Joan Wallach Scott – Örtünmenin Siyaseti (2012)

Joan Wallach Scott elimizdeki çalışmasında, Fransa’daki başörtüsü yasağından hareketle, Avrupa’nın İslam’la yaşadığı krizi tartışıyor.

Avrupa’da başörtüsü konusundaki tartışmanın, gelenek ve modernite arasında yaşanmadığını belirten Scott, bunun, beyaz Yahudi-Hıristiyan Avrupalıların, ülkelerinde yaşayan ve çoğunun ana-babaları, dedeleri ve nineleri eski sömürgelerden gelmiş olan bir kısım vatandaşa karşı beslediği önyargıları gözler önüne seren bir tartışma olduğunu savunuyor.

Yani Scott’a göre, İslami başörtüsünü yasaklayan kanunlar, temel olarak postkolonyal suçluluk ve korkudan, ırkçılık ve milliyetçilikten besleniyor.

  • Künye: Joan Wallach Scott – Örtünmenin Siyaseti, çeviren: Merve Tabur, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, siyaset, 205 sayfa

Loïc Wacquant – Ruh ve Beden (2012)

  • RUH VE BEDEN, Loïc Wacquant, çeviren: Nazlı Ökten, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 275 sayfa

Loïc Wacquant, daha önce Türkçeye kazandırılan ‘Kent Paryaları’nda, Amerikan gettosu “Kara Kuşak” ile Fransa’da “Kızıl Kuşak” denen işçi sınıfının sanayisizleştirilen kenar mahalleleri üzerinden, kimi toplumsal kesimlerin mülksüzleştirilme sürecinin dinamiklerini irdelemişti. Yazarın elimizdeki kitabı da, Chicago’nun siyahi gettolarından Woodlawn’da yer alan bir boks salonu üzerine aldığı notlar ve değerlendirmelerden oluşan, nitelikli bir etnografi çalışması. Tesadüfen yolunun düştüğü bu boks salonunda, bizzat boks yaparak bu zanaati deneyimleyen Wacquant, çalışmasını bir tür “sosyolojik-yumruk dövüşü” olarak tanımlıyor.

Derek Bickerton – Âdem’in Dili (2012)

  • ÂDEM’İN DİLİ, Derek Bickerton, çeviren: Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, dil, 283 sayfa

 

Dilbilimci Derek Bickerton ‘Âdem’in Dili’nde, dilin nasıl evrimleştiğini araştırarak, insan olmanın anlamı konusunda lisanın neden kilit öğe konumunda olduğunu irdeliyor. Dilin, dik yürümek ve kavrayıcı başparmaklar gibi evrimsel bir adaptasyon olduğunu söyleyen Bickerton, çalışmasının merkezine, burada ne tür bir evrimin söz konusu olduğu sorusunu yerleştiriyor. Yazar, dilin, çevresel şartları kendi gereksinimlerimize uydurmamazın bir parçası olduğunu belirtiyor ve yaklaşık iki milyon yıl geriye giderek, insanı vahşi doğada bir araya getirip onu güçlü kılan özgül bir iletişim sisteminin nasıl inşa edildiğini araştırıyor.

David Graeber – Anarşist Bir Antropolojiden Parçalar (2012)

  • ANARŞİST BİR ANTROPOLOJİDEN PARÇALAR, David Graeber, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, siyaset, 102 sayfa

 

David Graeber ‘Anarşist Bir Antropolojiden Parçalar’da, anarşist bir sosyal teorinin ana hatlarını ortaya koymaya çalışıyor. Anarşizmin dünden bugüne bir analiziyle çalışmasına başlayan Graeber, ardından Graves, Brown, Mauss ve Sorel gibi, alanda fikir üretmiş isimleri eleştirel bir gözle yeniden yorumluyor. Halihazırdaki anarşist antropolojinin belli başlı sorunları ile bunların nasıl aşılabileceği konusunda çözüm önerilerini tartışmaya açan Graeber’e göre, Marksizmin devrimci strateji hakkında kuramsal ya da analitik bir söylem olmaya meyilliyken, anarşizmin devrimci pratik hakkında etik bir söylem olmaya meyillidir.

Fred Feldman – Etik Nedir? (2012)

  • ETİK NEDİR?, Fred Feldman, çeviren: Ferit Burak Aydar, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, felsefe, 368 sayfa

 

Fred Feldman ‘Etik Nedir?’de, Batı ahlak felsefesindeki kuramlardan bazılarını sunuyor ve bu görüşlerin her birini destekleyen ve bunlara karşı çıkan önemli argümanları sunuyor. Ahlakı felsefi düzlemde inceleyen Feldman, normatif etik kuramlarından biri olan eylem faydacılığı öğretisini ve bunun lehinde ve aleyhinde olan görüşleri; egoizm öğretisini; doğalcılık, gayri-doğalcılık, duygusalcılık ve kuralcılık gibi, metaetikte son döneme ait temel görüşleri ele alıyor. Feldman bunu yaparken, Kant’ın normatif etik üzerine görüşleri ile John Stuart Mill, John Rawls ve W. D. Ross gibi düşünürlerin etik yaklaşımlarını da irdeliyor.

