John Perkins – Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları (2017)

John Perkins’in ‘Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’, yayınlandığı zaman infial yaratmış kitaplardandır.

Kendisini de eski bir Ekonomik Tetikçi (ET) olarak tanımlayan Perkins söz konusu kitabında, Dünya Bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı kuruluşların güçlü ailelerin ve büyük şirketlerin kasalarını tümüyle halkın aleyhine olacak şekilde nasıl ağzına kadar doldurduğunu gözler önüne sermişti.

Perkins, bu amaçla sahte finansal raporlara, hileli seçimlere, rüşvete, zorbalığa, sekse ve hatta cinayete dahi başvurulduğunu iddia etmişti.

İşte serinin devamı olan bu kitap da, dünya çapında yürütülen bu çakallıkların en güncel yöntemlerini açıklamasıyla yine çok önemli bir çalışma.

Kitap, perde arkasındaki gerçek siyasi, sosyal ve ekonomik güçleri ve onların başvurdukları alçak yöntemleri daha iyi kavramak için birebir.

  • Künye: John Perkins – Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları, çeviren: Kerem Ergener, APRIL Yayıncılık, siyaset, 408 sayfa, 2017

Kolektif – Doğu Asya’nın Politik Ekonomisi (2015)

Doğu Asya’nın ekonomik kalkınma, siyasi etkinlik yönünden üç önemli aktörü Çin, Japonya ve Güney Kore’yi irdeleyen ve Türkiye’nin bunlara yönelik politikasına odaklanan değerlendirmeler, bu kitapta bir araya getirilmiş.

Kitabın bir artısı da, ekonomik kalkınmada Japon modelini Türkiye ile karşılaştırmalı olarak ele alması.

  • Künye: Kolektif – Doğu Asya’nın Politik Ekonomisi, editör: K. Ali Akkemik ve Sadık Ünay, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları

Esra Çeviker Gürakar – Kayırma Ekonomisi (2018)

Bizde burjuva sınıfı yoktur, hiç olmadı.

Devletin teşvikleriyle gönenen, sırtını tümüyle devlete yaslayan ve buradan beslenen kesimler vardır sadece.

Kimilerince bu durum, bizde Batı’daki gibi güçlü ve devletten bağımsız bir burjuva sınıfının ortaya çıkmamasının en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilir.

Peki, AKP iktidarında durum nedir?

Esra Çeviker Gürakar bu değerli çalışmasında, daha önce yandaşlarına rant yaratmak için kanuni boşluklardan yararlanan iktidarların aksine, AKP’nin, bizzat kanun çıkararak nasıl muazzam bir rant alanı yarattığını ortaya koyuyor.

Gürakar, elli bin kamu ihalesi verisine dayanarak siyasal iktidarla sermaye arasındaki ilişki ağını, kayırmacılığı ve yolsuzluğu gözler önüne seriyor.

Gürakar burada,

  • Kamu ihalelerinde kanunlarla yapılan yolsuzluklar,
  • Türkiye’de devlet-özel sektör ilişkileri,
  • Yeni İslami “burjuvazi” ve muhafazakâr iş derneklerinin politik aktörler olarak yükselişi,
  • Seçim bölgelerine kaynaktan aktarım politikası,
  • Türkiye kamu ihale piyasasını küresel standartlarla uyumlaştırma çalışmaları ve 2002 genel seçimlerinden sonra kamu ihale sisteminde yaşanan yozlaşma,
  • Siyasi bağlantılı firmaların kamu ihalelerini kazanması,
  • Ve kamu ihalelerinde kayırmacılığın hepimizin payına düşen maliyeti olarak düşen rekabet ve artan kamu harcamaları gibi önemli konuları irdeliyor.

Kamu varlıklarına el koyarak gerçekleşen zenginleşmenin (birikim), rant yaratma ve ranta el koyup rantı, iktidarı destekleyen toplumsal kesimlere stratejik olarak dağıtmasının, AKP’nin süreğenliğinin en önemli sacayağı olduğunu belirten Gürayak, bu sacayağının en önemli bileşenlerinden birinin de kamu ihaleleri olduğunu, çok sayıda veriye dayanarak gösteriyor.

  • Künye: Esra Çeviker Gürakar – Kayırma Ekonomisi: AKP Döneminde Kamu İhaleleri, İletişim Yayınları, iktisat, 192 sayfa, 2018

Martin Ford – Robotların Yükselişi (2018)

Makinelerin kullanılmaya başlanmasıyla pek çok insanın nasıl işlerini kaybettiği konusunda bilgi ve deneyim sahibi olsak da, yapay zekânın bu anlamda yaratacağı sonuçları tam anlamıyla idrak ettiğimiz söylenemez.

