John Stuart Mill – Din Üzerine Üç Deneme (2025)

John Stuart Mill’in bu kitabı, yazarın ölümünden sonra yayınlanan ve din olgusunu farklı açılardan ele alan üç ayrı denemesini içermektedir. ‘Din Üzerine Üç Deneme: Doğa, Dinin Faydası ve Tanrıcılık’ (‘Three Essays on Religion: Nature, the Utility of Religion, Theism’) adlı kitapta yer alan ilk deneme olan “Doğa”, doğanın ahlaki bir rehber olarak kabul edilmesine yönelik yaygın görüşü eleştirel bir şekilde inceler. Mill, doğanın hem iyi hem de kötü olaylarla dolu olduğunu, bu nedenle ahlaki ilkelerimizi doğrudan doğadan çıkarmanın yanıltıcı olabileceğini savunur.

İkinci deneme “Dinin Faydası”, dinin toplumsal düzen, ahlaki davranış ve kişisel gelişim üzerindeki potansiyel faydalarını sorgular. Mill, dinin bazı durumlarda bu tür faydalar sağlayabileceğini kabul etmekle birlikte, ahlakın ve toplumsal iyiliğin dinden bağımsız olarak da tesis edilebileceğini ileri sürer. Ayrıca, dogmatik inançların ve dini baskının düşünce özgürlüğünü kısıtlayabileceği tehlikesine dikkat çeker.

Üçüncü ve en uzun deneme olan “Tanrıcılık”, Tanrı’nın varlığına dair felsefi argümanları eleştirel bir gözle değerlendirir. Mill, doğal teolojiye dayanan kanıtların (örneğin, ilk neden argümanı, amaçlılık argümanı) yetersiz olduğunu savunur ve ampirik kanıtların Tanrı’nın varlığını desteklemediğini ileri sürer. Agnostik bir pozisyon benimseyen Mill, Tanrı’nın varlığının veya yokluğunun kesin olarak bilinemeyeceğini belirtir. Ancak, ahlaki ideallerin ve insanlığın ilerlemesinin, dini inançlardan bağımsız olarak da mümkün olduğuna inanır. Genel olarak “Din Üzerine Üç Deneme”, John Stuart Mill’in rasyonel düşünceyi, bireysel özgürlüğü ve ampirik kanıtı ön planda tutan felsefi yaklaşımının din olgusuna uygulanmasının önemli bir örneğidir. Eser, dinin doğası, toplumsal rolü ve Tanrı’nın varlığı gibi temel soruları ele alarak, okuyucuyu eleştirel düşünmeye teşvik etmektedir.

  • Künye: John Stuart Mill – Din Üzerine Üç Deneme: Doğa, Dinin Faydası ve Tanrıcılık, çeviren: Özgüç Orhan, Alfa Yayınları, din, 256 sayfa, 2025

Francis Bacon – Tahsilin İlerletilmesi (2023)

Francis Bacon, Yeni Çağ’ı Orta Çağ’dan ayıran gelişmeler zincirinin önemli bir halkası olan Bilimsel Devrimin önde gelen bir ismi.

1605’te yayımlanan ‘The Advancement of Learning’ (‘Tahsilin İlerletilmesi’) Bacon’ın ilk felsefi eseri olmasının yanı sıra, İngilizce yazılmış tek felsefi eseri.

Birinci Kitap, Bacon’ın kendi ifadesiyle ikinci kitap için bir “uşak” ya da “hizmetçi” konumunda.

Burada Bacon eğitime yönelik eleştirilere karşı onun değerini savunur.

İkinci Kitapta ise doğa ve beşerî bilimlerin yanı sıra ilahiyatı tasnif eder, bu konularda şimdiye kadar yapılmış çalışmaların eksikliklerini sıralar ve eğitimin ve bilimin nasıl geliştirilebileceklerine dair öneriler sunar.

Eserin başlıca önemi Bacon’ın tasnif ve özellikle de geleceğe dönük eleştirileri ve önerilerinden kaynaklanır.

