Maurizio Gribaudi, Michèle Riot-Sarcey – 1848: Unutulmuş Devrim (2025)

Maurizio Gribaudi ve Michèle Riot-Sarcey’nin ‘1848: Unutulmuş Devrim’ (‘La Révolution Oubliée’) adlı kitabı, 1848 Fransız Devrimi’ni geleneksel tarih yazımının ötesine geçerek yeniden ele alan bir eserdir. Yazarlar, bu kitapta, devrimin sadece siyasi bir olay olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir dönüşüm süreci olduğunu savunuyorlar.

Kitapta, 1848 Devrimi’nin farklı boyutları ele alınıyor. Yazarlar, devrimin nedenlerini, aktörlerini, olaylarını ve sonuçlarını inceliyorlar. Ancak, geleneksel tarih yazımından farklı olarak, devrimin sadece Paris’teki olaylarla sınırlı olmadığını, taşradaki ve işçi sınıfı arasındaki hareketleri de inceliyorlar. Ayrıca, devrimin sadece erkeklerin değil, kadınların da katılımıyla gerçekleştiğini ve kadınların devrimdeki rollerini vurguluyorlar.

Yazarlar, 1848 Devrimi’nin sadece bir başarısızlık olarak görülmemesi gerektiğini, aynı zamanda toplumsal ve siyasi değişim için bir potansiyel taşıdığını da öne sürüyorlar. Devrimin, işçi sınıfının ve kadınların hakları için mücadele etme bilincini artırdığını ve gelecekteki toplumsal hareketlere ilham verdiğini savunuyorlar. Kitap, 1848 Devrimi’nin sadece geçmişte kalmış bir olay olmadığını, aynı zamanda günümüzdeki toplumsal ve siyasi mücadeleler için de bir ders olduğunu gösteriyor.

  • Künye: Maurizio Gribaudi, Michèle Riot-Sarcey – 1848: Unutulmuş Devrim, çeviren: Beyza Başer, Ayrıntı Yayınları, tarih, 192 sayfa, 2025

Daniel Guérin – Burjuvazi ve Çıplak Kollular (2024)

Daniel Guérin’in Fransız Devrimi sırasında Fransa’daki sınıf gerilimlerini incelediği çalışması ‘Burjuvazi ve Çıplak Kollular’, 31 Mayıs 1793 yılında Jirondenler’in düşmesinden itibaren ilk modern sınıf çatışmasının ortaya çıkışına tanıklık etmemize yardımcı oluyor ve burjuva devriminin jakoben liderlerine karşı baldırı çıplaklar tarafından yönetilen proleter bir devrimin tohumlarının atıldığını gösteriyor.

Eser, burjuva olarak kabul edilen önde gelen siyasi figürler ile Parisli çıplak kollular olarak adlandırdığı işçi kesim militanlar arasındaki bağlantılara dikkat çekiyor ve “tabandan terör” ile “tepeden terör” kavramlarına ışık tutuyor.

Bu şekilde Guérin, devrimi tamamlamak için baskı önlemleriyle çıplak kolluları kullanan burjuva bu figürlerin Thermidor’da nasıl düştüğünü anlamamızı kolaylaştırıyor.

Fransız Devrimi tarihine getirilen bu yeni bakış açısı, burjuva demokrasisi ile proleter demokrasi arasındaki temel farklılıkları vurgulayarak “fikir birikimimizi yeniden inşa etmemize”, “eşitlik ve özgürlük fikirlerinin gerekli sentezini” yeniden düşünmemize imkân tanıyor.

Claude Guillon’un önsözü ise komünist tarihçilerden çok sert eleştiriler alan eseri çeşitli tarihçilerin çalışmalarından yararlanarak yirminci yüzyılın ideolojik ve tarih yazımı tartışmaları içine yerleştiriyor.

  • Künye: Daniel Guérin – Burjuvazi ve Çıplak Kollular: Fransız Devrimi’nde Toplumsal Mücadeleler (1793-1795), çeviren: Beyza Başer, Ayrıntı Yayınları, tarih, 224 sayfa, 2024

Nan Sloane – Durdurulamayan Kadınlar (2024)

‘Durdurulamayan Kadınlar’, 1789’da Fransız Devrimi’nin patlak vermesiyle 1832’de Büyük Reform Yasası’nın yürürlüğe girmesi arasındaki radikal, reformist ve devrimci kadınların öyküsüdür.

Bugün onların çok azı tanınıyor; bazıları kendi günlerinde bile bilinmiyordu.

