Gaston Bachelard – Yeni Bilimsel Tin (2023)

‘Yeni Bilimsel Ruh’, Gaston Bachelard’ın epistemoloji ve bilim tarihi üzerine yazdığı bir kitap.

Relativistik fizik, kuantum fiziği, Öklid dışı geometri ile ilgileniyor ve Descartes’ın felsefesini eleştiriyor.

Bachelard, fizikçi Werner Heisenberg’in belirsizlik ilkesinden yola çıkarak determinizm ve indeterminizm problemini analiz ediyor, ayrıca bilimde devrim kavramını kuramlaştırıyor.

‘Yeni Bilimsel Tin’, Gaston Bachelard’ın Bachelard olmaya başladığı, kendi kıvamını bulduğu kitaptır.

Nasıl Kepler ve özellikle Galileo’nun geliştirdiği yeni epistemoloji, filozofunu Descartes’ta bulmuşsa, geometride Lobaçevski ve fizikte Einstein’la başlayan değişmenin epistemolojisini de Bachelard, bu kitabından itibaren teorileştirmiş, söz konusu gelişmelerden bilim felsefesi açısından önemli sonuçlar çıkarmıştır.

Vardığı nokta ise modern bilimin artık Descartesçı epistemolojiyi geride bıraktığı, aştığı saptamasıdır.

İşte bu noktadan sonra, Bachelard’ın velut epistemolojik üretimi geleneksel felsefenin rasyonalizm ve ampirizm, gerçekçilik ve uzlaşımcılık gibi ikiliklerini bir sentez içinde aşmaya yönelir.

‘Yeni Bilimsel Tin’, Bachelard’ın kendine özgü rasyonalizminin, tarihsel kopuş teorisi ve epistemolojik pedagojisinin nüve halinde ortaya çıktığı yapıtıdır.

Filozofu anlamak için ilk önce ve en dikkatle okunması gereken eserinin bu olduğu söylenebilir.

  • Künye: Gaston Bachelard – Yeni Bilimsel Tin, çeviren: Alp Tümertekin, Minotor Kitap, felsefe, 152 sayfa, 2023

Philippe Panerai, Jean Castex ve Jean-Charles Depaule – Kentsel Biçimler (2023)

 

‘Kentsel Biçimler’, dört dörtlük 20. yüzyıl bir kentbilimi tarihi.

Kitap, yüzyılın kentlerinde, Paris, Londra, Amsterdam ve Frankfurt’ta gerçekleştirilen en anlamlı, belki de en tekil çalışmaları kendi ölçekleri temelinde bir araya getiriyor.

Seçtiği örneklerle bir yandan mükemmel bir panorama, bir yandan da kuramsal bir ders ve tartışma konusu oluşturuyor.

Kitapta, klasik Avrupa kentinin 19. yüzyılın dönüştürdüğü, 20. yüzyılın da yürürlükten kaldırdığı ayırıcı özelliği olan bina adasının, yani belirli bir mekânsal örgütlenmesi çok yönlü bir biçimde ele alınıyor.

  • Künye: Philippe Panerai, Jean Castex ve Jean-Charles Depaule – Kentsel Biçimler: Bina Adasından Bina Bloğuna, çeviren: Alp Tümertekin, Janus Yayıncılık, mimari, 240 sayfa, 2023

Gaston Bachelard – Mekânın Poetikası (2023)

Yayımlandığı günden bu yana filozoflara, mimarlara, psikologlara, edebiyatçılara, eleştirmenlere ilham kaynağı olan, her okuyanın zihninde yeni pencereler açan ‘Mekânın Poetika’sında Bachelard evi algılayış tarzımızın, her türlü barınak imgesinin düşüncelerimizi, anılarımızı ve düşlerimizi nasıl şekillendirdiğini gösterir.

Bachelard bu eserinde mekânın zaman/zihin tarafından dil aracılığıyla nasıl doldurulduğunu, dondurulduğunu, katılaştırıldığını inceler.

Ona göre dil anlamlandırır, poetik hayal gücüyse tüm bu anlamlandırma süreçlerine direnir, varlığın açılmasını sağlar.