Bacon’ın kendisinden önceki geleneğin aksine teorik ve pratik bilgiyi eşit derecede önemsemesi modern çağın kaydettiği bilimsel gelişme açısından önemli.

Bilimlerin ilerletilmesi açsısından önerilen reformlardan biri de bilimsel alt yapının (kütüphaneler, üniversiteler, araştırma merkezleri gibi bilime hizmet eden kurumlar) geliştirilmesi, bir diğeri ise bilimle uğraşan kadrolara başka mesleklere yönelmelerini gerektirmeyecek ölçüde maddi imkânların sağlanmasıdır.

Ancak Bacon’ın önerilerinin kendi ömrü boyunca karşılıksız kaldığı anlaşılıyor.

Yine de onun ardından, 1660’da doğa bilimlerini geliştirmeye yönelik kurulan The Royal Society bir nevi onun çocuğu sayılabilir.

  • Künye: Francis Bacon – Tahsilin İlerletilmesi, çeviren: Özgüç Orhan, Albaraka Yayınları, eğitim, 400 sayfa, 2023

Francis Macdonald Cornford – Platon’un Kozmolojisi (2022)

Platon’un en önemli ve günümüzde de üzerinde çeşitli tartışmaların yürütüldüğü ‘Timaios’ diyalogu, düşünürün kozmolojisini, evrenin nasıl oluştuğuna dair kendi öğretisini ve doğa anlayışını ortaya koyar.

Francis Macdonald Cornford’un bu çalışması ise, Platon’un bu eseri üzerine gelmiş geçmiş en iyi incelemelerden biri.

Kitap, Timaios’un çevirisini içeriyor ve çevirinin aralarına, ortaya çıktıkça, her bir yorumlama sorununu tartışan birer şerh serpiştiriyor.

Cornford’un öncelikli amacı, Platon’un sözlerini mümkün olduğunca aslına yakın çevirmek olmuştur.

Ancak Cornford’un kendi ifadesiyle, Platon’un haşmetli şiirsel üslubunu yeniden üretmeye çalışan herkes başarısızlıkla yüzleşmeye mahkûmdur.

Ona göre, buna anlamı bozma riski de eşlik eder

Cornford’un yorumları, okuyucuya uzun ve karmaşık bir argüman boyunca rehberlik etmek ve en sadık çeviride dahi belirsiz kalması gereken şeyleri açıklamak için tasarlanmıştır; zira ‘Timaios’, düşünceyi en küçük yere sıkıştırma pahasına, uçsuz bucaksız bir alanı kaplar.

  • Künye: Francis Macdonald Cornford – Platon’un Kozmolojisi: Timaios Çevirisi ve Açıklaması, çeviren: Özgüç Orhan, Albaraka Yayınları, felsefe, 500 sayfa, 2022

Kolektif – Sosyolojinin Öncüleri (2021)

Alman Sosyoloji Cemiyeti’nin 19-22 Ekim 1910’da Frankfurt’ta düzenlenen ilk kongresindeki konuşma ve tartışmalardan harika bir seçki.

Burada Weber’den Tönnies’e, Simmel’den Sombart’a daha sonra sosyolojide birer ekol haline gelecek isimlerin makaleleri yer alıyor.

Almanya’da sosyolojinin hem epistemolojik hem de örgütsel olarak tesis edilmesi için bu kongre bir eşik oluşturur.

Ren nehrinin öte yanında doğmuş bu pozitivist icadın Durkheim ve öğrencileri elinde kat ettiği mesafe 20. yüzyıl başında inkâr edilemez bir atılım teşkil ediyordu.

Georg Simmel, Ferdinand Tönnies, Max Weber, Werner Sombart, Ernst Troeltsch ve Hermann Kantorowicz gibi felsefe, hukuk, ilahiyat gibi alanlardan gelen büyük isimlerin bu sunuşları sosyolojinin katılaşmamış, ufku açık günlerinden bir hatıra olmanın ötesinde, sosyolojinin çağdaş krizlerini aşmak için yürünmemiş yollara işaret fişekleri bırakıyor.

