Kolektif – Bilginin Tarihî Serüveni (2024)

  • Erken modern dönemde farklı kıtaların, ülkelerin hatta şehirlerin sınırları nasıl aşılıp da insanlar bilgi sahibi olabiliyordu?
  • Bu dönemin insanları için ortak bir bilgiden bahsedilebilir mi?
  • Her coğrafya bilinmeyen bir evren miydi, yoksa tüm kısıtlara rağmen erken modern dönemde insanlar sınırları aşan ağlar kurabiliyor muydu?

Sıradan insanlar, bilim insanları ve devletler arasında bilginin nasıl üretildiğini anlatan bu eser, bilginin hangi aracılar eliyle nasıl dönüştüğünü etkili şekilde gözler önüne seriyor.

Ticaret, diplomasi ve bilimin ilerlemesini sağlayan bilgi ağlarını örmelerine rağmen göz ardı edilen aktörler, aslında dünyanın birbirini tanımasını sağlıyordu.

  • Fakat bu aktörler elde ettikleri bilgileri kime nasıl aktarıyorlardı?

Avrupa, Asya, Osmanlı İmparatorluğu ve Amerika kıtaları arasında kurulan bilgi ağları üzerinden bilginin tarihini sunan bu kitap, erken modern dönemin küresel tarihine dair de yeni pencereler aralıyor.

  • Künye: Kolektif – Bilginin Tarihî Serüveni: Erken Modern Dünyada Bilimsel Ağlar, derleyen: Paula Findlen, çeviren: Akın Emre Pilgir, Fol Kitap, inceleme, 600 sayfa, 2024

Peter Singer – Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi (2024)

Çok az kitap yaklaşık 50 yıl boyunca güncelliğini korur ve ilk yayımlandığından bu yana sürekli basılmaya devam eder.

1975’teki ilk yayımlanmasından bugüne, elinizdeki çığır açıcı çalışma, milyonlarca insanı “türcülüğün” varlığına karşı uyardı ve dünya çapında, hayvanlara karşı tutumumuzu değiştirmeyi ve onlara yaptığımız zulümleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir harekete ilham verdi.

‘Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi’de Singer, günümüzün “endüstriyel çiftliklerinin” ve ürünlerin test edilme işlemlerinin tüyler ürpertici gerçeklerini açığa çıkarıyor, bunların ardındaki sahte gerekçeleri yok ediyor ve bize, ne kadar acı bir şekilde yanıltıldığımızı gösteriyor.

Singer, kitabın ilk yayımlandığı günden sonra ilk kez temel argümanlara ve örneklere dönüp bizi şimdiki ana getiriyor.

Baştan aşağı gözden geçirilen bu baskı, Avrupa Birliği’nde ve ABD’nin çeşitli eyaletlerinde yapılan önemli reformları da kapsıyor ancak diğer taraftan Çin’de hayvansal ürünlere yönelik talebin artması nedeniyle endüstriyel çiftçilikteki devasa genişlemenin etkisini bize gösteriyor.

Et tüketimi bugün çevreye ciddi zarar veriyor ve COVID-19’dan bile daha kötü yeni virüslerin yayılma riskini artırıyor.

‘Hayvan Özgürlüğü Hemen Şimdi’, günümüzün en derin çevresel, sosyal ve ahlaki sorununa alternatif çözümler de içeriyor.

İkna edici bir biçimde vicdanlara ve adalet duygusuna seslenen bu çağrı ona şüpheyle bakanlar için de destek vermeye hazır kişiler için de okunması zorunlu bir eser.

  • Künye: Peter Singer – Hayvan Özgürleşmesi Hemen Şimdi, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, hayvan, 368 sayfa, 2024

Slavoj Žižek – Hıristiyan Ateizm (2024)

“Ya gerçek ateistler olmak istiyorsak dini bir yapıyla hareket etmeye başlayıp onu içeriden zayıflatmak zorundaysak?”

Slavoj Žižek uzun zamandan beri Hıristiyan teolojisi üzerine yaptığı dikkate değer yorum ve eleştirileri bu çalışmasında derleyip topluyor.

Politik gündemin ve bilimsel tartışmaların en güncel olgularının içinden geçerek yürüttüğü tartışmada, kendisiyle tutarlı materyalist bir ateizmin dolaylı yolunu gösterebilmek için Kutsal Kitapların -tabir-i caizse- altını üstüne getiriyor.

Žižek için ateizmin sorunu basitçe Tanrının varlığı ya da yokluğu problemi değildir.

