Kolektif – Osmanlı Mutfak Kültürü (2024)

Bu makale derlemesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında ve farklı zaman dilimlerinde şekillenen zengin mutfak kültürünü detaylı bir şekilde inceliyor.

Makaleler, saray mutfağından halk mutfağına, klasik Osmanlı yemeklerinden modernleşmeye kadar geniş bir yelpazede konuları ele alıyor.

Osmanlı mutfağının farklı dönemlerinde ve coğrafyalarında ortaya çıkan yemek alışkanlıklarını, kültürel etkileşim ve değişimleri, temel gıdalardan lüks tüketime geniş bir yelpazede 11 makalede sunuyor.

On altıncı yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla mutfak tarihini, hem ekonomik-sosyal tarih hem de kültür tarihi perspektifinden incelemeye tabi tutan bu eser, Osmanlı mutfağının temel tüketim maddelerine, mutfaklarda kullanılan eşyalara, şiirlerde, seyahatnamelerde yeme-içme kültürünün yansımalarına ışık tutuyor.

Hem saray mutfağını hem de halkın günlük beslenme alışkanlıklarını kapsamlı bir şekilde ele alan bu derleme, yemeklerin toplumsal ilişkilerdeki rolünü ortaya koyarak, imparatorluğun zengin kültürel dokusuna dair derin bir anlayış sunuyor.

Osmanlı tarihi okurları ve günümüz mutfak mirasının köklerini merak edenler için uzun yıllar kaynak olacak bir eser.

Derleme, Osmanlı mutfak kültürünü bir bütün olarak ele alarak, tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarını bir araya getiriyor. Hem akademik bir çalışma hem de gastronomi meraklıları için ilgi çekici bir kaynak niteliğinde.

  • Künye: Kolektif – Osmanlı Mutfak Kültürü, editör: Arif Bilgin, Ömer Faruk Can, Vakıfbank Kültür Yayınları, yemek, 344 sayfa, 2024

Anne Ancelin Schützenberger – Atalarımızdan Kalan Miras (2024)

Aile sistemleri içerisinde nesilden nesile aktarılan duygusal ve psikolojik kalıplar, günümüzdeki bireylerin hayatlarını nasıl etkiler.

Psikosoybilimi olarak adlandırılan bu alanda öncü olan Anne Ancelin Schützenberger, aile sırları, travmalar ve çözülmemiş sorunların, sonraki nesillerde fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklara yol açabileceğini vurgular.

Ailede yaşanan travmatik olaylar, nesilden nesile aktarılır ve gelecek nesillerin hayatlarını olumsuz etkiler.

Yani aslında bildiğimizden daha az özgür olabiliriz.

Aynı tür sorunların bir ailede nesilden nesile tekrarlaması, genellikle çözülmemiş aile sorunlarına işaret eder.

Psikosoybilimi aracılığıyla, aile sistemini inceleyerek geçmişteki travmaları ve çözülmemiş sorunları anlamak, günümüzdeki sorunların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.

Kitap, ailenizdeki tekrar eden sorunların nedenlerini keşfetmek ve kendinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir, ayrıca geçmişteki travmaların etkilerini azaltmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürmek için adımlar atmanıza yardımcı olabilir.

Kitap ayrıca, aile sırlarını çözmek ve aile üyeleriyle daha sağlıklı iletişim kurmanıza da yardımcı olabilir.

Yazar psikanaliz, psikodrama ve sistemik yaklaşımı bütünleştirerek bize tüm aile yapılarının altında yatan ve gerçekliğimizi etkileyen karmaşık bağlantıları anlamamız için yol gösteriyor ve böylece tarihimizin tekrar eden kaderinden özgürleşmemizin mümkün olduğunu vurguluyor.

  • Künye: Anne Ancelin Schützenberger – Atalarımızdan Kalan Miras: Aile Bağları, Travmalar ve Psikosoybilim, çeviren: Gülşah Ünal, Say Yayınları, psikoloji, 288 sayfa, 2024

Howard S. Becker – Toplumu Anlatmak (2024)

 

Howard S. Becker, bu kitabında toplumu anlatma eyleminin sadece sosyal bilimcilerin tekelinde olmadığını savunuyor.

