Eva Illouz – Modern Ruhu Kurtarmak (2024)

Birçok kültür eleştirmenine göre, günümüz insanının en büyük trajedilerinden biri, duyguların ve manevi yaşamın terapi ve kişisel gelişim sanayisi tarafından pazarlanabilir ürünler hâline getirilmiş olmasıdır: Modern birey, kendi duygusal derinliğini “iyileştirmek” için sürekli olarak piyasaya yönelmekte ama bu süreçte ruhsal tatminini de tüketim kültürüne teslim etmektedir.

Terapi seansları, özyardım kitapları ve kişisel gelişim seminerleri, manevi huzurun reçeteleri gibi sunulsa da, insanları daha derin bir tatminsizlik döngüsüne hapsetmekte, duygularımızı ve benlik algımızı metalaştırarak insan ruhunun özünü yok etmektedir.

Bir bakıma modern ruhun trajedisi, kendini iyileştirmeye çalışırken, giderek daha fazla yara almasıdır.

Tanınmış kültür eleştirmeni ve sosyoloğu Eva Illouz, ‘Modern Ruhu Kurtarmak’ta bu soruna eğiliyor ve modern psikolojinin duygusal hayatlarımızı, kişisel ilişkilerimizi ve toplumsal kurumlarımızı nasıl şekillendirdiğini derinlemesine inceliyor.

Terapi kültürünün varoluşumuzun her yönüne nasıl sızdığını, kendimizi algılayışımızı, başkalarıyla etkileşimimizi ve mutluluğu arayış biçimimizi nasıl dönüştürdüğünü titizlikle ortaya koyuyor.

“Şifa bulma” ve “şifa olma” girişimlerinden çok öteye geçen terapi ve duygusal yönetim kültürünün, modern dünyada insan olmanın anlamını yeniden tanımladığını savunuyor.

Kendimizi ve ilişkilerimizi sürekli geliştirmemiz gerektiği fikrini ne kadar içselleştirdiğimizi sorguluyor.

Modern yaşamın alametifarikası hâline gelmiş duygu ideolojilerini ve modern dünyanın kurtarıcısı muamelesi gören terapi ve kişisel gelişim sanayisini eleştirel bir bakışla yeniden düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Eva Illouz – Modern Ruhu Kurtarmak: Terapi, Duygular ve Kişisel Gelişim Kültürü, çeviren: Kadir Gülen, Fol Kitap, inceleme, 368 sayfa, 2024

Eva Illouz – Romantik Ütopyayı Tüketmek (2024)

Eva Illouz’un bu eseri 1900’lerin başından itibaren reklam panoları tarafından yönlendirilen aşkın ve demokratik tüketim ahlakı üzerine inşa edilen romantizmin nasıl piyasa ile buluşarak tüketim kültürüyle iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.

Metodolojik titizliği elden bırakmayan ve “nasıl” sorusuna odaklanan bu kitabın problemi ne aşkın değersizleştirilmesi ne de evcilleştirilmesi: ‘Romantik Ütopyayı Tüketmek’ romantik deneyimi örtük olarak örgütleyen anlam ve sembollerin geç kapitalizm ile kesiştiği noktalara; kültür ve ekonominin aşkta buluşup melezlendiği mekanizmalara odaklanıyor.

Çünkü Illouz’a göre bugün romantik bağlar piyasa tarafından özgürleştirici çağrışımların kisvesi altında sömürgeleştirilmektedir.

Aşk piyasa tarafından kuşatılan ekonomik ve kültürel ilişkilerden özgürleştiren bir sığınak olmaktan çok uzaktır.

Romantik aşkta sunulan mutluluk vaadi bizim çağımızda tüketim kültürüne zaten çoktan dahil edilmiştir.

Sosyoloji ortaya çıktığı andan itibaren bilimin konusu olması yasaklanan fenomenleri ele alarak düşünceye uygulanan sansüre direnen bilimlerin başında gelir.

Illouz en kişisel olarak görülen romantik ilişkilerin toplumsal ve fenomenal yapısını ele alarak Durkheim ve Bourdieu’dan devraldığı bu geleneği sürdürür.

Fakat bu çalışma yalnızca ele aldığı konu bakımından değil, metodolojik olarak da ilham vericidir: ‘Romantik Ütopyayı Tüketmek’ duygusal deneyimlere dair araştırma yapmak isteyen sosyal bilimcilere örnek bir araştırma modeli sunmaktadır.

  • Künye: Eva Illouz – Romantik Ütopyayı Tüketmek: Aşk ve Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri, çeviren: Gamze Boztepe, Livera Yayınevi, sosyoloji, 536 sayfa, 2024

Eva Illouz ve Edgar Cabanas – Mutlu Yurttaş İmalatı (2023)

Günümüzde mutluluk baskısı, hayatlarımızın seyrini ve yönünü belirleyen temel bir etkene dönüştü.