Bunun yerine inanmama deneyiminin kendisini sorgulamak gerekir: Gerçek bir ateist ancak dinin dolayımından geçtikten sonra hakiki bir inançsızlık deneyimi yaşayabilir.

Çünkü ilahi varlığa müsaade edildiğinde Tanrı zaten kendisini tablodan silecektir.

Hıristiyanlığı eşsiz kılan deneyim insanları Tanrıdan ayıran boşluğun bizzat Tanrının kendisinde bulunmasıdır.

Budist düşünce, diyalektik materyalizm, politik öznellik, Yahudi karşıtlığı, MeToo hareketleri, Siyah mücadelesi, toplumsal cinsiyet tartışmaları etrafındaki gerilimler ve kuantum fiziği, yapay zekâ etrafında dönen tartışmalar gibi geniş bir yelpazeden ilerleyen bu kitap, Žižek’in bugüne kadar teoloji ve din üzerine en kapsamlı çalışması.

‘Hıristiyan Ateizm’ çağdaş spiritüelliğin önde gelen kaynaklarından birisi olan Budist düşüncenin varyantlarını incelikli şekilde çözümlediği gibi, pek çok kafası karışık New Age zırvasının istismarına konu olan kuantum fiziği etrafındaki yorum kargaşasına hakkını vererek geniş bir yer ayırıyor.

Ve birbiriyle bağdaşmaz görünen tüm bu tartışmaların arkasında Žižek’in diyalektiği yanına alan birleştirici kahkahasını duymak mümkün: Savunmamız gereken dini yapının kendi kendisini yok ettiği materyalist prosedürdür; “tanrının kötü veya aptal olduğunu iddia etmek … içindeki ilahi düşüncenin kendisini yok ettiğinden tanrı yoktur diyen iddiadan bile daha rahatsız edicidir.”

  • Künye: Slavoj Žižek – Hıristiyan Ateizm: Nasıl Gerçek Bir Materyalist Olunur, çeviren: Akın Emre Pilgir, Livera Yayınevi, felsefe, 408 sayfa, 2024

Peter J. Denning, Matti Tedre – Bilgisayarlar Nasıl Düşünür? (2024)

Biliminsanları, hesaplama açısından düşünmenin bilimsel araştırmayı organize etmenin tamamen yeni bir yolunu mümkün kıldığını keşfetti; sonuçta her alanın bir hesaplamalı dalı vardı: bilgiişlemsel fizik, bilgiişlemsel biyoloji, bilgiişlemsel sosyoloji.

Peki yapay zekânın temellerinden biri olan bilgiişlemsel düşünme ne anlama geliyor ve bilgisayarlar nasıl düşünüyor?

Denning ve Tedre, bu kitapta bizim için iş yapacak hesaplamaları tasarlamaya, dünyayı bir tür bilgi süreçleri kompleksi olarak açıklamaya ve yorumlamaya yönelik zihinsel becerileri analiz ediyor, bilgiişlemsel düşünmeyi tüm boyutlarıyla ele alıyor.

‘Bilgisayarlar Nasıl Düşünür?’, dijital bilgisayarlardan yüzyıllar önce başlayan bir soyağacının izini sürmek isteyen ve alana dair erişilebilir bir genel bakış edinmek isteyen okurlar için önemli bir rehber.

  • Künye: Peter J. Denning, Matti Tedre – Bilgisayarlar Nasıl Düşünür?, çeviren: Akın Emre Pilgir, Tellekt Kitap, bilim, 184 sayfa, 2024

Kolektif – Dayanışmanın Zincirlerini Çözmek (2024)

Özgürlükçü düşünce tarihinin en etkili düşünürlerinden anarşist komünizmin kuramcısı Peter Kropotkin’in ‘Karşılıklı Yardımlaşma’ kitabı, dayanışma ve yardımlaşma ahlakının doğadaki ve insan öncesi türlerdeki kökenlerinin izini süren klasikleşmiş bir çalışmadır.

Geliştirdiği noröplastisite kavramı üzerinden nörobilim alanına önemli katkılarda bulunan ve Derrida’nın öğrencisi olmuş çağdaş filozof Catherine Malabou’nun geç dönem çalışmaları da giderek anarşizm üzerine yoğunlaşmaktadır.

Böylece çağdaş Fransız felsefesi ile klasik Rus anarşizmi arasında karşılıklı yardımlaşmaya dayalı, özgür bir temas doğmuş olur.

Fakat bu ciltte bir araya gelen metinler iki büyük düşünsel kaynağı daha bir araya getirirler: Fen bilimleri ve sosyal bilimler arasında özellikle insan doğası tartışmaları konusundaki kutuplaşmaları aşacak köprüler kuran bir felsefi-politik tartışma zemini kitabın yazarları tarafından yine aynı doğrultuda kurulur.

