Çağdaş Gökbel – Kapitalist İdeolojinin Medyadaki Altın Çağı (2020)

 

Westworld (Batı Dünyası) dizisini sevenler kadar medya ve sinema çalışmaları alanına ilgi duyanların da okumak isteyeceği bir çalışma.

Çağdaş Gökbel, bu dizinin nitelikli bir ideolojik içerik analizini yapıyor.

Yazar, Westworld dizisinde kapitalist ideolojinin nasıl işlediğini ortaya koyuyor ve bununla da yetinmeyerek ideolojinin ne olduğunu, ideoloji kavramının hangi tarihsel süreçlerden geçerek bugünkü anlamına ulaştığını ve bizde bu kavram konusundaki farklı yaklaşımları da yoğun bir şekilde tartışıyor.

Kitabı, ideoloji kavramının daha iyi anlaşılması ve tartışılması konusunda nitelikli bir girişim olarak öneriyoruz.

  • Künye: Çağdaş Gökbel – Kapitalist İdeolojinin Medyadaki Altın Çağı: Westworld (Batı Dünyası) Dizisinin İdeolojik İçeriği ve Yansımaları, Doruk Yayınları, sinema, 160 sayfa, 2020

Kolektif – Nazi Almanyası’nda Hukuk (2020)

Nazi döneminde hukuk amacından saptırıldı, yer yer yürürlükten kaldırıldı, olağanüstü hal olağan yönetim biçimi olarak kabul edildi, bir zamanların hukuka âşık hukukçuları hukuku katleden gözü dönmüş işbirlikçilere dönüştü.

İşte bu harika derleme de, Nazi Almanya’sının hukuk düzeninin nasıl işlediğini aydınlatıyor, bundan ne gibi dersler çıkarabileceğimizi irdeliyor ve en önemlisi de, bugün Nazi hukuk pratiklerini sergilemeye hevesli, demokratik görünümlü faşist potansiyelli ülkeler konusunda bizi daha teyakkuzda olmaya davet ediyor.

Kitapta yer alan makalelerde irdelenen ilgi çekici konulardan birkaçı şöyle:

  • Nazi Almanya’sında hukukun holokost sürecine nasıl destek sunduğu,
  • Profesyonel hukukçularının Yahudi soykırımındaki suç ortaklıkları,
  • Wilhelm Stuckart örneği bağlamında kamu görevlisi hukukçuların holokost sürecindeki rolleri,
  • Nazi hukukunda bir tedhiş aracı olarak mahkeme,
  • Nazi hukuku ile Nazi ahlakı arasındaki ilişki,
  • Nazizm döneminde ayrımcılık ve itibarsızlaştırmaya uğrayan Yahudi hukukçular,
  • Nürnberg’te yargılanan eli kanlı hukukçular,
  • Savaş suçlarından yargılanan Alman yargıçlarda geçmişle yüzleşme süreci…

Kitap, yalnızca Nazi hukukunu çok yönlü bir şekilde işlemesiyle değil, bizi hukuk düzenlerine içkin hukuksuzluğa karşı teyakkuz halinde olmaya davet etmesiyle de büyük önem arz ediyor.

Kitaba yazılarıyla katkıda bulunan isimler ise şöyle: Alan E. Steinweis, Douglas G. Morris, Hans-Christian Jasch, Harry Reicher, Kenneth F. Ledford, Konrad H. Jarausch, Raphael Gross ve Robert D. Rachlin.

  • Künye: Kolektif – Nazi Almanyası’nda Hukuk: İdeoloji, Fırsatçılık ve Adaletin Saptırılması, editör: Alan E. Steinweis ve Robert D. Rachlin, çeviren: Kıvılcım Turanlı, Zoe Kitap, hukuk, 232 sayfa, 2020

Cem Doğan – İnce Hastalık (2020)

İstanbul’da veremin toplumsal tarihi üzerine usta işi bir çalışma.

Cem Doğan, 1895-1955 zaman aralığında, sefaletin ve işsizliğin kırıp geçirdiği yoksul kesimin ince hastalıkla giriştiği zorlu sınavı anlatıyor.

Doğan çalışmasında, Batı’da “beyaz ölüm”, bizdeyse ince hastalık olarak tabir edilen veremin kamu sağlığı ve nüfus üzerindeki etkilerini, yoksulluk ile verem arasındaki ilişkiyi, sanatoryumun icadını, devletin verem politikalarını, bu süreçte veremle ilgili yapılan propagandaları ve veremin burjuvazi dünyasındaki yansımalarını kapsamlı bir bakışla ortaya koyuyor.

  • Künye: Cem Doğan – İnce Hastalık: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Veremin Toplumsal Tarihi (1895-1955), Libra Kitap, tarih, 344 sayfa, 2020

Hikmet Kırık – Türk Siyasal Modernleşmesi (2020)

Türk siyasal modernleşmesini Durkheim’ın kavramsallaştırmaları üzerinden okuyan özgün bir çalışma.

