Franz Kafka – Amerika (Kayıp) (2006)

  • AMERİKA (KAYIP), Franz Kafka, çeviren: Şükrü Çorlu, İthaki Yayınları, roman, 286 sayfa

Franz Kafka’nın ‘Amerika’sı, Amerika’da yaşamak zorunda kalan Karl Rossmann’ı hikâye ediyor. Kafka’nın okuyucuyu nereye götüreceği belli olmayan tarzı, ‘Amerika’ için de geçerli. Roman, hizmetçi bir kızdan çocuk peydahladığı için ailesi tarafından Amerika’ya gönderilen Rossmann’ın içinde bulunduğu geminin New York limanına yanaşmasıyla başlar ve Kafka’nın tarzıyla, Amerika’nın, gemilerin, otellerin ve yazarın sonu gelmez ayrıntılarının garip anlatımıyla devam eder. Baş kahramanın yanında, Rossmann’ın dayısı Jacob, Pollunder, Schubal, Ateşçi, Klara, Delamarche ve Robinson, okuyucuyu karşılayan isimlerden birkaçı ve olay örgüsünün kendisi kadar garip olan kahramanlar.

John Godolphin Bennett – Tanık: Bir Arayışın Hikâyesi (2006)

  • TANIK:  BİR ARAYIŞIN HİKÂYESİ, John Godolphin Bennett, çeviren: Çiçek Öztek, Yapı Kredi Yayınları, otobiyografi, 529 sayfa

Tanık, Atatürk’e Samsun için vize veren John Godolphin Bennett’in (1897-1974) otobiyografisi. Bennett, Asya dilleri ve dinleri üzerine yaptığı incelemeleri ve ayrıca matematikçi ve düşünür yönleriyle bilinir. Atatürk’le vize münasebeti de, Bennett’in İngiliz işgal kuvvetlerinde istihbarat subayı olarak çalıştığı döneme rastlar. Orta Asya’dan Güney Afrika’ya pek çok bölge ve ülke gezen Bennett, bu yolculuklarında, içlerinde Türk mutasavvıflarının da yer aldığı, az tanınan ama önemli manevi önderlerle ve ayrıca 1920’lerde Gürciyev ve Uspenski’yle tanıştı. Kitap, bu önemli ismin Doğu’dan nasıl etkilendiğinin de iyi bir göstergesi.

Shahrzad Mojab ve Nahla Adbo (der.) – Namus Adına Şiddet (2006)

  • NAMUS ADINA ŞİDDET, derleyenler: Shahrzad Mojab ve Nahla Adbo, çeviren: Güneş Kömürcüler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 266 sayfa

‘Namus Adına Şiddet’, kadına yönelen şiddete odaklanıyor. Kitap, İstanbul’da 2003 yılında düzenlenen ve aktivistlerin, akademisyenlerin bir araya geldiği “Namus Adına Uygulanan Şiddet” adlı uluslararası toplantının bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Sözkonusu seminerin amacı, “namus cinayetlerini yeniden düşünmek” ve “kadınlara karşı şiddetle savaşırken küresel bir eylem stratejisi geliştirmek” olarak belirlenmişti. Kitabın bu yönüyle, “namus adına işlenen cinayetler”in işlendiği Türkiye için büyük bir öneme haiz olduğu âşikar. Shahrzad Mojab, Nükhet Sirman, Nahla Abdo, Asa Elden, Nicole Pope, Nebahat Akkoç, Leyla Pervizat, Dilşa Demirbağ-Sten, Riyadh Al-Baldawi, Niklas Kelemen, Yakın Ertürk, Christina Curry, Lisa Bergh, Kickis Ahre Algamo ve Javeria Rizvi çalışmada makaleleri bulunan isimler.