Darwin, Kropotkin, Proudhon, Stirner, Foucault, Simondon, Dawkins, Malabou gibi düşünürler etrafında gelişen bir dizi tartışmadan yola çıkarak; ırkçılık karşıtı hareketler, Siyah hareketi, Polonya Dayanışma Hareketi, feminist hareket, LGBTİ+ hareketler, müşterekler mücadelesi gibi toplumsal hareketlere odaklanan bu eser, insan öznelliği ile dayanışmacı direniş biçimleri arasındaki bağlantılara dikkat çeker.

Tam da Kropotkin’in yaptığı gibi, insan öncesi biyolojik kökenlerden en kapsamlı dayanışmacı mücadelelere uzanan ortak çizgileri, Malabou’nun nöroplastisite kavramı etrafından dönen olağanüstü zengin tartışmaların ışığında belirginleştirir.

‘Dayanışmanın Zincirlerini Çözmek’ bugün felsefe, bilim ve politikanın bambaşka bir kesişimine işaret ederek politikayı biyolojinin yardımıyla düşünmenin zorunlu olarak bir fiyaskoyla sonuçlanmaya mahkûm olmadığını gösteriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Dayanışmayı, karşılıklı yardımlaşmayı ve anarşizmi düşünmek, nasıl birlikte yaşayabileceğimiz ve yaşadığımızla bunu nasıl farklı yapabileceğimizi düşünmektir. Karşılıklı yardımlaşma Peter Kropotkin’in meşhur ifadesinde evrimsel bir etmendir ama aynı zamanda eylemcilerin kriz zamanlarında giriştikleri bilinçli bir politik stratejidir. Biyoloji ve politikayı birleştiren bu tutum, ihtilaflara ve hatta mahcubiyete kaynaklık etse de yakın dönemin gelişmeleri yeniden düşünmeyi gerektirmektedir. Bu cilde katkıda bulunan yazılar, karşılıklı yardımlaşma fikrine duyulan ilgiyi yenilemeyi ve biyolojik iddiaların nasıl özcü kısıtlamalar gibi görünmeden politik projelere dahil edilebileceğini düşünmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla dayanışmanın ve karşılıklı yardımlaşmanın toplumsal yaşamımız için taşıdığı gerekliliğe işaret ederken onları sık sık içinde bulduğumuz biyolojik ve sembolik zincirlerden kurtarmayı amaçlamaktadır.”

  • Künye: Kolektif – Dayanışmanın Zincirlerini Çözmek: Karşılıklı Dayanışma ve Anarşizm Üzerine, derleyen: Catherine Malabou, Dan Swain, Petr Urban, Petr Kouba, çeviren: Akın Emre Pilgir, Livera Yayınevi, siyaset, 416 sayfa, 2024

Nikolas Rose – Yaşamın Politikası (2024)

Tıp alanı yüzyıllar boyunca anormallikleri tedavi etmeyi amaçladı.

Bugün gelinen noktada ise normalliğin kendisi tıbbi değişikliklere açılmış durumda.

Bedenlerle ve zihinlerle ilgili yeni bir moleküler anlayışla, temel yaşam süreçlerini moleküller, hücreler ve genler düzeyinde manipüle etmek için yeni tekniklerle donatılmış olan tıp, şimdi gözünü insanın tüm yaşam süreçlerini değiştirmeye dikmiş görünüyor.

Elinizdeki eser de tıbbın, insan yaşamının ve biyo-teknolojinin yaygın bir biçimde politikleşmesine yol açan yaşam bilimleri ve biyo-tıptaki son gelişmeleri masaya yatırıyor.

Popüler bilimin abartılı sözlerinden ve sosyal bilimin karamsar çıkarımlarından kaçınan Nikolas Rose, genom bilimi, sinir bilimi, farmakoloji ve psiko-farmakolojideki gelişmeleri ve bunların ırksal politikaları, suçun denetlenme biçimlerini ve psikiyatriyi nasıl etkilediğini inceleyerek çağdaş moleküler biyopolitikayı tüm ayrıntılarıyla analiz ediyor.

Rose, biyotıbbın bir iyileştirme pratiğinden hayatın yönetimine nasıl dönüştüğünü, nasıl hastalıklardan çok hastalıklara yatkınlıkları tedavi etmeyi vurgular hale geldiğini, hasta anlayışımızdaki değişimi, yeni tıbbi aktivizm biçimlerinin ortaya çıkışını, biyo-sermayenin yükselişini ve biyo-iktidardaki dönüşümleri ele alıyor.

