Astra Taylor – Tedirgin Yeni Dünya (2025)

Astra Taylor’un bu kitabı, modern dünyada artan güvensizlik duygusunun bireysel bir eksiklik değil, yapısal olarak yaratılan bir toplumsal gerçeklik olduğunu savunuyor. ‘Tedirgin Yeni Dünya: Her Şey Altüst Olurken Bir Araya Gelmek’ (‘The Age of Insecurity: Coming Together as Things Fall Apart’), neoliberalizmin istikrar değil, sürekli kriz ve belirsizlik ürettiğini, bu nedenle insanların sadece maddi değil, duygusal ve sosyal olarak da güvencesiz kaldığını söylüyor. İşsizlik korkusu, sağlık sistemlerinin çöküşü, kiraların yükselmesi gibi faktörler bireyleri sürekli bir tedirginlik içinde yaşamaya zorluyor.

Güvensizlik, yalnızca ekonomik değil, politik bir araçtır. Taylor’a göre bu ortamda insanlar, sistemle yüzleşmek yerine birbirine rakip hale gelir; kolektif örgütlenme yerine bireysel kurtuluş arar. Ancak bu parçalanmışlık, aynı zamanda yeni bir dayanışma ihtiyacını da doğurur. Güvensizlik, dayanışmaya açılan bir kapı olabilir. Taylor, kırılganlığın bastırılması gereken bir zayıflık değil, dönüştürücü bir güç olduğunu vurguluyor.

Kitap, “güvenlik” gibi kavramların kimin için, ne pahasına sağlandığını da sorgular. Devletin güvenlik politikaları genellikle güçlüyü korurken, yoksulların, göçmenlerin, kadınların ve diğer dezavantajlı grupların güvensizliğini meşrulaştırır. Taylor, bu çelişkileri görünür kılarak yeni bir kolektif siyaset hayal ediyor.

Sonuç olarak kitap, korku, kırılganlık ve karşılıklı bağımlılık ekseninde yeniden şekillenen bir dayanışma kültürünü savunuyor.

  • Künye: Astra Taylor – Tedirgin Yeni Dünya: Her Şey Altüst Olurken Bir Araya Gelmek, çeviren: Gökçe Metin, Okuyanus Yayınları, inceleme, 332 sayfa, 2025

Rens Bod – Örüntüler Dünyası (2024)

‘Örüntüler Dünyası’ dünya çapında tüm insanlık tarihi boyunca üretilen bilginin ve bilgi üretim yöntemlerinin kapsamlı bir derlemesi.

İnsanlığın örüntü ve ilke arayışı 40 bin yıl önce ayın evrelerini gözlemlemek için mamut kemiklerine işlenen çizimlerle başlıyor.

  • Peki insanlık bu mütevazı başlangıçtan günümüze, modern doğa ve kültür arayışına nasıl ulaştı?
  • Bugünkü dünya hakkındaki bilgimiz ne zaman başladı ve gelişti?

Rens Bod, insanın bilgi tarihine ilişkin evrensel bir çalışma sunuyor.

Yeryüzünün tüm coğrafyalarından derlediği örüntülerle bilgi tarihindeki şaşırtıcı bağlantıları gözler önüne seriyor.

‘Örüntüler Dünyası’ bir kıtadan diğerine ve çağlar arasında süzülerek astronomiden filolojiye, tıptan hukuka, tarihten botaniğe tüm gelişmelerin dünyadaki kesişimlerini ve küresel eğilimlerini inceliyor: Avrupa’dan Çin’e, Hindistan’dan Roma’ya ve Osmanlı’ya…

Rens Bod, dijital beşeri bilimler ve beşeri bilimler tarihi profesörü, beşeri bilimleri hem bilgisayımsal hem de tarihsel bakış açılarıyla araştırıyor.

Bod, antikçağdan günümüze beşeri bilimlerin ilk genel kapsamlı tarihsel değerlendirmesi olan De Vergeten Wetenschappen’in [Beşeri Bilimlerin Yeni Tarihi] yazarı.

Yedi dilde yayımlanan kitap, Kennislink tarafından 2011’in en iyi bilim kitabı seçildi.

Ayrıca NRC Handelsblad’ın hazırladığı “okumuş olmanız gereken” yirmi beş bilim kitabı listesinde yer alıyor.

  • Künye: Rens Bod – Örüntüler Dünyası: Bilginin Evrensel Tarihi, çeviren: Gökçe Metin, Monografi Yayınları, inceleme, 432 sayfa, 2024

Shane Ewen – Şehir Tarihi Nedir? (2023)

Bu kitap, şehir yaşamının konumsal ve deneysel yönlerinin anlaşılmasını hedefliyor ayrıca karşılaştırmalı ve disiplinlerarası yaklaşımların ortak değerlerini vurguluyor.