Mehmet Bayrak – İçtoroslar’da Alevi-Kürt Aşiretleri (2006)

  • İÇTOROSLAR’DA ALEVİ-KÜRT AŞİRETLER, Mehmet Bayrak, Özge Yayınları, inceleme, 688 sayfa

Mehmet Bayrak’ın ‘İçtoroslar’da Alevi-Kürt Aşiretleri’, bir araştırma kitabı olmasının yanında, antoloji özellikleriyle de dikkat çekiyor. Kitabın birinci bölümü tarihi, coğrafyası, etnolojisi, sosyolojisi ve inanç sistemiyle İçtoroslar’daki Alevi-Kürt aşiretleri incelemeyi amaçlıyor. Kitabın antoloji tarzındaki ikinci bölümündeyse, bu aşiretlerden yetişen yüz dolayında şair, âşık ve halk ozanı yer alıyor. “İçtoroslar’da Alevi-Kürt Aşiretleri”, “Batılı Seyahatnamelerde İçtoros Aşiretleri”, “Yazılı ve Sözlü Kaynaklarda İçtoros Aşiretleri ve Edebiyat”, “Fırat Havzası’ndan İçtoroslar’a Alevilik”, “İçtoroslar’da Alevi Halk Şairleri, Âşıkları ve Ozanları” ve “İçtoros Aşiretleri Üstüne Bir Kaynakça Denemesi” başlıklarından oluşan ve iyi bir yerel araştırma örneği olarak gösterilebilecek bu çalışma, kapsadığı çok sayıda görsel malzemeyle de ilgi çekiyor.

Mark Neocleous – Toplumsal Düzenin İnşası (2006)

  • TOPLUMSAL DÜZENİN İNŞASI, Mark Neocleous, çeviren: Ahmet Bekmen, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, siyaset, 217 sayfa

‘Polis Erkinin Eleştirel Teorisi’ alt başlığını taşıyan ‘Toplumsal Düzenin İnşası’, sistemin oluşturulması ve işleyişinde polisin ne gibi roller üstlendiğini sorguluyor. Neocleous polis, devlet erki ve düzen sorunu arasındaki ilişkileri kısaca ele aldıktan sonra, 18. yüzyıl liberalizminin, polis kavramını nasıl rafineleştirdiğini ve bunun sermaye erki ile daha geniş toplumsal kontrol meselelerinin üstünü nasıl örttüğünü açıklamayı amaçlıyor. Neocleous, bununla hedeflediğinin, “Zaptetmeyi, basitçe, suç ve kanun devleti bağlamında ele alan ve yanıltıcı geçerliliğini halen sürdüren liberal yaklaşımı mahkum etmek” olduğunu belirtiyor. Yazar buna ek olarak, daha genişletilmiş bir polis kavramını da öneriyor. Kendisine göre, bu kurumlar sadece düzenin korunmasıyla değil, özellikle de ücretli emek üzerine şekillenen düzenin inşası ile de ilgilenmektedir.

Ayfer Tunç – Aziz Bey Hadisesi (2006)

  • AZİZ BEY HADİSESİ, Ayfer Tunç, Can Yayınları, öykü, 172 sayfa

Ayfer Tunç’un ‘Aziz Bey Hadisesi’nin ilk baskısı 2000 yılında yapılmıştı. Tunç’un altı öyküsünü bir araya getiren kitap, özellikle kitabın başlığına da alınan ‘Aziz Bey Hadisesi’ adlı öyküsüyle ilgi çekiyor. Öykünün kahramanı Aziz Bey, Tunç’un, insan olmaktan doğan zaaf ve yanılgılar nedeniyle yaralanmış, boşa geçmiş hayatlar üstüne yapılandırdığı kişisi olarak okuyucunun karşısına çıkıyor. “Hayatının tümüyle yanılgılar üzerine kurulduğunu” geç bir zamanda fark eden Aziz Bey’in yaşadığı yeniklik hissi, öykünün temel çerçevesini oluşturuyor. “Kadın Hikâyeleri Yüzünden”, “Soğuk Geçen Bir Kış”, “Kar Yolcusu”, “Mikail’in Kalbi Durdu” ve “Kırmızı Azap”sa bu kitapta yer alan diğer öyküler.

