Isabelle Mons – Ruhun Kadınları (2018)

Anna Freud ve Melanie Klein’ı saymazsak, psikanaliz tarihinde kadınlar sanki hiç yokmuş gibi davranılır.

Oysa kadınlar, her alanda olduğu gibi psikanalize de önemli katkılarda bulunmuştur.

İşte ‘Ruhun Kadınları’ da, bu alanda varlık göstermiş on dört kadının hikâyesini anlatıyor.

Kitapta ilk kadın psikanalist Emma Eckstein başta olmak üzere, sıkı bir Freud savunucusu olan Lou Andreas-Salomé ve Marie Bonaparte gibi isimlerle karşılaşıyoruz.

Bunun yanı sıra Margarethe Hilferding, Anna Freud, Melanie Klein, Sabina Spielrein, Helene Deutsch, Eugénie Sokolnicka ve Hermine von Hug-Hellmuth da, burada kendilerine yer verilen diğer isimler.

‘Ruhun Kadınları’, kadınların, psikanalizin daha ilk zamanlarından itibaren bu disipline nasıl katkıda bulunduklarını, ayrıca ilerleyen zamanlarda ortaya koydukları teorilerin psikanaliz disiplini açısından ne denli vazgeçilmez olduğunu gözler önüne sermesiyle önemli bir çalışma.

  • Künye: Isabelle Mons – Ruhun Kadınları: Psikanalizin Öncü Kadınları, çeviren: Öncel Naldemirci, Yapı Kredi Yayınları, psikanaliz, 280 sayfa, 2018

J. B. Pontalis – O Kadınlar (2014)

Bedeniyle olduğu kadar ruhsallığıyla da merak uyandıran, gizemle örülü kadın dünyasını baştan başa kat eden metinler.

Pontalis, bir psikanalist yazar olarak hayatından geçmiş birçok kadının öyküsünü, kendi büyüme, olgunlaşma hikâyesiyle harmanlayarak anlatıyor.

Sinemadan felsefeye, psikanalizden edebiyata farklı alanlara uzanarak.

  • Künye: J. B. Pontalis – O Kadınlar, çeviren: Talat Parman, Bağlam Yayınları

Betül Soysal Bozdoğan – Yeni Türkiye’nin Kadınları (2014)

AKP iktidarında sıklıkla karşılaştığımız “Yeni Türkiye” söylemi ile kadınlar cephesinden gerçek hayatın nasıl göründüğüyle karşılaştıran bir çalışma.

Farklı kesimlerden kadınlarla yapılan söyleşilere dayanan kitap, yeni Türkiye’nin felsefesi ve değerlerini tartışıyor, kadınların daha iyi bir gelecek konusundaki beklentilerini sunuyor.

  • Künye: Betül Soysal Bozdoğan – Yeni Türkiye’nin Kadınları, Okur Kitaplığı

Jülide Gülizar – Ben Bilmem Beyim Bilir (2008)

Jülide Gülizar ‘Ben Bilmem Beyim Bilir’ isimli bu kitabında, yaşanmış olaylar üzerinden, Türkiye’de kadına reva görülen hayatları anlatıyor.

Gülizar’ın, genellikle tanık olduğu ve hepsinin utanç vermek gibi ortak bir paydada buluştuğu olaylara dayanarak kaleme aldığı kitabı, okuru, kadın sorunu üzerine düşünmeye, içinde bulunduğumuz kötü durumla yüzleşmeye davet ediyor.

Türkiye’de kadına uygulanan sonu gelmez şiddet, töre ve geleneklere bağlanıyor.

Halbuki, Gülizar’ın da örnek olaylar, mantık yürütmeler ve yorumlarla çok iyi gösterdiği gibi, bunun başlıca müsebbibi, erkek egemen anlayışın kendini dayatma, iktidarını devam ettirme, dediğini yaptırma konusundaki inadıdır.

  • Künye: Jülide Gülizar – Ben Bilmem Beyim Bilir, Sinemis Yayınları, kadın, 169 sayfa

Kolektif – Kayıt Dışı Ekonomide Örgütlenen Kadın İşçiler (2017)

Bu kitap, dünya çapında, tüm zorluklara rağmen kendini var etmek için mücadele eden çalışan kadınların deneyimlerini bir araya getiriyor.

Kitap, ev işlerinde çalışan kadınlardan fabrikalarda, özel kurumlarda veya kamu kuruluşlarında çalışan kadınların yaşadıklarını ilk elden aktarmalarıyla önemli.

