Kolektif – Osmanlı Toplumunda Ötekileştirme, Düşmanlık ve Nefret (2022)

Osmanlı için sık sık hoşgörü toplumuydu denir.

Bu önemli derleme, Osmanlı’da da dini ve toplumsal grupların nasıl bir ötekileştirme, düşmanlık ve nefretin nesnesi olduklarını ortaya koyuyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun çokdinli, çokdilli ve çokuluslu yapısından bahsedilirken genellikle “hoşgörü,” “toplumsal huzur” ya da “uyum içinde birlikte yaşayabilme” gibi olumlu kavramlar kullanılır.

Peki sahiden de durum bu kadar tozpembe miydi?

Gerçekten Osmanlı toplumunun önemli belirleyici bir özelliği hoşgörü ve uyum içinde olması mıydı?

Hakan T. Karateke, H. Erdem Çıpa ve Helga Anetshofer’in derlediği ve birçok tarihçinin katkı sunduğu, ‘Osmanlı Toplumunda Ötekileştirme, Düşmanlık ve Nefret (16.-18. Yüzyıllar)’, bu romantik bakış açısına daha realist yaklaşımlar geliştiriyor.

Yazarlar, dinî ve toplumsal grupların, milliyetçi ideolojilerin yayılmasından önce de, “öteki” ve “yabancı” gibi görülenlere karşı duyduğu tahammülsüzlüklerin yaygınlığına dikkat çekiyor.

Kökleşmiş önyargıların ötesinde, güncel gerilimler, toplumsal ve ekonomik dalgalanmalardan beslenebilen farklı olumsuzluklara işaret ederek, “Osmanlı Barışı”nın çok daha karmaşık bir şekilde tanımlanması gerektiğini ileri sürüyorlar.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar ise şöyle: H. Erdem Çıpa, Jane Hathaway, Baki Tezcan, Bilha Moor, Hakan T. Karateke, Vjeran Kursar, Konrad Petrovszky, Faika Çelik, İpek Hüner-Cora, Emin Lelić, Michael D. Sheridan ve Helga Anetshofer.

  • Künye: Kolektif – Osmanlı Toplumunda Ötekileştirme, Düşmanlık ve Nefret (16.-18. Yüzyıllar), derleyen: Hakan T. Karateke, H. Erdem Çıpa ve Helga Anetshofer, çeviren: Alptuğ Güney, İletişim Yayınları, tarih, 395 sayfa, 2022

Jane Hathaway – Darüssaade Ağası (2022)

Hadımların Doğu Afrika’dan Osmanlı sarayına nasıl bir yolculukla geldikleri, padişahların ve saraylıların onları farklı farklı nedenlerle en yüksek konumlara nasıl çıkarttıklarını araştıran eşsiz bir çalışma.

Jane Hathaway, hadım ağasının Doğu Afrika’daki kökenlerini ve 16. yüzyılın sonlarında görevinin başlangıcından 20. yüzyılın başlarında saray haremine kadar olan siyasi, ekonomik ve dini rolünü analiz etmek için çok çeşitli birincil kaynaklar kullanıyor.

Osmanlı sarayında darüssaade ağası veya diğer adıyla kızlar ağası, birçok çelişkiyi şahsında cisimleştiren bir figürdü.

Afrika’dan getirilmiş, hadım edilmiş bir köleydi; asıl ailesiyle bağları tamamen koparılmıştı, kendi ailesini kurması söz konusu değildi.

Buna karşılık, Osmanlı hanedan ailesinin çok yakınına, mahrem dünyasına girmişti ve o ailenin fertleriyle iç içe yaşıyordu: Padişaha kız veya erkek evladının doğduğu müjdesini getiren, şehzadelerin eğitimiyle ilgilenen veya padişaha annesinin ölüm haberini veren oydu.

Bu konumu sayesinde Osmanlı sarayında son derece etkili, yeri geldiğinde sadrazamlarla rekabete girebilen bir güç odağı haline gelmişti.

Hathaway, ‘Darüssaade Ağası. Osmanlı Sarayında Afrikalı Bir Güç Odağı’nda, bu makamı ve üç yüz yılı aşan bir zaman dilimi boyunca bu makamda bulunanları mercek altına alıyor, 17. ve 18. yüzyılların krizlerinden 19. yüzyılın reformlarına uzanan süreçte meydana gelen dönüşümlerin etkisiyle darüssaade ağalığının ne gibi değişimler geçirdiğini anlatırken Osmanlı sarayındaki ve dünyasındaki derin dönüşümü de gözler önüne seriyor.

  • Künye: Jane Hathaway – Darüssaade Ağası: Osmanlı Sarayında Afrikalı Bir Güç Odağı, çeviren: Tansel Demirel, İş Kültür Yayınları, tarih, 440 sayfa, 2022

Kolektif – Osmanlı İmparatorluğu’nda Taşra Elitleri (2021)

Osmanlı’nın toplumsal aktörlerinden taşra elitlerini 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminde irdeleyen çok önemli bir çalışma.

Taşra elitleri Osmanlı İmparatorluğu’nda siyasi, toplumsal ve iktisadi aktörler olarak çok önemli bir yere sahipti.

