Munzur Güven Kılıç – Yasaklı Bölge (2020)

Dersim, daha çok 1937/38’de yaşanan katliamla bilinse de, bölgenin devletin nezdinde düşmanlaştırılması çok daha eskilere dayanır.

Burası, daha 1514’te devletin gözüne batmaya başlamıştı.

Öte yandan Cumhuriyet döneminde de, her şey 1937/38’de başlayıp bitmedi.

Örneğin Dersim, 1950’li yıllara kadar askeri bölge olarak kalmıştı.

İşte Munzur Güven Kılıç’ın bu çalışması, 1896’lardan özellikle bölge için dönüm noktası olan 1937/38’lere kadar yaşananları tanıklıklar üzerinden ele alıyor.

Bu tanıklıklar, bölge tarihi açısından bazı önemli boşlukları dolduruyor.

Kitabın asıl özgünlüğü ise, Dersim’in yaşadığı acıları ortaya koyduğu gibi, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde yetkililerin planları, söylemleri ve raporlarının yanı sıra, o dönem bölgede görevli olarak yaşayanların anılarını da barındırması.

Künye: Munzur Güven Kılıç – Yasaklı Bölge: 1870-1984 Dersim, Nota Bene Yayınları, tarih, 176 sayfa, 2020

Kolektif – Yas Kitabı (2010)

1938’de Dersim’de yaşananlar, özellikle 10 Kasım 2009’da TBMM’de Onur Öymen’in konuşması ekseninde yeni bir tartışmanın alevlenmesine sebep oldu.

Öymen konuşmasında, Dersim katliamını bir yöntem olarak öven ve öneren sözler sarf etmişti.

İşte Mehmet Çetin’in derlediği ‘Yas Kitabı’nda, Öymen’in konuşmasının vesile olduğu yazılar bir araya getirilmiş.

Burada, Akif Beki’den Alper Görmüş’e, Can Dündar’dan Baskın Oran’a, Cengiz Çandar’dan Cüneyt Arcayürek’e, Ertuğrul Özkök’ten Yıldırım Türker’e, Evrim Alataş’tan İsmail Beşikçi’ye birçok ismin katliamla ilgili yazıları bulunuyor.

Kitap, Dersim 38 konusundaki tartışmaları bir araya getirmesiyle önemli bir kaynak.

  • Künye: Kolektif – Yas Kitabı: Dersim 38’i Yazdılar, yayına hazırlayan: Mehmet Çetin, Sur Kitaplığı, siyaset, 278 sayfa

Kolektif – Herkesin Bildiği Sır: Dersim (2010)

‘Herkesin Bildiği Sır: Dersim’, Dersim’i tarih, toplum, ekonomi, dil ve kültür çerçevesinden irdeleyen makalelerden oluşuyor.

Kitabı derleyen Şükrü Aslan, “Dersim”in, Anadolu’nun doğusunda bir coğrafi bölgeyi anlatmaktan çok, neredeyse tarih boyunca ama özellikle 1930’lu yılların sonlarına doğru maruz kaldığı siyasal ve askerî müdahalelerin yarattığı derin toplumsal tahribatla belleklerde yer etmiş toplumsal ve kültürel bir varlığa işaret ettiğini söylüyor.

Bu çerçevede hazırlanmış kitap, 1938’den iki yöne doğru yapılan yolculuğun izlerini sürüyor. Bu izler okuru, Dersim’in tarihine, diline, müziğine, inanç pratiklerine, mücadelelerine, başarılarına ve aynı zamanda kentin/bölgenin bugününe de götürüyor.

Çok sayıda ismin yazılarıyla katıldığı çalışma, Dersim’in dünü ve bugünü hakkında yetkin bir kaynak.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Hüseyin Ağuiçenoğlu, Muzaffer Akın, Alişan Akpınar, Mikail Aslan, Şükrü Aslan, İmran Ayata, Sezen Bilir, Serhat Bozkurt, Kemal Burkay, Sema Buz, Hıdır Eren Çelik, Yücel Demirer, Namık Kemal Dinç, Ali Ekber Düzgün, Fuat Ercan, Harun Ercan, Serkan Erdoğan, Gülsün Fırat, Sabır Güler, Ali Haydar Gültekin, Azat Zana Gündoğan, Zeliha Hepkon, Hüseyin Irmak, Mesut Keskin, Muzaffer Oruçoğlu, M. Ali Sağlam, Dilek Soileau, Bahar Şimşek, Cemal Taş, Volga Hüseyin Sorgu Tekinoğlu, Beyza Üstün, Sibel Yardımcı, Özkan Yıldız ve Murat Yüksel

  • Künye: Kolektif – Herkesin Bildiği Sır: Dersim, derleyen: Şükrü Aslan, İletişim Yayınları, tarih, 640 sayfa

Kolektif – Ma Sekerdo Kardaş? (2010)

İlhami Algör’ün hazırladığı ‘Ma Sekerdo Kardaş? (N’etmişiz Kardaş?)’, Dersim 1938’in kara günlerinin üzerine çöktüğü köylerden biri olan Surbahan’dan tanıklıkları okurlarına sunuyor.