Hepsi şu anda yaşadığımız dünyaya bir şeyler kattı.

Kadınların siyaseti erkeklere bırakması gerektiği konuşuldu, yazıldı, karşı çıkıldı.

Zor sorular soruldu, iktidar yapılarına meydan okundu.

Bazen konuşanlar mahkûm edildi, hatta bazıları bu uğurda öldü.

Tarih, bu aktivist kadınlara genellikle iyi davranmadı ve sıklıkla bir kenara ya da dipnotlara itildiler, göz ardı edildiler.

Bu kadınlar, bu kitapta hem kendilerinin hem de başkalarının hikâyelerinde merkezde yer alıyorlar ve bunu yaparken dönemin bilinen anlatımlarına farklı sesler getiriyorlar.

Bu kadınlar ve daha birçokları, bugün bildiğimiz siyasi fikirlerin ve özgürlüklerin geliştirilmesinde önemli rol oynadılar ve bazıları hâlâ kazanılması gereken savaşlarda yer aldı ya da hâlâ çözülmemiş sorunları gündeme getirdi.

Okumakta olduğunuz bu kitap, tam olarak onların nefes kesici hikâyeleridir.

  • Künye: Nan Sloane – Durdurulamayan Kadınlar: Radikaller, Reformcular, Devrimciler, çeviren: Defne Yazıcıoğlu, Sander Yayınları, kadın, 320 sayfa, 2024

Eric J. Hobsbawm – Fransız Devrimi’ne Bakış (2021)

Dostta güven düşmanda korku yaratmak, tırışkadan pozlar vermek yerine Fransız Devrimi’ne gibi tarihe yön veren olaylarla sağlanır.

Hobsbawm’ın bu klasik tarihyazımı çalışması Fransız Devrimi’nin sonraki iki yüzyıl boyunca nasıl algılandığını araştırıyor.

Fransız Devrimi ‘Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik’ sloganıyla kitleleri harekete geçirmiş görkemli bir başkaldırı, modern dünyanın tarihinde derin dönüşümlere yol açmış kritik bir momenttir.

Ama cevaplanması gereken sorular da var:

  • Devrime damgasını vuran şey Aydınlanma’nın hümanist ilkeleri miydi yoksa giyotinle özdeşleşen terör mü?
  • Devrim avam tabakasını mı güçlendirdi, burjuvaziyi mi?
  • Dünya tarihinde bir dönüm noktası mıydı, yoksa sadece bir anomali mi?

Hobsbawm, burjuva liberallerden radikal sosyalistlere kadar herkesin, anlamının ve içeriminin ne olduğu konusunda hemfikir olmasa da, bu tarihsel olaya nasıl atıfta bulunduğunu, bu tavrın on dokuzuncu yüzyıl siyasi söyleminin nasıl ayrılmaz bir parçası haline geldiğini inceliyor.

Fransız Devrimi’nin komünist devrimciler için retorik bir mihenk taşı, sosyal muhafazakârlar içinse korkuyla hatırlanan bir ‘an’ olmasının nedenlerini serimliyor.

Fransız Devrimi’nin yalnızca tarih yapmakla kalmayıp, aynı zamanda tarihin kendisiyle ilgili temel fikirlerimizi nasıl şekillendirdiğini de ortaya koyan öncü bir eser.

  • Künye: Eric J. Hobsbawm – Fransız Devrimi’ne Bakış, çeviren: Osman Akınhay, Dipnot Yayınları, tarih, 196 sayfa, 2021

Gustave Le Bon – Devrimin Psikolojisi (2020)

1789 Fransız Devrimi’ni merkeze alarak devrim sürecindeki kitle psikolojisi üzerine derinlemesine düşünen bir çalışma.

Gustave Le Bon, devrimlerin genel özelliklerini ve devrim sürecinde etkin olan rasyonel, duygusal, mistik ve kolektif öğeleri ortaya koyuyor.

Le Bon kitabına, dini devrimlerden ulusal ve bilimsel devrimlere, devrimlerin ortak özelliklerini açıklayarak başlıyor ve devamında da,

  • Devrimlerde egemen olan zihniyet biçimlerini,
  • Devrim sırasında görülen bireysel kişilik değişikliklerini,
  • Fransız Devrimi sırasında filozofların etkilerini,
  • Devrim sırasında monarşiyle ilgili duyguların geçirdiği değişimi,
  • Ve bunun gibi ilgi çekici konuları irdeliyor.