Yapay zekâ, şimdilerde bize daha ziyade keyifli ve eğlenceli yönleriyle görünse de, aslında uygulamaya geçildiğinde, birçok kişiyi işinden edecek bir tehlike olarak karşımızda duruyor.

Hem de, öyle küçümsenecek bir tehlike değildir bu.

Martin Ford da ‘Robotların Yükselişi’nde, yapay zekânın istihdam alanlarını insansızlaştırması sonucunda muazzam bir işsizlik ve eşitsizlik dalgası riskiyle karşı karşıya olduğumuzu, daha da kötüsü, bizzat tüketici ekonomisinin çökebileceğini belirtiyor.

Ford’da göre, teknoloji bugün öylesine korkutucu bir boyut almıştır ki, artık yüksek eğitim ve maharet gerektiren işler dahi yapay zekânın tehdidi altındadır.

Yazar, bilgi teknolojisi sayesinde bazı şeyler ucuzlasa da, yapay zekânın, yani teknolojinin ilerlemesi nedeniyle mavi ve beyaz yakalı işlerin buharlaşacağını, orta sınıf ailelerin büyük bir krize savrulacağını söylüyor.

Ford’un kitabı, korkutucu gerçekler anlatıyor, fakat aynı zamanda, gelecekte bugünkünden de korkunç eşitsizlikler ve ekonomik güvensizlikle boğuşmamamız için neler yapılabileceğini de irdeliyor.

  • Künye: Martin Ford – Robotların Yükselişi: Yapay Zekâ ve İşsiz Bir Gelecek Tehlikesi, çeviren: Cem Duran, Kronik Kitap, inceleme, 336 sayfa, 2018

Mustafa Özbilgen – Endüstrileşme Sürecinde Bilgi Birikiminin Öyküsü (2009)

Mustafa Özbilgen ‘Endüstrileşme Sürecinde Bilgi Birikiminin Öyküsü’nde, tarih boyunca teknoloji, endüstri ve eğitim alanında kaydedilen gelişmeleri, kayıpları ve kazanımları anlatıyor.

Özbilgen’in kitabında,

  • Teknoloji yaratabilen ülkelerin hangi nedenlerle ve nasıl organizasyon kurdukları,
  • Araştırma üniversiteleri, teknoparklar ve araştırmaya parasal destek sağlayan kurumların öyküleri,
  • Endüstrileşmenin gelişmesiyle ortaya çıkan standartlaşma, patent, seri üretim, kalite kontrolü ve çevre kirliliği gibi problemler,
  • Ve Türkiye’nin endüstrileşme macerasının nasıl geliştiği gibi konuları irdeliyor.

Künye: Mustafa Özbilgen – Endüstrileşme Sürecinde Bilgi Birikiminin Öyküsü, Arkadaş Yayınevi, bilim, 438 sayfa

Mahfi Eğilmez – Değişim Sürecinde Türkiye (2018)

Osmanlı’dan bu yana bizde yaşanan sosyo-ekonomik evrimin karakteristik özellikleri nelerdir?

Daha önce okuru aydınlatan farklı çalışmalarıyla bildiğimiz Mahfi Eğilmez, bize özgü ahbap-çavuş kapitalizmini karşılaştırmalı bir yaklaşımla değerlendiriyor.

2000’lerde, bilhassa küresel krizden sonraki süreçte, dünyada köklü değişimler yaşandı.

Gittikçe bozulan bir sistem olduğu halde, kapitalizmin giderek tek ekonomik model haline gelmesinin yanı sıra, Çin’in yükselişi, Rusya’nın yeniden süper güç olma çabaları ve bunlara ek olarak Trump’ın başkan seçilmesiyle küreselleşmeye karşı korumacı politikalara dönmeyi planlaması, bunlardan yalnızca birkaçı.

Türkiye’ye baktığımızda ise, AKP iktidarıyla beraber yaşanan dönüşümler, sonuçlarına bakıldığında bunlardan bütün bu olanlardan çok daha fazla etkili oldu.

Eski değerler ve yaklaşımlar altüst oldu, toplum bölündü ve ekonomi de doğal olarak bundan nasibini aldı.

İşte Eğilmez’in çalışması, Osmanlı’dan günümüze uzanan bir perspektifle, söz konusu köklü değişimin nedenlerini ve bizi nereye sürüklediğini irdeliyor, 2000’li yıllarda küresel sistemde ve Türkiye’de yaşadığımız sosyal, kültürel ve ekonomik değişimin nasıl oluştuğunu ve bunların beraberinde getirdiği sonuçları derinlemesine analiz ediyor.