Bu türden bütünlüklü bir yaklaşım, kentsel deneyimde ortak olanın ne olduğunu ve bir şehirsel mekânı diğerinden ayıran şeyin ne olduğunu belirlemek için deneysel kanıtların sistematik olarak bir araya getirilmesine olanak sağlıyor.

Disiplinlerarasılık, şehir tarihi için gereklidir çünkü bu alan yirminci yüzyıl boyunca hem beşerî bilimlerden hem sosyal bilimlerden sayısız etkiyle büyüdü ve gelişti.

Hem güzel sanatlarda ve beşerî bilimlerde hem de alanda yeterli çoğunluğu, yoğun bir tarz ve kaynaklar yapısının oluşumunu sağlayan; sanat, edebiyat, fotoğraf, arkeoloji, kültürel çalışmalar ve film çalışmalarının da dâhil olduğu sosyal bilimlerde yaygın olarak görülür.

Şehir tarihinin önemi, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun şehirlere taşınmasıyla epeyce arttı.

Öte yanda şehirlerin, uluslararası karşılaştırmalarını yapmanın önemi ve zorlukları (şehir tarihinin lojistik ve tarihsel/kültürel geleneklerinden ötürü) ulusal bir ölçme ve değerlendirme açısından verimli oluyor.

Ancak uluslararası ve ulus aşırı karşılaştırma güdüsü, özellikle Latin Amerika ve Hindistan alt kıtasından Çin ve Orta Doğu’ya kadar gelişmekte olan dünyadaki hızla büyüyen mega kentler ve mega bölgelerle gelişmiş dünyadaki iyi yapılandırılmış ve bütünlüklü şehirler arasında daha belirgin.

Bu türden kıtalar arası bir araştırma hem bu mega kentlerde hem de gelişmiş dünyada yaşayanlara maddesel olarak fayda sağlayabilecek daha geniş bir sosyo-politik alışveriş içinde konumlandırma imkânı sağlıyor.

‘Şehir Tarihi’, değerli dersler sunuyor.

Şehir kapitalizminin büyük eşitsizliklerinin adil biçimde çözümlenebilmesine; piyasanın aşırılıklarına kapılması durumunda yaşanan hızlı şehirleşmenin ortaya çıkardığı çevresel tehlikelerin tespit edilerek en aza indirgenmesine ve şehirlerin yaşamak, çalışmak ya da seyahat etmek için cazip yerlere dönüştürülmesinde kültür, doğa ve planlamanın önemine ilişkin olarak önemli veriler aktarıyor.

  • Künye: Shane Ewen – Şehir Tarihi Nedir?, çeviren: Gökçe Metin, Yeni İnsan Yayınevi, tarih, 172 sayfa, 2023

David Smail – Mutsuzluğun Kökenleri (2023)

David Smail, ‘Mutsuzluğun Kökenleri’nde sınıfsal bariyerlerin aşılamazlığını izaha girişiyor.

Doğumdan itibaren kendilerini yetersiz görmesi tembihlenmiş insanlar için para ve itibar kazanmak, hayatlarının ilk aşamalarında kazandıkları (kendilerinin ya da başkalarının gözündeki) bu ilkel değersizlik hissini nadiren giderebiliyor.

“Ait olduğu” sosyal çevrenin dışına çıkan biri daima korku ve paniğe boğulma tehlikesiyle yaşıyor.

Psikoloji dünyasında alışık olunanlar dışında bir bakış açısıyla, insanların mutsuzluklarının temelinde yatan sebepleri ortaya koyan Smail, bu eserinde psikoterapinin yanılgılarını ve insana dair daha gerçekçi bir anlayışa ulaşmanın yollarını inceliyor.

İçinde yaşadığımız çağın getirdiği baskılar ve mutsuzlukların ardında yatan güç ilişkileri ve toplumsal etkileri gözler önüne seriyor ve bu çığ gibi büyüyen mutsuzluk dalgasının anlamını kavramaya çalışan okuyuculara ve profesyonellere yeni bir işaret ateşi yakıyor.

  • Künye: David Smail – Mutsuzluğun Kökenleri: Kişisel Buhranlara Yeni Bir Yaklaşım, çeviren: Gökçe Metin, Okuyanus Yayınları, psikoloji, 236 sayfa, 2023

John Rawls – Ahlak Felsefesi Üzerine Dersler (2021)

John Rawls’un etik üzerine Harvard Üniversitesi’nde verdiği ünlü dersleri, nihayet Türkçede.

Bilhassa ahlak felsefesinin tarihi gelişimi hakkında Rawls’un özgün fikirlerine daha yakından bakmak için çok iyi fırsat.

Rawls 1962’den 1991’e kadar, Harvard’da profesör olarak görev yaptığı dönemde, özellikle etik üzerine verdiği lisans dersiyle büyük etki uyandırmıştı.