Romanlar, şiirler, filmler gibi sanatsal eserler de toplum hakkında derinlemesine bilgi verebilir.

Kitapta, farklı anlatım biçimlerinin toplumsal gerçekliği nasıl yansıttığı, hangi yöntemlerin daha etkili olduğu gibi sorulara yanıt arıyor.

Toplumu anlatmanın birçok yolu var. Sadece bilimsel makaleler değil, romanlar, filmler, hatta günlük hayattaki sohbetler bile toplumu anlatmanın birer aracıdır.

Her anlatım biçimi farklı bir perspektif sunar. Farklı sanat ve bilim dalları, topluma farklı açılardan bakarak farklı yönlerini ortaya çıkarır.

Anlatım tarzı, içeriği etkiler. Nasıl anlattığımız, ne anlattığımız kadar önemlidir. Anlatım biçimimiz, okuyucunun veya izleyicinin konuya bakış açısını şekillendirir.

Toplumu sadece sayılar ve istatistiklerle değil, aynı zamanda hikayeler ve sanatla da anlamak isterseniz bu kitap size ilham verecektir.

Eğer bir yazar, sanatçı veya araştırmacıysanız, bu kitap size farklı anlatım biçimleri ve yöntemleri hakkında fikirler sunacaktır.

Günlük hayatta karşılaştığımız olayları ve insanları daha derinlemesine analiz etmek için size yeni bir bakış açısı kazandıracaktır.

Kısacası, ‘Toplumu Anlatmak’, toplumu anlama ve anlatma konusunda farklı disiplinlerden gelen düşünceleri bir araya getiren hem akademik hem de genel okur için ilgi çekici bir eser.

  • Künye: Howard S. Becker – Toplumu Anlatmak, çeviren: Şerife Geniş, Mesut Hazır, Ebru Arıcan, Nika Yayınevi, sosyoloji, 380 sayfa, 2024

Priten Shah – Yapay Zekâ ve Eğitimin Geleceği (2024)

Priten Shah’ın “Yapay Zekâ ve Eğitimin Geleceği: Yapay Zekâ Çağında Öğretim’ adlı kitabı, yapay zekânın eğitim üzerindeki etkisini ve gelecekteki olası rollerini inceliyor.

Kitap, yapay zekânın eğitimde nasıl kullanılabileceğine dair pratik öneriler sunarken, aynı zamanda bu teknolojinin potansiyel zorluklarını ve etik boyutlarını da ele alıyor.

Kitap, yapay zekânın kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunma, öğrenci performansını analiz etme, öğretmenlere zaman kazandırma ve eğitimde eşitliği artırma gibi konularda nasıl yardımcı olabileceğini açıklıyor.

Örneğin, yapay zekâ destekli sistemler, öğrencilerin öğrenme hızlarına ve stillerine göre uyarlanmış ders materyalleri sunabilir veya öğretmenlere not verme ve geri bildirim verme süreçlerinde yardımcı olabilir.

Kitap, Yapay zekânın eğitimde yaygınlaşmasıyla ortaya çıkabilecek veri gizliliği, önyargı, eşitsizlik ve işsizlik gibi potansiyel sorunlara da dikkat çekiyor.

Örneğin, yapay zekâ algoritmalarının belirli gruplara karşı önyargılı olabileceği veya yapay zekâ sistemlerinin kullanımının bazı okullarda diğerlerine göre daha yaygın olması nedeniyle eşitsizlikleri artırabileceği belirtiliyor.

Ayrıca, öğretmenlerin rollerinin yapay zekâ tarafından devralınmasıyla ilgili endişeler de ele alınıyor.

Kitap, Yapay zekânın eğitimde yaygınlaşmasıyla öğretmenlerin rollerinin değişeceğini ve öğretmenlerin artık sadece bilgi aktarıcıları olmak yerine, öğrencilere rehberlik eden, onları motive eden ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan “öğrenme tasarımcıları” haline geleceklerini savunuyor.

