Bruno Bettelheim – Freud ve İnsan Ruhu (2025)

Bruno Bettelheim’ın ‘Freud ve İnsan Ruhu’ (‘Freud and Man’s Soul’) adlı kitabı, Freud’un psikanalitik teorisini yeniden yorumlayarak, onun düşüncelerinin temelindeki insani ve kültürel öğeleri ortaya çıkarıyor. Bettelheim, Freud’un çalışmalarının genellikle bilimsel ve nesnel bir yaklaşımla ele alındığını, ancak Freud’un kendi kültürel bağlamının ve insani deneyimlerinin de göz ardı edildiğini savunur. Bu kitapta, Freud’un dilinin ve kavramlarının, aslında Yahudi geleneği ve kültürüyle nasıl iç içe olduğunu gösterir.

Bettelheim, Freud’un “ruh” kavramına odaklanarak, onun aslında insanın iç dünyasına, duygusal ve spiritüel deneyimlerine yaptığı vurguyu yeniden canlandırır. Freud’un “id”, “ego” ve “süperego” gibi kavramlarının, aslında insanın temel dürtüleri, bilinçli düşünce süreçleri ve toplumsal değerler arasındaki etkileşimi anlamak için bir çerçeve sunduğunu öne sürer. Ancak, bu kavramların sadece mekanik ve yapısal olarak ele alınmasının, insanın karmaşık ve çok boyutlu doğasını anlamak için yeterli olmadığını savunur.

Bettelheim, Freud’un psikanalitik teorisinin, insanın anlam arayışını, değerlerini ve ilişkilerini nasıl etkilediğini derinlemesine inceler. Ona göre, Freud’un düşünceleri, insanın kendi iç dünyasını keşfetmesine, kendi duygusal deneyimlerini anlamasına ve kendi yaşamına anlam vermesine yardımcı olabilir. Ancak, bu sürecin, sadece bilimsel bir analizle değil, aynı zamanda insanın kendi kültürel ve toplumsal bağlamını da dikkate alarak mümkün olduğunu vurgular.

Sonuç olarak, Bettelheim’ın kitabı, Freud’un psikanalitik teorisine yeni bir bakış açısı getirerek, onun düşüncelerinin insani ve kültürel boyutlarını yeniden keşfetmemizi sağlar. Kitap, Freud’un çalışmalarının sadece bilimsel bir analizle değil, aynı zamanda insanın kendi iç dünyasını ve yaşamını anlamak için nasıl bir araç olabileceğini gösterir.

  • Künye: Bruno Bettelheim – Freud ve İnsan Ruhu, çeviren: Elif Okan Gezmiş, Sfenks Kitap, psikanaliz, 102 sayfa, 2025

Nick Mansfield – Öznellik (2021)

Nick Mansfield’in bu enfes çalışması, öznellik anlayışımızın geçtiğimiz yüzyıl boyunca nasıl geliştiğini mercek altına alıyor.

“Ben” dediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz?

Günlük yaşamda kolaylıkla kullandığımız bu sözcük, teorik ve felsefi tartışmalarda büyük bir zorluğa karşılık geliyor.

  • Benlik hissimizin kökeni nedir?
  • Kendiliğinden mi ortaya çıkar, yoksa toplum ya da medya tarafından mı yaratılır?
  • Kendimizi gerçekten biliyor muyuz?
  • Daha ötesi, bilebilir miyiz?

Benlikle, öznelliğimizle ilgili kaygılar bir süredir toplumumuzun ana referans noktalarından birini teşkil ediyor.

Kimlik artık varoluşumuzun belirleyici unsurlarından biri.

Peki, bu mesele nasıl ve ne zaman bu denli önemli hale geldi?

Öznelliğe yönelik farklı yaklaşımlar neler ve birbiriyle hangi noktalarda ayrışıyorlar?

Mansfıeld, öznellik anlayışımızın geçtiğimiz yüzyıl boyunca nasıl geliştiğini mercek altına alıyor.

Freud, Foucault, Nietzsche, Lacan, Kristeva, Deleuze ve Guattari gibi modern ve postmodern düşüncenin önde gelen kuramcılarının düşünceleri arasında bir yolculuğa çıkıyor.

Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, etnisite, teknoloji, postmodernizm gibi başlıklar üzerinden modem kuram tartışmalarında öznelliğin nasıl merkezi bir konum işgal ettiğini gösteriyor.

“Ben kimim?” sorusuna çağdaş felsefe dünyasında cevap arayanlar için derleyici, açıklayıcı ve kapsayıcı bir giriş metni sunuyor.

  • Künye: Nick Mansfield – Öznellik: Freud’dan Haraway’e Benlik Kuramları, çeviren: Elif Okan Gezmiş, Babil Kitap, felsefe, 272 sayfa, 2021

Nick Mansfield – Öznellik (2021)

“Ben” kimdir?

Nick Mansfield bu özenli çalışmasında Freud, Foucault, Nietzsche, Lacan, Kristeva, Deleuze ve Guattari gibi düşünürleri merkeze alarak öznelliğe yönelik farklı yaklaşımları açıklıyor.

“Ben” dediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz?

Günlük yaşamda kolaylıkla kullandığımız bu sözcük, teorik ve felsefi tartışmalarda büyük bir zorluğa karşılık geliyor.

Benlik hissimizin kökeni nedir?

Kendiliğinden mi ortaya çıkar, yoksa toplum ya da medya tarafından mı yaratılır?

Kendimizi gerçekten biliyor muyuz?

Daha ötesi, bilebilir miyiz?

Benlikle, öznelliğimizle ilgili kaygılar bir süredir toplumumuzun ana referans noktalarından birini teşkil ediyor.

Kimlik artık varoluşumuzun belirleyici unsurlarından biri.

Peki, bu mesele nasıl ve ne zaman bu denli önemli hale geldi?

Öznelliğe yönelik farklı yaklaşımlar neler ve birbiriyle hangi noktalarda ayrışıyorlar?

Mansfıeld çalışmasında, öznellik anlayışımızın geçtiğimiz yüzyıl boyunca nasıl geliştiğini mercek altına alıyor.

Bizi Freud, Foucault, Nietzsche, Lacan, Kristeva, Deleuze ve Guattari gibi modern ve postmodern düşüncenin önde gelen kuramcılarının düşünceleri arasında bir yolculuğa çıkaran kitap, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, etnisite, teknoloji, postmodernizm gibi başlıklar üzerinden modem kuram tartışmalarında öznelliğin nasıl merkezi bir konum işgal ettiğini gözler önüne seriyor.

Kitap, “Ben kimim?” sorusuna çağdaş felsefe dünyasında cevap arayanlar için derleyici, açıklayıcı ve kapsayıcı bir giriş metni sunmasıyla önemli.

Künye: Nick Mansfield – Öznellik: Freud’dan Haraway’e Benlik Kuramları, çeviren: Elif Okan Gezmiş, Babil Kitap, felsefe, 272 sayfa, 2021

Thomas H. Ogden – Yaratıcı Okumalar (2020)

Günümüzün en yaratıcı analitik düşünür ve yazarlarından olan Thomas Ogden, özgün bir bakışla, temel analitik çalışmaların yakından okumasını gerçekleştirerek özgün analitik fikirlere hayat veriyor.

Ogden burada, Sigmund Freud’un ‘Yas ve Melankoli’sinden Wilfred Bion’un klinik seminerlerine, Susan Isaacs’tan Donald Winnicott’ın ‘İlksel Duygusal Gelişimi’ne, W. R. D. Fairbairn’den Harold Searles’ün ‘Karşı Aktarımda Ödipal Aşk’ına pek çok eseri yeniden yorumluyor.

Yazar, ele aldığı her makalede yazarın bildiği ama bildiğinin farkında olmadığı hususları kaydederek tartışmayı sürdürüyor ve daha da önemlisi, bizim bu tarz metinleri aktif olarak anlamak ve buradaki fikirleri kendimize ait kılmak için söz konusu eserleri nasıl bir yöntemle okuyabileceğimizi de gösteriyor.