Hikmet Kırık, genel olarak yapıldığının aksine, Türk siyasal modernleşmesi ve özelde de ülkenin demokratikleşme serüvenini, Batılı liberal demokrasilerle karşılaştırmalı olarak ele almıyor.

Durkheim sosyolojisinin modernleşmemiz açısından son derece önemli iken siyaset sosyolojisinde bugüne kadar sistematik bir analize tabi tutulmadığını ifade eden Kırık’a göre bunun başta gelen nedeni de Durkheim’ın siyaset sosyolojisinin Batı’da Marx ve Weber’in gölgesinde kalmış olmasıdır.

Durkheim’ın devletin özerkliği ve korporatizme yaptığı vurguların cumhuriyetin demokrasi serüvenini liberal perspektiften daha iyi açıklama potansiyeline sahip olduğunu söyleyen yazar, Türkiye’de demokrasinin niteliğinin Durkheim’ın kavramlaştırmalarıyla yeni kuramsal temele oturtulabileceğini belirtiyor.

  • Künye: Hikmet Kırık – Türk Siyasal Modernleşmesi: Cumhuriyetin Demokratik Kökenleri, Doruk Yayınları, sosyoloji, 240 sayfa, 2020

Josh Cohen – Freud’u Nasıl Okumalıyız? (2020)

Sigmund Freud’un zengin ve bu yönüyle de karmaşık sistemini daha iyi kavramak için çok iyi bir giriş.

Josh Cohen burada, Freud’un bilinçdışı, nevrozlar, ölüm, kompleksler, sapkınlıklar, dil sürçmeleri ve cinsiyet gibi pek çok kavramını açıklığa kavuşturuyor.

Freud’un çalışmalarından kısa alıntılarla zenginleşen çalışma, psikanalitik düşüncenin özünü ortaya çıkarıyor.

Cohen’in kitabı, öncelikle Freud’un keskin bakışları altında iç yaşamın ne kadar zengin, karmaşık ve ilginç hale geldiğini göstermesiyle dikkat çekiyor.

Dolayısıyla çalışma, rüyalarımız, hatalarımız, şakalarımız, kısacası günlük yaşamlarımız üzerine bizi daha sıkı düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Josh Cohen – Freud’u Nasıl Okumalıyız?, çeviren: Ersun Çıplak, Runik Kitap, 120 sayfa, 2020

Natalie Fenton – Yeni Medya Eski Haber (2020)

Medya, bugün kan kaybediyor ve bunun, demokrasi üzerinde trajik sonuçları oluyor.

Başka bir deyişle, medyanın geleceği ile demokrasinin geleceği arasında çok sıkı bir bağ vardır.

Natalie Fenton, yeni medya çağında haber gazeteciliğinin içinde bulunduğu krizi çok yönlü bir bakışla saptıyor ve bu krizin üstesinden gelmek için neler yapılabileceğini açıklıyor.

İnternet ve sosyal medyanın belirsiz ve sorumluluk taşımayan doğasının haberin içeriği ve sunumu üzerinde nasıl olumsuz etkiler yarattığını gözler önüne seren Fenton, haber gazeteciliğinin şimdi neden her zamankinden daha önemli olduğu konusunda okurunu yeniden düşünmeye davet ediyor.

İletişim, sosyal bilimler ve medya sektöründe çalışanlar için çok önemli bir kaynak.

  • Künye: Natalie Fenton – Yeni Medya Eski Haber: Dijital Çağda Gazetecilik ve Demokrasi, çeviren: Ahmet Faruk Çeçen, Serkan Bulut, Hülya Çeçen, Begüm Erginbay, Burcu Kaya Erdem, Taybe Topsakal ve Gizem Orçin, Doruk Yayınları, medya, 338 sayfa, 2020

 

Kolektif – Dünyada Osmanlı Tarih Yazımı 1 (2020)

Osmanlı tarihyazımı neden bazı ülkelerde gelişti de başka coğrafyalarda bu alanda kayda değer çalışmalar yapılmadı?

Örneğin Japonya gibi alakasız diyebileceğimiz bir ülkede Osmanlı tarihi bunca ilgi çekmişken nasıl olup da Türk Dünyasında bir değer olarak görülmemiş, lisans ders programlarına bile ancak girebilmiş, hatta çoğunlukla girememiştir?

Örneğin Oğuzların temsilcisi olan Azerbaycan ve Türkmenistan gibi ülkelerin Oğuzların kurduğu bu devlete ilgileri neden bu denli zayıftır?

İşte bu nitelikli çalışma, tam da bu ve bunun gibi soruların yanıtları konusunda bize ipuçları vermesiyle dikkat çekiyor.

Birden fazla cilt olarak tasarlanmış çalışmanın şimdi yayımlanan ilk cildi, Avrupa’daki Osmanlı tarihyazımının gelişimini ele alıyor ve bu bağlamda Yunanistan, İtalya, Avusturya, Almanya, Bulgaristan, Fransa, Hollanda, İsveç ve Rusya’daki çalışmaları kapsamlı bir şekilde irdeliyor.