Rawls bu derslerinde, Aristoteles, Leibniz, Kant, Mill, Hume, Sidgwick ya da Ross’u da içeren çeşitli tarihsel figürler derinlemesine incelemişti.

Düşünürün eğitimini verdiği biçimiyle, ahlak psikolojisi etiğin akademik bir alt alanı değildi, daha çok insan yaşamında ahlakın oynadığı rolün bir çalışmasıydı: ahlaki akıl yürütme, bunun varsaydığı birey kavramı ve ahlakın sosyal rolü organize etmesi.

Rawls’un yayımlanmış çalışmalarında felsefenin onun için oldukça önemli olduğu açıkça görülebilse de, hayatı boyunca yaptığı bu tarih çalışmasının sıra dışı ürünlerinden pek azı biliniyor.

Onun ahlak felsefesinin tarihi üzerine derslerini içeren bu oylumlu kitap ise, bu bilinmezliğin aşılması adına çok önemli katkıda bulunuyor.

  • Künye: John Rawls – Ahlak Felsefesi Üzerine Dersler, çeviren: Gökçe Metin, Nora Kitap, felsefe, 554 sayfa, 2021

Robert M. Hazen – Dünya’nın Öyküsü (2018)

Yıldızlardaki cevherlerin doğuşundan Dünya’nın gelecekteki durumuna, üzerinde yaşadığımız gezegen hakkındaki derin bilgileri sade bir üslupla anlatan, konuya ilgi duyanların severek okuyacağı bir çalışma.

Robert Hazen burada, durağan değil, aksine ilk atomdan tek hücreye ve canlı doğaya, sürekli evrim halinde olan bir dünyayı anlatıyor.

Hanzen ayrıca, Dünya’nın durağan bir kütle olmaktan ziyade, karmaşık iç ve dış mekaniklerle işlediğini ve oldukça hassas bir dengeler bütününe sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.

Bilimsel terminolojiyi kafa karıştırmaktan ziyade, okuru aydınlatmak amacıyla kullanan yazar, Dünya’nın bir atom molekülüyken başladığı yolculuğunu ve oradan, içinde insanoğlunun da yaşamaya başlayacağı olağanüstü bir evrene nasıl dönüştüğünü ve nihayetinde de, önümüzdeki beş milyar yıllık zaman diliminde bizi bekleyen ihtimalleri adım adım açıklıyor.

  • Künye: Robert M. Hazen – Dünya’nın Öyküsü, çeviren: Gökçe Metin, Redingot Kitap, bilim, 344 sayfa, 2018

Ian Tattersall – Gezegenin Efendileri (2018)

Evrimsel gelişme, 7 milyon yılı buldu.

Evrimsel düşüncenin ise, iki yüzyıllık tarihi var.

Ian Tattersall’in bu kapsamlı rehberi de, evrimsel gelişmeyle evrim düşüncesinin uzun tarihindeki dönüm noktalarını kayıt altına alıyor.

Homo erectus, ateşi kullanabiliyordu.

Homo habilis, alet yapabiliyordu.

Neandertaller, ise bugünkü insanın atası olan Homo sapiensten çok, çok daha güçlüydü.

Peki, ne oldu da, Homo sapiens bu dişli rakiplerini alt ederek gezegenin efendisi oldu?

Bilhassa fosil kayıtlarına dayanmasıyla büyük önem arz eden Tattersall’in çalışması, tam da insanı diğer türlerden farklı kılan yönlerin neler olduğunu açık bir biçimde ortaya koymasıyla, alan için rehber nitelikte bir kaynak.

İnsan evriminin kökenlerini merak edenlerin severek ve aydınlanarak okuyacağı bir kitap.

  • Künye: Ian Tattersall – Gezegenin Efendileri: İnsan Kökenlerinin Hikâyesi, çeviren: Gökçe Metin, Redingot Kitap, bilim, 328 sayfa, 2018

Dale Newton ve John Gaspard – Dijital Film Yapımı (2014)

İkisi de senaryo yazarlığı ve film yapımcılığı yapmış Dale Newton ile John Gaspard, düşük bütçeli film yapmak isteyenlerin imdadına yetişiyor.

Kitap, senaryonun kaleme alınmasından başlayarak, film için bütçe hesaplanmasını; bağışlar ve yatırımcılar ile film bütçesinin nasıl toparlanacağını; oyuncuları bulma ve oyuncu seçmelerini; set ekibini toparlamayı; yapım aşamasında ihmal edilmemesi gereken detayları; özel efektlerin kullanımını; post-prodüksiyon aşamasının olmazsa olmazlarını; film dağıtımı için insan kaynağı ve bütçenin nasıl oluşturulacağını ve film tanıtımının yapılacağı belli başlı mecraları anlatıyor.

  • Künye: Dijital Film Yapımı, Dale Newton ve John Gaspard, çeviren: Gökçe Metin, Say Yayınları, eğitim, 327 sayfa