  • Künye: Thomas H. Ogden – Yaratıcı Okumalar: Ufuk Açan Analitik Eserler Üzerine Denemeler, çeviren: Elif Okan Gezmiş, Burçak Erdal, Aslı Erkan Gülcan Akırmak, Cansu Tosun ve Ülker Seren, Bağlam Yayınları, psikanaliz, 320 sayfa, 2020

Kolektif – Modern Yaşamda Kişilik Bozuklukları (2019)

Theodore Millon, kişilik sorunları değerlendirmesinde kullanılan MCMI ölçeğini geliştirmesiyle bilinen, kişilik kuramları alanının en itibarlı isimlerinden.

Millon’ın Seth Grossman, Carrie Millon, Sarah Meagher ve Rowena Ramnath ile birlikte kaleme aldıkları bu kitapları ise, bütün kişilik bozuklukları ve temel kişilik eğilimlerini açıklayan kapsamlı bir rehber.

Uzmanlar kadar konuya ilgi duyan okurların da rahatlıkla okuyabileceği çalışma, ele aldığı her kişilik örüntüsünü vaka öyküleriyle birlikte ele alıyor, ayrıca patolojinin gerçek hayatta nasıl somut biçimler aldığını ayrıntılı şekilde açıklıyor.

Sıradan kişilik özelliklerini patolojik olanlardan nasıl ayırabileceğimiz konusunda ipuçları da sunun çalışma, dışarıdan bakıldığında yekpareymiş gibi görünen kişiliğin, özellikle modern yaşamda ne denli zengin olduğunu ve farklı görünümlere büründüğünü ortaya koymasıyla dikkat çekiyor.

Kendi kişiliğimiz hakkında da aydınlanabileceğimiz kitap, bu alanda klasik olarak kabul edilmekte.

Kitapta şöyle deniyor: “Kişilikler empresyonist tablolar gibidir. Uzaktan herkes yekpareymiş gibi görünür, yakından bakıldığında ise her birimiz farklı ruh hallerinin, idrak ve güdülerin hayret verici karmaşıklığından ibaretiz.”

  • Künye: Kolektif – Modern Yaşamda Kişilik Bozuklukları, çeviren: Elif Okan Gezmiş, İş Kültür Yayınları, psikoloji, 704 sayfa, 2019

Walter Benjamin – Radyo Benjamin (2018)

‘Radyo Benjamin’, her şeyden önce, Walter Benjamin’in ne denli çok yönlü ve üretken bir düşünür olduğunu ortaya koymasıyla dikkat çekiyor diyebiliriz.

Bu kitap, düşünürün 1929-1933 arasında Frankfurt ve Berlin radyolarında yaptığı 80’i aşkın yayınından yapılmış bir derleme.

Adı ekseriyetle fotoğraf hakkındaki yazılarıyla ve sinema, mimari, Yahudi teolojisi, Marksizm, çeviri çalışmaları, şiddet ve egemenlik alanlarına yaptığı katkılarla anılan Benjamin’in, radyo tarihinin ilk dönemlerindeki katkıları ise nispeten gölgede kaldı.

İşte Benjamin’in çoğu çocuklara yönelik yapılmış bu programları, hayranlık uyandıran genişlikte bir konu yelpazesine yayılıyor:

  • Hızla değişen Berlin’in tipolojileri ve arkeolojileri,
  • Çocukluk dünyasının değişen yüzünden sahneler,
  • Doğru ile yanlışın sınırlarını belirsizleştiren örnek üçkâğıtçılık, dolandırıcılık, sahtekârlık vakaları,
  • Vezüv’ün patlaması ve Missisipi Nehri’nin taşması gibi felaketler ve daha niceleri…

Benjamin’in konuşmaları, çocuklara yönelik olanlarına ek olarak, edebiyat zevki, okuma pratiklerinin popülerleşmesiyle ilgili Aydınlanma dönemi tartışmaları ve insanların mutsuz olma kapasitesi gibi konuları da ele alıyor.

Kitabın birinci bölümünde, Benjamin’in Berlin Radyosu ve Frankfurt Radyosu’nun “gençlik saati” için yazıp sunduğu “çocuklar için radyo hikâyelerinden” günümüze ulaşan metinler yer alıyor.

