Ferhunde Özbay – Dünden Bugüne Aile, Kent ve Nüfus (2015)

Kadın emeği, aile, nüfus dinamikleri ve politikalarına dair pek çok çalışması bulunan Ferhunde Özbay’ın bütün bu alanlardaki üretimlerini ortaya koyan, şahane bir derleme.

Kitapta ele alınan kimi konular şöyle:

  • Kırsal kesimde toplumsal ve ekonomik yapı değişimlerinin aile işlevlerine yansıması,
  • Aile ve hane yapısı,
  • Türk modernleşmesi bağlamında toplumsal cinsiyet ve mekân,
  • İstanbul nüfusu ve göçler,
  • İstanbul’da 1950 sonrası nüfus dinamikleri,
  • Nüfus hareketleri ve devlet politikaları,
  • Gençliğe yönelik politikalar ve uygulamalar,
  • Cumhuriyet döneminde nüfus bilgisinde kuramsal ve yapısal ayrışma,
  • Türkiye’de demografik dönüşüm sürecinde cinsiyet ve sınıf…

Çalışma, 2015’te aramızdan ayrılan Özbay’ın külliyatına çok değerli bir katkı.

  • Künye: Ferhunde Özbay – Dünden Bugüne Aile, Kent ve Nüfus, İletişim Yayınları, sosyoloji, 352 sayfa, 2015

Mehmet Bayrak – Kuşatmayı Yaran Kürt Kadını (2015)

Mehmet Bayrak bu çalışmasında, hem ataerkinin hem devletin baskısına direnmiş Kürt kadınlarının mücadelesini anlatıyor.

Kitapta, Kırım Savaşı’nda büyük başarı göstermiş Kürt amazonu Kara Fatma’dan ilk Kürt kadın gerilla Zarife’ye ve Bêritan’a “kuşatmayı yaran” kadınların hikâyeleri, günümüz kadın gerilla önderlerinin tanıklıklarıyla harmanlanarak sunuluyor.

  • Künye: Mehmet Bayrak – Kuşatmayı Yaran Kürt Kadını, Özge Yayınları

Jale Karabekir – Türkiye’de Kadınlarla Ezilenlerin Tiyatrosu (2015)

Bu kitap, Jale Karabekir’in Türkiye’de kadınlarla birlikte gerçekleştirdiği Ezilenlerin Tiyatrosu çalışmalarının nitelikli bir dökümü.

Kitap buradan yola çıkarak, hem Augusto Boal’ın kuramsallaştırdığı Ezilenlerin Tiyatrosu’nun gelişimini ele almakta hem de Judith Butler’ın performatiflik kuramından yola çıkarak toplumsal cinsiyet ve rol kimliklerini detaylıca tartışmakta.

  • Künye: Jale Karabekir – Türkiye’de Kadınlarla Ezilenlerin Tiyatrosu, Agora Kitaplığı

Mary Beard – Kadın ve İktidar (2018)

Mary Beard’in ‘Kadın ve İktidar’ı, ilk olarak antik zamanlardan günümüze uzanarak kadın düşmanlığının sağlam bir dökümünü yapıyor.

Medusa’dan dili kesilen Philomela’ya, tarih boyunca güçlü kadınlara yapılan haksızlıkları ortaya çıkaran Beard, kadınların gündelik yaşamda liderlik rollerinden nasıl uzak tutulduğunu ve kadınların iktidarla ilişkisine dair verili kültürel kodlarla hesaplaşıyor.

Beard, bütün bunları yaparken de, çok ama çok önemli şu sorunun yanıtını arıyor:

Eğer kadınların, iktidar yapılarına dâhil oldukları düşünülmüyorsa, yeniden tanımlamamız gereken şey iktidar değil midir?

‘Kadın ve İktidar’, kadınlara seslerini yükseltmeye, harekete geçmeye ve en önemlisi de, kendi güçlerini yeniden tanımlamaya davet ediyor.

  • Künye: Mary Beard – Kadın ve İktidar: Bir Manifesto, çeviren: İrem Sağlamer, Pegasus Yayınları, feminizm, 128 sayfa, 2018

Feryal Saygılıgil – Bir Kadın Grevi (2018)

Novamed’li kadınların efsanevi direnişinin derinlikli analizi, bu kitapta.