Felsefe, fenomenoloji, psikanaliz, fizik, biyoloji, nöroloji…

Hepsi de dolaysız olanın, başka bir deyişle poetik hayal gücünün karşısında ikincildir artık.

Bachelard epistemolojisinde yeni bir dönüm noktasını temsil eden ‘Mekânın Poetikası’, değişimin ve sürekliliğin kıskacında yersiz kalan düşüncenin dil-gerçeklik, zaman-mekân, sonlu-sonsuz, içsellik-dışsallık, büyük-küçük diyalektikleri aracılığıyla kendisine poetik bir yer inşa etme girişiminin adıdır.

“Asla gerçek bir tarihçi değilizdir, şair bir yanımız vardır hep, heyecanlarımız da yitik bir şiirin dışavurumundan başka bir şey değildir belki de” diyen Bachelard, bizi şairlere kulak vermeye çağırıyor.

  • Künye: Gaston Bachelard – Mekânın Poetikası, çeviren: Alp Tümertekin, Minotor Kitap, felsefe, 304 sayfa, 2023

Alain Badiou – Siyasetin Böyle Sabahları da Olabilir (2023)

Pandemi, ekonomik kriz ve artan siyasal baskı karşısında bizler “hareketsizlikten” yakınaduralım, Alain Badiou, başta Sarı Yelekler hareketi olmak üzere Fransa’daki yakın dönem örneklerine bakarak bu tür hareketliliklerin her zaman hayra yorulamayacağını savunuyor.

Sınıfsal çatışmada önemli ve belirleyici bir taraf haline gelen, günümüz “demokrasilerinin” en büyük destekçisiyken günden güne irtifa kaybeden orta sınıfın, içinde konumlandığı dünyanın dışına çıkarılamadığı takdirde despotizme çanak tutan, salt tepkisellikle malûl bir irticai söylemin içine sıkışıp kalacağını ileri sürüyor.

Yeni bir komünizm tahayyülünün gerekliliğine işaret eden Badiou, bu tahayyülün varoluşsal zeminini de Avrupa’ya tebelleş o lan göçmenlik ya da kendi deyimiyle göçer proletarya meselesinin yaratabileceği “yabancılıkta” arıyor.

Alain Badiou’nun 2016-2020 arasında kaleme aldığı yazılardan oluşan ‘Siyasetin Böyle Sabahları da Olabilir’in, farklı başlıklar altında çeşitli kavramların irdelendiği ilk kısmında filozofun dünyanın gidişatına nereden baktığını ortaya koyan teorik bir çerçeve çizilirken, ikinci kısmında güncel yakıcı problemleri yine bu çerçevede, gelecek ufkunu hiç kaybetmeden sorgulayabileceğimiz bir tartışma düzlemi sunuluyor.

  • Künye: Alain Badiou – Siyasetin Böyle Sabahları da Olabilir, çeviren: Alp Tümertekin, Sel Yayıncılık, siyaset, 112 sayfa, 2023

Céline Bonicco-Donato – Heidegger ve İkamet Etme Meselesi (2022)

 

Martin Heidegger’i okumadan mimar olunabilir mi?

“İnşa Etmek, İkâmet Etmek, Düşünmek” başlıklı denemenin yazarının karmaşık ve derin düşüncesine yaklaşmadan hakiki anlamda bina yapılabilir mi?

Céline Bonicco-Donato, Heidegger’in mimari üzerine fikirlerini derinlemesine analiz ediyor.

Mimari ile uğraşan veya konuya ilgi duyanların kaçırmaması gereken bir çalışma.

Heidegger, mimari hakkında şunları söylüyor.

“Analiz ettiğimiz projelerin, yani Frank Lloyd Wright’ın Falling Water, Alvar Aalto’nun Villa Mairea ve Peter Zumthor’un Therme Vals projelerinin (…) gösterdiği gibi projenin ölçüsü mimar değil, dünya, yani projeden önce varolan, başka deyişle inşaat alanı, sunduğu malzeme, tarihi, doğal öğeleri, atmosferi, vb. olmalıdır.”

“Hakiki mimari üretim (…) zaten orada olanı ‘görünür kılmak’tan kaynaklanır.”

