Charles G. Nauert – Avrupa’da Hümanizma ve Rönesans Kültürü (2011)

  • AVRUPA’DA HÜMANİZMA VE RÖNESANS KÜLTÜRÜ, Charles G. Nauert, çeviren: Bahar Tırnakçı, İş Kültür Yayınları, inceleme, 328 sayfa

 

Charles G. Nauert ‘Avrupa’da Hümanizma ve Rönesans Kültürü’nde, Rönesans çağında Avrupa’nın hümanist kültürünün gelişimini ve önemini irdeliyor; bir kültür devriminin zaferinin ve yıkımının hikâyesini sunuyor. Hümanizma kültürünün İtalya’da ortaya çıkmasını sağlayan koşulları araştırarak başlayan çalışma, insanlığın bu en etkili kültür deneyimlerinden birinin başat özelliklerini birer birer ortaya koyuyor. Kitabı nitelikli kılan hususlardan birinin de, Nauert’in, 14. yüzyıl İtalya’sının kendine has toplumsal ve kültürel şartlarının ürünü olan hümanizmayı, Avrupa’nın kuzeyini de içine alan geniş bir kapsama yerleştirmesidir diyebiliriz.

Margaret Meserve – Türk (2011)

  • TÜRK, Margaret Meserve, çeviren: Asiye Koray Bendon, APRIL Yayıncılık, inceleme, 552 sayfa

 

Margaret Meserve nitelikli çalışması ‘Türk’te, Batı Türkleri, Hazarlar, Oğuzlar ve Selçuklular gibi, Osmanlı öncesi Türki halkları tanımlayarak, Rönesans tarihçilerinin kullandığı Geç Antik dönem ve Ortaçağ kaynaklarını inceliyor. Bunu yaparken, “Osmanlı” ve “Türk” kelimelerini birbirlerinin yerine geçebilecek şekilde kullanan yazar, Rönesans, Ortaçağ, Osmanlı, Türk ve İslam konularını araştırmasının merkezi olarak tasarlıyor. Türklerin kökenlerinin nereye uzandığını ve onların uzak tarihlerini irdeleyen kitabın, aynı zamanda Batı ve Doğu, Hıristiyanlık ve İslam konusundaki tartışmalara yeni katkılarda bulunduğunu da söyleyebiliriz.

Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun Altun (ed.) – Kasap (2011)

  • KASAP, editör: Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun Altun, Tarihçi Kitabevi, tarih, 195 sayfa

 

Türkiye’de kahvehanecilik, ayakkabıcılık ve kuklacılık gibi, Türk tarihinin belli başlı meslek gruplarıyla ilgili yapılmış azımsanmayacak sayıda çalışma bulunuyor. Bu kitap da, söz konusu mesleklerden olan kasaplığa odaklanıyor. Kitapta, kasaplıkta kullanılan araç ve gereçlerin isimlerinden, kasap dükkanı ile mezbahanenin mimari özelliklerine uzanan birçok ayrıntı yer alıyor. Çalışmada ayrıca, kasaplığın halk ve divan edebiyatında kendine nasıl yer bulduğu da araştırılıyor. Çalışmaya yazılarıyla katılan isimler ise şöyle: Pınar Kasapoğlu Akyol, Baktıbek İsakov, Priscilla Mary Işın, Ebru Zeren, Gözde Sazak, Fuzuli Bayat ve Yunus Kaplan.

Doğan Ceren – Brüksel’de Bir Kürt Kadını (2011)

 

Doğan Ceren ‘Brüksel’de Bir Kürt Kadını’nda, Diyarbakırlı Cemilpaşazadeler ailesinden Pervin Cemîl’in hayatını anlatıyor.

Kadri Cemîl Paşa ve Ekrem Cemîl Paşa gibi isimler çıkarmış Cemilpaşazade ailesi, Kürt ulusal mücadelesinde önemli bir yere sahip.

Kitap bir anlamda, söz konusu ailenin tarihini, Pervin Cemîl’in uzun yılları kapsayan siyasî mücadelesi üzerinden inceliyor.