  • Künye: Mahfi Eğilmez – Değişim Sürecinde Türkiye: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Sosyo-Ekonomik Bir Değerlendirme, Remzi Kitabevi, ekonomi, 248 sayfa, 2018

Joseph E. Stiglitz ve Linda J. Bilmes – Üç Trilyon Dolarlık Savaş (2009)

ABD’nin Irak’a saldırısı, büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı, ama aynı zamanda binlerce insanın ölümüyle de sonuçlandı.

Nobel Ödülü sahibi Joseph E. Stiglitz ile Harvard Universty’s Kennedy School of Government’dan Linda J. Bilmes’in ortak imzasını taşıyan bu kitap, Amerikalı vergi mükelleflerinden gizlenen ve ABD’nin Irak’ta bulunmasıyla ilgili tartışmaların dışında bırakılan çok çeşitli masrafları ortaya koyuyor.

Yazarlar, savaşın toplam maliyetinin 3 trilyon dolardan fazla olacağını tahmin ediyor ve ABD’nin Irak’ta bulunmasının mali, ekonomik ve toplumsal sonuçlarının, yani savaşın toplam insani maliyetinin ürkütücü bir tablosunu sunuyor.

  • Künye: Joseph E. Stiglitz ve Linda J. Bilmes – Üç Trilyon Dolarlık Savaş: Irak Savaşının Gerçek Maliyeti, çeviren: Dilek Cenkçiler, ODTÜ Yayıncılık, ekonomi, 292 sayfa

David Graeber – Borç (2015)

 

Paranın keşfine dair şu ana kadarki tezler, bu aracın takas sistemine çare olarak yaratıldığı yönünde.

Fakat antropolog David Graeber’e göre, paranın icadından çok önce, insanlar gelişkin bir kredi sistemine sahipti, kredi sınıflı toplumun yükselişiyle ortaya çıktı ve o günden başlayarak borç ve borç affı politik tartışmaların ana konusunu oluşturdu.

Graeber ‘Borç’ta, sorgulamadan kabul ettiğimiz bu fikirleri ustalıkla tersine çeviriyor: Tarıma dayalı ilk toplumların ortaya çıkışına kadar, yani madeni ya da kâğıt paranın icadından çok daha önce, insanlar gelişkin bir kredi sistemiyle yaşayıp, mallarını bu yolla değiş tokuş ediyorlardı.

Ne olduysa sonra oldu, toplumlar alacaklı ve borçlu olarak ikiye bölündü.

Öyle ki, antik döneme ait hukuksal ve dini belli başlı eserlerin lisanını ve kavramlarını, kökü geçmişe uzanan bu borç tartışmaları şekillendirmiş, dahası, ahlaki ve felsefi temel değerlere de son biçimini vermiştir.

Öte yandan sayısız halk hareketini de tetiklemiştir.

Graeber, halklar olarak bugün hâlâ aynı savaşın pençesinde kıvrandığımızı gösteriyor.

Kitap, bunun gibi, paraya dair algımızı sorgulamamıza vesile olacak ilginç tezlerle öne çıkıyor.

  • Künye: David Graeber – Borç, çeviren: Muammer Pehlivan, Everest Yayınları

Filiz Yavuz – Beni “Akkuyu”larda Merdivensiz Bıraktın (2015)

Nükleer enerjiye sadece enerji ve ekonomi temelli yaklaşımlar üzerinden değil yaşam üzerinden bakan ve bunu da katılım, kaza riski ve atık sorunları üzerinden tartışan dikkat çekici bir çalışma.

Filiz Yavuz kitabında, bununla da yetinmeyerek nükleer santrallerin kuruldukları takdirde Sinop ve Mersin’i nasıl etkileyeceği konusunda, bizzat bölge halkının sesine de aracılık ediyor.

  • Künye: Filiz Yavuz – Beni “Akkuyu”larda Merdivensiz Bıraktın: Türkiye’nin Nükleerle İmtihanı, Can Yayınları

Jeremy Rifkin – Üçüncü Sanayi Devrimi (2014)

Endüstriyel yaşam tarzını oluşturan petrol ve diğer fosil yakıtlar tükeniyor ve bu enerjiden üretilen teknolojiler hızla eskiyor.

İnternet teknolojisi ve yenilenebilir enerjilerin dünyayı değiştirebilecek bir Üçüncü Sanayi Devrimi’ni sağladığını söyleyen Rifkin, yeşil bir geleceğin imkânlarını tartışıyor.

  • Künye: Jeremy Rifkin – Üçüncü Sanayi Devrimi, çeviren: Pelin Sıral ve Murat Başekim, İletişim Yayınları