  • Künye: Kolektif – Sosyolojinin Öncüleri: Alman Sosyoloji Cemiyeti’nin İlk Kongresi (1910), çeviren: Özgüç Orhan, Dergah Yayınları, sosyoloji, 302 sayfa, 2021

Kolektif – Yunan Diyarında Kurban Mutfağı (2020)

Yunanlıların kurban ritüelleri üzerine çok önemli bir inceleme.

Kitaba katkıda bulunan yazarlardan her biri, şimdiye kadar filozofları ve anıtsal yapılarıyla anlatılagelen, çokça idealleştirilmiş Antik Yunan’ı bu sefer gündelik hayatı ve mutfak kültürü içinde ele alıyor.

Kitapta,

  • Eski Yunan’da mutfak pratikleri ve kurban sunma ritüellerini,
  • Hesiodos’un kurucu kurban mitini,
  • Yunan hayvanları bağlamında yenilebilir bedenlerin topolojisini,
  • Antik Yunan kurban ritüellerinde tören, mekân ve imgenin yerini,
  • Modern Yunanistan’da kutsanmış kurban olgusunu,
  • Ve Yunan kurban mutfağında etin paylaşım kuralları gibi pek çok ilgi çekici konuyu ele alıyor.

Yunan kurban kültü hakkında bir bibliyografyayla da zenginleşen kitaba makaleleriyle katkıda bulunan isimler de şöyle: Jean-Louis Durand, Marcel Detienne, Jean-Pierre Vernant, Stella Georgoudi, François Hartog ve Jesper Svenbro.

  • Künye: Kolektif – Yunan Diyarında Kurban Mutfağı, editör: Marcel Detienne ve Jean-Pierre Vernant, çeviren: Özgüç Orhan, Dergah Yayınları, tarih, 363 sayfa, 2020

Emily Wilson – Sokrates’in Ölümü (2020)

Sokrates’in öldürülüşü, felsefe tarihinin en ilgi çeken olaylarının başında gelir.

Emily Wilson’ın bu ilgi çekici çalışması ise, Sokrates’in ölümüne ilişkin görüşleri derinlemesine bir bakışla izliyor.

Kitap yalnızca ele aldığı konunun her daim gündemde oluşuyla değil, Batı entelektüel ve sanatsal geleneklerinde Sokrates’in rolünü ortaya koymasıyla da büyük öneme haiz.

Wilson, hem tarihsel açıdan birbirinden oldukça farklı Sokrates figürlerini gösteriyor hem de Sokrates’in kültürel tarihteki varlığını çok yönlü bir şekilde ortaya koyuyor.

Kitap, Sokrates’in yaşamındaki önemli olaylara ve onun gizemli kişiliğine daha yakından bakmak için birebir.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Atinalı jüri Sokrates’i yok etti; fakat Sokrates içinde doğduğu Atina kültürünü daha etraflıca yok etmişti, çünkü herkesin ne yapacağına kendi başına karar vermesi gerektiği mefhumunu tanıtmıştı.”

“Stoacı filozof Seneca kendi zorunlu intiharında Sokrates’inkini örnek aldı. Bileklerini banyoda kesmeden önce baldıran içti. Rubens’in bu görkemli tablosu, bir zamanlar Seneca’ya ait olduğu düşünülen eski bir balıkçı heykeline dayanıyordu.”

“Ailesinin ve dostlarının dehşetli bakışları altında Uticalı Cato, cumhuriyet ordusunun Julius Caesar’a yenilmesinin ardından kendi bağırsaklarını söküp çıkararak kendisini öldürdü. Cesur intiharına Platon’un Phaidon’unda tasvir edilen Sokrates’in ölümünden ilham aldı.”

  • Künye: Emily Wilson – Sokrates’in Ölümü: Kahraman, Hain, Geveze, Aziz, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 216 sayfa, 2020

Erwin Rohde – Psykhe: Yunanlarda Ruhlar Kültü ve Ölümsüzlük İnancı (2020)

Nietzsche’nin de dostu olan Erwin Rohde, tam bir Antik Yunan dünyası bilginidir.

‘Psykhe’ ise, kendisinin ruhlar kültünü Yunan dünyası üzerinden irdelediği, tam 600 sayfayı bulan bir başyapıttır.

