Celal Başlangıç – Kanlı Bilmece (2011)

  • KANLI BİLMECE, Celal Başlangıç, Everest Yayınları, siyaset, 230 sayfa

 

Celal Başlangıç’ın ‘Kanlı Bilmece’si, PKK silahlı mücadeleye karar verip, 15 Ağustos 1984’teki Eruh ve Şemdinli baskınlarını yaptıktan üç yıl sonra, “düşük yoğunluklu savaş”ın hâlâ sürdüğü 1987 yılında yayımlanmıştı. Başlangıç burada, bölgede yaşananlara dair gözlemlerini okurlarıyla paylaşırken, o zamandan bugüne göz göre göre bu sorunun nasıl büyütüldüğünü, içinden çıkılmaz bir açmaza dönüştürüldüğünü gözler önüne seriyor. Kürtçe konuşmanın, Kürtçe şarkı dinlemenin, Kürtçe yazmanın yasak olduğu bir dönemde yazılan kitap, devletin günümüzde de devam eden PKK ile Kürtleri ayırmama anlayışının, sorunu nasıl katmerlendirdiğini gösteriyor.

Y. Yılmaz Ateş (haz.) – Demokratik Barışçı Çözüm ve Kürt Sorunu (2011)

  • DEMOKRATİK BARIŞÇI ÇÖZÜM VE KÜRT SORUNU, hazırlayan: Y. Yılmaz Ateş, Evrensel Yayınları, siyaset, 388 sayfa

 

Yılmaz Ateş’in hazırladığı ve birçok yazarın katkıda bulunduğu eldeki çalışma, Türkiye’de halen tüm yakıcılığıyla devam eden Kürt sorununu, çok yönlü bir bakışla ele alıyor. Ağırlıklı olarak sosyalist bir perspektifle kaleme alınmış makalelerde, Kürt halkının “kendi kaderini tayin hakkı” savunuluyor; emperyalizm ve bölge gericiliklerinin Kürtlere dair hesapları ile Kürtleri hedef alan şoven-gerici çeşitli akımlar eleştiriliyor ve sorunun demokratik çözüm olanakları araştırılıyor. Kitapta, ırkçı saldırıların kışkırtılıp halkların birbirine düşmanlaştırılmasıyla, Kürt sorunu konusunda sol kesimde yaşanan kafa karışıklığı da analiz ediliyor.

İhsan Aksoy – İyi ki Böyle Yaşamışım (2011)

  • İYİ Kİ BÖYLE YAŞAMIŞIM, İhsan Aksoy, söyleşi: Enver Sezgin, Özgür Yayınları, söyleşi, 191 sayfa

 

‘İyi ki Böyle Yapmışım’, Kürt siyasetçi İhsan Aksoy’la yapılmış uzun soluklu bir söyleşiden oluşuyor. 1966’da, henüz yirmi iki yaşında bir gençken yazdığı Kürtçe bir şiirle siyaset hayatına atılan Aksoy, ardından Devrimci Doğu Kültür Ocağı’na (DDKO) üye olup bu derneğe açılan davadan yargılanmış; Özgürlük Yolu dergisinin kadrosunda yer almış ve siyasî baskılar nedeniyle 1980 Mayıs’ında Türkiye’den ayrılarak Almanya’ya yerleşmişti. 2004 yılında Türkiye’ye dönen Aksoy, bugün siyasî çalışmalarını KADEP bünyesinde yürütüyor. Nehir söyleşi tarzında hazırlanmış elimizdeki kitap, Kürt siyasetinin tarihine ve önemli kırılma anlarına da ışık tutuyor.

Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları 1 (2011)

  • GENELKURMAY BELGELERİNDE KÜRT İSYANLARI 1, Kaynak Yayınları, siyaset, 542 sayfa

 

İlk olarak 1992’de yayımlanan üç ciltlik ‘Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları’, araştırmacılar için olduğu kadar, Türkiyeli muhalif kesimler için de önemli kaynaklardan biri olmaya devam ediyor. Bu çalışmanın, yaklaşık yirmi yıl sonra yeniden yapılan elimizdeki ilk cildinin baskısı, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı ve Harp Akademileri Komutanlığı’nın Kürt isyanlarına dair belgelerinden oluşuyor. Kitapta, Genelkurmay Başkanlığı’nın Cumhuriyet döneminde gerçekleşen Nasturi, Şeyh Sait, Raçkotan, Raman, Sason, Ağrı, Koçuşağı, Mutki, Bicar, Asi, Resul, Tendürek, Savur, Zeylan ve Oramar isyanlarına nasıl baktığını ortaya koyuyor.