Osmanlı tarihyazımı kadar, genel olarak tarihle ilgilenen okurlara da önereceğimiz bir eser.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ahmet Özcan, Özhan Kapıcı, Tibet Abak, Güner Doğan, Filiz Yaşar, Tuğba İsmailoğlu Kacır, Remzi Avcı, Emre Saral, Nagehan Üstündağ Özdemir, Cumhur Bekar, Güneş Işıksel, Ali Çapar ve Mahmut Halef Cevrioğlu.

  • Künye: Kolektif – Dünyada Osmanlı Tarih Yazımı 1, editör: Yalçın Murgul, Özhan Kapıcı ve Ahmet Özcan, Doğu Batı Yayınları, tarih, 487 sayfa, 2020

Robert Misrahi – Spinoza Sözlüğü (2020)

Spinoza felsefesinin önemli başlıklarını açıklayan usta işi bir sözlük arayanlara, bu çalışmayı öneriyoruz.

Robert Misrahi, yalnızca Spinoza’nın kavramlarını değil, onun felsefe tarihi içindeki yerini ortaya koyan sağlam bir haritalandırma da sunuyor.

Misrahi, Spinoza’nın kelimelerinin ne anlama geldiğini anlatıyor, bu kelimeler arasındaki farklı güzergâhları aydınlatıyor ve buradan da bütün bu kavramların bağlandığı problemleri ortaya koyuyor.

Spinoza’nın felsefi sistemini daha iyi kavramamıza olanak sağlayacak türden bir çalışma olarak şiddetle tavsiye ediyoruz.

  • Künye: Robert Misrahi – Spinoza Sözlüğü, çeviren: Ece Durmuş, Otonom Yayıncılık, sözlük, 296 sayfa, 2019

Hagop Ayvaz – Sahne Arkadaşlarım (2020)

Hagop Ayvaz kimdir?

Türkiye’nin en uzun soluklu tiyatro dergisi Kulis’i tam elli yıl boyunca yayımlamış kişidir Ayvaz.

“Alınyazım beni sanki çok küçük yaşlarda sahneye doğru itmişti.” diyen Ayvaz, farklı kuşaklardan sanatçılar arasında bir köprü görevi üstlenerek 20. yüzyılda İstanbul kültür sanat hayatına damgasını vuran kişilerdendir.

İlk kez 1920’lerde sahneye çıkan ve ömrünü tiyatroya adamış yazar, yayıncı ve oyuncu Ayvaz’ın bu kitaptaki anıları ise, Türkiye tiyatro tarihi açısından eşsiz bir tanıklık.

1999-2001 yılları arasında Agos gazetesinde Ermenice olarak yayımlanan iki yazı dizisinin bir araya getirilip Türkçeye çevrilmesiyle ortaya çıkan kitabında Ayvaz, rol arkadaşlarını ve tiyatro hatıralarını anlatıyor, unutulmaya yüz tutmuş kişi ve olayları bize yeniden hatırlatıyor.

Bu anılarda karşımıza Ayvaz’ın ustaları Aşod Madatyan ve Bedros Baltazar ile Krikor ve Lusi Hagopyan, Knar Sıvacıyan, Zaruhi Değirmenciyan, Naşit Özcan, Sait Köknar, Şavarş Boğos Karakaş ve İrma Toto Karaca gibi pek çok sanatçı çıkıyor.

  • Künye: Hagop Ayvaz – Sahne Arkadaşlarım: Tiyatro Tarihimizden Simalar, çeviren: Payline Tomasyan, Aras Yayıncılık, anı, 168 sayfa, 2020

James Hollis – Yaşamın İkinci Yarısında Anlam Arayışı (2020)

Bazen bir başkasının hayatını yaşadığımızı, seçimlerimizi onun değerlerinin yönlendirdiğini dehşet içinde fark ederiz.

Psikanalist James Hollis, anlamlı bir hayat sürmek için bizi bakış açımızı kökten dönüştürmeye davet ediyor ve bunu nasıl yapabileceğimizi adım adım açıklıyor.

Ancak orta yaşla birlikte gerçekten kim olduğumuzu bulabileceğimizi belirten Hollis, özellikle bu yaşlarında büyük ikilemlerle karşı karşıya kalmış kişilerin geleceklerine nasıl yön verecekleri konusunda kimi önerilerde bulunuyor.

Yaptığı işi anlamsız bulan, evliliklerinde ve ilişkilerinde yabancılaşma yaşayan, hayatı anlamsız bulan, kısacası yaşamı, kendilerine danışılmaksızın yazılmış bir senaryo gibi yaşayan okurlara, yani aslında pek çoğumuza seslenen Hollis, zorluklarla baş etmemizi sağlayacak yeni bir bakış açısı sunuyor.

  • Künye: James Hollis – Yaşamın İkinci Yarısında Anlam Arayışı: Sonunda Gerçek Anlamda Nasıl Büyürüz?, çeviren: Kerime Dalyan, İletişim Yayınları, kişisel gelişim, 304 sayfa, 2020