Pervin Cemîl’in çocukluğu ve gençliği, Cemil Paşa ailesine ilişkin anıları, düşünceleri ve mücadelesi gibi konuların yer aldığı çalışma, kökleri Diyarbakır’a uzanan; Suriye, Afrika ve Belçika’da hayatını sürdüren bir kadın aktivistin hikâyesi olarak da okunabilir.

  • Künye: Doğan Ceren – Brüksel’de Bir Kürt Kadını, Doz Yayınları, biyografi, 448 sayfa

Suraiya Faroqhi – Yeni Bir Hükümdar Aynası (2011)

  • YENİ BİR HÜKÜMDAR AYNASI, Suraiya Faroqhi, çeviren: Gül Çağalı Güven, Alfa Yayınları, tarih, 325 sayfa

 

Osmanlı tarihi konusunda yaptığı çalışmalarla bilinen Suraiya Faroqhi ‘Yeni Bir Hükümdar Aynası’nda, Osmanlı padişahlarının kamusal imgesine, bu imgenin nasıl algılandığına odaklanıyor. 16. ve 18. yüzyılları konu edinen makalelerden oluşan kitapta, esas olarak, Osmanlı’nın tüm isyan ve savaşlara rağmen, hükümdarlığının sürekliliğini nasıl koruduğunu, yani Osmanlı hükümranlığının hangi yollarla meşrulaştırıldığını araştırıyor. Padişahların av seferleriyle edindikleri “eşsiz avcı” imgesinin ya da “dünyanın koruyucu padişahı” imgesinin komşu ülkeler, diplomasi ve ticaret üzerindeki etkileri, Faroqhi’nin kitabında irdelenen ilginç konulardan.

Emine Gürsoy Naskali (haz.) – 6-7 Eylül Olayları (2007)

  • 6-7 EYLÜL OLAYLARI, Hazırlayan: Emine Gürsoy Naskali, Kitabevi Yayınları, siyaset, 751 sayfa

 

‘6-7 Eylül Olayları’, daha önce yayımlanan ‘Yassıada Zabıtları’nın ikinci cildini oluşturuyor. Hatırlanacağı gibi, Adnan Menderes, Celal Bayar ve Fatin Rüştü Zorlu’nun yargılandıkları Yassıada duruşmalarında başsavcı, 6-7 Eylül 1955 olaylarının, bir hükümet tertibi olduğunu ileri sürmüştü. Naskali’nin bu çalışması ise, yukarıdaki üç ismin, dava seyrinde, olay hakkındaki konuşmalarını bir araya getiriyor. Hüsamettin Cindoruk’un 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili bir yazısına da yer veren kitap, yakın tarihin bu oldukça trajik olayına dair ihmal edilmeyecek kaynaklardan biri. Çalışma, buna ek olarak, Demokrat Parti’nin dış politikası konusunda da önemli ayrıntılar barındırıyor.

Cahide Zengin Aghatabay – Mübadelenin Mazlum Misafirleri (2007)

  • MÜBADELENİN MAZLUM MİSAFİRLERİ, Cahide Zengin Aghatabay, Bengi Yayınları, tarih, 335 sayfa

 

‘Mübadelenin Mazlum Misafirleri’nin yazarı Cahide Zengin Aghatabay, zamanında mübadeleyle Türkiye’ye göç etmiş bir aileden geliyor. 1923’te Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan anlaşma kapsamında, Türkiye’ye 400 bin civarında göçmen geldi. Aghatabay bu çalışmasını, ağırlıklı olarak zamanın gazetelerinde yer alan haberlere dayandırıyor. Mübadeleye dair şu ana kadar yapılan çalışmaların, bir-iki istisna dışında, bu konuyu çoğunlukla tarihi ve siyasî bir olay olarak ele aldığı bilinir. Bu çalışma ise, zamanın gazetelerine olayın yansıyış biçimini ele alması yönüyle, göçün sosyal, kültürel, ekonomik ve hatta sağlık sorunlarıyla ilgili ayrıntılarını barındırıyor.