  • Peki, “elit” kavramı, Osmanlı örneğine nasıl uygulanabilir?
  • Osmanlı taşra elitinden mi yoksa elitlerinden mi bahsetmeliyiz?
  • Taşra elitleri mevki sahipleri ile sınırlanabilir mi?
  • Osmanlı Devleti taşra elitlerinin varlığını kabul ediyor muydu ve aralarındaki ilişki nasıldı?
  • Belirli ölçüde servet veya güce sahip olmak elit sayılmanın ön şartı mıydı?
  • Seyyidlik Müslüman taşra elitlerinin ayırıcı bir özelliği miydi?
  • Gayrimüslimlerin, kadınların ve entelektüellerin Osmanlı eliti içerisindeki yeri neydi?
  • Elit, şehre özgü bir olgu muydu yoksa sadece şehirli elitler mi kaynaklarda iz bırakmıştır?

‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Taşra Elitleri’ konulu Girit Halcyon Günleri Sempozyumu’nda (Resmo, 10-12 Ocak 2003) sunulan makalelerden oluşan bu kitap, Osmanlı’nın toplumsal aktörlerinden taşra elitlerini, 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminde ve yukarıda sıralanan sorular eşliğinde inceliyor ve “taşra elitleri”nin anlamını genişletip ayanlığın ötesine taşıyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar ise şöyle: Antonis Anastasopoulos, Hülya Canbakal, Melek Delilbaşı, Suraiya Faroqhi, Aleksandar Fotić, Eleni Gara, Rossitsa Gradeva, Jane Hathaway, György Hazai, Svetlana Ivanova, Yuzo Nagata, Leslie Peirce, Pinelopi Stathi, Martin Strohmeier, Émilie Thémopoulou, Michael Ursinus, Nicolas Vatin ve Filiz Yenişehirlioğlu.

  • Künye: Kolektif – Osmanlı İmparatorluğu’nda Taşra Elitleri, editör: Antonis Anastasopoulos, çeviren: H. Ebru Aksoy, Küre Yayınları, tarih, 503 sayfa, 2021

Jane Hathaway – Beşir Ağa (2021)

Hadım edilmiş bir siyahi köle olan Beşir Ağa, üç sultanın hareminde görev almış, sarayın ve siyasetin en üst mertebelerine erişmişti.

Jane Hathaway, 1717’den 1746’ya kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun hareminde darüssaade ağalığı yapan ve Osmanlı tarihinde en güçlü hadım ağası olan Hacı Beşir Ağa’nın sağlam bir biyografisini sunuyor.

Kitap, Hacı Beşir Ağa’nın Habeşistan’da başlayan, Osmanlı Kahire’si ve Hicaz’ından geçerek İmparatorluğun başkentine kadar uzanan, yaklaşık doksan yıllık hayat hikâyesini konu ediniyor.

Aynı zamanda birçok şehzadenin eğitiminde de görev almış olan Beşir Ağa, dârüssaâde ağalığı makamında 29 yıl boyunca kalmış, İmparatorluğun siyasi ve askeri meselelerinde rol almış, sadrazamların tayininde bile söz sahibi olmuştu.

Osmanlı tarihi alanındaki parlak çalışmalarıyla bildiğimiz Hathaway, Türkiye’deki araştırmacıların ihmal ettiği, oryantalist yaklaşımların da çokça istismar ettiği bu sıra dışı aktörü, birincil kaynakları kullanarak yeniden inşa ediyor.

  • Künye: Jane Hathaway – Beşir Ağa: Osmanlı Hareminin Baş Hadım Ağası, çeviren: Ahmet Fethi Yıldırım, Vakıfbank Kültür Yayınları, biyografi, 152 sayfa, 2021

Jane Hathaway – Osmanlı Hâkimiyetinde Arap Toprakları (2016)

Osmanlı’nın Arap topraklarındaki varlığını uygarlığa hiçbir katkısı olmamış “işgal dönemi” olarak niteleyen tezlere karşı çıkan önemli bir inceleme.

Jane Hathaway, Osmanlı’nın buradaki üç yüz yıllık egemenliğinin modern Ortadoğu’nun temellerinin atılmasında önemli katkısı olduğunu savunuyor.

  • Künye: Jane Hathaway – Osmanlı Hâkimiyetinde Arap Toprakları, çeviren: Gül Çağalı Güven, İş Kültür Yayınları

Jane Hathaway – Osmanlı Mısırı’nda Hane Politikaları (2009)

Tarih Bölümü’nde İslam ve Dünya Tarihi profesörü olan Jane Hathaway bu ilgi çekici çalışmasında, Mısır’da Kazdağlı hanesinin yükselişini çok yönlü bir bakışla inceliyor.

Bu hanedan en çok, 1760’ların sonunda Osmanlı sultanına karşı Mısır’ın bağımsızlığını ilan eden meşhur Ali Bey’in liderliğindeki grup olmasıyla bilinir.

Hathaway, Kazdağlıların Osmanlı’nın adem-i merkeziyetçi hale gelmesi ve imparatorluk genelinde hanelere dayalı askeri ve yönetimsel bir kültürün ortaya çıkması çerçevesinde evrilmelerin tahlil ederek, imparatorluğun genelinde geçerli olan hane temelli politik kültürün Mısır’daki yansımalarına odaklanıyor.

  • Künye: Jane Hathaway – Osmanlı Mısırı’nda Hane Politikaları: Kazdağlıların Yükselişi, çeviren: Nalan Özsoy, İş Kültür Yayınları, tarih, 249 sayfa