardaki köylülerin on yıla yayılacak efsanevi direnişinin fitilini ateşlemekte gecikmez.

103 çiftçi ailenin çekirdeğini oluşturacağı direniş, 70’ler boyunca çevrenin ve yaşam kalitesinin korunmasına yönelik süren parlamento dışı pek çok kampanya içinde birçok bakımdan özel bir konuma sahip olacaktı.

Kitapta,

  • Larzac çiftçilerinin yalnızca şiddetsiz eylem biçimleri seçmelerine yol açan saikleri,
  • Çiftçilerin yasallık ile ilişkisini,
  • Çiftçilerin etkileyici popülaritelerini sağlayan koşulları,
  • 103 çiftçi ailesinden oluşan çekirdek grubun iç yapılanmasını, demokratik teamüllerini ve irade inşa etme süreçlerini,
  • Ve on yıllık direnişin, projeden etkilenen çiftçilerin sosyal davranışları üzerinde yarattığı aşınma, yıpranma ve diğer olumsuz etkileri kapsamlı bir şekilde ortaya koyuyor.

Kitap bunun yanı sıra, Larzac hareketinin güncel ekoloji ve barış hareketleri için nasıl bir miras bıraktığına odaklanmasıyla da önemli.

  • Künye: Wolfgang Hertle – Larzac, 1971-1981, çeviren: Osman Murat Ülke, Kaos Yayınları, siyaset, 436 sayfa, 2017

Vincent Van Gogh – Theo’ya Mektuplar (2017)

“Daha sonra bir parça kuru ekmek ve bir bardak bira ile kahvaltı ettim. Böylesine bir kahvaltıyı Dickens canlarına kıymak üzere olan insanlara salık verir, onları daha bir süre niyetlerinden vazgeçirir diye.”

Böyle yazıyor, resim sanatının en ünlü ustalarından Vincent Van Gogh’un, Paris’te bir galeri yöneticisi olan kardeşi Theo’ya yazdığı 18 Ağustos 1877 tarihli mektubunda.

Azra Erhat’ın derlediği ve Türkçeye kazandırdığı bu mektuplar, ilk olarak 1969 yılında, Yankı Yayınları’nca basılmıştı.

Van Gogh’un kardeşiyle paylaştığı bu mektuplar, Van Gogh’un kardeşine duyduğu sıcak, hesapsız sevgiyi gözler önüne serdiği gibi, Van Gogh’un ruh dünyasına dair bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarıyor, O’nun sanat anlayışını aydınlatıyor ve Van Gogh’un başta Gauguin olmak üzere çağdaşı ressamlarla yakın ilişkilerine ışık tutuyor.

  • Künye: Vincent Van Gogh – Theo’ya Mektuplar, çeviren: Azra Erhat, Remzi Kitabevi, mektup, 136 sayfa, 2017

Kolektif – Matrix ve Felsefe (2017)

Hangi hapı seçerdiniz, kırmızı mı yoksa mavi mi?

Cehalet mutluluk mudur yoksa ne olursa olsun gerçek bilinmeye değer mi?

Matrix’i seyrettikten sonra aksiyon ve özel efektlerinden çok etkilendik, ama bir yandan da zihnimiz yukarıdaki gibi sorularla dolup taştı.

İşte bu kitap, tam da bu sorularla ilgileniyor ve Matrix ve felsefe ilişkisini çok zengin bir perspektiften irdeliyor.

Bu çok mantıklı, çünkü felsefe her yerdedir; herkesin hayatıyla alakalıdır; Matrix gibi, “O her yerdedir.”

  • Matrix’te şüphecilik ve ahlak,
  • Matrix olasılığı,
  • Gerçekliğin algılanışı,
  • Olasılık ve yanılsama,
  • Matrix’in metafiziği,
  • Matrix usulü zihin felsefesi,
  • Neo-materyalizm ve öznenin ölümü,
  • Kader, özgürlük ve önceden bilme,
  • Matrix ve Budizm,
  • Kant ve Matrix dünyası,
  • Nihilizm ve Matrix,
  • Matrix ve ‘Bulantı’daki varoluşçu gerçeklik,
  • Matrix ve Marx,
  • Matrix simülasyonu ve postmodern çağ…

Bunun gibi birçok ilgi çekici felsefi sorun ve konuyla Matrix’i karşılaştıran kitap, hem felsefe hem de sinema tutkunlarını sevindirecek türden.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Gerald J. Erion, Barry Smith, David Mitsuo Nixon, Carolyn Korsmeyer, Jorge J. E. Gracia, Jonathan J. Sanford, Jason Holt, Daniel Barwick, Theorode Shick Jr., Michael Brannigan, Gregory Bassham, Charles L. Griswold Jr., James Lawler, Thomas S. Hibbs, Jennifer L. McMahon, Sarah E. Worth, Deborah Knight, George McKnight, Cynthia Freeland, Martin A. Danahay, David Rieder, David Weberman ve Slavoj Žižek.

  • Künye: Kolektif – Matrix ve Felsefe, derleyen: William Irwin, çeviren: Esra Gül Coşkun, Olimpos Yayınları, felsefe, 407 sayfa, 2017