Bu gelişmelerin her biri olduğumuzu sandığımız ve olmak istediğimiz kişiler için hayati sonuçlar barındırdığından, elinizdeki okuma zengin bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Nikolas Rose – Yaşamın Politikası: 21. Yüzyılda Biyomedikal, İktidar ve Öznellik, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 464 sayfa, 2024

William I. Robinson – Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi (2024)

Eşitsizlikler gün geçtikçe artarken, insanlar da “gözden çıkarılabilir” hale gelmeye başladı.

Bugünlerde hükümetler, orantısız polis şiddeti ile nüfusun bir kısmını sistematik olarak toplumdan dışlıyor.

William I. Robinson, bu kontrolden çıkmış sistemin doğasını ve dinamiklerini ele alırken mücadele etmek için toplumsal bir hareket oluşturmanın gerekliliğinin aciliyetini vurguluyor.

Küresel polis devleti; toplu tutuklamalar, polis şiddeti, ABD tarafından yönetilen savaşlar, göçmenlere ve mültecilere zulüm ve çevre aktivistlerinin baskılanması gibi birçok kontrol yöntemine başvuruyor.

Bu artan militarizasyona, gözetime ve toplumdan “öteki” kavramının temizlenmesine karşı çıkmak üzere toplumsal hareketler yükselişte.

Ancak bunların birçoğu, sorunun kaynağı olan küresel kapitalizmi ele almak yerine sadece toplumsal adalet kavramına değinmekle kalıyor.

Robinson, kapitalizmin ne denli baskılayıcı bir sistem haline geldiğini ortaya koyan dikkat çekici verileri kullanarak; ortaya çıkmakta olan megakentlerin, dışlananların ve ezilenlerin polis devletleriyle yüzleştiği bir savaş alanı haline geldiğini savunuyor.

Karl Marx, fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılandığı ve insani ihtiyaçlarımızın ise konuşulabildiği bir dünya hayal ediyordu.

Bu gerçekçi bir ihtimal ya da belki de gözlerimizin önünde şekillenen bir alternatif artık.

William Robinson’ın da ortaya koyduğu gibi: dar bir bakış açısıyla yönetilen “insan yönünden bol” kentimiz, kendi başına hayatta kalmak üzere terk edildi.

Seçim bizlerin elinde.

Bundan daha zorlayıcı bir durum olamazdı.

  • Künye: William I. Robinson – Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 384 sayfa, 2024

Premesh Lalu – Apartheid’ı Ortadan Kaldırmak (2023)

Premesh Lalu’nun ‘Apartheid’ı Ortadan Kaldırmak’ kitabı, Güney Afrika’nın karmaşık tarihine derinlemesine bir bakış sunan bir entelektüel çalışma olarak öne çıkıyor.

Lalu, kitabında ırkçılığın tarihini ve etkilerini detaylı bir şekilde incelerken, bu olguların estetik, duyusal ve algısal boyutlarını da ele alıyor.

Kitap, apartheid dönemi ve sonrası Güney Afrika’nın zorlu geçiş sürecini anlamamıza yardımcı olacak özgün bir bakış açısı sunuyor.

Lalu, “küçük apartheid”ın insan duyularını nasıl etkilediğini ve manipüle ettiğini sistematik bir şekilde açıklar.

Lalu, ırk hakkındaki modern düşüncenin izini sürmek ve ırkçılığın sonuçlarına dair derinlemesine bir anlayış geliştirmek için önemli kaynaklar olan William Kentridge, Jane Taylor ve Handspring Puppet Company gibi sanatçıların teatral eserlerini analiz ederek, apartheid sonrası dönemin sanatsal ifadesinin ırkçılıkla nasıl ilişkilendirildiğini gözler önüne serer.

‘Apartheid’ı Ortadan Kaldırmak’, bir öğrenmeyi unutma ve öğrenmeyi öğrenme süreci olarak estetik eğitimin, apartheid sonrası uzlaşmayı yeniden canlandırmak için gerekli olan duyu ve algı ilişkilerinin yeniden kurulmasında ve böylelikle apartheid’ın izlerini silmedeki potansiyelini aydınlatan bir eser.

  • Künye: Premesh Lalu – Apartheid’ı Ortadan Kaldırmak, çeviren: Akın Emre Pilgir, Afrika Vakfı Yayınları, siyaset, 266 sayfa, 2023

Peter Singer – En Büyük İyilik (2023)

İnsan başkalarının ihtiyaçlarını ve çıkarlarını kendilerininkinin önüne koyabilir mi?