“Mimarın görevi yaratmak değil, var olmak isteyenin varlık kazanmasına izin vermektir.”

  • Künye: Céline Bonicco-Donato – Heidegger ve İkamet Etme Meselesi: Bir Mimarlık Felsefesi, çeviren: Alp Tümertekin, Janus Yayınları, felsefe, 192 sayfa, 2022

Emmanuelle Loyer – Avrupa’nın Kısa Kültür Tarihi (2022)

 

Avrupa’da ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren şekillenen kültürel temsilleri ve pratikleri, önemini hâlâ koruyan on üç tema çerçevesinde derleyen bu kitap kıta ölçeğinde bir kültür tarihi sentezi sunuyor.

Emmanuelle Loyer her bölümde bir sorunsalı ortaya çıkarmaya ve “Avrupa denilen çiçek dürbününü avcumuzda çevirip o ana kadar kendini göstermeyen yeni gerçekliklerin farkına varmamızı sağlayan tarihyazımsal bir aracı kullanmaya” çalışıyor: Garlar, kafeler ve bulvarlar gibi mekânlar etrafında şehre özgü yeni zaman algısının ve deneyim sisteminin nasıl şekillendiğini gözler önüne sermek için kent kültürüne eğiliyor.

Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında serpilmeye başlayan “gazete uygarlığı”nın, tiyatronun burjuvalaşma sürecinin hikâyesini anlatıyor.

1914-45 arasında Avrupalı toplumlara damgasını vuran savaş kültürünün toplumsal yaşama nasıl sızdığını ve sömürgeci kültür denen düşünsel yapıda kendini nasıl sürdürdüğünü gösteriyor.

Avrupa monarşilerinin karşısında oluşan sivil toplumun bayraktarlığını yapan entelektüel figürünün geçirdiği dönüşüme, 1968’le baş gösteren yeni hareketlilik tarzlarına odaklanıyor.

Son olarak, dijital kültür, kitle turizmi gibi daha güncel olgulara da değinen Loyer, yirmi beş yıllık okumalarının ve derslerinin ürünü olan ‘Avrupa’nın Kısa Kültür Tarihi’ni özel hayatın yakın tarihine göz atarak tamamlıyor.

  • Künye: Emmanuelle Loyer – Avrupa’nın Kısa Kültür Tarihi, çeviren: Alp Tümertekin, İş Kültür Yayınları, tarih, 272 sayfa, 2022

Alain Farel – Mimarlık ve Karmaşıklık (2022)

 

‘Mimarlık ve Karmaşıklık’, karmaşıklık düşüncesinin kent ve mimarlıktaki gelişimi hakkında çok iyi bir kitap.

Özellikle de mimarlığı verimli bir bilmece sayanlar bu çalışmayı kaçırmamalı.

On yedinci yüzyıldan devralınan Rasyonalizmin tartışıldığı, suçlandığı ve fazla basitleştirildiği günümüzde çeşitli disiplinler ortaya yeni bir düşünce biçimi çıkardı.

Gerçeğin karmaşıklığını mimarlık nasıl ele alıyor?

Bu kitabın ilk bölümünde geliştirilen mimarlıkta Rasyonalizm eleştirisi, kent ve mimarlık konusundaki bütün basiteştirici görüşlerin ötesine geçmeyi sağlar.

Günümüzde mimarlık kent olmadan, kent de sakinleri olmadan düşünülemez.

İkinci bölümde ise Louis Kahn, Luis Barragan, Henri Gaudin, Vittorio Gregotti, John Hejduk, Peter Eisenman, Bernard Tchumi, Christan de Partzamparc, Renzo Piano tarafından yapılan çalışmalar karmaşıklık düşüncesinin mimarlıkta nasıl biçimlendiğini örnekliyor.

  • Künye: Alain Farel – Mimarlık ve Karmaşıklık, çeviren: Alp Tümertekin, Janus Yayınları, mimari, 320 sayfa, 2022

Bruno Zevi – Mimarlığı Görebilmek (2021)

Bruno Zevi’nin, 1948’de kaleme aldığı ‘Mimarlığı Görebilmek’, bugün de modernist mimarlık yazınının en parlak örneklerinden biridir.