Aktivist, akademisyen, işçi ve sendikacı birçok kadının yer aldığı kitap, çalışmanın kadınlar için ne gibi güçlendirici yönleri olduğunu, kadınların çalışma hayatında var olurken yaşadıkları zorlukları ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiklerini ortaya koyuyor.

Kitaptaki tanıklıklar, kadınların hangi şartlarda olurlarsa olsunlar örgütlenebildiklerini göstermesiyle, bizim geleceğe ve mücadeleye inancımıza katkıda bulunuyor.

  • Künye: Kolektif – Kayıt Dışı Ekonomide Örgütlenen Kadın İşçiler, derleyen: Naila Kabeer, Ratna Sudarshan ve Kirsty Milward, çeviren: Fulya Alikoç, Kor Kitap, toplumsal cinsiyet çalışmaları, 320 sayfa, 2017

Miriam Stoppard – Hamilelik Güncesi (2008)

Miriam Stoppard, kaliteli baskısı ve görsel zenginliğiyle dikkat çeken ‘Hamilelik Güncesi’nde, hamile olmaya karar veren kadınları hedefleyen, dokuz ayı kapsayan bir rehber.

Stoppard’ın kitabı, hamilelik sürecinin yanı sıra, doğum ve sonrasında, kadınların bir bebeği nasıl sağlıklı büyütebilecekleri konusunda faydalı bilgiler barındırıyor.

Kitap, hamilelik sürecini kontrol altında tutmak isteyen kadınlara, bu sürecin dönüm noktalarını ve hatırlamaları gereken işleri anlatıyor.

Çalışma, kadınların kendi hamilelik süreçleri ile bebeklerini doğurmaları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmaları için ne yapmaları gerektiğini detaylı bir şekilde sunuyor.

  • Künye: Miriam Stoppard – Hamilelik Güncesi, çeviren: İmge Tan, Alfa Yayınları, sağlık, 192 sayfa

Orhan Bursalı – Türban Kadın Sorunu mu, Erkek Sorunu mu? (2008)

Türban sadece Türkiye’de değil tüm dünyada da tartışılan konulardan/sorunlardan biri.

Orhan Bursalı bu kitabında, birçok anlamın yüklendiği türban konusunu, türban-din ve siyaset ilişkisi üzerinden irdeliyor.

Türban tartışmalarına katkıda bulunacak yazılardan oluşan kitap, AKP iktidarı döneminde, bu konuda yaşanan olayları çok yönlü bir biçimde masaya yatırıyor.

Bursalı, Kuran’ın yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan türbanın, erkek egemenliğine katkıda bulunduğunu ve İslami toplum modelinin temel aracı olarak işlediğini savunuyor.

Ele aldığı konuyu toplumlar ve kültürler üzerinden inceleyen Bursalı, yaşanan türban sıkıntısının nasıl aşılabileceğine de odaklanıyor.

  • Künye: Orhan Bursalı – Türban Kadın Sorunu mu, Erkek Sorunu mu?, Cumhuriyet Kitapları, siyaset, 168 sayfa

Ayşegül Utku Günaydın – Kadınlık Daima Bir Muamma: Osmanlı Kadın Yazarların Romanlarında Modernleşme (2017)

Tanzimat sonrası siyasal ve kültürel ortam, kadın hareketine de önemli bir sıçrama imkânı verdi.

Özellikle bugünlerde, Osmanlı’nın son döneminde kadın hareketinin durumuna dair yoğun bir ilgi gözleniyor.

İşte Ayşegül Utku Günaydın da, Osmanlı’nın sancılı modernleşme sürecini kadın yazarların yapıtları bağlamında derinlemesine inceliyor.

Halide Edib Adıvar’ın ‘Heyûlâ’ romanında yer alan “Kadınlık daima bir muamma!” cümlesinden adını alan kitap,

  • Tanzimat sonrası reformlarla kadın hareketinin yükselişini,
  • Bu dönemde yaşanan siyasal ve kültürel gelişmeleri,
  • Kadın olarak yazmanın toplumsal, politik ve kültürel anlamlarını,
  • Kadın kimliğini simgeleştirmede toplumsal cinsiyetin rolünü,
  • Kadın üzerindeki baskı mekanizmalarını ve kadını yalnızlaştırma çabalarını,
  • Ve modernleşme sürecinde zorlu aşamalardan geçen kadın kimliğinin oluşumunu detaylı bir bakışla tartışıyor.