Okşan Svastics – Yahudiler’in İstanbulu (2011)

 

Günümüz İstanbul’unda, yakın tarihin bilinen bazı trajik olayları nedeniyle Yahudiler eskisi gibi görünür değiller.

Oysa Yahudiler, Anadolu’da 2 bin 400 yıl, İstanbul’da da bin 700 yıldır varlar.

İşte şehrin dehlizlerinde dolaşan bu kitap, İstanbul sokaklarında gizlenmiş, unutulmuş hikâyelere yer vermesiyle, bu izleri daha görünür kılıyor.

Fotoğraf ve gravürlerle zenginleştirilmiş kitapta, Yahudiler’in yaşadığı Haliç’in iki yakası, Karaköy, Şişhane, Galata, Beyoğlu, Kuzguncuk, Çengelköy, Yeldeğirmeni, Moda, Üsküdar, Göztepe, Ortaköy, Arnavutköy, Kuruçeşme, Yeniköy ve Adalar gibi, birçok İstanbul mekânı karşımıza çıkıyor.

Svastics bu iz sürüşü de, Osmanlı’ya ilk sinemayı, matbaayı getiren; ülkenin ilk şehir planlamacıları ve Türkiye’nin en köklü firmalarını kuran Yahudiler’in başarı hikâyeleriyle harmanlıyor.

  • Künye: Okşan Svastics – Yahudiler’in İstanbulu, Boyut Yayınları, tarih, 186 sayfa

Feridun M. Emecen – İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1 (2011)

  • İMPARATORLUK ÇAĞININ OSMANLI SULTANLARI 1, Feridun M. Emecen, İSAM Yayınları, tarih, 163 sayfa

 

Yeniçağ tarihi konusunda uzman isimlerden Feriden M. Emecen, daha önce yayımladığı Osmanlı klasik çağıyla ilgi üçlemesinde, dönemin Osmanlı’sında savaşı, siyaseti, devlet ve toplumu ayrıntılı bir bakışla irdelemişti. Emecen, ‘İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları’nın  elimizdeki ilk cildinde de, Osmanlı’da klasik devlet formunun yerleşmesinde önemli payları olan Fatih Sultan Mehmed’den sonraki üç padişahı ele alıyor. Bunlar, padişahlığı zamanında bir anlamda “Doğu Rönesansı”nın yaşandığı II. Bayezid; yaptığı Doğu seferleriyle Osmanlı’ya dini bir misyon kazandıran Yavuz Sultan Selim ve Orta Avrupa, Akdeniz ve Batı politikalarını ağırlık veren Kanuni Sultan Süleyman. Dönemin ayrıntılı bir resmini veren Emecen, bu üç padişahın siyasetleriyle birlikte Osmanlı’da emperyal bir zihniyetin ortaya çıktığını belirtiyor.

W. Montgomery Watt ve Pierre Cachia – Endülüs Tarihi (2011)

  • ENDÜLÜS TARİHİ, W. Montgomery Watt ve Pierre Cachia, çeviren: Cumhur Ersin Adıgüzel ve Qiyas Şükürov, Küre Yayınları, tarih, 197 sayfa

 

İki yazarlı ‘Endülüs Tarihi’, Arapların fethederek uzun yıllar kaldığı Endülüs üzerinden, Müslüman İspanya’nın derli toplu bir tarihini sunuyor. Kitapta, İslam dünyasının İspanya’ya duyduğu ilgi; bağımsız Emevi emirliği; Emevi döneminin kültürel kazanımları; Muvahhidler ve Murâbıtlar gibi Berberi imparatorlukları; Endülüs’te Arap hakimiyetinin çöküşü ve Müslüman İspanya’nın önemi, gibi konular ele alınıyor. Yazarlar Müslüman İspanya’nın tarihini ele alırken, burayı, İslam dünyasının bir parçası olarak, yani ana kültür alanıyla kurduğu ilişkiler ekseninde inceliyor ve onun, Avrupa’ya ve dünyaya tam olarak ne kazandırdığını araştırıyor.