Rohde’nin hem antropolojik hem de folklorik çalışmalardan yararlanan bu eseri, öylesine çığır açıcıdır ki ruha dair erken Yunan düşüncesi üzerine çağdaş araştırmaların başlamasına vesile oldu.

Homeros ve Hesiodos’un şiirlerinden mitolojik kahramanlara, dini adetlerden Eleusis Gizemlerine, filozoflardan halk edebiyatına uzanan ‘Psykhe’, konunun dört dörtlük bir fotoğrafını çekiyor.

Kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla, Yunanlar ölülerle bağını hiç kesmedi.

Örneğin bir Solon yasası, ölü birinin kötülenmesini yasaklamıştı.

Ölü bir kişinin soyundan gelenler atalarını karalayan birine yasal takibat yapmak durumundaydı.

Bu da ölülerin ruhuna borçlu oldukları dini görevler arasındaydı.

Kitapta bu ve bunun gibi pek çok konu yer alıyor ve daha da önemlisi, Antik Yunan dünyasındaki ruh kültünün kendilerinden sonraki toplumları nasıl etkilediği hakkında önemli ayrıntılar da yer alıyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Ölmek, görünen her şeye, duyularla algılanabilir maddi olana içsel olarak ölmek, felsefenin amacı ve meyvesidir.

‘Ölüme hazır olmak’ kâmil filozofun mührüdür.

Böyle biri için felsefe, onu bedenden ve onun arzularından, telaşından, şiddetli heyecanlarından ilelebet kurtaran ve onu tamamıyla ebediyete ve onun sessizliğine geri veren kurtarıcıdır.”

“Ölüm başka bir varoluş biçimine geçiş mi, yoksa kişisel yaşamın tamamen sona ermesi midir?

Bilge için her ikisi de eşit derecede makbuldür, zira yaşamın değerini uzunluğuna göre değil, içeriğinin zenginlikleriyle ölçer.”

“Yunanlar, aklileştirilmiş bir Tanrı inancını yaratma onurunu Yahudilerle paylaşmaktadırlar; buna karşılık, uygarlaşmış insanın ruhun doğası ve kaderini algılama şeklini binlerce yıl boyunca belirleme onuru tek başına onlara aittir.”

  • Künye: Erwin Rohde – Psykhe: Yunanlarda Ruhlar Kültü ve Ölümsüzlük İnancı, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, tarih, 600 sayfa, 2020

James Adam – Antik Yunan’ın Din Öğretmenleri (2019)

❝Dindarlık Tanrının ebeveyn olarak tanınmasından başka bir şey değildir.❞

Bu kapsamlı çalışma, antik Yunan din geleneğinin gelişimi hakkında bir başvuru kaynağı olmaya aday.

Kitabın yazarı James Adam’ı, Platon diyaloglarının çevirmeni olduğu kadar, klasikler uzmanı olarak da biliyoruz.

Bu kitap ise, Adam’ın bu konuda verdiği derslerinden oluşuyor.

Adam burada, eski Yunan’ın ilk şairleri olan Homeros ve Hesiodos’a, tragedya yazarları Aiskhlos, Euripides ve Sophokles’e ve oradan Sokrates öncesi filozoflardan Platon’a ve Sofistlere uzanarak antik Yunan din geleneğinin kapsamlı bir fotoğrafını çekiyor.

Kitabın en önemli katkılarından biri ise, dinsel düşüncenin ilerlemesinin o dönemin şairleri ve filozofları üzerindeki etkilerini ortaya koymasıdır diyebiliriz.

