Adil Okay – 12 Eylül ve Filistin Günlüğü (2008)

’12 Eylül ve Filistin Günlüğü’, 12 Eylül darbesi yapıldıktan sonra Lübnan’a kaçan ve orada İsrail-Filistin savaşına tanık olan Adil Okay’ın, burada bulunduğu bir buçuk yıllık zaman dilimi içinde tuttuğu günlüğünden oluşuyor.

Günlük, kaleme alındığı zaman dilimi içerisinde, hem 12 Eylül darbesini hem de Filistin’de yaşanan savaşı, o zamanlar henüz yirmili yaşlarının ortalarında bir genç olan Okay’ın gözlerinden anlatıyor.

Okay’ın günlüğü, Türkiye’nin sıkıntılı yakın dönemine dair önemli ayrıntılar sunduğu kadar, aynı zaman diliminde, en çatışmalı dönemlerini yaşayan Güney Lübnan’daki Filistin kamplarında yaşananlara dair tanıklığını sunmasıyla da ilgi çekiyor.

  • Künye: Adil Okay – 12 Eylül ve Filistin Günlüğü, Ütopya Yayınları, günlük, 301 sayfa

Erbil Tuşalp – Eylül İmparatorluğu (2008)

Türkiye’de, 1980 Eylül’üyle birlikte, olağanüstü ve korkutucu bir dönem başladı.

Bu dönemin beraberinde getirdiği ve etkileri olduğu gibi devam eden acılar yaşandı.

Erbil Tuşalp’ın ‘Eylül İmparatorluğu’, demokrasiyi gerileten bu dönemin “doğuşu ve yükselişi”ni anlatıyor.

Tuşalp’ın belgelere dayalı çalışması, bu uzun ve akıl almaz süreci kapsamlı bir biçimde izlemesiyle önemli.

Bu anlatımda, 12 Eylül’ün nasıl büyük bir kırılma anlamına geldiğini tam anlamıyla ortaya koyan ayrıntılar yer alıyor.

12 Eylül 1980 darbesinin öncesini ve sonrasını anlatan kitap, okur için, yakın tarihe yaptığı dönüşlerle şimdiyi de sorgulayıp, yaşamakta olduğumuz birçok durumun gerekçesini oluşturan 12 Eylül’ü daha iyi kavramasını sağlayan bir belgesel.

  • Künye: Erbil Tuşalp – Eylül İmparatorluğu, İkarus Yayınları, siyaset, 526 sayfa

Deniz Kavukçuoğlu – “Sen Vatan Haini misin, Baba?” (2008)‏

Deniz Kavukçuoğlu’nun anıları…

“Sen Vatan Haini misin, Baba?”, siyasi düşüncesi ve muhalif duruşu nedeniyle ülkesinden ayrı yaşamak zorunda kalan bir aydının yaşadıklarını, samimi ve yetkin bir üslupla anlatıyor.

Kavukçuoğlu’nun sürgün dönemleri 12 Eylül darbesiyle başlayıp, tamı tamına yirmi iki yıl sürdü.

Yazar anılarında, Türkiye yurttaşlığından atılmış, anayurduna bir türlü dönemeyen ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan bir aydının duygu dünyasına, yaşadıklarına iniyor.

Kavukçuoğlu’nun anıları, Türkiye yakın tarihinde yaşanmış pek çok olaya da açıklık getiriyor.

  • Künye: Deniz Kavukçuoğlu – “Sen Vatan Haini misin, Baba?”, Can Yayınları, anı, 407 sayfa

Hüseyin Şengün – Eylül Sürgünleri (2007)

  • EYLÜL SÜRGÜNLERİ, Hüseyin Şengün, Kora Yayınları, roman, 464 sayfa

eylul-surgunleri

12 Eylül üzerine, özellikle de son zamanlarda çok sayıda eser yayınlandı. Hüseyin Şengün’ün ‘Eylül Sürgünleri’ de, bu üretimlere yeni örneklerden birini oluşturuyor. Roman, bu dönemde olup bitenleri, öğretmen Ali Kemal’in dünyasından anlatıyor. Öğretmenlik yaptığı bir okulda darbeyle yüz yüze gelen Ali Kemal’in dünyası, hiç tahmin edemeyeceği şekilde altüst olacaktır. Darbeyle beraber, Türkiye’de yaşanan kırılmalar ve acılar, Ali Kemal’in de birebir deneyimleyeceği sıkıntılar olacaktır. Yazar Şengün, 1979 yılında yurt dışına çıktı ve 1988 yılında da vatandaşlıktan çıkarıldı. Yazar, uzun yıllardır Almanya’da yaşıyor ve bu romanı da, kendisinin hayatından yoğun izler taşıyor.

Eylem Delikanlı ve Özlem Delikanlı – Keşke Bir Öpüp Koklasaydım (2013)

Eylem Delikanlı ve Özlem Delikanlı ‘Keşke Öpüp Koklasaydım’da, 12 Eylül çocuklarının, annelerinin, babalarının, kardeşlerinin ve eşlerinin yaşadıklarını kayda geçiriyor.

Bir sözlü tarih çalışması olan kitap en çok, 12 Eylül’ün üzerine doğmuş, ebeveynlerine reva görülen işkenceleri öğrenmiş çocukların hikâyesi.

Bu anlatımlarda karşımıza, meslekleri ellerinden alınmış mücadele insanları, kimi zaman zorluklara direnmiş kimi zaman çözülmüş aileler, cezaevi önünde geçen hayatlar çıkıyor. Kitap, bir dönemin travmalarıyla yüzleştiği gibi, gelecek nesillerin nasıl bir toplum yapısını ve sol geleneği miras aldıklarını da ortaya koyuyor.