Elinden gelen “en fazla” iyiliği yapmak, fedakarlığı da beraberinde mi getirmek zorunda?

Başkaları için yaptığımız iyiliklerden duyduğumuz memnuniyet bu iyilikleri daha az ahlaki kılar mı?

Peter Singer, felsefe tarihinde iki yüzyılı aşkındır önemli bir tartışma başlığı olan diğerkamlık (altruism) kavramına bugünden bakarak onu pratik etiğin alanına taşıyor.

1972’de yazdığı ‘Kıtlık, Bolluk ve Ahlak’ makalesiyle daha kavramın adı konmadan etkili diğerkamlığın fikri öncülerinden olan Singer, kavramı 2000’li yılların başında ortaya çıkmaya başlayan yeni bir hayırseverlik anlayışını tarif etmek için kullanıyor.

Bu hayırseverlik anlayışına göre iyilik yapmak isteyenlerin varlıklarının küçük bir kısmını hayır işlerine vakfetmesi yeterli bulunmazken, etik olarak doğru ve meşru olan şeyin kendi hayatını idame ettirmek için kullanılandan arta kalanın başkalarının yararı için kullanılması olduğu savunuluyor.

Bu ilke kimi zaman, ömürleri boyunca maaşlarının yüzde 20’sini hayır işlerine vermeyi taahhüt eden kişilerde hayat bulurken, kimi zaman hiç tanımadığı biri için böbreklerinden birini bağışlamaktan kaçınmayan etkili diğerkâmların eylemlerinde pratik ve teorik sınırlarına ulaşıyor.

Princeton Üniversitesi biyoetik kürsüsü profesörü Avustralyalı filozof Peter Singer, pratik etik, faydacılık, hayvan hakları, türcülük alanlarında yaptığı çalışmalarla tanınıyor.

  • Künye: Peter Singer – En Büyük İyilik: Etkili Diğerkamlık Etik Yaşam Hakkındaki Fikirlerimizi Nasıl Değiştirir?, çeviren: Akın Emre Pilgir, Koç Üniversitesi Yayınları, felsefe, 208 sayfa, 2023

Alasdair MacIntyre – Kimin Adaleti?, Hangi Rasyonellik? (2023)

‘Kimin Adaleti?, Hangi Rasyonellik?’, sosyolojinin yüzyıllık, ahlak felsefesinin ise üç yüzyıllık çabalarına rağmen hâlâ liberal ve bireyci bir bakış açısının tutarlı ve rasyonel olarak savunulabilecek bir ifadesinden yoksun olduğumuzu ortaya koyan tespitten yola çıkıyor.

MacIntyre bu çalışmasında neyin şu şekilde değil de bu şekilde hareket etmeyi rasyonel ve adil bir şeye dönüştüreceğini anlayıp serimlemeye çalışıyor.

Alasdair MacIntyre, farklı çağlardan fikirlerin ve düşüncelerin adalete, topluma, rasyonelliğe ve ahlaka bakış açımızı nasıl şekillendirdiğini incelikli bir şekilde analiz ederken, adalet ve rasyonellik kavramlarını tanımlamak için düşünce geleneklerinin, gelişimlerinin, bağlamlarının, öğretilerinin tarih ve gelişim süreçlerini de ayrı ayrı ele alıyor.

Okurları Homeros’un şiirlerinden modernizm ve post-modernizme taşıyan bu ayrıntılı çalışma boyunca tartışılan gelenekler arasında MacIntyre’nin bizzat temsil ettiği Platonik-Aristotelesçi-Augustinusçu-Thomasçı, İskoç Kalvinist-Augustinusçu, Humecu ve nihayet liberal gelenekler sayılabilir.

‘Kimin Adaleti?, Hangi Rasyonellik?’ boyunca MacIntyre, günümüzde sorgulama, uygulama ve kamusal söylem geleneklerinin altında yatan inançları ifade etmekte neden zorlandığımızı anlamamıza yardımcı oluyor.

Bahsi geçen fikirlerin bu denli entelektüel bir hakimiyet kazanmasının nedenini ve nasılını sorgularken bir yandan da başkalarının kendi pozisyonlarını belirleyebilme hakkını inkâr eden yaklaşımların ifşa edilebilmesi için okurları etkin bir şekilde donatıyor.

  • Künye: Alasdair MacIntyre – Kimin Adaleti?, Hangi Rasyonellik?, çeviren: Akın Emre Pilgir, Livera Yayınevi, felsefe, 544 sayfa, 2023