Günaydın bunu yaparken de, Zafer Hanım, Fatma Aliye’, Selma Rıza Feraceli, Emine Semiye, Fatma Fahrünnisa, Güzide Sabri Aygün, Halide Edib Adıvar, Nezihe Muhiddin, Müfide Ferit Tek, Suat Derviş ve Halide Nusret Zorlutuna’ya ait toplam otuz romanını ele alıyor.

Kitap, modernleşmenin önemli simgelerinden biri olagelmiş, ayrıca derin bir toplumsal değişimin izlerini yansıtan kadınlık ve kadın kimliği üzerine sağlam bir çalışma.

  • Künye: Ayşegül Utku Günaydın – Kadınlık Daima Bir Muamma: Osmanlı Kadın Yazarların Romanlarında Modernleşme, Metis Yayınları, inceleme, 240 sayfa

Julia Kristeva – Simone de Beauvoir Aramızda (2017)

Simone de Beauvoir, yaşamı ve eserleriyle (1908-1986), kendisini önceleyen ve çevreleyen kadınların özgürlük hareketlerini toparlayıp bir araya getiren, müstesna şahsiyetlerden biri.

Dilbilim, göstergebilim, psikanaliz üzerine yazıları post-yapısalcı teorinin gelişmesinde belirleyici konuma sahip olan Julia Kristeva da bu kitabında, Simone de Beauvoir’ın hayatı ve çalışmaları ekseninde, kadınların dünya çapındaki özgürlük mücadelelerinin izini sürüyor.

Kristeva,

  • Simone de Beauvoir’ın çalışmalarıyla ortaya koyduğu antropolojik devrimin nitelikleri,
  • Beauvoir’ın güncel mirası,
  • Beauvoir’dan önce ve sonra feminist kuramın geçirdiği dönüşümler,
  • Çin’de kadın hakları hareketinin gelişimi,
  • Ve Pakistan’da köktenciliğe karşı Malala Yusufzay’la simgeleşen kadın mücadelesi gibi önemli konu ve meseleleri ele alıyor.

Kristeva bu konuları irdelerken, nüansları ve güncelliğiyle bizi sorgulamaya ve şaşırtmaya devam eden Beauvoir’ın kurucu deneyimini yeniden ve derinlemesine keşfetmeye davet ediyor.

  • Künye: Julia Kristeva – Simone de Beauvoir Aramızda, çeviren: Özgü Berksoy, Sel Yayıncılık, kadın çalışmaları, 118 sayfa

Carole Pateman – Cinsel Sözleşme (2017)

Erkeklerle kadınlar bir zamanlar tümüyle eşitken, ne oldu da erkekler özgür, kadınlar tabi hale geldiler?

Carol Pateman’ın, artık bir klasik olarak kabul edilen bu önemli kitabı, bu eşitsizliği sağlayan toplumsal sözleşmenin ortaya çıkışını ve bunun üzerine inşa edilen koskoca tarihi maharetli bir perspektifle gözler önüne seriyor.

Pateman, ilk sözleşmenin nasıl olup da erkeklerin kadınlara egemen olmasını sağladığını tartışırken, özünde eşitlikçi olduğunu öne süren toplumsal sözleşmenin gerçekte bir siyasi kurgu veya hipotezden öne geçemediğini ortaya koyuyor.

Pateman bu sorgulamayı da, cinsel sözleşmenin kadın tabiyetini esas alan mahiyetlerini evlilik, kölelik, iş, fahişelik, taşıyıcı annelik gibi olguları merkeze alarak yapıyor.

Aynı zamanda feminist yaklaşımların kimi sorunlu yönlerine, ayrıca bu konuya odaklanan güncel siyasi akla da eleştirel yaklaşan Pateman, eşitlik ilkesine uygun yeni bir toplumsal ve cinsel sözleşmenin imkânları üzerine düşünüyor.

Kitabın siyaset bilimi, siyaset felsefesi, kadın çalışmaları, feminizm, sosyoloji ve hukuk gibi alanlarda çalışanlar için önemli bir kılavuz olduğunu ayrıca belirtmeliyiz.

  • Künye: Carole Pateman – Cinsel Sözleşme, çeviren: Zeynep Alpar, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, toplumsal cinsiyet, 346 sayfa