İnsanın her durumda rasyonel bir hayvan olmadığını, duygulara dönüştürülmedikçe aklın kitleleri etkilemediğini çoğu zaman unuttuğumuzu savunan Le Bon, insanın hâlâ inançlarıyla yaşadığını, inançlarını akla dayanarak şekillendirse bile, görüş gücünün, hâlâ onu yönlendiren birçok dürtüye karşı koymasına olanak tanımadığını iddia ediyor.

Kitap bu yönüyle, devrimci yığınların psikolojisine daha yakından bakmak için iyi fırsat.

  • Künye: Gustave Le Bon – Devrimin Psikolojisi: Kitle Zihni Üzerine Tarihin Gözden Geçirilmesi, çeviren: Ayten Gündoğdu, Scala Yayıncılık, tarih, 336 sayfa, 2020

Mehmet Ali Ağaoğulları – Fransız Devrimi’nde Siyasal Düşünceler ve Mücadeleler (2020)

Fransız Devrimi’nde öne çıkan siyasal düşünce ve mücadeleler üzerine çok iyi bir çalışma.

Mehmet Ali Ağaoğulları, ‘Fransız Devrimi’nde Siyasal Düşünceler ve Mücadeleler’ adlı çalışmasının ilk cildi olan bu kitabında, bu düşünceleri, Robespierre’den Marat’ya ve Mirabeau Kontu’na, dönemin önde gelen aktörlerinin fikir ve yorumlarını merkeze alarak irdeliyor.

Kitapta, halk egemenliği, insan hakları, düşünce özgürlüğü, kadınların durumu, kölecilik, dinsel yapı, cumhuriyet, savaş, feodalizme son verilmesi, XVI. Louis’nin kaçışı ve yakalanması, krallığın düşüşü, Jakoben iktidarın yapılanması, bu iktidara karşı çeşitli muhalefet hareketlerinin biçimlenmesi ve Devrimci Yönetim ile terörün uygulanması gibi konular derinlemesine ele alınıyor.

Ağaoğlu, bu tema ve olayları, sınıfsal ilişkileri de göz ardı etmeden aydınlatıyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Basın özgürlüğü ya bütüncül ve tanımlanmaz olmalıdır ya da yoktur… Kısacası, ya sınırsız basın özgürlüğünü kabul etmek ya da tüm özgürlüklerden vazgeçmek gerekir.” -Maximilien Robespierre

“Hiç kimse, en radikal düşünceleri için bile rahatsız edilmemelidir. Kadının darağacına çıkma hakkı vardır; aynı şekilde, yasayla kurulmuş kamusal düzene eylemleriyle zarar vermediği sürece Meclis kürsüsüne de çıkma hakkı olmalıdır.” -Olympe de Gouges

“Hoşgörüyü salık vermeye gelmiyorum. En sınırsız din özgürlüğü benim gözümde öylesine kutsal bir haktır ki, hoşgörü sözcüğü, kim tarafından dile getirilirse getirilsin, bana bir bakıma despotik olarak görünür; çünkü hoşgörü yetkisi olan bir otorite düşünce özgürlüğünü ihlal edebilir; hoşgörü gösterebileceği gibi göstermeyebilir de.” -Mirabeau Kontu

“Düşüncelerin iletişimini köstekleyerek engellemek, insanların insan olmalarını önlemek ve onları ilkel yaratıklar sınıfı içine hapsetmektir. Böyle bir davranışı uygulayanlar sadece tiranlardır.” -Jean-Paul Marat

“Bir insanı bir tür tanrı haline getiren ve yasaların güçlü olmasını onun varlığına bağlayan şu saçma sapan hurafeye körü körüne inanıldığı o eski zamanlarda yaşamıyoruz artık.” -Condorcet Markisi

  • Künye: Mehmet Ali Ağaoğulları – Fransız Devrimi’nde Siyasal Düşünceler ve Mücadeleler 1789-1794, Cilt 1: Özgürlüğün İcadı, Dipnot Yayınları, tarih, 344 sayfa, 2020

Robert Darnton – Fransız Devrimi’nde Devrimci Olan Neydi? (2020)

Aydınlanma ve Fransız Devrimi, bu iki fenomeni doğrudan deneyimleyen insanlarca nasıl anlaşıldı?

Bu soruya ilgi çekici yanıtlar veren Robert Darnton elimizdeki çalışmasında, Aydınlanma ve Fransız Devrimi’nin ruhunu çağırıyor.

