Ahmed Raşid – Taliban (2007)

  • TALİBAN, Ahmed Raşid, çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, siyaset, 354 sayfa

Alt başlığı, ‘İslamiyet, Petrol ve Orta Asya’da Yeni Büyük Oyun’ olan ‘Taliban’, 11 Eylül saldırısıyla dünyanın gündemine oturan Taliban örgütüne odaklanıyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir Afganistan’la ilgili haberler yapan; ‘Daily Telegraph’ ve ‘Far Eastern Economic Review’un Pakistan, Orta Asya ve Afganistan muhabirliğini yapan Raşid, merkeze daha çok Taliban’ı alsa da Afganistan hakkında da ayrıntılı bilgiler sunuyor. Taliban’ın küçücük bir grup olarak doğuşundan bütün dünyanın kaderini şekillendiridiği bir korku odağı haline gelmesine kadarki serüveni ve Usame Bin Ladin’in bu serüvende oynadığı rol, Raşid’in çalışmasının omurgasını oluşturuyor.

C. W. Ceram – Sinemanın Arkeolojisi (2007)

  • SİNEMANIN ARKEOLOJİSİ, C. W. Ceram, çeviren: Hasan Aydın, Agora Kitaplığı, sinema, 222 sayfa

Alman gazeteci ve yazar C. W. Ceram, ‘Sinemanın Arkeolojisi’nin amacını, “sinemanın tarih öncesine ve ilk yıllarına ait uzun zamandır biriken çok sayıda belgeyi bir düzene koymak.” şeklinde özetliyor. İlk olarak 1953 yılında yayımlanmış olan kitap, ağırlıklı olarak sinemanın teknolojik anlamda doğduğu zamanlara odaklanıyor. Deyim yerindeyse sinemanın “tarih öncesi”ne odaklanan kitabın en ilgi çeken yönlerinden biri de barındırdığı çok sayıda belge ve fotoğraf. Sinematografinin öncüleri, ilk film şeritleri, ilk filmler ve sinema endüstrisinin ortaya çıkışı gibi konuların ele alındığı çalışma, sinema tarihiyle ilgilenenler için iyi bir kaynak kitap niteliğinde.

Orhan Miroğlu – Ona Zarfsız Kuşlar Gönderin: Uğur Kaymaz Kitabı (2006)

  • ONA ZARFSIZ KUŞLAR GÖNDERİN: UĞUR KAYMAZ KİTABI, Orhan Miroğlu, Agora Kitaplığı, anlatı, 197 sayfa

Çocuklar dünyanın kirli savaşlarında öldürüldü ve hâlâ savaşlara, kendilerinin hiç anlamadıkları hesaplara kurban ediliyor. İşte, babası Ahmet Kaymaz’la birlikte, polisler tarafından göz göre göre öldürülen Uğur Kaymaz da bu çocuklardan biri. Orhan Miroğlu’nun kitabı, 13 yaşındayken kendi yaşı kadar kurşunla öldürülen Uğur için kaleme alınmış bir destan, bir anı-anlatı. Kitapta Uğur’un ailesi, ailesinin zorunlu göç yüzünden Bakaysê köyünden koparılması, Uğur’un babasıyla birlikte Kızıltepe’de öldürülüşü ve olaydan sonraki gelişmeler yer alıyor.

Ümit Otan – Sendikasızlaştırmadan İş Takipçiliğine Medyatelli (2006)

  • SENDİKASIZLAŞTIRMADAN İŞ TAKİPÇİLİĞİNE MEDYATELLİ, Ümit Otan, Agora Kitaplığı, medya, 180 sayfa

Ümit Otan, deneyimli bir gazeteci. Kendisi uzun yıllar süren gazeteciliğinde çok sayıda kitap ve kişisel fotoğraf sergisi yer alıyor. Şu an Cumhuriyet gazetesi, Dördüncü Kuvvet Medya, Sansürsüz ve Önce Ekmek internet sitelerindeki yazılarına da devam ediyor. Otan’ın ‘Medyatelli’si, Türkiye’nin bugünkü medya ortamına eleştirel yaklaşan yazılardan oluşuyor. Kitabın ana teması, Türkiye’deki gazeteciler için bir kurtuluş olarak düşünülen medya kartelleri döneminin nasıl olup da gün geçtikçe daha da kötüye gittiğidir. Gazetecilerin sendikasızlaştırılması, gazetecinin mesleki haklarının tırpanlanması ve bununla gelen mesleki yozlaşma kitaptaki yazıların omurgasını oluşturuyor.