Dersim 1937/38’de, harekât komutasının bir ayağının Surbahan köyünde üstlendiğini belirten Algör, sonunda harekât tırpanının bu köyü de biçtiğini ve öldürülen erkeklerin kemiklerinin, Ağbaba Dağı’nın dibinde Zıni Gediği çukurunda; Kısmikör, Mağaçur, Brastik, Galolar, Balıbey köylerinden toplanarak kurşuna dizilmiş komşularının kemikleriyle birlikte tozun toprağın içinde yattığını söylüyor.

Geride kalan kadın ve çocuklar ise, yük vagonlarına tıkılıp batıya sürülür.

Bu aileler, 1947’de çıkan afla köylerine geri dönecektir.

İşte bu muazzam sözlü tarih çalışması, Surbahan köyünden batıya sürülen birkaç ailenin hafızasından hareketle, 1938-1948 aralığında yaşananları anlatıyor.

  • Künye: Kolektif – Ma Sekerdo Kardaş? (N’etmişiz Kardaş?), hazırlayan: İlhami Algör, Doğan Kitap, anı, 159 sayfa

Naşit Hakkı Uluğ – Derebeyi ve Dersim (2009)

Yunus Nadi ve Falih Rıfkı ile aynı ekolden olan Naşit Hakkı Uluğ, feodalizm ve köyüler konularında Cumhuriyet’in yaklaşımının ateşli savunucularındandı.

‘Derebeyi ve Dersim’ de, Cumhuriyet’in Kürt sorununun çözümü konusundaki inkârcı ve şiddet taraftarı yaklaşımını en iyi yansıtan kaynaklardan biri oluşuyla şaşırtıcı değil.

Kürt sorunun müzakere edilmeye başlandığı, ayrıca Dersim Katliamı’nın yeniden tartışıldığı günümüzde, şu ana kadar Türkiye’de egemen olan bu anlayışın ülkeyi getirebileceği tehlikeli durum, Uluğ’un yaklaşımında açıkça görülüyor.

Kitabında feodalizm, Dersim, din, aşiretler ve seyyitler gibi konuları anlatan Uluğ, Kürtlerin Türk soyundan geldiklerini de savunuyor.

  • Künye: Naşit Hakkı Uluğ – Derebeyi ve Dersim, Kaynak Yayınları, siyaset, 82 sayfa

Aytekin Ersal – Şeyh Sait’ten Dersim’e (2015)

Kuruluş yıllarında Cumhuriyet’in Kürt politikası neydi?

Kitap, o dönemdeki egemenlerin Şeyh Sait İsyanı ve Dersim katliamına yaklaşımlarını inceleyerek bu soruyu yanıtlıyor.

Şeyh Sait isyanının tarihi temelleri ve siyasi sonuçları, Dersim katliamına giden süreç ve bu iki gelişmenin günümüze yansımaları konularında aydınlanmak isteyenlere.

  • Künye: Aytekin Ersal – Şeyh Sait’ten Dersim’e, Tarihçi Kitabevi

Munzur Çem – Qurzeli Usiv’in 70 Yılı (2014)

  • QURZELİ USİV’İN 70 YILI, Munzur Çem, İletişim Yayınları, anı, 310 sayfa

Munzur Çem, sıra dışı bir hayat yaşayan Dersimli Usiv’in tanıklığı ekseninde, Osmanlı ve Türkiye tarihinde yaşanmış kıyımları kayda geçiriyor. Bingöl’ün Kiğı ilçesine bağlı Qurze mezrasından olan Usiv anılarında, çocukluk yıllarını, Şeyh Sait isyanında yaşananları, Ermeni katliamına dair hatırladıklarını, Dersim’de 1938’de yaşanan katliamı ve buradan kaçış öyküsünü, katliamdan kaçan Dersimlilerin yeniden bir araya gelme çabalarını, askerlik yıllarında maruz kaldığı aşağılamaları ve Almanya’ya göç edişini anlatıyor. Kitap, Usiv’in Dersim’in bazı usul ve töreleri ile sosyal yaşamına dair anlatımlarını barındırmasıyla da değerli bir kaynak.

Haydar Karataş – On İki Dağın Sırrı (2012)

  • ON İKİ DAĞIN SIRRI, Haydar Karataş, İletişim Yayınları, roman, 295 sayfa

 

Haydar Karataş, daha önce yayımlanan ‘Gece Kelebeği, Perperık-a Söe’de, Dersim katliamında yaşananları, canlı karakterler ve okuru etkisi altına alan bir atmosfer eşliğinde anlatmıştı. Karataş ‘On İki Dağın Sırrı’nda da, Dersim 1938’in öncesini, acılı bir coğrafyada yaşayıp, kendilerini bekleyen trajik bir geleceğe karşı çaresizce direnen insanların hikâyesini anlatıyor. Cumhuriyet öncesi ve sonrasına uzanan kurgu, bir yandan gündelik hayatlarını hiçbir şey olmayacak gibi yaşayan, beri yandan adım adım gelen felaketi de hisseden Dersimlilerin; Kürtler, Ermeniler, Kızılbaşlar, köylüler ve çocukların gözünden anlatıyor.