1789’da Fransızların, bütün bir toplumsal düzenin çöküşüyle ve yenisinin etrafını çepeçevre saran bir kaosun içinde bir düzen bulma zorunluluğuyla yüzleşmek mecburiyetinde kaldıklarını söyleyen Darnton, o dönem hem eylem içinde yer almış hem de gündelik meşgalelerinin içindeki sıradan insanların dünyasına inerek sürece daha yakından bakıyor.

Darnton bunu yaparken de, “kolektif bilinç”, “görüş iklimi”, “toplumsal tahayyül” ve “kolektif zihniyet” gibi kavramları çok yönlü bir şekilde tartışmaya açıyor.

Kitabın yazarı Robert Darnton, bizde daha önce yayımlanan ve kültürel tarih alanında ufuk açıcı bir çalışma olan ‘Büyük Kedi Katliamı’yla da hatırlanacaktır.

  • Künye: Robert Darnton – Fransız Devrimi’nde Devrimci Olan Neydi?, çeviren: Utku Özmakas, Zoom Kitap, tarih, 84 sayfa, 2020

Steve Jones – Dâhilere Gerek Yok (2020)

Fransız devrimi, bilimsel alanda da büyük devrim ve dönüşümlerin kaydedildiği olağanüstü bir dönemdi.

Steve Jones da bu dikkat çekici çalışmasında, modern fiziğin, kimyanın ve biyolojinin temellerinin bu dönemde nasıl atıldığını ve bunlarda katkısı olmuş bilim insanlarının bilimsel ve politik duruşlarını çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor.

Bilim insanı siyasetle uğraşmaz tezini alaşağı eden kitap, devrim günlerinde Fransız bilim insanlarının salt Paris’i dünyanın dönemin bilim merkezine dönüştüren yeniliklere imza atmakla kalmayıp aynı zamanda içinde bulundukları toplumu dönüştürecek politik aktivitelerde de ne denli aktif olduklarını gözler önüne seriyor.

Kitap, modern bilimin öncüleri olan Lavoisier, Bailly, Marat ve daha pek çok ismin bu dönemdeki çalışmaları ve daha da önemlisi politik aktiviteleri üzerine referans niteliğinde bir çalışma.

Uçan balonların ilk keşfinden patlayıcıların kitlesel imha araçları olarak kullanılmalarına; patatesin Eski Dünya’daki açlığa çare oluşundan kimya bilimiyle atletizmin evliliğine kadar; dönemin bilimsel gelişmelerini ve Fransız Devrimi’ni sıra dışı bir açıdan incelemek isteyenler için keyifle okunabilecek bir çalışma.

  • Künye: Steve Jones – Dâhilere Gerek Yok: Giyotin Çağında Devrimci Bilim, çeviren: Onur Orhangazi ve Ogül Büber, Ayrıntı Yayınları, tarih, 304 sayfa, 2020

Georges Lefebvre – Fransız Devrimi (2016)

1789 Devrimi üzerine şu ana kadar yazılmış en kapsamlı çalışmalardan biri.

Köylülük ve Fransız Devrimi arasındaki ilişkiyi çözümleyen Georges Lefebvre, devrimden önce Avrupa’daki siyasal durum ile devriminin gerçekleşmesinden Kurucu Meclis’in oluşturulmasına, devrimin hızla yayılışından trajik sönümlenmesine, süreci ayrıntılı bir şekilde izliyor.

  • Künye: Georges Lefebvre – Fransız Devrimi, çeviren: Heval Bucak, Hil Yayın

Eric Hazan – Fransız Devrimi Tarihi (2016)

Fransız Devrimi’ni hem devrim liderlerinin hem de halkın gözünden yansıtan bir eser.

Geçim sıkıntısı ve işsizliğin baş gösterdiği bir dönemde başlayan ayaklanmalardan ulusal meclisin açılışına, iktidarın katliamlarla devrime yanıt verişinden devrimin yenilgiyle sonuçlanışına pek çok detay, bu kitapta adım adım izleniyor.

Eric Hazan, Devrim’in 1789’da patlak verişinden sonraki süreci hem devrim liderlerinin hem de halkın gözünden yansıtıyor.

Tarihçiler ağırlıklı olarak Fransız Devrimi’ni kanlı yaşanmış, can sıkıcı bir olay olarak değerlendirme eğilimindedir.

Hazan ise, bu tezlere karşıt olarak Devrim’in, Batı dünyasının düşünce ve yaşam biçimini kökünden değiştirdiğini savunuyor.

  • Künye: Eric Hazan – Fransız Devrimi Tarihi, çeviren: Nazlı Ceyhan Sümter, Say Yayınları, tarih, 456 sayfa, 2016