  • Künye: Eylem Delikanlı ve Özlem Delikanlı – Keşke Bir Öpüp Koklasaydım: Geride Kalan Aileler 12 Eylül’ü Anlatıyor, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 543 sayfa, 2013

Orhan Birgit – Kalbur Saman İçinde (2012)

  • KALBUR SAMAN İÇİNDE, Orhan Birgit, Doğan Kitap, anı, 225 sayfa

 KALBUR

Gazeteci ve siyaset adamı Orhan Birgit, anılarının ilk cildi olan ‘Evvel Zaman İçinde’de, doğumundan 1965 genel seçimlerine kadarki süreci anlatmıştı. Yazar elimizdeki kitabında ise, söz konusu dönemin devamında Türkiye’nin siyasi ve toplumsal hayatına dair gözlemlerini, bilhassa bu dönemde CHP’de yaşanan gelişmeleri  merkeze alarak paylaşıyor. Birgit burada, Bülent Ecevit’in CHP içinde yükselişini, Kıbrıs Barış Harekatı’nın perde arkasında yaşananları, 12 Mart Muhtırasını, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilişini, 12 Eylül darbesini, Özallı yılları ve AKP’nin güçlü bir politik aktör olarak ortaya çıkışını anlatıyor.

Pamuk Yıldız – O Hep Aklımda (2012)

  • O HEP AKLIMDA, Pamuk Yıldız, Ayizi Kitap, anı, 421 sayfa

 

Pamuk Yıldız, Ankara’da, henüz lise son sınıf öğrencisiyken gözaltına alınıp yaklaşık yedi yıl Mamak Cezaevi’nde tutuklu kaldı. Pamuk ilk baskısı 2001’de yapılan bu kitabında, cezaevindeyken tanık olduğu 12 Eylül cuntasının işkencelerini, yargılamalarını kayda geçiriyor. Kitapta, Yıldız’ın ve arkadaşlarının gördüğü işkenceler, sayfalar boyunca devam ediyor. Zira sistematik olarak artan işkence, cezaevinde yaşadığı yaklaşık yedi yıllık sürenin ayrılmaz parçası haline gelmiş. Yaşadıklarını kaleme dökerek bir anlamda kendi acılarını sağaltmaya çalışan Yıldız’ın kitabı, okurla bir dertleşme çabası olarak düşünülebilir.

Ebru Deniz Ozan- Gülme Sırası Bizde (2012)

 

  • GÜLME SIRASI BİZDE, Ebru Deniz Ozan, Metis Yayınları, inceleme, 214 sayfa

Ebru Deniz Ozan, nitelikli çalışması ‘Gülme Sırası Bizde’de, 12 Eylül darbesine giden süreçte sermaye sınıfının konumunu, rolünü araştırıyor ve böylelikle, darbeden esas kârlı çıkan toplumsal kesimleri ortaya koyuyor. Hatırlanacağı gibi dönemin TİSK Başkanı Halit Narin, darbe sonrasında “Yirmi yıl işçiler güldü biz ağladık; şimdi gülme sırası bizde” sözünü sarfetmişti. Ozan, sermaye sınıfı ile devletin sınıfsal rolünde meydana gelen değişim arasındaki ilişkiyi yetkin gözlemlerle irdeler ve dönemin kazanan ve kaybedenlerini ortaya koyarken, darbeyle girişilecek gerçekçi bir hesaplaşmaya da önemli bir katkı sunuyor.

Yaşar Ayaşlı – Yeraltında Beş Yıl (2011)

  • YERALTINDA BEŞ YIL, Yaşar Ayaşlı, Yordam Kitap, anı, 414 sayfa

 

68 hareketinin de aktif isimlerinden olan Yaşar Ayaşlı, ‘Yeraltında Beş Yıl’da, 12 Eylül darbesine dair tanıklığını okurlarıyla paylaşıyor. Uzun bir mahpusluk süreci yaşayan Ayaşlı, darbenin ertesinde yurtdışına kaçmak yerine, cuntaya karşı yeraltına çekilen bir grup devrimcinin içinde yer almıştı. Kitap, bu beş yıllık yeraltı mücadelesinde Ayaşlı’nın tanık olduğu işkenceleri, tutuklamaları, sokak infazlarını ve bir avuç devrimcinin bunlara karşı sergilediği büyük direnişi kaleme getiriyor. Anılarını anlatırken, darbenin gerçekleşme sebeplerine de odaklanan yazar, 12 Eylül’le nasıl hesaplaşılabileceği konusunda da yorumlarda bulunuyor.

Kamil Karavelioğlu – Bir Devrim İki Darbe (2007)

  • BİR DEVRİM İKİ DARBE, Kamil Karavelioğlu, Gürer Yayınları, tarih, 391 sayfa

 

Kamil Karavelioğlu’nun ‘Bir Devrim İki Darbe’ isimli bu çalışması, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin tarihine odaklanıyor. Karavelioğlu’nun 27 Mayıs’ı devrim olarak nitelemesinin nedenlerinden biri, kendisinin Milli Birlik Komitesi üyesi olması ve 1960’ta DP’ye karşı darbe düzenleyen subayların içinde yer almış olması. Karavelioğlu’nun çalışması, bu üç darbe ekseninde, Türkiye’de yaşanan muazzam siyasî dönüşümleri, trajedileri kendi anılarından hareketle anlatıyor. Karavelioğlu, 27 Mayıs darbesi içinde yer almış bir isim olarak, “Okuyucular benim notlarımda 27 Mayıs 1960’tan sonraki askeri darbelerin şaşkınlığını, çapsızlığını bol bol öğreneceklerdir,” diyor.