İkinci bölümde, Benjamin’in çocuklar için yazdığı radyo oyunları olan Kaspercik Hakkında Kuru Gürültü ve Soğuk Kalp bulunuyor.

Üçüncü bölüm, Benjamin’in “edebi radyo konuşmalarını”, derslerini, okumalarını, radyo sohbetlerinden ulaşılabilen metinleri, Hörmodelle yani ibretlik radyo oyunlarını ve çocuklar için hazırlanmamış iki radyo oyununu bir araya getiriyor.

Son olarak dördüncü bölümde ise, Benjamin’in radyoda yayınlanmak üzere kaleme alınmamış olmakla beraber radyo üzerine olan yazılarından bir seçki sunuluyor.

  • Künye: Walter Benjamin – Radyo Benjamin, hazırlayan: Lecia Rosenthal, çeviren: Cemal Ener ve Elif Okan Gezmiş, Metis Yayınları, deneme, 440 sayfa, 2018

Salman Akhtar – Acının Kaynakları (2017)

Acı çekmek, korku, açgözlülük, suçluluk, kandırma, ihanet, intikam…

Psikiyatri alanının önde gelen isimlerinden Profesör Salman Akhtar bu önemli çalışmasında, geniş bir alana yayılan psikanalitik kuramlardan yola çıkarak “gereksiz, patolojik ama dermanı olan acılar” şeklinde tanımladığı yukarıdaki duyguları irdeliyor.

Bu duyguları sadece psikanalitik açıdan değil, aynı zamanda fenomenolojik ve sosyokültürel açılardan da yorumlaması, çalışmayı insani kılan en önemli husus.

Akhtar’ın çalışması, psikanalistin bu duyguları ifşa etmesi ve yıkıcı amaçlarını çözümlemesi için çok sayıda vaka örneği de sunuyor.

Kitap klinisyenler için olduğu kadar psikodinamik psikoterapistler için de bir başucu kitabı olmaya aday.

Çalışmanın Türkçe baskısına ek olan Pandora’nın Kutusu isimli bölümün, Gülgün Alptekin’in Salman Akhtar’ın bu eseri üzerinden anlattığı bir vaka çalışmasını konu edindiğini de ayrıca belirtelim.

  • Künye: Salman Akhtar – Acının Kaynakları: Korku, Açgözlülük, Suçluluk, Kandırma, İhanet ve İntikam, çeviren: Elif Okan Gezmiş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, psikanaliz, 228 sayfa, 2017

Karen Starr ve Lewis Aron – Halk İçin Psikoterapi: İlerici Bir Psikanalize Doğru (2017)

Şu an için daha ziyade elit kesimlerle sınırlı kalmış psikoterapi nasıl halka inebilir?

Psikanalizi ilerici ve hümanist bir eksene oturtmak ne kadar mümkün?

Freud ve Ferenczi gibi psikanalizin kurucu babaları, psikanalizi “halk için psikoterapi” olarak tanımlamıştı.

Fakat bugünden bakıldığında, psikanalizin bu idealinden oldukça uzağa düştüğü, daha ziyade elitlere hitap eden bir pratik haline geldiği görülüyor.

İşte ikisi de alanında uzman Karen Starr ve Lewis Aron bu nitelikli ve kapsamlı kitaplarında, hem gerçek anlamda halka dokunabilecek hem de ilerici ve hümanist yönlerle zenginleştirilecek bir psikanalizin imkânlarına odaklanıyor.

Bu amaçla, psikanaliz tarihinde yer etmiş kimi ikili karşıtlıkları irdeleyen Starr ve Aron, ırkçılık, anti-semitizm, kadın düşmanlığı ve homofobi gibi sorunların psikanalizi nasıl etkilediğini, hatta ona nasıl yön verdiğini tartışıyor.

Yazarlar ardından, Freud’un tanımladığı şekliyle, geniş, esnek ve ilerici bir psikanalizin nasıl yeniden canlandırılabileceğini irdeliyor.

  • Künye: Karen Starr ve Lewis Aron – Halk İçin Psikoterapi: İlerici Bir Psikanalize Doğru, çeviren: Elif Okan Gezmiş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, psikanaliz, 520 sayfa