Kitap, Yapay zekânın eğitimde kullanımıyla ilgili etik konuları da ele alıyor. Örneğin, yapay zekâ sistemlerinin nasıl tasarlanması gerektiği, verilerin nasıl kullanılması gerektiği ve yapay zekânın insan etkileşiminin yerini almaması için nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi konular tartışılıyor.

Priten Shah’ın kitabı, yapay zekânın eğitimde devrim yaratma potansiyeline sahip olduğunu, ancak bu teknolojinin dikkatli bir şekilde uygulanması ve etik hususların göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguluyor.

Kitap, yapay zekânın eğitimde nasıl kullanılabileceğine dair pratik öneriler sunarken, aynı zamanda bu teknolojinin potansiyel risklerini ve zorluklarını da ele alarak dengeli bir bakış açısı sunuyor.

Yapay zekânın eğitimde geleceği konusunda düşünmek ve tartışmak için önemli bir kaynak.

  • Künye: Priten Shah – Yapay Zekâ ve Eğitimin Geleceği: Yapay Zekâ Çağında Öğretim, çeviren: Arzu Leman Orcan, The Kitap Yayınları, eğitim, 256 sayfa, 2024

Arthur Weigall – Mısır Firavunu (2024)

Bu kitap, antik Mısır’ın en gizemli ve tartışmalı firavunlarından Akhenaton’un hayatını ve reformlarını detaylı bir şekilde inceliyor.

Akhenaton, “tarihin ilk bireyi” olarak adlandırılır.

O var olanın değişmesi gerektiğine inanır.

Akhenaton, insanı ve barışı merkeze alan ilk tek tanrılı dini geliştirmeye çalışır.

“Tanrı Aton Sevginin Efendisi, Işınların her yeri kuşatır… Sen onları sevginle bağlarsın.”

Akhenaton ve Tanrısı Aton, savaşa karşıydı, sevgi onların yaşam kaynağıydı.

Kitap, Akhenaton’u diğer firavunlardan ayıran özelliklerini, dini reformlarını ve Mısır kültürüne getirdiği yenilikçi yaklaşımlarını anlatır.

Akhenaton’un, Mısır’ın çok tanrılı din anlayışını reddedip tek tanrıya olan inancı teşvik etmesini ve bu durumun Mısır toplumunda yarattığı dönüşümü detaylı bir şekilde inceler.

Akhenaton döneminde ortaya çıkan, daha önce görülmemiş bir sanat tarzı ve yeni bir başkent olan Amarna şehri hakkında bilgi verir.

Akhenaton’un dini reformlarının siyasi ve sosyal hayata yansımalarını ve Mısır’ın bu dönemdeki iç ve dış ilişkilerini ele alır.

Akhenaton’un ölümünden sonra Mısır’da yaşanan değişimleri ve onun mirası hakkında değerlendirmeler sunar.

Weigall, Akhenaton üzerine yapılmış araştırmaları derleyerek ve kendi gözlemlerini ekleyerek kapsamlı bir biyografi sunar.

Weigall, kitapta bahsedilen arkeolojik bulguların ortaya çıkarıldığı kazıların birçoğunda bizzat bulunmuş ve yönetmiştir

Kitap, Akhenaton’u sadece bir firavun olarak değil, aynı zamanda dini bir reformcu, sanat patronu ve vizyoner bir lider olarak tanımamızı sağlar.

Akhenaton’un dönemi, Mısır tarihindeki en ilginç ve tartışmalı dönemlerden biridir.

Bu kitap, bu dönemi daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Antik Mısır tarihine ilgi duyan herkes için bu kitap hem keyifli bir okuma hem de bilgilendirici bir kaynak olacaktır.