Kitaptan birkaç alıntı:

❝Hiç doğmamak her halükârda en iyisidir;

Ancak gördükten sonra bir kez günışığını insan,

İkinci en iyi, mümkün olduğunca çabuk

Dönmesidir geldiği yere.❞

❝Adalet sessiz dursa da, geçmiş ve şimdiye dair neyin ne olduğunu bilir ve sonunda muhakkak ödeşmeye gelir.❞

❝Gerçek filozof, ruh uğruna bedeni öldüren kişidir: Nitekim tüm yaşamı ölümün bir çalışması veya daha doğrusu provasından ibarettir.❞

❝Hiçbir ölümlü insan mutlu değildir; aksine güneşin tepeden baktığı kim varsa hepsi sefildir.❞

❝Dışarı gitme, kendi içine dön. Hakikat insanın içinde yatar.❞

❝İnsanın neşesi hızla büyür ve hızla yere düşer, ters bir kararla sarsılarak. Bir günlük yaratıklar! İnsan nedir? Ne değildir? Bir gölgenin düşüdür insan.❞

❝İnsanoğlunun gücü azdır ve çabaları nafiledir; şu kısa ömrü zahmet üzerine zahmetle doludur. Ve herkesin üzerinde kaçınılmaz ölüm asılıdır. İyiler de kötüler de ondan eşit pay alırlar.❞

❝İnsan akla sahiptir ve Tanrı da öyle; fakat insan aklı ilahi akıldan doğar.❞

❝Benim için her şey bana göründüğü gibidir, senin için her şey sana göründüğü gibidir: Zira sen de ben de ‘insan’a dahiliz.❞

❝İnsan kötülüğü ve sefaletinin, katı ahlakçıların bazen sandığından daha büyük bir oranı, şüphesiz cehalet ürünüdür.❞

  • Künye: James Adam – Antik Yunan’ın Din Öğretmenleri, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, tarih, 488 sayfa, 2019

Leo Strauss – Platon’un Politik Felsefesi: Devlet (2018)

Leo Strauss’un bu eseri, Platon’un siyaset felsefesi alanında en çok başvurulan kaynakların başında gelen ‘Devlet’ diyaloğu üzerine şimdiye kadar yapılmış en sıkı okumalardan.

Kitap esasında, Strauss’un Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünde 1957 bahar döneminde verdiği seminerin dökümü.

Strauss, burada yalnızca Platon’un ünlü mağara imgesinden yola çıkarak felsefe ve politika konularını tarihsel ve güncel bir sorgulamaya tabi tutmakla yetinmiyor, aynı zamanda felsefe yapmanın yollarını ve zorluklarını da derinlemesine irdeliyor.

Yazar, Platonik bir diyaloğun nasıl okunması gerektiğinden ‘Devlet’in merkezi zirvesi olarak felsefeye, pek çok konuyu tartışıyor.

  • Künye: Leo Strauss – Platon’un Politik Felsefesi: Devlet, editör: Peter Ahrensdorf, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, siyaset, 432 sayfa, 2018

Leo Strauss – Nietzsche: İyinin ve Kötünün Ötesinde (2018)

Leo Strauss, 1971-72 güz ve bahar döneminde St. John’s College’da, Friedrich Nietzsche’nin ‘İyinin ve Kötünün Ötesinde’ adlı kitabı üzerine seminer vermişti.

Bu seminerler, Nietzsche’nin söz konusu kitabı kadar, düşünürün sistemini farklı yönleriyle ele almasıyla da önemlidir.

Strauss burada, öncelikle Nietzsche’nin güç istencinin kendisinin sisteminde temel gerçek olduğu iddiasıyla ilgileniyor ve bu iddiaların yorumdan öteye geçemediğini savunuyor.

Strauss ayrıca, kendi düşünüşünde başat yer tutan doğa sorunu ya da doğa ve tarih sorununun da Nietzsche’nin merkezi temalarından biri olduğunu gösteriyor.

Strauss, seminerinde bu konulara merkezi yer verse de, Nietzsche’den yola çıkarak Platon, Spinoza, Locke, Kant, Hegel, Marx, Freud ve Heidegger gibi düşünürlerin fikirlerini de uzanıyor.

Mark Blitz’in editörlüğü ve sunuşuyla sunulan kitabın bir diğer ilgi çekici yanı ise, bu seminer esnasında Strauss ile öğrenciler arasında yapılmış ufuk açıcı tartışmaları da sunması.

  • Künye: Leo Strauss – Nietzsche: İyinin ve Kötünün Ötesinde, çeviren: Özgüç Orhan, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 376 sayfa, 2018