2006’da, Petrol-İş Sendikası’na üye 83 kadın, düşük ücret verilmesi, hamileliğin takvime bağlanarak sıraya konulması, tuvalete girmenin yasaklanması ve ardından dakikalara bağlanması ve hatta kadınların aybaşı dönemlerinin dahi sorun olması gibi nedenlerle FMC’ye bağlı Novamed’te greve çıktı.

448 gün süren bu grev, kadınların zaferiyle sonuçlanıp sendikalı işçilerin direniş ve örgütlenme tarihine altın harflerle yazıldı.

Feryal Saygılıgil de, bu muazzam deneyimi inceliyor ve gelecek kuşaklara aktarıyor.

Saygılıgil bu grevi başından sonuna izlerken, aynı zamanda Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadın işçilerin durumunu, Türkiye’de kadının işgücü piyasasındaki konumunu ve kadın işçilerin sendikal hareket içindeki yerini kapsamlı bir şekilde ortaya koyuyor.

‘Bir Kadın Direnişi’, kadınların örgütlenme deneyimleri ve direniş stratejilerine daha yakından bakmak için çok önemli bir çalışma.

  • Künye: Feryal Saygılıgil – Bir Kadın Grevi: Serbest Bölgede Kadın Olmak, Güldünya Yayınları, siyaset, 243 sayfa, 2018

Kolektif – Himmet, Fıtrat, Piyasa (2015)

AKP’nin eğitimden sağlığa, çalışma yaşamından gelir dağılımına birçok alanda benimsediği anlayış ve uygulamaların doğurduğu kaygılar çok.

Partinin sosyal politikalarını detaylıca irdeleyerek bunların bir bilançosunu çıkaran bu nitelikli derleme, AKP döneminde yaşadığımız sosyo-ekonomik eşitsizlikleri gözler önüne seriyor.

Kitaba katılan yazarlar,

  • AKP döneminde neo-liberalizm, neo-muhafazakârlık, neo-popülizm beşiğinde sallanan sosyal devlet ve sosyal politika yaklaşımı,
  • Piyasa ve muhafazakârlığın elinde araçsallaşan eğitim,
  • Sağlıkta neo-liberal dönüşüm ve hak kayıpları,
  • AKP döneminde istihdam, işgücü ve işsizlik,
  • AKP döneminde iş hukukunda güvencesizliğin kurumsallaşması,
  • AKP döneminde sendikal haklardaki gerileme,
  • 2000’li yıllarda Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği,
  • Ve AKP dönemi kentleşme politikaları ve kentsel dönüşüm gibi, pek çok güncel sorunu ayrıntılı bir bakışla tartışıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Aziz Çelik, Betül Urhan, Binnur Öktem Ünsal, Gülcan Urhan, Hakan Koçak, Kemal İnal, Kuvvet Lordoğlu, Meryem Koray, Murat Özveri, Osman Öztürk, Örgen Uğurlu, Recep Kapar ve Saniye Dede.

  • Künye: Kolektif – Himmet, Fıtrat, Piyasa, derleyen: Meryem Koray ve Aziz Çelik, İletişim Yayınları

Lea Nocera – “Manikürlü Eller Almanya’da Elektrik Bobini Saracak” (2018)

Şimdiye kadar Türkiye ve Almanya arasında imzalanan işgücü anlaşması hakkında yapılmış pek çok çalışma bulunuyor.

Bu konu öylesine zengin açılımlar sağlıyor ki, gelecekte de bu yönde çalışmaların devam edeceği açık.

Lea Nocera’nın bu dikkat çekici çalışması ise, bu göç hikâyesine çok özgün bir pencereden, toplumsal cinsiyet perspektifinden bakıyor.

Nocera, elli dört yıl önce imzalanmış anlaşma gereği ilk kez Almanya’ya çalışmaya giden kadın işçilerin dünyasına iniyor.

Nocera’ya göre, Alman fabrikalarında “elektrik bobini sarmak” için ülkesinden ayrılan kadın işçiler, büyük şehirlerden yetişmiş, iyi eğitim almış, fakat Almanya’da işçi olmayı kaçırılmayacak bir fırsat olarak gören kadınlardı.

Kitap, göçü toplumsal cinsiyet perspektifinden irdelediği gibi, göçün kuşaklararası ilişkiler üzerine etkileri, göç ve kültürel üretim, göçün aile üzerindeki yansımaları, göçün bir sonucu olarak kuşak ve kültür çatışması ve göç için yapılan zorunlu evlilikler gibi ilgi çekici konuları ele alıyor.