Bülent Gökay – Emperyalizm ile Bolşevizm Arasındaki Türkiye (2006)

  • EMPERYALİZM İLE BOLŞEVİZM ARASINDAKİ TÜRKİYE, Bülent Gökay, çeviren: Sermet Yalçın, Agora Kitaplığı, tarih, 295 sayfa

Savaş ve devrim 1914-1918 aralığındaki dünya tarihinin en önemli özelliği. İtilaf güçlerinin müdahalesi ve Rusya’daki iç savaş, yabancı işgali ve Anadolu’daki Türk-Yunan savaşı bu dönemin başlıca önemli olaylarından. Bülent Gökay’ın bu yakın dönem tarih çalışması ise, İngiltere ve Sovyetler Birliği gibi iki büyük gücün, bölgede birbirlerine karşı sergiledikleri güç ve nüfuz mücadelesine dair belgesel bir kaynak olmayı amaçlıyor. Gökay’ın çalışması, 1918 ve 1923 yılları arasındaki altı yıl gibi kısa, fakat Trakya’dan Kafkaslar’a kadar uzanan toprakların tarihinde hayati önem taşıyan bir zaman dilimine odaklanmayı amaçlıyor.

Sergei Mihailoviç Eisenstein – Sinema Dersleri (2006)

  • SİNEMA DERSLERİ, Sergei Mihailoviç Eisenstein, çeviren: Engin Ayça, Agora Kitaplığı, sinema, 180 sayfa

Sinema tarihinin önemli filmlerinden ‘Potemkin Zırhlısı’, Sergei Mihailoviç Eisenstein denince ilk akla gelen filmlerden. ‘Sinema Dersleri’ isimli elimizdeki kitap ise, yönetmenin verdiği derslerin, öğrencisi Vladimir Nijni tarafından tutulan notlarından oluşuyor. Eisenstein’in sinema eğitimi verdiği öğrencilerle soru-cevap yöntemi üzerine kurulan kitap, sahne tasarımı tekniklerinden, bir kitabın ya da öykünün filme nasıl aktarılacağından, sahneye koyma, sahne üzerinde planlama, çekim teknikleri ve oyunculuk gibi sinemasal sahneleme konularındaki derslerden oluşuyor. Ayrıca dersler, zamanın bazı örnek filmlerini incelemek gibi uygulamalı bir özelliğe de sahip.

Eric Hobsbawn – Geleneğin İcadı (2006)

  • GELENEĞİN İCADI, Derleyenler: Eric Hobsbawn, Terence Ranger, çeviren: Mehmet Murat Şahin, Agora Kitaplığı, tarih, 356 sayfa

‘Geleneğin İcadı’, eski günlerden geldiği varsayılan geleneklerin büyük kısmının, yakın zamanlarda “icat edilmiş olan gelenekler” olduğunu savunuyor. Kitabın yazarları, bu geleneklerin icat edilirken, mutlaka belli bir tarihsel geçmişe referans yaptığını ve geçmişle bir süreklilik kurmaya çalıştığını ifade ederek, bu sürekliliğin büyük ölçüde yapay ve uydurma olduğunu vurguluyor. Kitabın derleyenleri dışında, Hugh Trevor-Roper, Prys Morgan, David Cannadine ve Bernard S. Cohn’un kaleme aldıkları makaleler ise, bu “icat edilen geleneğin”, Britanya, İskoçya, Galler, Hindistan ve Afrika’daki izini sürüyor. Makalelerin açıklamaya çalıştığı icat edilmiş gelenek kavramı, son iki yüzyıllık ulus-devlet süreci çerçevesinden izleniyor.

Jean-François Elberg – Çocuklar Koğuşu (2006)

  • ÇOCUKLAR KOĞUŞU, Jean-François Elberg, çeviren: Cengizhan Yiğitler, Agora Kitaplığı, anı, 166 sayfa

‘Çocuklar Koğuşu’, Nazilerin mağduru Dr. Michel Elberg’in, Jean-François Elberg tarafından hikâyeleştirilen anılarından oluşuyor. Romanya’dan Fransa’ya göç eden ve burada aldığı tıp eğitiminden sonra muayenehanesini açan Elberg, bu dönemde Yahudi düşmanlığının kurbanı olarak Nazilerin Fransa’daki Drancy toplama kampına götürülür. Kampta hekim olduğu için çocuklar koğuşunda görevlendirilir ve burada bulunan Paula’yla birlikte, hem çocukların hayatlarını mümkün olduğunca iyileştirmeye hem de bulaşıcı hastalık bahanesiyle çok sayıda çocuğun kamptan firar etmesini sağlamaya çalışırlar. Elberg’in anıları, “Yahudiliğin yaşı yoktur!” diyerek, henüz on dört yaşındaki çocukları dahi ölüme sürecek kadar zalimleşen Naziler’i ve soykırımı kayıt altına alıyor.