  • Künye: Arthur Weigall – Mısır Firavunu: Akhenaton’un Hayatı ve Hükümdarlık Dönemi, çeviren: İlhan Kaya, Sümer Yayıncılık, tarih, 184 sayfa, 2024

Carlo Diano – Form ve Olay (2024)

Carlo Diano’nun bu önemli çalışması, Yunan dünyasının derinliklerine inerek, antik Yunan kültürünü ve düşünce yapısını daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Kitap, Yunan mitolojisi, felsefesi ve tarihine özgü temel kavramları ele alarak, bu zengin ve karmaşık dünyayı daha bütüncül bir şekilde yorumlamamızı sağlar.

Diano, Yunan dünyasını anlamak için iki temel kavrama odaklanır:

Form: Bu kavram, belirli bir şekil, düzen ve kalıcılık fikrini ifade eder. Yunan heykelleri, mimarisi ve düşünce sistemi bu “Form” kavramı ile yakından ilişkilidir.

Olay ise, değişken, sürekli akan ve belirsiz olanı temsil eder. Yunan mitolojisindeki kahramanların maceraları, tarihi olaylar ve günlük yaşamın akışı, bu kavram altında incelenebilir.

Diano, Achilleus ve Odysseus’u sırasıyla “Form” ve “Olay” kavramlarının temsilcileri olarak görür. Achilleus, onur ve şeref gibi sabit değerlere bağlı kalan, güçlü ve kahramanca bir figürken, Odysseus ise daha esnek, akıllı ve olaylara göre şekillenen bir karakterdir.

Kitapta, Yunan mitolojisindeki hikâyelerin felsefi boyutları incelenir.

Diano, mitlerin sadece eğlence amaçlı değil, aynı zamanda insan doğası, evren ve tanrılar hakkında derin düşünceleri yansıttığını savunur.

Diano, Yunan tarihini ve kültürünü anlamak için sadece mitolojiye değil, aynı zamanda felsefe, tarih ve diğer beşerî bilimlere de başvurur. Bu disiplinler arası yaklaşım, Yunan dünyasının karmaşık yapısını daha iyi kavramamızı sağlar.

  • Künye: Carlo Diano – Form ve Olay: Yunan Dünyasının Yorumlanması İçin İlkeler, çeviren: Murat Demir, Telemak Kitap, felsefe, 88 sayfa, 2024

Bonnie G. Smith – Dünya Tarihinde Kadınlar (2024)

Bonnie G. Smith’in ‘Dünya Tarihinde Kadınlar’ adlı kitabı, dünya tarihine kadınların bakış açısıyla eleştirel bir yaklaşım sunan kapsamlı bir çalışma.

Kitap, 1450 yılından günümüze kadar farklı coğrafyalardaki kadınların deneyimlerini, rollerini ve mücadelelerini inceliyor.

Kitap, sadece Batı dünyasına değil, Çin’den Rusya’ya, Afrika’dan Asya’ya kadar farklı kıtalardaki ve kültürlerdeki kadınların yaşamlarını ele alır.

Bu sayede, kadınların deneyimlerinin coğrafi ve kültürel çeşitliliğini gözler önüne serer.

Kitapta, farklı sosyal sınıflardan, etnik kökenlerden ve dinlerden kadınların yaşamları incelenir.

Köleleştirilmiş kadınlardan, soylu kadınlara, kırsal kesimde yaşayanlardan şehirli kadınlara kadar geniş bir yelpazede kadın deneyimleri sunulur.

Kitap, geleneksel tarih yazımının erkek merkezli bakış açısını eleştirir ve kadınların tarihteki rollerini ve etkilerini yeniden değerlendirir.

Kadınların siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki katkılarını vurgular.

Kitap, kronolojik bir anlatı yerine tematik bir yaklaşım benimser.

Aile, iş, din, siyaset, savaş gibi farklı temalar altında kadınların deneyimlerini inceler. Bu sayede, farklı zaman dilimlerinde ve coğrafyalarda benzer temaların kadınların yaşamlarını nasıl etkilediği daha net bir şekilde görülür.

Kadınların köleleştirilmesi ve ticaretinin tarih boyunca nasıl bir rol oynadığı incelenir.

Sömürgeciliğin kadınların yaşamları üzerindeki etkileri ve kadınların sömürgeciliğe karşı direnişleri ele alınır.

