Witold Kula’nın bu eseri, feodal ekonominin yalnızca tarihsel bir aşama değil, kendi iç mantığı ve dinamikleri olan özgün bir sistem olduğunu ileri sürüyor. Kula, Marx’ın üretim biçimleri yaklaşımından esinlense de ekonomik süreçleri salt üretim araçlarının mülkiyetine indirgemeden açıklamaya çalışıyor. Amacı, feodalizmi soyut bir model olarak kurmak ve bu model aracılığıyla Orta Çağ toplumlarının işleyişini kavramsal düzeyde çözümlemek. Kitap, tarihsel olguların ardındaki ekonomik yasaları ortaya koyarak, feodal sistemin modern kapitalist ekonomiden nasıl farklılaştığını göstermeye odaklanıyor.
Kula’ya göre feodal ekonomi, piyasa yasalarına değil, toplumsal statü, yükümlülük ve geleneklere dayalı bir değişim düzenine sahipti. Toprak, üretimin merkeziydi ama değer yaratımı bireysel çıkarla değil, hiyerarşik ilişkilerle belirleniyordu. Üretici köylü emeğinin büyük kısmını doğrudan pazara değil, feodal beylerin taleplerine yönlendiriyordu. Bu durum, ekonomik davranışların rasyonel kar arayışından ziyade toplumsal konumun gereklerine göre şekillendiğini ortaya koyuyor.
Eserde dikkat çekici olan, Kula’nın feodalizmi durağan değil, kendi iç çelişkileriyle dönüşen bir sistem olarak yorumlaması. Nüfus artışı, toprak kıtlığı, vergi yükleri ve para ekonomisinin gelişimi, bu modelin sınırlarını zorlayan unsurlar olarak ele alınıyor. Feodal sistemin çözülüşü, kapitalizmin yükselişine giden çizgide doğal bir ilerleme değil, yapısal gerilimlerin sonucu olarak açıklanıyor.
‘Feodalizmin Ekonomik Teorisi’ (‘An Economic Theory of the Feudal System: Towards a Model’), iktisat tarihi ile toplumsal teori arasında köprü kuran özgün bir çalışma olarak öne çıkıyor. Kula, ekonomiyi soyut rakamlarla değil, tarihsel toplumsal ilişkilerin canlı bir organizması olarak ele alıyor.
- Künye: Witold Kula – Feodalizmin Ekonomik Teorisi: 1600’lerden 1800’lere Polonya Ekonomisi için Bir Model, çeviren: Oğuz Esen, Efil Yayınevi, iktisat, 292 sayfa, 2025