Hem sözlü kaynaklardan hem de Türk basınından zengin kaynaklara dayanan çalışma, bu kadınların deneyimlerini aydınlattığı gibi, bu kadınlar üzerinden Türk kadınına ilişkin simgelerin Almanya ve Avrupa’da nasıl biçimlendiğini de gözler önüne seriyor.

  • Künye: Lea Nocera – “Manikürlü Eller Almanya’da Elektrik Bobini Saracak”: Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Batı Almanya’ya Türk Göçü (1961-1984), çeviren: Fazıla Mat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 324 sayfa, 2018

Sibel Özbudun – Marksizm ve Kadın (2015)

Marksist yaklaşımın kadın sorununun çözümüne dair perspektifi nedir?

Sibel Özbudun bu soruya yanıt ararken Marx ile Engels’in özel dünyalarına ve kadın, aşk ve aile konusundaki düşüncelerine odaklanıyor.

Bolşevik Devrimi’nde kadının rolü ve neoliberal kapitalizmin kadınlar açısından yol açtığı küresel boyutlu sorunlar, kitabın diğer tartışma konuları.

  • Künye: Sibel Özbudun – Marksizm ve Kadın, Tekin Yayınevi

Melek Özlem Sezer – Masallar ve Toplumsal Cinsiyet (2018)

Hepimiz masallarla büyürüz, ama ne yazık ki hiçbirimizin aklına masallardaki akıl almaz cinsiyetçiliği sorgulamak pek gelmez.

Örnek vermek gerekirse:

Bir ölü olan Pamuk Prenses, öpülür…

Hansel ve Gretel’de çocuklar ormana atılır ve bu yetmezmiş gibi masal haneye tecavüz, yamyamlık, cinayet ve hırsızlıkla devam eder…

Peri kızlarının kanatları çalınınca evlenmeye mecbur kalırlar…

Yine Pamuk Prenses masalında, elmanın yalnızca kırmızı tarafı zehirler…

Kırmızı pabuç giydiği için ayakları kesilen Karin, Kırmızı Başlıklı Kız’ın başına gelenler ve bunun gibi, masallarda kırmızının çoğunlukla belalı bir renk olarak yer alışı…

Melek Özlem Sezer, daha önce yayınlanan bu ödüllü çalışmasında, masallarda sıklıkla karşı karşıya kaldığımız bu ve bunun gibi simgelerin izini sürüyor.

Sezer’in çalışmasının en önemli katkılarından biri de, masallarda işlenen kodların yetişkin yaşamımızda bizi nasıl etkilediğini ve en önemlisi de bu kodların toplumsal cinsiyet algımızı nasıl şekillendirdiğini gözler önüne sermesi.

  • Künye: Melek Özlem Sezer – Masallar ve Toplumsal Cinsiyet, Kor Kitap, toplumsal cinsiyet çalışmaları, 240 sayfa, 2018

Yakın Ertürk – Sınır Tanımayan Şiddet (2015)

Kadına yönelik şiddet, sadece kadınları ilgilendiren bir mesele değildir: bütün toplumu terörize eder, özgür olanı cezalandırır.

Peki kadına yönelik şiddet, günümüzde genel olarak yaygınlaşan şiddet olgusundan bağımsız mıdır?

Yakın Ertürk, bu sorunu yapısal eşitsizlik ilişkileri çerçevesinde bir insan hakkı ihlali olarak kavramsallaştırıyor ve hem cinsiyet eşitsizliğine ilişkin paradigma ve politikaları irdeliyor hem de küresel kadın hareketinin yakın tarihinin bir panoramasını sunuyor.

Uzun yıllar Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörlüğü görevinde bulunan Ertürk, farklı ülkelerdeki saha tecrübesinden yola çıkarak bugün sınır tanımaksızın küresel bir olgu haline gelmiş kadına yönelik şiddetin geniş kapsamlı bir analizini yapıyor.

Dünya kadınlarının küresel bir güce dönüşen hak mücadelelerinin nasıl uluslararası bir kadın hakları hukuku oluşturduğunu da irdeleyen Ertürk, uygulamalarda neyin başarılıp neyin başarılamadığını, kazanımları ve eksiklikleri, süregiden kuramsal tartışmaları ele alıyor, bunun yanı sıra var olan sorunları da saptayarak hem yeni kuşak feministlerin mücadelesi için, hem sosyal bilimciler için eşsiz bir kaynak çalışmaya imza atmış.

  • Künye: Yakın Ertürk – Sınır Tanımayan Şiddet, Metis Yayınları