Mimari gerçeklik üzerine bu ufuk açıcı eser, gözden geçirilmiş yeni baskısıyla raflardaki yerini aldı.

Zevi, çalışmasına, toplumun mimari alandaki bilgisizliğinin nedenlerini çözümleyerek başlıyor.

Kitabın devamında da, mekân olarak mimarinin ne anlama geldiği ele alınıyor; mimarinin çok kere sanıldığının aksine birtakım genişlik, uzunluk ve yüksekliklerin toplamı olmaktan ziyade, kişinin duyup yaşadığı içinde gezinip dolaştığı kapsanan bir iç mekânın ta kendisi olduğu tartışılıyor.

Zevi kitabında, kendi mimari eleştiri anlayışını da açıklıyor.

Zevi’ye göre, bir sanatçıyı ya da eseri değerlendirmeye girişmeden önce, onun üretildiği devrin sosyal, düşünsel, teknik, estetik ve figüratif çevre gibi faktörleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Yazar, kitabının beşinci ve son bölümünde ise, mimari yaratma eyleminin birtakım mimarlık eleştirmenlerince çeşitli açılardan nasıl ele alınıp yorumlandığını inceliyor.

  • Künye: Bruno Zevi – Mimarlığı Görebilmek, çeviren: Alp Tümertekin, Arketon Yayıncılık, mimari, 176 sayfa, 2021

Étienne-Louis Boullée – Mimarlık: Sanat Üzerine Deneme (2019)

Fransız Devrimi’ni de görmüş Étienne-Louis Boullée, çağının çok ilerisinde bir mimardı.

Sanatın eğitici erdemler taşıdığına inanırdı, çağının mimarlığını sık sık eleştirirdi ve devrimci bir mimar olarak cüretkâr ve ilerici çözümler önerirdi.

O’nun mimarı anlayışı, aynı zamanda Devrim’in talep ettiği toplumsal ilerlemeyi sağlayacak kurumları somutlaştırmayı da talep ediyordu.

“Bence binalarımız, özellikle de kamu binalarımız, bir anlamda şiir gibi olmalıdır.” diyen Boullée, bu kitabında hacimler kuramını tartışmaya açıyor.

Yazar hacimler kuramını inceliyor, analiz ediyor, hacimlerin özelliklerini, duyularımız üzerindeki güçlerini ve bizim örgütlenmemizle olan benzerliklerini ortaya koyuyor.

Boullée ayrıca, Vitruvius’un mimarlığı bina etme sanatı tanımını da tartışmaya açıyor.

Boullée, öncelikle bu tanımı çok kaba buluyor.

Gerçekleştirmek için tasarlamak gerektiğini, ilk atalarımızın kulübelerinin önce görüntüsünü tasarladığını, sonra inşa ettiğini ve mimarlığı tam da bunun, yani zihnin bu üretimi olduğunu söyleyen Boullée, mimarlığı herhangi bir binayı üretmek ve mükemmeliyete ulaştırma sanatı olarak tanımlıyor.

Bütün bunları kendine has özgün bakışıyla irdeleyen Boullée, ayrıca mimarlığın kurucu ilkelerini nasıl kesinleştirebileceğimiz ve doğanın incelenmesinin mimarlık için ne kadar vazgeçilmez olduğu gibi ilgi çekici konuları da tartışıyor.

  • Künye: Étienne-Louis Boullée – Mimarlık: Sanat Üzerine Deneme, çeviren: Alp Tümertekin, Janus Yayınları, mimari, 172 sayfa, 2019

Gaston Bachelard – Rasyonalist Bağlanma (2015)

Akla saldırganlık işlevini geri vermek hevesiyle yola çıkan Gaston Bachalerd’dan, rasyonalist geleneğe sıkı eleştiriler…

Rasyonalizmin doğasına ilişkin kimi kanıtlar sunan, bilimsel batıl inançlarla hesaplaşan düşünür, kendi rasyonalizmini ayırt etmek için “rasyonalistüstücülük” terimini icat ediyor.

  • Künye: Gaston Bachelard – Rasyonalist Bağlanma, çeviren: Alp Tümertekin, İthaki Yayınları