Sanayi Devrimi’nin kadınların iş hayatı ve aile rolleri üzerindeki etkileri incelenir.

Savaşların ve devrimlerin kadınların yaşamlarını nasıl etkilediği ve kadınların bu olaylarda nasıl roller üstlendiği ele alınır.

Farklı dönemlerdeki kadın hareketleri ve feminizm akımları incelenir.

  • Künye: Bonnie G. Smith – Dünya Tarihinde Kadınlar: 1450’den Günümüze, çeviren: Merve Öztürk, İletişim Yayınları, tarih, 423 sayfa, 2024

David W. Anthony – At, Tekerlek ve Dil (2024)

David W. Anthony’nin ‘At, Tekerlek ve Dil: Avrasya Bozkırlarının Tunç Çağı Atlıları Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi?” adlı kitabı, Proto-Hint-Avrupa dilinin ve bu dili konuşan halkların kökenlerini ve yayılışını inceleyen önemli bir eserdir.

Kitap, arkeolojik, dilbilimsel ve genetik kanıtları bir araya getirerek, bu halkların Avrasya bozkırlarından yayıldığını ve modern dünyanın dil, kültür ve genetik yapısını önemli ölçüde etkilediğini savunur.

Anthony, Proto-Hint-Avrupalıların MÖ 5. ve 4. binyıllarda Karadeniz ve Hazar Denizi’nin kuzeyindeki bozkırlarda (günümüz Ukrayna ve güney Rusya) ortaya çıktığını öne sürer.

Bu bölge, Yamnaya kültürü olarak bilinir.

Bu dönemde atın evcilleştirilmesi ve tekerlekli arabaların icadı, bu topluluklara büyük bir hareketlilik ve askeri üstünlük sağlamıştır.

Bu sayede geniş alanlara yayılmışlardır.

Yamnaya kültürü ve onların ardılları, at sırtında ve tekerlekli arabalarla batıya Avrupa’ya, doğuya ise Orta Asya ve Hindistan’a doğru göç etmişlerdir.

Bu göçler, Proto-Hint-Avrupa dilinin ve kültürünün bu bölgelere yayılmasına yol açmıştır.

Anthony, bu teoriyi desteklemek için çok sayıda kanıt sunar.

Arkeolojik kazılarda bulunan mezarlar, yerleşim yerleri ve eserler, bu halkların hareketliliğini ve kültürel özelliklerini gösterir.

Dilbilimsel analizler, Hint-Avrupa dillerinin ortak bir kökene sahip olduğunu ve bu kökenin bozkırlarda aranması gerektiğini destekler.

Genetik araştırmalar da bu göçlerin genetik izlerini ortaya koymaktadır.

Kitapta öne çıkan bazı önemli noktalar:

Yamnaya kültürü: Bu kültür, Proto-Hint-Avrupalıların en olası ataları olarak kabul edilir. Mezarlarında bulunan tekerlekli araba kalıntıları ve at iskeletleri, bu halkların at ve tekerlek teknolojisine hâkim olduğunu gösterir.

Göç yolları: Anthony, Proto-Hint-Avrupalıların farklı yönlere doğru izlediği göç yollarını detaylı olarak inceler. Bu göçlerin zamanlaması ve etkileri hakkında önemli bilgiler sunar.

Dil değişimi ve kültürel etkileşim: Kitap, Proto-Hint-Avrupalıların yerleştikleri bölgelerdeki yerli halklarla etkileşimlerini ve dil değişim süreçlerini ele alır.

  • Künye: David W. Anthony – At, Tekerlek ve Dil: Avrasya Bozkırlarının Tunç Çağı Atlıları Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi?, çeviren: Cemal Can Tarımcıoğlu, Fol Kitap, tarih, 688 sayfa, 2024

Sabine Hossenfelder – Matematikte Kaybolmak (2024)

Sabine Hossenfelder, ‘Matematikte Kaybolmak’ kitabında, modern fizikte giderek artan matematiksel karmaşıklık ve estetik kaygının bilimsel keşifleri nasıl engelleyebileceği konusunda çarpıcı bir tartışma başlatıyor.