Doğan Ceren – Brüksel’de Bir Kürt Kadını (2011)

 

Doğan Ceren ‘Brüksel’de Bir Kürt Kadını’nda, Diyarbakırlı Cemilpaşazadeler ailesinden Pervin Cemîl’in hayatını anlatıyor.

Kadri Cemîl Paşa ve Ekrem Cemîl Paşa gibi isimler çıkarmış Cemilpaşazade ailesi, Kürt ulusal mücadelesinde önemli bir yere sahip.

Kitap bir anlamda, söz konusu ailenin tarihini, Pervin Cemîl’in uzun yılları kapsayan siyasî mücadelesi üzerinden inceliyor.

Pervin Cemîl’in çocukluğu ve gençliği, Cemil Paşa ailesine ilişkin anıları, düşünceleri ve mücadelesi gibi konuların yer aldığı çalışma, kökleri Diyarbakır’a uzanan; Suriye, Afrika ve Belçika’da hayatını sürdüren bir kadın aktivistin hikâyesi olarak da okunabilir.

  • Künye: Doğan Ceren – Brüksel’de Bir Kürt Kadını, Doz Yayınları, biyografi, 448 sayfa

Mehmet Altan – Muş’ta Meryem Olmak (2011)

  • MUŞ’TA MERYEM OLMAK, Mehmet Altan, söyleşi: Mehmet Tuncel, Etkileşim Yayınları, siyaset, 151 sayfa

Mehmet Altan ‘Muş’ta Meryem Olmak’ adlı söyleşi kitabında, uzun yıllar sadece siyasî ve askeri yönleriyle değerlendirilen Kürt sorununu, insani ve sosyolojik yönleriyle ele alıyor. Ulus devlet düşüncesinden kaynaklanan tek ırk, tek devlet anlayışının Kürtler de dahil Türkiye’de yaşayan bütün diğer ırkları baskı yoluyla tektipleştirmeye çalıştığını söyleyen Altan, Kürtlerin, mensup oldukları ırk nedeniyle, “Birinci Cumhuriyet” tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü söylüyor. Altan, Muş’ta solunum cihazı olmadığı için hayatını kaybeden Meryem bebeğin trajedisinden hareketle, soruna dair gözlemlerini okurlarıyla paylaşıyor.

Cenk Saraçoğlu – Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler (2011)

  • ŞEHİR, ORTA SINIF VE KÜRTLER, Cenk Saraçoğlu, İletişim Yayınları, inceleme, 192 sayfa

 

Cenk Saraçoğlu ‘Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler’de, son dönemlerde sıklıkla tartışılan Kürt düşmanlığı olgusunu sistemli bir şekilde ele alıyor. Kasım 2009’da İzmir’de DTP konvoyuna yapılan taşlı saldırı inceleyerek başlayan kitap, bizzat Kürt karşıtı bir hissiyat taşıyanların zihniyet dünyasını analiz ederek, bir tutum olarak Kürt düşmanlığının ne tür söylemler üzerinden dile döküldüğünü ve nasıl bir mantıkla haklı çıkarılmaya çalışıldığını ortaya koymasıyla dikkat çekiyor. Saraçoğlu’nun çalışmasında karşımıza çıkan bir diğer önemli nokta da, gündelik/popüler milliyetçi kesimin Kürt algısındaki dönüşümü ayrıntılı bir şekilde açığa çıkarması. Bu amaçla, İzmir’in son yirmi yılda uğradığı toplumsal ve ekonomik dönüşümü irdeleyen yazar, bir dönemlerin başat yaklaşımı olan inkârın yerini, “tanıyarak dışlamaya” bıraktığını gösteriyor.

Orhan Miroğlu – Ona Zarfsız Kuşlar Gönderin: Uğur Kaymaz Kitabı (2006)

  • ONA ZARFSIZ KUŞLAR GÖNDERİN: UĞUR KAYMAZ KİTABI, Orhan Miroğlu, Agora Kitaplığı, anlatı, 197 sayfa

Çocuklar dünyanın kirli savaşlarında öldürüldü ve hâlâ savaşlara, kendilerinin hiç anlamadıkları hesaplara kurban ediliyor. İşte, babası Ahmet Kaymaz’la birlikte, polisler tarafından göz göre göre öldürülen Uğur Kaymaz da bu çocuklardan biri. Orhan Miroğlu’nun kitabı, 13 yaşındayken kendi yaşı kadar kurşunla öldürülen Uğur için kaleme alınmış bir destan, bir anı-anlatı. Kitapta Uğur’un ailesi, ailesinin zorunlu göç yüzünden Bakaysê köyünden koparılması, Uğur’un babasıyla birlikte Kızıltepe’de öldürülüşü ve olaydan sonraki gelişmeler yer alıyor.