Her fırsatta ve her alanda karşımıza çıkan pozitiflik salgınından sakınmak artık neredeyse mümkün değil.

Mutluluk tali bir hedef veya slogan olmanın ötesinde, herkesin açıkça peşinde koştuğu bir ürün gibi görülüyor.

Pozitif psikologlar, mutluluk uzmanları ve kişisel gelişim eğitmenlerinden oluşan yeni bir profesyoneller topluluğu, her fırsatta bireylere başarılı, sağlıklı ve işlevsel bir yaşama ulaşmaları için rehberlik ediyorlar.

Bu “iyi yaşam” uzmanları, kamu kurumlarının ve çokuluslu şirketlerin desteği ve işbirliği sayesinde, nihayet toplumun siyaset, sağlık ve eğitim gibi alanlarda nasıl hareket edeceğini belirleme konumuna ve kudretine eriştiler.

‘Mutlu Vatandaş İmalatı: Mutluluk Endüstrisi Hayatımızı Nasıl Kontrol Ediyor?’ haklı ve sağlıklı bir şüphecilikle, süregiden “mutluluk hastalığının” arkasında nasıl devasa bir ekonomik pazarın işlediğini tartışıyor.

Edgar Cabanas ve Eva Illouz, mutluluk reçetelerinin iktidar ile iç içe geçerek nasıl güçlü bir kontrol mekanizmasına dönüştüğünü, neoliberalizmin bu durumu nasıl lehine kullandığını tartışıyorlar.

Kitaptan bir alıntı:

“Mutluluk arayışına girmek illaki daha iyi benlikler veya daha iyi bir toplum için çalışmak anlamına gelmez, ancak her zaman mutluluğun bir kavram, iş, endüstri ve tüketimci bir yaşam tarzı olarak meşruiyeti, yaygınlığı ve gücü için çalışmayı gerektirir. Mutluluk hayatlarımızı kontrol etmeye yarar çünkü bu saplantılı arayışın hizmetkârları olmuş durumdayız.”

  • Künye: Eva Illouz ve Edgar Cabanas – Mutlu Yurttaş İmalatı: Mutluluk Endüstrisi Hayatımızı Nasıl Kontrol Ediyor?, çeviren: Tufan Göbekçin, İletişim Yayınları, siyaset, 256 sayfa, 2023

Heinrich Geiselberger (haz.) – Büyük Gerileme (2017)

Farklı ülkelerden, alanında uzman 15 yazarın katkıda bulunduğu, dünyanın değişik yerlerinde sağ popülist siyasetlerin yükselişe geçmelerinin altındaki saikleri açıklığa kavuşturan ufuk açıcı bir çalışma.

Bugün yaşadığımız darboğaza, 1990’lı yıllarda küreselleşme hakkında yürütülen tartışmalara uzanarak bakan kitap, hem bu durumu yaratan etkenleri analiz ediyor hem de gelecek yıllarda olabileceklere dair öngörülerde bulunuyor.

  • Sağ popülizmin yükselişe geçişinin ardındaki sosyolojik ve ekonomik nedenler neler?
  • Bu süreçte alt sınıflar ile orta sınıflar arasında bir ittifaktan bahsedilebilir mi?
  • Alınmaya çalışılan önlemler gerçekte kimleri ve neleri korumaya yönelik?
  • Ekonomik ve sosyal politikaların yabancı ve göçmen düşmanlığıyla nasıl bir ilişkisi var?
  • Ve her şey bir yana, bütün bu olup bitenler aslında neoliberal kapitalizmin büyük ve ertelenemez krizi anlamına mı geliyor?

Bu ve benzeri birçok soruyu yanıtlayan kitap, yaşadığımız dönemin nitelikli ve derli toplu bir analizini yapmasıyla her kitaplıkta bulunmayı fazlasıyla hak ediyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Zygmunt Bauman, Nancy Fraser, Slavoj Žižek, Bruno Latour, Arjun Appadurai, Donatella della Porta, Eva Illouz, Ivan Krastev, Paul Mason, Pankaj Mishra, Robert Misik, Oliver Nachtwey, César Rendueles, Wolfgang Streeck ve David Van Reybrouck.

  • Künye: Kolektif – Büyük Gerileme, hazırlayan: Heinrich Geiselberger, çeviren: Merisa Şahin, Aslı Biçen, Ahmet Nüvit Bingöl ve Orhan Kılıç, Metis Yayınları, siyaset, 232 sayfa