Hossenfelder’e göre, fizikçiler, teorilerinin matematiksel güzelliğine ve simetrisine o kadar fazla önem veriyorlar ki, deneysel verilere uymayan karmaşık modeller üretmeye başlıyorlar.

Bu durum, fizikte uzun süredir çözülemeyen sorunlara çözüm bulmak yerine, yeni sorunlar yaratıyor.

Fizikçilerin teorileri oluştururken neden estetik kriterlere önem verdikleri ve bu yaklaşımın hem faydaları hem de zararları.

Bu popüler teorilerin matematiksel güzellikleri ve deneysel olarak doğrulanabilirlikleri arasındaki çelişki.

Bu gizemli olguları açıklamak için geliştirilen teorilerin yetersizlikleri ve alternatif açıklamalar.

Bilimsel bir teorinin güzel olması kadar deneysel verilere uyması da önemlidir.

Hossenfelder, kitabında fizikçileri, daha basit ve deneysel verilere dayalı teoriler geliştirmeye teşvik ediyor.

Aynı zamanda, bilimsel araştırmalarda estetik kaygının yerini, deneysel verilerin ve mantıksal tutarlılığın alması gerektiğini savunuyor.

Kitap, fizikçilerin uzun süredir kabul ettiği bazı temel varsayımları sorguluyor ve yeni bir bakış açısı sunuyor.

Bilimsel yöntem ve teorilerin doğası üzerine önemli tartışmalara zemin hazırlıyor.

Sonuç olarak, ‘Matematikte Kaybolmak’, modern fizikte yaşanan bazı sorunlara farklı bir perspektif sunan ve bilimsel araştırma yöntemleri üzerine düşünmeye teşvik eden önemli bir eser.

  • Künye: Sabine Hossenfelder – Matematikte Kaybolmak: Güzellik Kavramı Fiziği Nasıl Yanlış Yönlendiriyor, çeviren: Murat Havzalı, Alfa Yayınları, bilim, 304 sayfa, 2024

Louis A. Fishman – Geç Osmanlı Döneminde Yahudiler ve Filistinliler (2024)

Louis A. Fishman’ın ‘Geç Osmanlı Döneminde Yahudiler ve Filistinliler (1908-1914)’ adlı eseri, günümüzde Ortadoğu’nun en önemli sorunlarından biri haline gelen İsrail-Filistin çatışmasının kökenlerini Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine kadar götürerek önemli bir bakış açısı sunar.

Fishman, Yahudi ve Arap topluluklarının Osmanlı yönetimi altında yaşadıkları deneyimleri, birbirleriyle olan ilişkilerini ve ortaya çıkan gerilimleri detaylı bir şekilde analiz eder.

Kitap, Siyonizm hareketinin bölgedeki Yahudi nüfusunu artırması ve bu durumun Arap-Yahudi ilişkilerini nasıl etkilediğini inceler.

Fishman, I. Dünya Savaşı öncesinde Filistin’de yaşanan siyasi gelişmeleri ve farklı güçlerin bölge üzerindeki etkilerini ele alır.

Yazar, günümüzde yaşanan çatışmanın kökenlerinin Osmanlı dönemine kadar uzandığını ve o dönemde atılan tohumların bugün hala meyve verdiğini savunur.

Fishman, İsrail-Filistin çatışmasını daha geniş bir tarihsel çerçeve içinde ele alarak, sorunun sadece son yüzyıla özgü olmadığını gösterir.

Kitap, Yahudi ve Arap toplumlarının birbirleriyle olan etkileşimlerini ve bu etkileşimlerin zaman içinde nasıl değiştiğini analiz eder.

Fishman, Siyonizm hareketinin Filistin’deki siyasi ve sosyal hayatı nasıl şekillendirdiğini inceler.

  • Künye: Louis A. Fishman – Geç Osmanlı Döneminde Yahudiler ve Filistinliler (1908-1914): Anavatanda Hak İddiası, çeviren: Ali Selman, İletişim Yayınları, tarih, 288 sayfa, 2024