John Sandford – Av Kuralları (2006)

  • AV KURALLARI, John Sandford, çeviren: Boğaç Erkan, Ankira Yayıncılık, polisiye-gerilim, 362 sayfa

‘Av Kuralları’, John Stanford’un “Av” serisinin ilk kitabı. Sandford’un, “Av” serisinin daha sonra değişmez ismi olacak olan Lucas Davenport, bu romanda da ilk kez okuyucunun karşısına çıkıyor. Davenport, öldürdüğü her kadının üzerine notlar bırakan ve kendince cinayet kuralları belirleyen bir katilin peşine düşer. “Asla tanıdığın birisini öldürme. Asla bir motifin olmasın ve asla âşikar bir düzenle hareket etme…” gibi kurallar, Davenport’un peşine düştüğü deli fakat zeki katilin kendince belirlemiş olduğu av kurallarıdır. Asıl adı John Camp olan yazarın, daha önce gazetecilik de yapmış olduğunu ve 1989 yılında Pulitzer ödülü aldığını da belirtelim.

Nuriye Akman – Örtü (2006)

  • ÖRTÜ, Nuriye Akman, Doğan Kitapçılık, roman, 256 sayfa

Nuriye Akman’ın 2004 yılında yayımlanan ilk romanı olan ‘Nefes’ten sonra yayımlanan ‘Örtü’, başörtüsü sorunu üzerine inşa edilen, bunun yanında polisiye özelliklerle de beslenen bir roman. Şeyhine inancını yitirip başörtüsünü çıkartan genç bir kadın; rüyalarının peşine düşüp dünyayı dolaşan ve sonunda bir “rüya ressamı”na dönüşen genç bir adam; paramparça bir kafa, ezilmmiş bir yürek ve ölüm korkusuyla büyümüş bir çocuk ve tarihi mekânlara bırakılan “örtünün” mesajı yazılmış kesik kadın organları romanın başlıca olay örgüsünü oluşturuyor. Roman çok geniş olay örgüsüyle, Türkiye’de şu an iki uç noktaya hapsedilmiş bulunan türban/başörtüsü sorununa alternatif bir bakış getirmeyi amaçlıyor.

Nezihe Meriç – Oradan da Geçti Kara Leylekler (2006)

  • ORADAN DA GEÇTİ KARA LEYLEKLER, Nezihe Meriç, İş Bankası Kültür Yayınları, anlatı, 87 sayfa

‘Oradan da Geçti Kara Leylekler’, çocuk yaşta kapıcı dairesine göçen İsmidal ve Hüseyin ile, bulundukları apartmanda yaşayanların çok yönlü değişimlerini hikâye ediyor. Burada, elindeki sepeti dışında kapıcı olduğu gibi kalırken, kapıcının karısı gittiği evlerde, tanık olduğu çok çeşitli hayatlarda değişimi bulur. Aslında anlatı, bu değişimin kendisine odaklanmayı amaçlıyor. Anlatının sinematografik özellikleriyse, Nezihe Meriç’in hikâyeyi bir sinema filmini aklında oluşturur gibi yazmasından kaynaklanıyor. Meriç kitabının sunuşunda, öykünün 1984-85 yılları arasında bir arkadaşının kendisine söylediği bir olaydan esinlenilerek yazıldığını belirtiyor.

Paul Theroux – Sivrisinek Sahili (2006)

  • SİVRİSİNEK SAHİLİ, Paul Theroux, çeviren: Şeyda Öztürk, MB Yayınevi, roman, 419 sayfa

Paul Theroux’nun ‘Sivrisinek Sahili’, sinema filmi olarak da çekilmişti. Roman, kahramanı idealist mucit Allie Fox’un modern dünyadan uzaklaşarak kendi ütopyasını yaratma amacıyla, insan eli değmemiş bir sahile yerleşmesi ve bunun üzerinden gelişen olayları hikâye ediyor. Fox, insanlığın daha iyi bir dünyada yaşamayı hak ettiğine inanmaktadır. Varolan dünyaya inancını yitiren Fox, karısı ve dört çocuğuyla beraber, “medeniyet” dünyasından uzak, Sivrisinek Sahili’nde ütopik bir düzen kurmaya, tabiri caizse yeryüzünde bir cennet yaratmaya karar verir. Fakat bu cennetin kurulması ütopyasının yanıbaşında, her cennetin cehenneme dönüşme tehlikesi de belirecektir.