Janet Afary ve Kevin B. Anderson – Foucault ve İran Devrimi (2012)

  • FOUCAULT VE İRAN DEVRİMİ, Janet Afary ve Kevin B. Anderson, çeviren: Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, siyaset, 375 sayfa

 

1978-79’da, milyonların katıldığı muazzam kent devrimi neticesinde İran halkı, otoriter, iktisadi bir modernleşme programı yürüten Rıza Şah Pehlevi saltanatını devirdi. İki yazarlı elimizdeki kitap da, İran devrimi konusunda bir dizi özgün siyasal ve kuramsal duruş benimseyen ünlü Fransız düşünür Michel Foucault’nun devrimdeki rolünü irdeliyor. Bilindiği gibi Foucault, İran devrimini hararetle desteklediği gibi, 1978’de İran’ı iki kere ziyaret ederek, olayları yerinde gözlemlemişti. Çalışma, Foucault’nun İran meselesindeki söylem ve tavrını, düşünürün İran devrimi ve sonrasına dair kaleme aldığı yazılar ekseninde irdeliyor.

Suiçi Kato – Japon Edebiyatı Tarihi (2012)

  • JAPON EDEBİYATI TARİHİ, Suiçi Kato, çeviren: Oğuz Baykara, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, inceleme, 875 sayfa

 

Edebiyat tarihçisi ve eleştirmen Suiçi Kato elimizdeki üç ciltlik kitabında, Japonya’nın bin 500 yıllık edebiyat serüvenini, Japon toplumunun tarihi ve kültürüyle harmanlayarak anlatıyor. Kato, edebiyatı yalnızca öykü, roman, şiir ve tiyatro eseri gibi türlerle sınırlı tutmayarak, tanımı, günce ve otobiyografi; filolojik, felsefi ve dinsel yazıları içerecek şekilde, oldukça geniş tutmuş. Japon kültüründe edebiyatın yeri, Japon dili ve yazı sistemi, Japon edebiyatının toplumsal gelişimi ve Japon dünya görüşü gibi aydınlatıcı konular da barındıran kitap, bir anlamda, Japon düşüncesinin gelişim süreçlerini de saptıyor.

Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumî – Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet (2012)

  • RÜYADA TERAKKİ VE MEDENİYET-İ İSLAMİYEYİ RÜYET, Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumî, çeviren ve hazırlayan: Engin Kılıç, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, anlatı, 366 sayfa

 

Türk ütopya edebiyatının erken örneklerinden olan bu anlatı, 1913 yılında yayımlanmış. Klasik edebiyatın türlerinden olan ‘Babnâme’ geleneğine uygun olarak rüya biçiminde kurgulanan kitap, kurmaca olmakla birlikte roman veya öykü gibi türlere dahil edilemeyecek denli çok konu çeşitliliği barındırıyor. Erzurumî, temel ideolojik yönelimi olan İslamcılığın izlerinin yoğun bir şekilde görüldüğü anlatısında, uykudaki “ben anlatıcı”sının rüyası aracılığıyla yirmi dördüncü yüzyıldaki İstanbul’a gidişini anlatıyor. Bir yandan şehri dolaşan kahramanımız, öte yandan burada hüküm süren “medeniyetin” gelişmişliğine tanık olacaktır.

Dipesh Chakrabarty – Avrupa’yı Taşralaştırmak (2012)

 

Bengalli tarihçi Dipesh Chakrabarty, ‘Avrupa’yı Taşralaştırmak’ta, Batılı filozof ve düşünürlerin ortaya koydukları fikirlerde, neden Batı dışı halkları görmezden geldiklerini ve buna rağmen, yaşadığı Güney Asya coğrafyasında olduğu gibi, üçüncü dünya sosyal biliminin nasıl olup da Avrupa düşüncesine bu denli derinden bağlı olduğunu araştırıyor.

Geçmişin evrensel Avrupa menşeli fikirlerinin, evrensel bir geçerlilik iddiasında bulunamayacak tikel düşünsel ve tarihsel geleneklerden türetildiğini ortaya koymayı amaçlayan Chakrabarty, Avrupa merkezli bakışı reddetmek yerine, onu eleştirel bir sorguya tabi tutuyor.

  • Künye: Dipesh Chakrabarty – Avrupa’yı Taşralaştırmak: Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık, çeviren: İlker Cörüt, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 356 sayfa, 2012

Loïc Wacquant – Kent Paryaları (2012)

 

  • KENT PARYALARI, Loïc Wacquant, çeviren: Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 357 sayfa

Loïc Wacquant ‘Kent Paryaları’nda, Amerikan gettosu “Kara Kuşak” ile Fransa’da “Kızıl Kuşak” denen işçi sınıfının sanayisizleştirilen kenar mahalleleri üzerinden, kimi toplumsal kesimlerin mülksüzleştirilme sürecinin dinamiklerini ortaya koyuyor. Yazarın amacı ise, ABD’de 1960’larda yeniden düzenlenmeye başlanan ırk tahakkümü, kapitalist ekonomi ve kamu politikaları rejimlerinin, ülkedeki Afrikalı-Amerikalı gettosunun geçirdiği kurumsal dönüşüme etkilerini aydınlatmak. Wacquant, Fransa’da, sanayi sonrası şehirlerin yoksul mahallelerinde görülen kentleşme modelinin, ABD gettosu modelini izlediğini iddia ediyor.